Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10EYLÜL1995. SAYI494 Karanlıkta ilk an fark edilmcyen tek katlı kulübemsi bir evin önünde durduklarında büst ve biblo hâlâ neye uğradıklarının şaşkınlığını yaşıyorlardı biraz korku, biraz merak karmaşasında. Kapı aralıktı. Girdiler. Soluklarını tutup dinlcdiler. lçerde birileri vardı. "Bu gece gelecekler mutlaka!.." diyordu bir erkek. Alışmaya çalıştılar karanlığa. O sırada bir gaz lambasının ışığıyla aydınlandı ortalık. Lambayı elinde tutan, solgun yüzlii, incecik bir genç kızdı. Hatta simsiyah atkuyruğu saçlarıyla liseli biröğrenciyebenziyodu. Lambayı duvardaki çiviye asarken, "Sakladık hcr şeyi" dedi, "tezlerimizin, ders kitaplanmızın dışında her şeyi... Temiz burası!.." Dudakları erkeği de rahatlatmak isteyen bir gülümseyişlekıvrımlandı. Erkek, küçükodada ileri geri gidip geldikçc dizini ya divana ya masaya çarpıyordu. Arada bir duruyor, kıvırcık sarı saçlarını, kalın bıyıklarını çekiştirir gibi karıştırıyordu. Sıksıkpencereyeyaklaşıyor, perdeyi kenarından hafifçe aralayıp dışarıyı gözlüyor, pencereden her uzaklaşmasında yaklaşık aynı sözleri söylüyordu: "Haber güveniiirkaynaktan! Bu gecekesin gelecekler... Gelmezlerse kurtulduk, konuşmadı demektir!.. Elektrikler de gidecek zamanı buldu ya!" Sanki konuyu değiştirmek için söyledi kızbunu. Yumruğunubilinmeyen birine doğru salladı erkek: "Günlerdir beklemekten yoruldum... Saatlerin, gecelerin bitmeyen zamanlara dönüşmesinden yoruldum... Birsonaerse... Birdaha mı?" Kızkalktı sandalyesinden, erkeğe yaklaştı. Beline doladı kollarını arkadan, iyice dayadı bedenini erkeğin bedenine, gözlerini yumdu. Atkuyruğu sacları, kâkülleri, iri iri gölgelenenkirpikleriylebirçiçeğe, yok yok bir meyveye benziyordu. Sağ yanağındaki gamze açtı: "Her şeyi temizledi, merak etme artık!" Aynı anda birkaç tahta parçasının birleştirilmesiyle oluşturulmuş iğreti kitaplığın alt gözündeki büste ilişti erkeğin gözleri, itikleyip geriye doğru uzaklaştırdı kızı kendisinden. Kız sendelerken o, büstün üzerineatladı."Allahkahretsin! Duruyor bu? En tehlikelisi!!!" Yere fırlatacakmış gibi tuttu yontuyu havada? Kız, telaşla uzattı el lerini: "Dur, hallettim görmüyor musun?" Yontuyu aldı, kaldırıp ışığa tuttu. Erkeğin yüzündeki bütün çizgiler tersinc döndü, gözleri parladı bir an. Bir kahkahaattı... Büsttenkendisini bağışlamasını istiyormuş gibiydi kız: "Hamurdan parçalarekledim... Bir demaviyeboyadım... Hâlâyaşıyor olsaydı, inan o bile tanıyamazdı kcndisini!" Dönüp baktı erkeğe KISAÖYKÜ 17 rını çözdüğü gibi kendisini de çözsün kadın. "Yüzümü göremiyorum... Yitirdimyüzümü...Tutelimdenyıllaröncesindeolduğugibi..." diyecekti, sustu. Balerin biblo şaşkın ve üzgündü. Kollarını iki yanına indirip indirmemek, ağırlığını parmaklanndan tabanlarına kaydırıp kaydırmamak arası birkararsızlığı yaşıyordu... O da yitirmişti doğrusunu... Büstün yanağından "pat" diye bir alçı parçası koptu, arkasından bir parça daha. Kaşının bitiminde karıncalanma benzeri bir duygu hızlandı, kaş yükseldi, kavisledi. Bir sinir üzerindeki baskı kalkmış olmal ı aşağı doğru çekili göz toparladı; bohçaya benzeyen alın gevşedi, yukarısından sağlı sollu iki girinti yaptı, saçlardüzleşti, rengi koyulaştı. "Her şeyi anımsıyorum artık! Korkularının herbaskın gelişinde dikildin karşıma, aylarboyuncaher gece!!! Biraz daha değişmek içindi tüm çaban Doktor Frankeştayn! Durmaksızın yeni bir kimlik yaratmaya çalıştın kendine ve dolayısıylabana... Banabelleğimikaybettirdin!.. Amabaşaramadın sonuçta... Birkaç küçük ayrıntı dışında yine eskisi gibiyim! Ya sen? Sen yitirdin zavallı adam!" dedi nefret ışıkları saçarak. Ayağının birini sertçe yere vurdubalerin biblo. Kollarını indirdi. "Ben de değiştirdim kararımı: Saklanmayacağımbundaböyle..." Başını yarım çevirip baktı büste ve olan bitenleri sessizce izleyen kadına, onaylandığını görmek istiyor gibiydi. Güneş ışığı havasızbirakvaryumda solumaya çalışan bir baI ıkmışçasına açıp kapatıyordu ağzını. Kızıl birgökyüzühepçağrıştınrdı ona. Bir kitabın sayfaları arasındaki yaprağa dönüşmek üzere olduğunu ayrımsıyordu. Yorulmuştu, tükenmişti gücü. Topu topu birkaç ışıklık incecik bir demetti artık. Belki demet bile denemezdi. Son bir çabayla kıpırdandı, pencercye baktı... Kadın, camdan başını çevirdiğinde artık tamamen kaşlarının arastndaki derin çizgiye dönüşmüştü... Renksiz, kokusuzbir sesle "Geç kalabilirim!" dedi, kolları önündc bağlı, dudaklannı kemirip duran adama, hiçbir karşı sözbeklemeden salonun çıkışına yürüdü... Balerin biblo uzadı, kollarını büstün boynuna doladı. Büst, bir sıçrayışta güneş ışığınıncteğini tuttu, " \ laydi, götür bizi!" diye fısıldadı güneş ışığının kulağına. Bu söz ışığa yetti. Binlerce vvatlık bir güç vcrilmiş gibi çaktı olduğu yerde ve pencereden uçup gitti iki yolcusuylabirlikte... ^ yardım dilenir gibi. Öteki, yeniden karanlıklara dalmış görünüyordu, bütün hatları gerginleşmişti: Bakışlarında yeniden panik, yeniden kobra yeşili "Yetmemiş!" dedi. Geceyarısına dek, bir yapıt ortaya çıkartıyormuşcasına coşkuyla sürdü erkeğin büst üzerindeki çalışması. Ağzı çarpıttı, kaşın mavisini düşürdü, çizikler attı ratsgele, sactaki mavi boyayı çıkartıp sararttı rengi. Sonra çekilip geriye baktı "çık... çık... çık..." etti. Buruşturdu yüzünü. "En iyisi kırmak!" dedi. "Saatlerdir yüzü sandalyenin arkasına dayalı, yüzünde sandalyenin kenarı bıçak izi duran kız"; "saatlerdir bacaklarınıaltınaalmışduruşu hiç değişmeden, bacaklarını altına almış duruşunda saatler hiç değişmeden duran kız" birdengerildi, diklendi, büyüdü, çoğaldı, yüksek gerilim hattına dönüştü... Başka hiçbir şey söylemedi erkek,"Peki...Peki!.. Bu,seninen de ğerlin!" sözleri dışında... Birgözünün hafifçe aşağı doğru çektiğini aynmsadı yalnızca. Ağzının kenarında da bir gariplik sezdi! Kız, başını, üzerinde mavi ekose naylon örtü serili masaya dayadı bu kez. Erkek divana uzandı, büstle ilgili yeni eklemeler düşünmeye başladı: Yarın, kulağı biraz daha büyütmel i, alından iki yanlı olarak içcri gircn açıkl ıklar saçla doldurulmalı, çenedebiryaraiziaçılmalı...Oarayüzünün değişik yerlerinde sanki minik kabarcıklar,kanncalanmalar,uyuşmalar duyumsadı. Elini teninde gezdirince parmak uçları sivilceden büyük çıkınt'ılarla tökezledi! Kaşınınbitimindcşiddetlibirdarbc yemiş de şişivermiş gibi kocaman biryumruoluşmuştu!.. Ancakbunlann üzerinde duracak haldedeğil... Onun için en büyük felaket,babasını müthiş öfkelendirecek, bu anlamda parlak gcleceğini tehlikeye attıracak herhangi bir gelişmcnin olabilirliğiydi... Bubeladansıyrılması gerekiyordu kesinlikle! Sokaktan köpek havlamalan geliyordu. Lambanın ışığı duvarda titremeler yapıyordu. Arada sağa ya da sola dönen bir ba'ş, inen ya da kalkan bir kol, halkalar çizerek tavana ulaşan dumanın gölgesi yansıyorduduvara...Gitgideseyrekleşti, ağırlaştı hareketler, solumalar bir düzene girdi, azaldı iç çekmeler ve gaz lambasının ışığı... Güneş ışığı yeniden kavradiğında bibloyu, yontuyu, adamı, bir köpek hmldayıp duruyordu: "Villie, rahatbırak!" iteledi, rugan ayakkabısının ucuyla paçasını çekiştiren parlak siyahtüylüköpeği. Denizdeki teknclere mi, onların ötesinde bir başka şcye mi baktığı belli olmayan kadınayaklaştı. Hafifçe okşadıensenin iyice altına inen küt kcsimli saçlarını. "Hâlâ simsiyah..." dedi. Camdaki yansısını fark ctti kadının. Istediki buluşsun gözleri, başkala