Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 HAZİRAN 1995. SAYI 483 TOPLUM 13 Palantepeyi biran önce aşıp 10 kilometre ötedeki Taşocağı' na ul aşmak isterler. Hepı topu beş altı obalık bir sankcçili kervanıdır bu. ötekilerse ya önceden çıkmışlardır yola ya da çıkmak üzeredirler. Toroslar, dcvelerin tabanlan altında sarsılır. Dağ Camlsi yanından tekrar kı vnlir göçerler. Cami, adı üzerinde dağ camisidir. DağCamısi,düzduvarlarüzennde sütunsuz yükselivercn kubbesiyletürününilgınçbirörncğı...Çadırdan camiye geçişi anımsatır insana biraz. Karamanoğlu Beyliğl'nin, yörcdeki egemenlığı sırasında yaptırdığı ilk camılcrdendir zaten bu! Sürülerin kaldırdığı toz bulutu, cami için bir kenar süsü olur. Bır gümüş gıbi parlar ak keçiler. Çengel çengel boynuzlarıyla... Akarlar, akarlar... Artık öğle olmuştur. Güneş tam tepcdedir.Gölgelcrkısaldıkçakısalır. Sanki Toroslann da boyu kısalmıştır güncşin altında. Yassılir, uzayıp yayılır... Sabah beşten bu yana süren yedisckiz saatlik zorlu yolculuksonaerer. Devclerçöktürülürilkin. Onlar da yorgundur. Meydan okur gibi burunlarından solurlar. Çadırlann çullan, sınklan, çuvallar develerin sırtındadır hep! "yüzük" ve "gerede" oyunlan onları bekliyordur.Güneşse akşam uykusu içinde Toroslann en kuytu koyaklanna çekilmiş; ay, doğal aydınlatmaya geçmiştir. Güneş ve ay, Yörük çadınnın üzerinde nöbet değiştirmiştirbirbakıma. Ardından koyu birgecesessizliğı ınerToroslar'a... Gün, bir yıldız şavkıması gıbı göz kırparken Sankeçililer çoktan toparlanmıştır. Güneş, Kızıldağ'ın üzerinden başını uzatırönce. Altın ışıklardökersonra.Torosunbağnnı delen Göksu, altın bir suya dönüşür milyonuncu kez. Çadırdan gcriye küller kalmıştır bir tek. Bir de zorunlu atıklan Sankeçililerin. Ama yakalayamamıştır güneş onlan. 'Dağlar padişahı'na ulaşmak Sankeçililer, sabahın er saatindc yeniden yola koyulmuştur çünkü. Hayvan sesleri, kuş cıvıltıları, çıngıraklar birbirine karışır. Sankı Kafdağı'nın ardında gibidir Toroslar. Ne zaman ulaşılacaktır o "dağlarpadişahı"na? Dıkcnlerin çcvrelediği bir dağ harmanı kaplamıştır ortalığı. Taşıyla toprağıyla, mor tepeleriyle iyiden iyiye ele venrkendini Toroslar. Yürür Sankeçililer. Sırtlannda zorluklarla dolu yaşamları. Yürürlerhep! Güçlerini yitirmişlerdir dc sanki, güçlüklcr kalmıştır Yörüklere yalnızca. Çadınn orta direğine yaslanmış tüfck, şimdı kervan başındaki devenin hamuduna asılmıştır. Vc uzaryollar, uzardağlar... Uzadıkça yollar ve dağlar, kısalır yaşamı göçerin! Kızıldağ'ın ardtndan bu kezGeyik Dağları eşlik etmeye koyulur Göksu'ya. Sankeçililer Mutöreni'ni dolanıp Kadıköy'e, oradan Hacıilyaslı'ya geçerlcr. Oradan da Göksu boyunca Kıravga'ya... Bu kez de Mağra Dağı eteklennde konaklanacaktır. Göksu'nun, harıka Sulucain Mağarası'nı yarattığı yerdiryöre. Içcl sınırlan sonacrmiş, Konya(şimdilerdc Karaman)sını n başlamıştır artık. Derken yine yol... Öyle ya Yörük göçte gcrek! Bu kc/ dc BucakkışlaAladağBozkır yönünc yönelırler. Sankeçililer' in Göksu'yla arkadaşlıklan, MutönlerindebaşlayıpBozkır'a dek sürerneredeyse. Ardından yerelsulanneşlığindeSeydışehir'e, Seydişehir'ın Gevrekli Kasabası'na ulaşırlar. Sankeçililerin yazlaklan buradadırişte! Aladağeteklenndckı Güvercinlik Yaylası'nda. Dcvelerinı ıse Tol Köy yakınlannda Musluk Yaylası'nda otlatırlar. Sankeçıliler, sonuçta Toroslann ön yüzünü aşıp ötc yüzüne geçmişlcr. Ama nereden bakarsanız bakın 150200 kilometrclik bir yoldur*SartkeçiU kızlar, güzelliUeriyle birer altın damlasıdır yaylada... yaşam yıp ışildargüneşin altında. Mut'a 10 kilometre kala Kesikköprfl'dc, anayoldan aynlip içeriye sapar Sankeçililer, Palantepc Köyfi'ne doğru. Sol yanda Kızıldağ, granıtten yüzüyle karşılanndadır. Bir sanattır onlannkl Öncetüfektırçıkanlıpçatılan;çadınn orta dıreğı gıbı, onun yanı başına kurulur. Her seferinde yeniden yeniden başiayan bir yaşamdtrbu. Çadınn çullan, ağaç tığlarla da birbirine tutturuldumu, göçcrin evi çıkar ortaya. Alaçuvallar sıralanır ilkın. Kıskanılacak gü/cllıktcdırosanat ürünleri! Sankeçililer, bunca göç sırasında nasıl yaratırbu gereçleri, nasıl ortaya koyar bu sanatı şaşarkalırsınız. Toroslar' ın gök kubbesinde gezinen kızılca kıyamet güneşi, tek tük bulutgölgelendirir. Sankeçililerin yaşamı birkanavıçcdirToroslarda. Kızıldağın eteklennde, Göksu'nun kıyıcığında. Bınbır güzcllik yansır bu yaşama. Toroslarda doğa, olağanüstü birbüyüyle sarmalar Sankeçilileri. Taşocağı mevkıindeki bırkonaklama yerinde Kızıldağ'la bakışırken, hiç ilerlemeyen bir zamanın yolcularını andınr onlar. Amayine de güneş yatmaya koyulur. Bir güz yaprağı gibi kızanr ıyıce. Güneşin son ışıklan altında, son kez gözden geçirilir işler. Karanlık bastırmadan. Akşam ateşi çoktan yakılmıştır. Çcbiçlcr, bağrışarak akşamı seslcndirirler. Akşam yemeğı çarçabuk vurulmuştur ocağı. Bir kez daha renklenir canlanır göçcr yaşamı... Gençlcr birbirinı dürter. Öyle ya Okumak yazmak ister Sankeçüi çocuklar da. Kalem ellerinden düşmez. " Hep yeniden başlayan yaşam, genç kızlann hayal dünyasmı renklendirir.