Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22ŞUBAT 1998. SAYI 622 17 PAZARIN PENCERESINDEN İslam âleminin sorunlan SELÇUK EREZ ı üslumanların çoğunluğu oluşturdukları •• ülkelerde bırkaç yüzyıldır ışler iyı i gitmiyor: Bu ülkelerin önemli bir bölümünün halkı, uzun süreler boyunca Avrupahların hâkım oldukları sömürgeler olarak var olduktan sonra bağımsızlıklarını kazandılarsa da başlarına getirdiklerinin, onları ozledıklerı düzeylere kavuşturamaması karşısında onulmaz kötümserliklere tutuldular. Bu durum karşısında, "Acaba, dinimizin en eskı, en gerçek öğretilerine dönersek, biz de İslam toplumlannın ilk çağlarındakı başarısını, pırıltısını yenıden gösterebilir mıyiz?" diye soranlar çoğaldı. Bu eğilime şaşırmamak gerekır, çunku Avrupa'da 15 ve 16. yuzyıllarda yaygın olarak algılanan sıkıntılar, sosyal ve ekonomik mutsuzluklar karşısında da aynı şekılde düşünen, Incil'in salt ve yalın yorumlarına dönüşün, sonradan eklenenlerden, yersiz yorumlardan sıyrılışın, kurtuluşa yol açacağını ıleri sürenler az değildi. Afganıstan'da Kur'anı yanhş yorumlayıp kadınların evlerınden ayrılarak bir ışte çalışmamaları gerektiği sonucuna varan ve her ışgal ettiği köyde bunu zorla uygulatan "kokedonucu" yobazlardan Kahıre'nın gecekondu semtlerınde ya da mezarlıklarında yaşayanlara biraz eğitim, sağlık ve dinbilgisi ıletmeye çalışan ılımlı dindarlara kadar bırçok Müsluman, kurtuluşu burada bulacağına ınanıyor. Bu noktada ciddi bir sorunla karşılaşılıyor: Yüzyıllarca once önerilmış halıyle Tanrı buyruğunu yansıtan cümlelerın, bugün yaşayanlarca anlaşılması daima öyle kolay olmuyor; yorumlanmaları gerekiyor. Tanrı Buyruğunun yorumlanması düşüncesı, İslam âlemıne yabancı değildır: "Içtıhad" kelimesi, bu düşünceyi yansıtır. O zaman ıkinci bir sorunun da cevaplandırılması gerekır: Tanrı buyruğunu ileten Kur'an'ı kim açıklayacak, kim yorumlayacak? "Ulema" denen bir avuç Insan mı, yoksa dınıne saygılı tum erışkın Müslümanlar mı? Brian Bedham, "Muslims and VVesterners The Reformatıon of Cultures" (E. Nakou Foundatıon, Londra, 1997) adlı broşüründe : (önsözünde yazdıklarının E. Nakou ve Toledo'daki Ortega y Gasset Kuruluşunun 1996 Nisanı'nda düzenlenmiş olan "Avrupa ve İslam: Dınamıkler ve keşışen eğilimler" konulu seminerde yapılmış konuşmalardan esinlenerek yazıldığı açıklanıyor) yorumu kim yaparsa yapsın o yorumun şu özellikleri olması gerektiğini ileri sürüyor: Yorumlar, bu çağda yaşayanların mantıklarıyla çelışmemelıdir: Mantıkla çelişen yorumların kabul edılmesı güçtür, bu nedenle ömrü ve etkisi kısa olur. Köktendincilerin sorunu budur! Isa'nın yaşadığı, Hz. Muhammed'in Tann'yı dinlediğı zamanlardan çok ötede ve çok değişmiş bir dünyada yaşamaktayız. O zamanlarda geçerli olan ilkel, kırsal bir ekonomi, elektronık bir ekonomiye dönüşmüştür; o çağlarda iletişim imkânları büyük çapta konuşmayla sınıriıyken (Hz. Muhammed, okuryazar değildi) bugün yazılı basın, radyo, televizyon ve bilgisayar ekranı aracılığıyla dünyanın her yerinde yaşayanlara seslenilebilinmektedir. Müslümanların çoğu daha yeterli ekonomik koşullara kavuşmak, daha insanca yaşamak için gereken maddi imkânlara sahip olmak istemektedirler ve bu da doğaldır. Bu amaca ulaşmak için Müslümanlıkta "pazar ekonomisi"nı uygulama sakıncasız bulunmakta, ancak "faiz" günah sayılmaktadır: Bu küçük sakıncanın çözümleri bulunabilmektedır. Diğer bir sorun da kadınerkek eşitliğidır: Bugün gelişmiş ülkelerin tümünde kadınların erkeklerle eşit ve eşdeğer oldukları kabul edilmektedir. Oysa, İslam âleminde "kadınlarla erkeklerin eşit olmadıkları" yorumu hâlâ yaygındır: Bu değişmelidır. Çünkü, kırsal ve zıraı toplumların koşulları kadını, genellikle kol gucü daha fazla olan erkeğın gerisinde bir yere itmişse bile, endüstrı ve endüstriötesi toplumlarda varılan noktalarda erkeğin yapıp kadının yapamayacağı ış kalmamıştır Kadınlan erkeklerin gerisinde saymak sadece ınsan hakları ve demokrasi açısından olumsuz değil, aynı zamanda nütusun yarısının potansıyolınden yararlanmamak gibi sonuçta ekonomiyi çok olumsuz etkileyen bir tutumdur. Bu konuda Kur'an'a dönüldüğünde, "yaratılış" konusunda kadının erkekle eşdeğer olduğu ıfade edilmektecjır kı bu çağdaş kavramlara uyan bir açıklamadır: Müslümanlar, Hz. Havva'nın Hıristiyanların inandıkları gibi Hz. Adem'ın bir kaburgasından üretılmiş olduğuna ınanmazlar Hz. Adem ıle bırlıkte, aynı esastan, aynı anda yaratıldıklarına inanırlar. Kur'an'da Hz. Havva, Incil'de öylendiği gibi, Hz. Adem'i yasak meyveyi yemeye yonelten ve bu nedenle Cennet'ten kovulmalarına yol açan kimse değildir. Ancak, yaradıhşı izleyen evrede kadınlar için o çağlarda önerilenın gunümüze aktarılması olanaksızdır: Bir erkek dört kadınla evlenebılır. Kadınların mirastan alacakları pay erkeklerınkınden az olmalıdır. Bir erkek karısını belli koşullarda dövebilir İslam âleminde kadınlara getırilen bazı kısıtlamaların da Kur'an'la ılgısi yoktur. Mütevazı bir şekılde giyınmek hem erkeklere hem de kadınlara önerilmiştır Bunun tüm evdışı yaşamlarında çuvala sokulmak olarak yorumlanması, Kur'an'ın değil Müslümanlar'ın yaşadıklan ülkelerin çoğunda geçerli olan "erkekieri egemen toplumların" baskısının sonucudur. Çıkış yolu vardır: Tanrı'nın 14 yüzyıl önce Ârabistan'ın çöllerınde, tıcaretle ve kırsal koşullarda yaşayanlar için önerdiklerinin scdckurtulmuştu. Miriam'ınyaşamındaki sorunlarNcil'denkaynaklanmıyordu.Miriam'ın ya^amında bundan sonra eok çcijitli sorunlar olacak. Daha özgür olacak, daha farklibirdiizeydcyaf>ayacak,dahahareketli olacak, daha f'azla karar veıccck, daha fazla parasal sorun yaşayacak çoeuklu hcr yalnız kadının kanjilaş,acağı sorunlar. Romanlarını/daki erkekler çok gerçek... [•rkek yazarlara, sanırım haklı olarak, gerçeğe uymayan kadın karakterler yarattıkları yönünde elcştirilcr yöncltiliyor. Erkck yazarlar aynı tür eleştirileri kadın yazarlara yöneltiyorlar. llk iki romanım olan "Going Dovvn Fast"(Hızlı Ini^) vc "Danee the Fagle to Slecp"in (Kartalı Dansla Uyut) kahramanlarımnçoğuerkekti. Benbı romanları yazdığım zamaı hiçbir erkck eleştirmen crkek kahramanların gerçektcn uzak olduğunu söylcmedi, çünkü kitaplarda erkck kahramanlar vardı ve yapıtlar feminist romanlar değildi. "Küçük Deği!jimlcr"dcki erkekler, Phil dışında, kadın bakı.'jaçısıylayaratıldı. Ve, erkeklerin kadınları yazması gibi, kadınların alanlarına girdikcegürüldüler. Bunukaslcnyaptmı. Phildı^ında, hiçbirinikcndibakı.'jaçılarındangörmüyorsunuz. Vida" romanında da Joel bana çok gerçekgöründü. Başkaları da bana Leigh' in çok gerçek oldugunusöylemiijlerdi. Romanda, diğersanat dallarında olmayan bir nitclik var. Bazı karakterlere, gerçek yaşamdaki gibi tepki u veriyorsun. Bazılarmı seviyor, bazılarını sevmiyorsun. Hiçbirromancı bunudcnetleyemez. Kadın erkek ilişkilerine ilişkin çok şey yazdınız. Feministlerin, erkeklerle olan ilişkilcrini haklı çıkarmaya mı zorlandıklarını düşünüyorsunuz? [{vet, vcartık bundan bıktım. Bcn çoğıı kadının içindc bulunduğu durumu değiştirmeyeçalışıyorum. Artıkfeminizm,lezbiyenlik yadalezbiyenayrımcılıklaözdeşleş.tiriliyor. Feminizm, lezbiyenlik tercihinin koruyucusu halinc gcldi. Lczbiycnlik tcrcihi eşit bir tercih olarak pek çok kadın için korunması gereken ve gcrcklibirtercih. Amabenim için daha iyi bir tercih ya da tek tercih değıl. Yazarların toplııma karşı sorumlulukları olduğundan sözediyorstınuz... Apaçık ortada. Başkalarının yetiştirdiği ve ürcttiği yiycceklcri yiyorsunuz. Başka ınsanların ürcttiği giysileri giyiyorsunuz. Bileğinizdcki saatin içindcki madenler birtakım insanlartarafından yerin altından çıkartılıyor. Diğer insanlârın emeğiyle yaşamımızı sürdürdüğiimüz birtoplumsal şebeke içinde yaşıyoruz. Buyiizdcntoplumabirijeylervermemizgerekiyor. Yazınsal üretimin gerçek üretimolduğunainanıyorum.^ IremSağlamer'inTürkçeyeçevirdiğiMarge Piercy'nin romanı "Kuçük Değişimler" Ayrıntı Yayınları'ndan geçen ay çıktı. "Zamanın Kıyısındaki Kadın" adlı romanı ise (Türkçesi Füsun Tülek) aynı yayınevı tarafından 1992'de yayımlanmıştı. Talihan 'dan kaçan Afganistanlı kadınlar. yüzyıllarca sonra bambaşka koşullarda yaşayacaklar için de uygun görüldüğünü ileri sürmek için yeterli neden yoktur.. Kaldı ki erkeğe eşit yaratıldığı söylenen kadının varlığını, yaşamı boyunca erkeğin boyunduruğu altında sürdürmesi bugünkü şartlarda niçin önerilsın? Kur'an yoluyla kabul edilir bulunduğu açıklanan Musevi ve Isevi toplumların kadınlarının erkeklerle eşit oldukları bir dünyada Tanrı, sadece kadın Müsluman kulları için mi bu tür bir esareti uygun görmüştür? Buna inanmak akılla çelişır! Demek ki burada da yorum, "Içtihat" gerekir. Yorumu, bir avuç erkek "ulema" mı yapacak? Bu "ulema"nın yorumları, gelmış geçmiş en görkemli Müsluman imparatorluğu olan Osmanlı devletinin rezil olup batmasına yol açmadı mı? Yine bu "ulema"nın yorumları bugün şeriatla yönetilen hangı ulusu düze çıkarabilmektedir? Oysa Müslümanlıkta "icma" yani "consensus" kavrami da vardır. öyle İse, nıçin bütün İslam âleminde kadınerkek farkı gözetmeden tüm erişkın ınananların katılmasıyla verilecek kararlarla yapılmasın bu yorumlar? Bu konuların üzerinde yeterince düşünen dinibütünlerin çok oldukları Müsluman ülkeler once hızla kalkınıp gerı kalmışlıklarından sıyrılacaklar, sonra da diğer Müsluman ülkelere ornek olacaklardır Yobazların egemen oldukları ülkelerdeki rejimlerin de en çok korktukları işte budur! ^ Insan kaynaklarına temelden yatırım: Turkiye Gazetecıler Cemıyetfnın yaptırmakta olduğu OKUL Vatanseverler, insanlar, doğaseverier, toprak erozyonu size sevebileceğiniz hiçbir şey bırakmıyor. SİZ DE KATKIDA BULUNUN BAĞIŞLARINIZI Istanbul II Ozel Idaresi'nin Ziraat Bankası Cağaloğlu Şubesı'ndekı 30402/2776 numaları hesabına yapabılırsınız Turkıye Gazetecıler Cemıyetı Tel 0213 513 83 00 İLKÖĞRETİM OKULU'NA T.E.M.A. Türkiyc Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı Tel: (0.212) 281 10 27/268 09 85