Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İOEYLÜL 1995. SAYI 494 YAŞAM 7 kaçtı. Nefes alamadı. Birçok kez aspiratörle müdahale edildi ki yaşasın: "Sırtüstü yatıyorsunuz. Suni beslenme için bumunuzdan midenize bir boru uzatılmış. Düşünüyorsunuz. Aklınıza ncler gclmiyor neler. Birden ağlamaya başlıyorsunuz. O sıradaborudandolayıçektiğinizacı tanımlanamaz türden. Yine de, kendinizi tutamıyor ağlıyorsunuz." Yürüme şansı doğabilir diyerek, pek çok doktora başvuruyor Lale. Her seferinde, ikinci ameliyatın birçok risk taşığı söyleniyor. Sonuçta kabul ediyor," Yaşamım, tekerlekli sandalyeyle sürecek"... Lale, Darülaceze'yebağışlanmış askeri bandrollü Samsun'undan, derin bir nefes çekiyor. Insan onu dinledikçe, "Felaketler neden hep bazı insanların üstünc çöreklenir" diye sormadan edcmiyor. Lale, anlatmayı sürdürüyor: "Benim için felaketin asıl başlangıcı, annemin ölümüydü. Onun ölümünü, bir devalüasyon krizinin yaşandıgı 'karaçarşamba'yabağhyorum. Annem o gün, bankadaki bütün parasinı çekti. Tastamam 22 bin500dolarve570mark. Krizden bir hafta sonra, anlaşılmaz bir biçimde parasının tamamını kaybetti. Çökmüştü. Kalpkrizinden öldü." Bir an duruyor, öfkeyle soluklanıyor Lale. Darülaceze'nin kedileri sıcaktan bunalmış, buldukları gölgede kıvrılıpkalmışlar. Amao görmüyor: "Babam ve tüm akrabalarım annemin ölümden sonra be Uzun uzun o gün giydiği ulbiscdcn söz cdiyor. Altından bcyaz danteller gözükcn çiçekli çingene eteklcri pek modaymış o sıralar. Scçmclerdc, festivale katılan 500 kişi arasından ilk 20'ye girmeyi başarmış. Final gecesi on finalistin gittiği akşam yemcği tam bir faciay la sonuçlanmış. 10'udatrafikkazasındaölmüş. Lale'yi mi dinliyoruz, yoksa eski bir Türk f ilminin senaryosunu mu okuyoruz belli değil. "Nereden nereyc değil mi" diye soruyor "Çizgi roman Malkoçoğlu'nuçokseviyordum. Çizeri Ayhan Başoğlu'nun eşi Nurten Başoğlu, aile dostumuzdu. Ayhan Bey beni görünce anneme rica etmiş, bana modellik yapar mı diye. Ölmeden bir buçuk ay önce bize geldi. Çizgi romanındaki eskizlerini bana getireceğini söyledi. Ardından ne yazık ki öliim haberini aldik." Belli ki Lale'nin yaşadıklan, Erdinç'inkilerden daha fazla. Anlatmayı sürdürüyor. Yemeğe giden Darülaceze sakinlerinden kimisi yavaş yavaş bahçeye dönüyor, eski yerlerini alıyorlar bu arada. Müzik ise hiç susmuyor... Lise üçüncü sınıfta, henüz 17 yaşındayken, bir deniz kaptanıy la evleniyor Lale. Bir sene sonra da Engin'i dünyayagetiriyor. Şimdi, bir kez daha başını çocuklara çeviriyor. Bir anımsama, bir özlem ve bir içgeçiriş... Ya, Lale'nin başına gelen kaza? Şimdilerde, renkli gazetelerin çok okunan üçüncü sayfalarındaki türden: "Evimiz, 5. kattaydı. Mutfakta bulaşık yıkarken, paspastaki ekmek kırıntılarını silkelemek için balkona çıktım. Nemli hava,balkonun zeminindeki marleyleri kaygınlaştırmış. Kınntıları silkelemeden önce, aşağıdaki balkonda çamaşır var mı diye bakmak istedim. Ne olduysa o an oldu. Kayarak, boşluğa uçtum." Bir öliim ve kara çarşamba... Bir onun, annesinin hakkını ödeyemeyeceğini biliyor Lale. Kazadan sonra yoğun bakımda ona bakan annesi çünkü. "Kırk gün komada kaldım. Kendime geldiğimde, kımıldayamıyordum" diyor "Dehşetekapıldım. Doktora ilk sorum, 'oturabilecek miyim' oldu. Bırakın yürümeyi, oturabileceğimi bile sanmıyordum. Doktor, 'budurumda oturman imkânsız' dedi. O an, bütün doktorlardan nefret ettim. Hıçkırarak ağlamaya başladım." Kesilmedi Lale'nin aglamalan. Yatar durumda olduğundan, her seferinde gözyaşları soluk borusuna NE ZAMAN EVLENECEGIZ? Lale Kolçak ve Erdınç Yeşıldağ, evlenmek, Medeni Kanun'un verdiğı bu hakkı kullanmak ıçın, gerekli işlemlerı yaptılar. Zor günlerinde geldikleri Darülaceze'yi, evlendıkten sonra, terk edeceklerdi. Kararlarını, Darülaceze Müdürlüğü'ne bir yazıyla bildırdiler. Erdınç Yeşildağ, Darülaceze'ye bir heyet raporuyla girdiği için kurumdan çıkışı da aynı heyetin vereceğı "evlenmeye mani bir durumu olmadığına" ilişkin rapora bağlıydı. Heyetten olumlu rapor çıktı. Çifte, Darülaceze Müdürlüğü tarafından, kurumdan kendi istekleriyle ayrıldıkları ve bir daha Darülaceze'ye geri dönemeyeceklerıne ilişkin kâğıtlar Imzalatıldı. Artık, evlilik hazırlıklanna başlamak için bir engel kalmamıştı. Lale'nin gelinliği hazırlandı. Erdinç'e uygun damatlık bulunamadığı için, evinden gri takımı getirtildi. Darülaceze Vakfı da, ayakkabı ve yüzükleri aldı. Sıra, nikah gününün alınmasına gelmişti. Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nden, 12 ağustos için gün alındı. Çittin söyledığine göre Darülaceze Müdürü Dr. Zihni Birkan, Beyoğlu • Evlendirme Dairesı'ne başvurarak, düğün töreninin, Darülaceze'de yapılacağını, nikahı ise, Büyükşehır Belediye Başkanı Recep Tayyıp Erdoğan'ın kıyacagını bildirdi. Ama nedense o gün bu gündür, nikah konusunda bir gelişme olmadı. Yaşamlarını artık Darülaceze'nin duvarları arasında geçirmek istemeyen LaleErdinç çıftıne, evlenmeleri konusunda herhangi bir engel olduğu da söylenmedi. ^ ni dışlamaya başladılar. Parayı benim aldığımı düşünüyorlardı. Bundan sonra da bu parayla kendime bakabileceğimi söylediler." Sevdadediklerl... Lale' nin babası şimdi doktor bir hanımla yaşıyormuş. Oturduğu evi satmış ve parasını da kendisi almış. Lale ise kira borcumu ödemek için evindeki eşyanın tümünü satmış. "Oturduğum evde bir soba bile yoktu. Küçük çocuğum soğuğa nasıl dayanabilirdi" diyor "Ne yapabilirdim, ayrılmaya mecbur kaldım. Oğlumu, babasına verdim. Ama, babası bana bir telefon etme sine bile izin vermiyor." Birdenbire süzülüyor gözyaşları yanaklanndan. Erdinç'inelinisıkıca tutuyor, yüzü birden ışıyor. Bahçedeki çocuklan izliyor. Ziyaretçilerin getirdiği çikolatalann dağıtılma zamanı şimdi. Dağıtım, o kadar çabuk bitiyor ki, ziyaretçiler şaşırıp kalıyorlar. Seçimini kendisi yapıyor Lale. Bir tek yer biliyor kendisine gidebileceği, o da Darülaceze. "Buraya ilk girdiğimde kendimi taş duvarlarlaçevrili, gündelik hayattan tecrit edilmiş gibi hissettim." diyor "Birkaç gün böyle geçti. Bir gün bahçede kadınlarla sohbet ederken Erdinç geldi. Konuş Neya$ ne de mekân tanıyor aşk. Darülaceze'deyaşayan Kolçak ve Ye$ildağ'ın «jkı ise hunuıt lıabercisL. ması düzgün 'hah, dedim akıllı biri\ O günden beri birbirimizden ayrılmıyor, hep birlikte geziyoruz." Evet, yaşam bu. Lale Kolçak ile Erdinç Yeşildağ'ı Darülaceze'de buluşturan da o. Şimdi önemli bir karar arifesindeler; evlenecekler. tstekleri, yaşamlannı Darülaceze dışında sürdürmek. "Sakatız" diye kendilerini mutsuzluğa mahkum etmeyecekler. Biliyorlar ki evli ve mutlu, yüzlerce sakat insan var. Evlenme kararı aldıktan sonra, çevrelerindeki birçok "aklı başında" insan, buna karşı çıkmış. Hâlâ çıkıyorlarmış. Onlar bu kez de, Türkiye'de sakat insanların evlenemeyeceklerinc ilişkin önyargıyla mücadele ediyorlar. Sözle yetinmiyor, eylemlerini sıralıyorlar: Lale: Yataktan tekerlekli sandalyeye kimsenin yardımı olmadan rahatlıkla geçebiliyorum. Çamaşırlanmı kendim yıkıyor, tüm ev işlerini de rahathkla yapıyorum. Bu halimle 6 yıl boyunca, çocuğuma, bir de şeker hastası olan anneme baktım. Pazara gidip alışverişimi de yaptım. Buradakiler, çevrelerinde özürlü olup da yaşayan insan görmemişlerki. Erdinç: (Sandalyesini ne kadar rahat kullandığını kanıtlamak için küçük bir şov yapıyor) Tekerlekli sandalyem hep yatağa yakın durur. Ben de rahathkla sandalyeden yatağa geçebiliyorum. Lale: Sakat olmayan insanlardan tek farkımız ayaklarımızı kullanamıyorolmamız. Ama, kollarımızı çok iyi kullanıyoruz. (Kollarını sıkıyor.) Bütün işlerimi kollarımla yapıyorum. Çamaşır yıkayacaksam, su dolu leğeni kucağıma alıp çamaşırlanmı bir güzel yıkıyorum. Itirafedeyim, yalnızca yatak takımlarını yıkarken zorlanıyorum. Erdinç: Tüm elektronik eşyaları tamir edebiliyorum. Ne iş olursa yapanm. Lale: Çocuklara org kursu vermeyi düşünüyorum. Masa başı bir iştedeçalışabilirim. Ara sıra, Lale 'nin annesinden kalan Izmir'deki daircsini nasıl dekore edeceklerini düşünüyorlar. Ama gerçek o ki, yaşam Darülaceze'de desürüyor. Enbüyükkorkularıgecenin ürkütücü yalnızhğı. Çünkü gece olunca ayrılık başlıyor... Erdinç sandalyesini Lale'ninkine yaklaştırarak,"Lale'denaynldığım anda özlem başlıyor" diyor "Bütün gecc onu düşünüyor, mutluluk içinde yaşayacağımız günlerin hayaliyle uykuya dalıyorum." Lale ve Erdinç evlenmek için, Darülaceze Müdürü Dr. Zihni Birkan'ın kapısını üşenmeden aşındırıyorlar. Hem neden aşındırmasınlarki?^