Katalog

2MART 1997. SAY1571 Henry James romamyla yine gündemde. Kidman, sanatçı yönünün gelişmesinde dc anababasınınbüyükbirkatkısıolduğunaparmak basıyor. "Keman çalmasını, ardından klarnet, daha sonra da pıyano çalmasını öğrendim. Ama hedcf yalnızca başarıya ulaşmak değildi. Insanların sürckli olarak, 'dcmek ünlü olmak istiyordun?' diye sormaları çok garip. Oysa kı tiim bunların şan şöhretle hiçbirilgisi yok. Ben yalnızca iyi biroyuncu olmak istiyordum." Ilk filmini 14 yaşındayken çeviren Kidman yaklaşıkaltiyılönce Amerika'yataşındı.'To Dic For" ve "Portraıt Of A Lady" filmlerindeki başarısına karşın, çok kisj onun ayakta kalabilmesiniCruiseileevliliğinebağlıyor. Ancak Kidman bu görüşc şıddctle karşı çıkıyor. "Yaşamınızıbirisiylepaylaş,mayakararverdiğinizde, bunun saf vc dürüst gerekçelcre dayanması gerekir. Altı yıl önce rol istemek için başvuruda bulunduğumda insanlar burun kıvınp, 'Tom Cruise'un karısı mı? Hayır, ilgilenmiyoruz,' diyorlardı. Kimliginiz cşinizleöylesineözdeşleştirilmişki, insanlar sizitanımasalar bile sızınleılgilı çok şey bildiklerinisanıyorlar." Kidman eşi nedeniyle mesleğinden olmaya razi ama bugüne dek hiç kimse onu beceriksızlikle suçlamadı. "Portraıt" filminde ona eşjik eden Richard E. Grant onun doymak bilmez çalıs.ma tutkusundan söz ediyor ve çekimler sırasında dört ay boy unca günde 16 saat dinlenmeden çalıştığını dile getiriyor. Campion da onun kusursuzluğa düşkün biri olduğunu, bu nedenlc kimi sahnclcri onun diretmesiyle birkaç kez çekmek zorunda kaldığınıbelirtiyor. Öteyandan Kidman, Campion ilc birlikte çalışmanın onu bır başka kusursuzluk düşkünü olan Stanley Kubrick i le birlikte çekeceği "Eyes Wide Shut" filmi için bir ön hazırlık olduğuna inanıyor. Geçenlerde tamamladığı "Pcacemaker" filminde ise Kidman bir nükleer fizik uzmanını canlandınyor. Bu filmde ilkkezbirkadın yönctmcnleçalışanyıldız,kendisine"beynini kullanan bir kadın" gibi davranıldığı için bunun yaşamında büyiik bir öncm taşıdığına işaret ediyor. Kidman şimdılerde Susanna Moore'un atesjli bir erotizm içcren "In The Cut" adlı romanındanbeyazperdeyeaktanlacakolanfilmin çekimlerine hazırlanıyor. Yayımlandığında tüm şikmşekleri üzerine çeken ve pornografikolduğugerckçcsiylekaralisteyealınanyapılın filmini yine Campion yönetiyor. Kidman'ınevliliği,evlatlıkları,bağlıoldugu tarikallar vb. konularla ilgili dedikoduların kuşkusuz ardı arkası kesı Imeyecek. Ne var ki, mesleğinde ılerlcme tutkusu vc olağanüstü yeteneğinin ürünlerı olan Isabel Archer vc Suzannc Stone gibi iki sinema karakterinin uzun sürebelleklerden silinmeyeceği debir The Guardian 'dan Derleyen: RİTA URGAN Jane Campion herkesin gönlünü fetheden "Piyano" filmini Henry James'in başyapıtı "The Portrait Of A Lady Bir Kadının Portresı"" ile kıyaslama yoluna gitmekten kaçınıyor. "On bın kişide bir kişi bu romanı okuyor; okuyanların büyük bir çoğunluğu da romanın sonunu getirmek gibi bir çabada bulunmuyor." "Portraıt" birçok yönüyle Campion'un Oskar ödüllü "Piyano" filminin daha iç karartıcı bır gölgesi gıbı. "Piyano"da görücü yöntemiyle gerçekleşecek bir evlilik için evini terk ederek Yeni Zelanda'nın ormanlık ücra bır köşesine giden ve özgürlüğü cinsel tutkularıyla yakalayan sağır ve dilsiz bir kadının öyküsü anlatılır. "Portraif'da ise Campion'un o görkemli görsel biçemi Ingiltere ve Italya'nın kaymağını oluşturan toplumsal katmanına odaklanıyor. "Piyano"nun Ada'sı gibi, Isabel, salt Gilbert Osmond'a varabilmek için çok sayıda damat adayına sırtını çevirir. Yönetmenin romanın cinsel ögeleri üzerinde odaklanması kimi James okurlarını şaşırtsa da, Campion hayranları bunu çok doğal karşılayacak. Campion'a göre öykünün odak noktası olan Isabel kendi yazgısını safça sorgulayan güçsüz bır kahraman. Herkesten çok daha değerli olduğunu düşünen kibirli tavrına karşın yazgısının kurbanı olmayan bir kahraman. Isabel'in cınselliği öylesıne bastırılmıştır ki, onun bu bastırılmış cinselliğın kurbanı olması ışten değildir. Osmond kurnaz biridir ve Isabel'e asla evlenme onerisinde bulunmaz, bunun yerine, "Evlilik için uygun biri sayılmam, ama sana aşık olduğumu kesinlikle söyleyebilirim," der. Ondan bir öpücük kopartıverir. Isabel'e verdiğı öpücük değme çapkının öpücüğüdür. Bunun etkisiyle Isabel kendinden geçer ve genç adama aşık olduğu düşüncesine kapılır. Isabel rolünü Nicole Kidman'a verdikten sonra bir yığın şey Campion'un kafasını kurcalar, o sıralarda Kidman henüz "To Die For" filminin çekimlerini tamamlamamıştır ve Hollyvvood'a kapağı atabilmek için çevirdigı filmlerden ötürü çok mutsuzdur. Hollyvvood'un yıldız seçıminde temel ölçüt cinsellık olduğundan Campıon, Kıdman'ın yeteneklerinin köreltilmiş olabıleceğinden kaygı duyar. Ama sonunda Kidman'ın yüreklihği, dürüstlüğü ve çabasıyla her şey istendiği gibi sonuçlanır. Çocukluğunda sinemayla pek de ilgisi olmayan Campion günün birinde yönetmen olacağını aklına bile getirmez. 13 yaşındayken sanata gönül vermiş bir sinema oyuncusu olan annesi Bunuel'ın "Gündüz Güzeli" filmine götürür. O yaşta böyle bir filmi izlemek Campion'a gülünç gelir ama onun gizemli havasından yaşamı boyunca sıyrılamaz. Campion için film çevirmek olağanüstü bir yetenek işidir. Kendisinde böyle bir yetenek görmediği için böyle bir şeyi yapabileceğini düşünmez bile. Yeteneğinin ayırdına varmak uzun bir süre alır. Yönetmen olmaya karar verirken amacı film çevirmek değil, duygularını dışa vurmaktır. öğrencilik yıllarında Super8 kamerasıyla ilk filmi "Tissues"u çevirir. Çekim işlemleri sırasında yaşadığı sürecin büyüsüne kapılır. "Piyano"nun başarısı karşısında Campion'u en çok etkileyen şey izleyicinın tepkisi olur. İnsanlar onu yoldan çevirıp, "Filminize bayıldım," der. Izleyicı filmde Campion'un kendi kişiliğini yansıtmaya çalıştığının bilincindedir. Bu da filmin hedefine ulaştığının bir göstergesidir ve tek başına olmadığını düşünmek Campion'u mutlu eder. "Filmin böylesine yoğun bır ılgı göreceği aklımdan bile geçmezdı. Onun bır yerlerde sanatsal bır sinema yapıtı olarak değerlendirileceğıni sanıyordum. Yanlış anlaşılmasın. Ben de ünlü olmak isterım. Ama benim için asıl önemli olan sevilmem."^