Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ğumuz tutuldu ve Port Bou uniden gözler önüne seriliverdi, lspanya sınınndaki yerle:>im yeri: Küçük körfez Yakup'un açılmış midyesi gibiydi, etrafımız kutsal ülke, hemen arkasında da özgürlüğe açılan deniz.Oysa kırk sekiz y11 lık yaşamının kırk sekiz saatini bile aşağıda geçiremeyecek. Tümyaşamı boyuncaher şey kaçınılmaz bir şekilde Berlin'den buraya doğru bir yön tutturrriuştu. Marsilya'da ona, Port Bou'dakörfezin yukarısındaki küçük gümrük binasında, zaman kaybetmeden cvraklarını damgalatması gerektiği söylenmişti. Ikisaat sonraordaki memurlar, Madrid'den yeni talimatların geldiğini söylediler. Beklemesi gerekiyordu. Her zaman olduğu gibi nezaketle bekledi. Cansikicı üç saatboBerlin 'den Port Bou 'ya giden yol, her zamun için Alman tarihinin ayıbı ile örtülü olacuk... yunca, yukardan limanı dikkatlice incelemek için de ye, terli zamanı oldu. 1 Ik göze çarpan şey, tam karşıdaki beyaz mezarhğın tcraslanydı. Daha aşağıda bildiğimizdenizmotorlan... Sınırdaki uluslararası tren istasyonununperonlan,evlerinhepsinden daha çok yer tutuyor. Senyör Eiffel'in istasyon binası, ovaya yayılan uzun bir tünel gibi görünüyor: Burası tamamen endüstri çağının, modern ulaşımın ve büyük yolculuklannörnekistasyonu. Walter Benjamin üç saat sonra, yeni gelen talimatlara göre, vatansızların, Fransızlar' ın yurtdışına çıkma izni olmadan, bundan böyle tspanya'ya giremeyeceklerini öğrendi. Bu durumun geçerli olduğu ilk gün, tam da ona denk gelmişti. Geri gönderilmeden önce, bir gece daha burada kalabileceği söylendi. Sonra geWalter Benjamin 'in son adresi, denize uçılun bu sokaktu.. riye! Fransa'yageriye! Carer del Mar'daki Francia Oteli, denize açılan yolP* n dolaşırken, Pireneler' in viraj 1 yollann kesinlikle bulunamayacağını öğreniyoruz. 1 daki son adresiydi onun. Yolumuzukötübirşekildekaybcttik.Cırar dan geçip özgürlükçü ve direnişçilerin uçuGeriye! Arkasında kalan biryığınzorluköten ağustos böceklerinin sesleri bize eşlik rumlarla dolu kaçış bölgelerini, hem de ağır tan sonra, uyumak için çok yorgun, yemek ederken,biryılanbirtaşınaltındakayboldu bir çanta ve şişman bir gövdeyle aşmaya çalıiçin çok aç ve de çok susuzdu. Odasınabeş şive neredcyse kurumuş bir dere yatağı bizi üç şırken görüyoruz. Önce Marsilya'ya, sonra saatboyuncaçalıvedikenlcrledolusonuolşe limonatagetirtti. Karnı ağnyordu, ishal olPerpignan'a, birine 500 kilometre dığerıne ise 3 00 k i lometre olmak üzere uzun mesafe mayan yanlış bir yola sürükledi. Sonunda, muştu. O gece her şey olağandışıydı, geri kalçaya kadar gelen sıkmakibitkilerininyırtgönderilmeçaresizliğinekollannınbacaklaler. nnın kaşınması, ayaklannın yanması eklenO zamandan kalan, gülütnseyen ona ait bir tığı giysilerimizle artık bundan öteye gitmemizin olanaksız olduğunu anladık. di. O anda elleri, çantasındaki y irmi beş morfotoğrafyokaslında. Onudahaçokboşluğa fin tabletine uzandı onun da bildıği gibi, "bu dalmış, kâğıtlara ya da kitaplara bakarken Yenlblrtalimat... bir atı bile öldürmeye yetcr"di. görüyoruz. Başının üzerinde inatla dikilen, Aşağılarda insan izine rastlanmıyor. Uzakzorlukla düzeltilebilecek bir anafor gibi duYoldaki sokak lambasının ışığı, indirilmiş ran saç döneriyle. Sanki sıradan, basit düşün tan, avcılann silah sesleri geliyor; insanın panjurlannarasından,yerdekisolgunhalıya kendi sol uğu her şeyden daha gürültülü. Böcelere bu kafanın içinde hiç yer yokmuş gibi düşüyordu. Oda numarası dört: Bir yatak, bir ğürtlençalılıklanyollarataşmış,pantolonlagörünüyor. Yazmış olduğu herfiçsatırda on dolap, bir masa ve bir lavabo. Gönderildiği n dalayıp, ayyakkabı bağlannı kopanyor. Saçcşitdüşüncebarındıran,kafaçatlatacak kayere hiç ulaşmayacak olan iki mektup yazdı atlerdiroenderbulunançiçeklerigörcmiyor, dar akıllıbiriydi, bir Çinli kadar nazikti.Mütve kiminle olduğunu bilmediğimiz dört kidağ kekiğinin yoğun kokusunu duyamıyohiş derecede yalnızdı; hayvan gibi kıstırı lan ruz. Zamanı şaşırdık. Uzun bir süre hiç ilerle şi y le telefon görüşmesi yaptı. lstasyonun pebir insanın, yaşama tutkusundan bu kadar miyormuijuz gibi geldi. Ama sonunda yuka ronlan en çok yüz metre yukarda. Bulunduğu uzak oluşunu anlamak kolay. rıdanbaktığımızdamüthiş, bir olay oldu. Pa yerden, bütün gece boyunca, ParisAusterNihayet, Birleşik Devletler'e gidebilmek YıU' e hareket eden, oradan Almanya, Polontika yolun izini yenidenbulduğumuzuhissetiçingerekliolanacilvizeyi,Marsilya'daaldı, ya ve Doğu'ya giden trenlerin gürültüyle raytik. NValter Benjamin, Pireneler'inbutenha ayrıca lspanya için de bir transit vize gereklardan geçişlerini duydu. Bugüne kadar liydi. Böy lece, onu sınırdan geçireccğine söz yennden gcçerek, yazarlann ve düşünürlerin özelliklede geceleriboşraylann üzerindeki mirasındankaçmayaçalışmıştı. Bugün hâlâ veren genç kadının kapısını çaldı. Aynı gün trenlerin gümbürdeyenritmi, Port Bou'nun burdan bakınca lspanya sınırını algılamak tarlalarınarasından geçip, sarpdağlardanyuolanaksız. Yoksa sınır, şuöndeüstüstcduran kalpatışlanydı. karıyadoğrıı tırmandılar. O zamanlar, sayısız taşlarmı? mültecinin Almanlar'dan kaçtığı BanyulsMeleğlngellfl... On saatten fazla bir zaman siiren yürüyüşsurMer'deki bu patikanın yolunu gösteren te, Benjamin' in her on dakikada bir mola verHiç durmayan bir ftrtına, perdeleri sallıbir işaret, bugün bılc hâlâ yok. Heinrich ve yordu. Dağlardan gelen bu rüzgâr ile aşağıGolo Mann, Werfel çifli, Alfred Döblin bura mesi gerekmiştir. Şu ön tarafta mola vermiş midir acaba? Ya da şurada? Ayağında Paris dan denizden esen Mistral rüzgârı polka yadaki Almanlar'ın en seçkınlerinden sadece işiayakkabılarıylaBerlin'ligezgin! Herhal pıyordu. Benjamin'ingözleri ışıldadı. Morbirkaçıydı. finle daha da hassaslaşmış olan bilinci, kuŞimdi, sol tarafa mı gitmeliyiz, yoksa sağa de bu kayalar arasındaki geçitlerdcn ancak dördünü aşabilmiştir. Sonra birdenbire solu lakları ve gözlerinin arkasından parladı, simı diye tartışan iki yaşlıdan, yolun rehbersiz CUMHURİYET DERC.I nirlerikor gibi yandı. Tam busıradayıllar önce bir eserinde "yüzünü geçmişe dönmüş" ifadesiylc betimlcdiği "yeni melek" duvardan geçerek odasına geldi. Melck ona baktığında/'olaylarınakışınınbılincinevardı.Tek bir fclaket, hiç durmadan yıkıntı üstüne yıkıntı yığıp, onu ayaklannın altına fırlattı. Melek dahakalmak.ölüleriuyandırmak.kınklah bir araya getirmek istcdi. Ama cennetten kanatlarına doğru öyle kuvvetli bir fırtına estiki, artık istcscdekanatlarını kapatamazdı. Yıkıntı kümesi, önünden gökyüzünc yükselirken, fırtına onu önlenemez bir şekilde, arkasını döndüğü geleceğetaşıdı..." Evin içinde bir kapı gıcırdayarak kapandı. Aynı gece Alman bomba uzmanları, 256 ton bombayı Londra üzerinc attılar. "Işte bizim gelişmc dediğimiz şey bu saldırıdır." Cıvıldaşanötüşmeler, kırlangıçlann muhabbeti onun sabahmüziğiydi. Fırtına henüz dahadinmemişti.Horozlannötmesindenhemen sonra kapı çaldı. Ona yardım eden köylükadın gelmişti. Benjamlnonaaldığımor' finden söz etti, bayildı, tekrar ayıldı, arkasından yine düştü. Otel sahibi bayanla birlikte odaya, doktorun ve Ispanyol jandarmasının girdiğinihissetti. Seslerbirbirinekarıştı. Al • rnanca, tspanyolca, Katalanca, herkes sinir I liydi, doktor kalbini dinledi, nabzını saydı. Benjamin onlara bir şeyler sormak istedi. Doktor bir iğne vurdu, daha sonra bir daha. Kendisindennasılkanalındığınıgördü.Gün parçalarabölündü. Melek nerdcydi? Dışarda gün yeniden ağarıyordu. Yine gece oldu. lnsanlann yüzlerınde dınsel bir ijaşkınlık hissettiğinde, hâlâ daha sormak istediği bir şeyler vardı.Köyünrahibi.yanındaelındemum yananbırfencrtaşıyançömezi ile odaya girdi. Gözlerinc, kulaklarına, burnuna, ağ/ına, ellerine vc alnına kutsal yağdan sürdü. her inançlı Hıristiyan gibi. Berlinli bu yabancı da sonkezyağlanırkenjandarmalarhaçişareti çıkarıyorlardı.Nıçinçarşafıyüzümeörtüyorlardiyekendıkendine söylendi, niçin...? Ertesı gün Scnyör VValter olarak dcniz kenannın yukarısındaki mezarlığagötürülecekti Hannah Arendt' in birkaç ay sonra yazacağı gibi "hayatımda gördüğüm en fantastik, en güzel yerlerden daha güzel" bir yere. BeşyılkadaryctmişbeşPesetakarşılığında mezarlık nışlerinden birinde yattı. Sonra yeri, FranciscaCostaRosetismınde birine verıldı ve köy ün toplu mezarına gömüldü. Nerde olduğunu tam olarak kımsebilmiyor. Yolu Port Bou'dakayboldu. Evet, bu muhtcşcm bir mezarlık, Akdeniz'e bakan eşsizbirbalkon. Küçük bir zcytin ağacıparmaklığınbeyazlığınıkucaklıyor,etraftakızıl renkteuzanan kırlar, daha yukarda sonsuzluğun mavısı. Sabahları harikabirsessizlik. Kentten gelen kadınlar, ellerinde çiçeklerle bıro yana, bir bu yana kıvrılan yoldan geçerek yukarıya tırmanıyorlar. Sonra yine sessizlik. Mezarlığın girışinden birkaç Bu bojf istasyon kontrol edilmiyor artık.,.