24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 EKİM 1998. SAY1655 daha o günlerde Amerika'nın sembolü olan, kaderi kişisel birtrajedi yanısıra politik kararlarla da yazılmış Marilyn Monroe'dan bile daha az risk taşıyordum. Beni hcr zaman, Arthur Millcr'in çağdaşlarından ne kadar az etkilendiği şaşırtmıştır. Etkilendiğim kişiler de vardır. Örneğin Brecht öncesi neslin neredeyse tümünden, Ernst Toller, Gcorg Kaiser ve Walter Hasenclever'denetkilendim. Amerika'daki alt sınıf aslında bir ırk ve asla sizin seyirciniz olmadı. Ve siz de onları asla hedef kitle olarak görmediniz. Arthur Miller tiyatrosu beyazlar için bir tiyatro mu? Tiyatro düny ası na gi rdi ğimde, ki bu bambaşka, kendine özgü bir kültürdür, siyah oyuncular da vardı Arthur Miller, kızı Rebbecca ve damadı Daniel DayLems ile. sorgulanması esas alınmıyorsa nasıl manancak tek bir siyah seyirci görmedim. tıklı birşeyler yazılabilir, bilmiyorum." "Irk sorunu bugün de cskiden olduğu demiştiniz. gibi bir sınıf sorunudur ve bu nedenle Bir sanatçı, sürekli evrim geçirir ve hiçbir Amerika' nın bir yarısı sizin seyirciniz değildir" desem, bunu kabul eder miydiniz? kavram ile bağlı kalamaz. Ben asla durmaktanyanadeğilim, sürekli bir değişimiçindeHayır, edemem. Çünkü sorunun kökeni yim. örneğin Polonyalı Yahudi biraileden başka bir yerde yatıyor: Amerika'da zengingeliyorum ve bu aile eğer bu topraklara göçlcrin büyük bir hızla her geçen gün daha zenmeseydi,30yaşımagelemeyecekolduğumu gin.yoksullarındadahayoksulolmasında... Şimdiki bajjkan da bu şirketin müdürü... Bu biliyorum. Bubilgi beni zaman zaman gergin ve uyumsuz yapıyor. Yine de siyaset 1elradaki ekonomik bölünme siyahlan da ayırıyor. Üst orta sinıfa dahil, refah seviyesi ol sefesineçokuzağımveonubiroyununiçindekullanıpsulandırmakniyetindcdeğilim. dukça yüksek bir kesiın ve çok zengin bir de Bir yerde "Politik bir program sunan her kücük siyah kitle buluııuyor, dünya çapında tanınmi!} yüksek okullardan mezunlar, kilit cdebi eser değerinden kaybeder, hatta bu program, yazarın kendi görüşü ise bile" diye noktalara gelmişler. Vebirdesürekliyoksulyazmıştım. laşan ve asla şansı olmayan kitleler. Ben Amerika'da siyah ve bey azın bir gün gerçckArthur Miller, umutlu bir şüphcci vc ten mantıklı ve insancıl bir birlikte yaşamı gözbebeklerinde mıı/ip bir gülümseme bas.arıp bas.aramayacaklarım bilmiyorum gürülen bir savaşçı. ancak bugün bile 50'liyıllara nazaranduruInsanın tanımını henüz tamamlayamamuıı çok düzeldiğini görüyorum. Ben bura dım. Onu bazen şüphey le bazen uınutla inceda hakinıi oynamak ve yargı lamak istemiyoliyorum. Uu da sanınm bir yazarın diy alektirum. Herkes herkesi ve herşeyi bir şekilde ği. Bildiğim tek şey, her insanın içinde bir yargıl lyor zateıı, ancak y azarın görevi bu de korkudüğmesininbulunması. Eğeronabağı 1, yazar topl umun içinden bir parça olmalı. sarsanız sjddet, panik, kaçma ya da kendini Hemdehcrkesimininbırparçası...Dışınavıyok etme gibi ağır ve beklenmedik tepkiler kıp yargılamak yazarın görevi değil. Yazar alırsınız. Bu, insanın karanlıkta kalan tarafı yarattığıherfigürünkendisidir. vebenorayaışıktutmayaçalışıyorum.^ Çeviren: AŞKINELÇİ Siz bir keresindc, "Eğer iyi ve kötünün 17 PAZARIN PENCERESİNDEN Vespasianus'u anımsamak SELÇUK EREZ / / Wk fl| ısır Valisi, 1 Temmuz'da | W İ kuvvetlerinin, Vespasianus'a I W 1 bağlılıklarını ilan ettirecekti... Vespasianus'a bü haberC. Agrippa iletmişti. Haziran ayı geçmekteydi, Imparator Othon'un, ölümünden az önce, Doğu Bölgesi komutan'ına bir mektup yollayarak, kendi yerini almasını Vittellius ayyaşına el çektirerek Roma'yı anarşiden kurtarıp ülkede düzeni sağlamasını istediğine dair soylentiler yaygınlaşmaktaydı... Nihayet, Haziran'ın son haftasına varıldı: Gerilim müthişti; Caenis, Titus, Mucien, Agrippa ile Berenice giderek soğukkanhlıklarını yitirmekte ve Vespasianus'a artık öne çıkıp duruma el koymasını önermektelerdi. Fakat bu inatçı ve ağır adamı kıpırdatmak güçtü: Onlara kaçamak cevaplar verip gülmekte, işi alaya vurup beklemekteydi.... Ertesi sabah Vespasianus, odasından çıkarken muhafız kıtası tarafından imparatorlara özgü merasimle karşılandı. Güldü; "Gençler, aklınızı mı bozdunuz?" diye sordu. Ama bu kıtanın subayları ve diğer subaylar da onu aynı şekilde selamladılar." Bu satırlar, Lion Feuchtvvanger'in, Roma tmparatorluğu'nda Isa'dan yüzyıl sonra olupbitenleri konu edinen "Der Jüdiche Krieg" romanında yer alır: Berlın ve VVeimar da 1991 'de yayımlanmış bu yapıtın yazarı, Yahudiydi ve Nazi Almanyası'ndan 1933'te kaçmıştı. Goebbels, bu romanı 1932'de bitirmiş olan Feuchtvvanger'i kaçışından kısa bir süre sonra "Alman ulusunun başduşmanı" ilan etmişti. Roman, 1996'da "La guerre de Judee" başlığıyla Fransızcaya çevrilmiş ve Fayard kitabevince yayımlanmıştır. O tarihlerde Roma gerçekten anarşinin odağı haline mı gelmişti ve Imparatorluğun uyruklularının arasında sorunun, Doğu Eyaletleri Komutanının konuya el atmasıyla çözüleceğine ınananlarının sayısı artmakta mıydı? Roma Imparatorluğu'nda gerçekten hızlı bir çöküş gözlenmekteydı. Bu çöküş, Isa'dan 54 yıl sonra tahta geçmiş olan Nero'nun kötü yönetimi ile başlamıştı: Kişisel yaşamının dışa yansıyan olumsuzlukları yanında, tutmuş olduğu yolda kendine engel olduğunu düşündüğü çok sayıda kimi çok değerli kimseyi oldurten, hapse attıran Nero'yu mahveden, ne aktörlere uzak düşen yaşamı, ne de Roma'da çıkan ya da çıkarttığına inanılanyangınları Hıristiyanlar'ın üzerlerıne atıp onları cezalandırmasıydı: Nero'nun vetabii Roma'nın felaketine asil neden olan, yöneticilerın ahlaksızhğı yanında ülkede hüküm süren ekonomik çöküntüydü: Para değerinı kaybetmekte, enflasyonun önü alınamamaktaydı. Gümüş ve altın sikkelerin ağırlıklarının eksıltilmesi çözüme değil, Roma maliyesının altüst olmasına yol açmıştı. Sonunda, 68 yılında kaçmaya yeltenip de beceremeyince intihar ettiğinde ardında bıraktığı kaos ve karışıklık, onsekiz ay sürmüştü: önce Servius Sulpicius Galba, sonra Marcus Otho ve en sonunda da Aulus Vittellius değişik dayanak ve desteklerle, bırbırlerini izleyen beceriksiz ve zayıf koalisyonlan çağrıştırırcasına iktidara gelmiş, imparatorluklarını ilan etmişler, ancak o mevkıde tutunamayıp kısa süreler içinde devrılmışlerdı. Bu kaos, 22 Aralık 69'da sılahlı kuvvetlerın ve halkın önemli bir bölümünün ısrarı ve ricası üzre Titus Flavıus Vespasianus'un yönetime el koymasıyla son bulmuştu. General Vespasianus'u, halkın ümidi kılan neydi? 67 Şubatı'nda, Judea Isyanı'nın bastırılmasında sergiledığı askerı başarıydı. Nero tarafından, imparatorluğun bütünlüğünü tehdit eden bu ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilmesinin nedenlerinden birı, Brıtanya'nın güneyinin işgalinde gösterdiğı askerı yararlılıklar, diğeri de asil bir aileden gelmemesiydi: Bu niteliğinin, onun başarılı olması şıkkında, tahta gözünü dikememesine yol açacağına inanılmaktaydı. Miladın ilk yüzyılında bile Roma Imparatoıiuğu, asil ailelerden gelen imparatorlar sayesinde kokuşup uçurumun kenarına gelince aklıbaşında olanlar, bu çöküşün durdurulması için klasik kural ve kaidelerin dışına taşmanın gerektiğini kavramak ve çözüm için en akılcı yolu seçmek basiretini gösterebilmişlerdir. Bu basiretin yol açtığı Vespasianus'un yönetimi, Roma'yı kurtarabilmiş midir? Evetl Akıllı mali reformlarla ve ciddi ve saygın bir yönetimle, Imparatorluk batmaktan kurtarılmış ve ömrü iyi bildiğiniz gibi yüzyıllarca uzatılmıştır. Bu sene, Lindsey Davies, Arrow Yayınlan tarafından "paperback=ince kaplı" olarak yayımlanmış "Course of Honour" adlı bir yapıtında yine Vespasianus çağını konu edinmiştir. Mary Beard, 3 Haziran 1998 tarihli Independent gazetesinde bu kitap konusunda yayımlanmış eleştirisinde, "Her yıl bu ülkede eski Roma'yı konu edinen Imparator Vespasianus yaklaşık yirrriı kitap yayınlanır..." demış ve bu konunun niçin bu kadar popüler olduğunu sormuştu. Bu soruya kendi verdiğı cevap şuydu: "Çünkü eski Roma alabildiğine sefil ve kötü ya da çılgın yöneticileriyle, yoz yaşamıyla emperyalist baskılarıyla, ayaklanmalarıyla insanoğlunun yaşamını hiç olmazsa yirminci yüzyılın son bölümündeki haliyle ele almak ve irdelemek isteyenlere eşsiz bir dayanak oluştururl" Demek ki Roma tarihinden öğrenecek çok şeyı var insanoğlunun ve Türk ulusunun sadece milli tarihinden ders alabileceğine inanan zavallı milli eğitimcilerimize inat, Vespasianus, bize de pek çok şey hatırlatıyor, pek çok şeyi kanıtlayıp öğretiyor: Bir ülke, batağın, uçuaımun kenanna kadar sürüklenmişse, onu buralara sürükleyenler ve bu kimselerin ardına sığındıkları kurallar kurtaramadığında, bu ulusa hem çıkış yolu, hem de onun yeniden bu duruma gelmesine engel olabilecek yeni kurallar sunulmalıdır. Bu nedenle, ölüm döşeğinde bile, kendinden önce Roma Imparatoru olmuş, ardından Tanrı ilan edilmiş meslektaşlarıyla, "Uzerinize afıyet; galiba Tanrılaşıyorum!" diyerek alay edebilecek kadar ınce bir zekâ sergileyebilmiş olan Vespasianus'un anısı önünde saygıyla eğiliyorum..^ Arthur Miller: "McCarthy döneminde, Marilyn benden daha riskli bir konumdaydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle