Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10EYLÜL1995. SAYI494 19 ASUMAN O en dlptakl büyük odada... Bizim çekme katın koridorunun en dibindeki odada Ekonomi Servisi çalışır. Gazetenin kurtarılmış bölgelerinden biri de orasıdır. Ne etliye karışııiar, ne sütlüye. Hatta sık sık "Hâlâ oradalar mı acaba ve yaşıyorlar mı?" diye bakmamız gerekır. Şu izin döneminde tatile gidenleri oldu mu, olmadı mı, onu bile anlayamıyoruz. (Galiba anlaşılmasın diye denize gırip, güneşte fılan da yanmıyorlar.) Ama izin dönemi onları d a etkiliyor anlaşılan. Hepsi her işe koşmak zorunda bu günlerde. Nitekim bu servisten Şef Bülent (Kızanlık), sayfa sekteteri Fulya (Tükel), muhabir Ahmet (Çelik) ve gazetenin hemen her servisini dolaştıktan sonra oraya demir atan Özgür (Ulusoy) geçen hafta pazarteslden perşembeye kadar gazetenin sabah toplantılarında nöbete girerek servisi temsıl ettiler. Cuma günü servisi Hacer (Gemici) temsil ettı. Çünkü biri bir bankacıyla röportaja gitmişti. Biri sayfada eksik kalan bir yazıyı tamamlıyordu. Biri uzun süreceği anlaşılan bir çeviriyle boğuşmak zorundaydı. Biri de akşama katılacağı bir banka kokteyli için kravat satın almaya gitmişti. Akşama ıse biri banka kokteylıne gittı. Birinin her zamanki gibi Beyoğlu'nda sürtmeye gittiği söylendi. Biri mazbuttur. Evine gitti. Biri de ertesi gün gelmeyecegi için geç vakte kadar gazetede kalıp çalıştı. Şenyuva Köyii köprüsünün yapılış tarihi 1694. Üç yüzyıldır dayanıyor insanların ağırlığına ve doğaya... Şimdilerdedağlarda koyunlarını otlatıyor... Nurettin mutlu, konuşmak istiyor. Herkes gibi anlatmak ve anlaşılmak çabasında... Ama, boşuna çabalıyorokumuşkentlilerinkendini anlaması için... Bazı arkadaşlarımızagaripgeliyorNurettin'ininsan sıcağının özlemiyle yakınlaşmasi. Dört çocuk babasi Nurettin çabuk unutmuşkentlilerinsözüyleeylemininbirbirini tutmadığını... Kentten gelen dağdakini kovmaya kalkınca Nurettin duraksamadan tavrını koyuyor. "Budağlarbcnim!" Dağcılık ile dağları yaşamanın arasındaki farkı yakalayamadığımız; bireyselliklebireyolmayıkanştırdığımız •ürece dağlarNurettin'in... Günün son ışıklan dagitti. Erken yatılan bir gecenin öncesinde gölün üstünden yıldızları topladığımızı, samanyolunun aydınlığında cvreni kucakladığımızı, gecenin yalnızlıklarındaçoğaldığımtzı..söylesekbilmem bize inanır mıydınız? Hayır! Ama, birbuzul gölünün kenarında yaşasaydınız; üstüne üstlük bir de o gölde yüzseydiniz masal dünyasinı anımsatan bu tablonun gerçeğin ta kendisi olduğunu anlardınız. Yannyorucubirgün,3600metreye tırmanacağız. Uyku tulumları, çadırlar ve bir haftalık yiyeceklerle tıkabasa dolu çantalann altında ezilmiş bir şekilde düştüler Kaçkar yollarına... Geriye dönmekle zirveyi zorlamak arasında bocaladılar. Sonunda, bir dağ çiçeğinin moru anlattı ki onlara, Kaçkar dan vazgeçilmez... daha şanslı görmeye başladık. Hatta, günlerdir ürkerek baktığımız Kaçkar' ın 3927 metrelik zirvesi bileçokçekici gelmeye başladı.Artık, sadeceyiyecekleri, kazakları değil duyarhlıklan da paylaşıyoruz. Kaplumbağların çaresizliği galiba keçileridizegetirdi. Dağda sözcüklereyeryok. Beklenmedikbirandauzananbirelinsıcaklığı, birbakış anlatmaya, anlaşılmaya yetiyor. Dimdik yarları, birliktebaşarmanın keyfiylebirçırpıda iniyoruz. Kamp yerine daha çok yolumuz var... Bu seferki kamp yerimiz medeniyete iyice yakın. 45 dakika ötede Yukarı Kavron'un yayla evleri var. Kamp yerimizde sık sık köylülerle Zlrve keçilere... Apevanag aşıtını geçmek çok zor olmadı. Kayalıkların arasındaki otlar bir süre bize rchberlik etti. Ta ki Jahut'ugeçenekadar. lkiyataytaşın üstüne konan bir dikey taşın işaret lambası görevini üstlendiği katır yollannda yorulduk mu, anlayamadık... Arada sırada meyve taşıyan katırcılara rastlıyoruz. Yiyecekler azaldığından, kendimizı katırlardan karşılaşıyoruz. Yann zirve günü. Kimimiz cesaret edemiyor, kimimiz kararsız. Sonunda kaplumbağların kampta kalmasına, keçilerin zirveye çıkmasına karar verdik. Kamp yerinden ayrıldığımızda zifirikaranlıktı.Saat 04.30. Ikisaattc Mezevit'e vardık. Zirveye vardığımızda öğlen olmak üzereydi. Altıbuçuksaattirdurmadan yürümüş, zorlu bir rotadantırmanmıştık. Zirve defterini yazarken çok heyecanlandık. Kolay değil 3927 metrelik koskocaKaçkarDağı.Kimleri bağnnaalmışda bir daha bırakmamıştı. Aşağıdaki arkadaşlarımızbizi merak ediyordu. Fazla oyalanmamak gerekirdi. Kampa ancak akşaın üstü 17.30'da varabildik. Sımsıcakdost bakışlar arasında olmak güzcldi. Aslında, zirveye beş değil I6kişi birlikte çıkmıştık. Zirve taşları bunun en temel kanıtıydı. Yavaş yavaş Kaçkar'dan ayrılma günü yaklaşıyor. Bugün cuma, giderek Kaçkar'dan uzaklaşıyoruz. Birazdan Yukarı Kavron'a oradan da Ayder'e doğru yürüyeceğiz. Ayder'e geldiğimizde bir haftadır süren güneş bir anda yerini sisli ve yağmurlu bir havaya terkedecek. Çisil çisil yağmur altında yürürken birden ilk yola çıktığımız günü hatırladım. Nasıl da ondan ürkmüştük. Hatta bazılarımız geri dönmeyi biledüşünmüştü. Giderek o bize, biz ona ısınmaya başlamıştık. Şimdi ise ayrılmak zor geliyordu. O bir tutkuydu! Erişilmez gibi gözüken doruklarında, Nurettin'in insan sıcağında, bir dağ çiçeğinin morunda, minik bir zirve taşında yaşanan bir ^ Ipuçlarına bakarak sabah toplantısında servisi kim ne gün temsil etti. Cuma günü öğleden sonra ve akşam ne yaptı, buldunuz. # Beyoğlu'na çıkan Ahmet Ç. değildi. O salı günkü servis temsilcisi de değildi. Fulya cumartesı gazeteye gelmedi. m Fulya adından belli ama Özgür yanıltabilir. O yüzden belirtelim bu dört kişiden yalnızca Ahmet ile Bülent erkek. Pazartesi günkü nöbetçi temsilci ise erkek değildi. O çeviriyle uğraşandı. 0 Eve giden mazbut kişi çarşamba nöbetçısiydi ve çeviriyle uğraşmadı. Beyoğlu'na çıkan pazartesi nöbetçisiydi. • Gazetede kalan da röportaj yapmamıştı. Kravat almaya gıden perşembe günü temsilci nöbetındeydi ve o Bülent değildi.^ m BÜLENT K. ÖZGÜR U. AHMET Ç. FULYA T. GAZETEDE KALDI BEYOĞLU'NA ÇIKTI KOKTEYLDEYDİ EVE GİTTİ ÇEVİRİ RÖPORTAJ EKSİK YAZI KRAVAT