02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21MAYIS 1995. SAYI 478 RESİM 13 demie Ranson'da, Maurice Denis'ten aldı. Denis, yaşamı boyunca, postsembolik ve dekoratif bir ressam olarak kaldı. Ancak Tamara'ya, stili olarak gelişen, objelerin bütün ile kaynaştığı ve tamamlanmış resimler yapmasını öğreten de bu metodik ve seçkinci öğretmeniydi. Tamara'nın tuval üzerindeki definitif vurgulan ise sonraki yıllarda öğretmeni olan Andre Lhote tarafmdan işlendi. Heyecan, yaşam coşkusu ve güvenlik... Savaş sonrası toplumun yükselen bu değerleri içinde, Tamara kendini iyi hissediyordu. Toplum gerçi yeni zenginlere biraz kuşku ile bakıyor ve gençliğin geçmiş yıllann acısını çıkanrcasina yaşama dalmasını pek hoş karşılamıyordu ama bu onu rahatsız etmiyordu. Toplumsal değişmeyle beraber para kaynakları da değişmiş, spekülasyonlann geniş sahası insanlığın hizmetine açılmıştı. Sanata bakış ise değişmişti. Sanatın ticaretini yapanlar içinde öngörü sahibi olanlar, Empresyonizm ya da kübizmden uzak, farkJı bir çizgiye yatınm yapmaya başlamışlardı. Bu insanlann etkisi altında vc gelecekte bir değer oluşturacağa benzeyen modern sanat burjuvazisi ve bu bağlamda özel koleksiyonlar sahneye girmişti. Ancak gelişmenin devam etmesi sağlanmalıydı. Eskiden gelen bu gücü, bu kreasyonu reddetmeden özüpseyip aynı zamanda gündemde kalmak başanlmalıydı. Dönemin resim çizgisi tepkisel olarak algılanmamalı, Akademik görüş de onu değişime sokmadan geliştirme yolunu seçmeliydi. Bonnard, Vuillard ya da Matisse'in resim tarzıyla yaşanabilinirdi. Öyleyse kübizmin ve fauvizmin kabul ediliryönlerinden vazgeçmek nedendi? Totaliterrejimlerbudoktrini sonuna kadar uygulamışlar, Rusya sosyalist realizmi, resimde de heykelde olduğu gibi üreterek uygulamıştı. Bu "Artistes françiase" stilinin, yeniden gündeme oturan akademik resim tarzının, kesin zaferiydi. Modern imitasyonlar, belirli bir neoingrizm havasına bürünüyor, bir Tozz'i bir, Kisling'i andırabiliyordu. lngres ve onun, Tamara'nın 'Güzel Rafaella'sından çok şey taşıyan, 'TürkHamamı' isimlitablosu, birçok ressama kübikingrizm'den söz ettirmişti. Orada kadın, ekspresyonizm, fauvizm ve kübizmin etkisinden korunmuştu. Fransız geleneklerine dönülmüş, resim bir el işçiliği gibi işlenmişti. Yani entelektüelikten ve kozmopolitliktenuzaktı... Savaşlar arasındaki dönemin sa ında ağabeyi ile Riga 'da. Uarında Tamara. Tamara'da öyle bir şey vardı ki, davranışlannı taklit edilemez, mükemmel ve çekici hale getiriyor ve onun üstün, baskın, insanları kendi yörüngesine alan kişiliğini kendiliğindenoluşturuyordu. Yaşadığı ortamlann dekorasyonları da bu kişiliği onaylar renk ve materyallerle bezeniyor, Tamara benliği ile her şeyi ve herkesi etkisi altına alıyordu. lçine girdiği ve dünyanın her yerinden gelen cntelektüel vc diplomatik çevreler, onun etrafında küçük, büyük, parlak ya da sönük ama sonuçta planetler gibiydiler. Tüm dünya ondan etki leniyor ve etkilenenler, bu etkinin gelişip sürmesini de yine onun abartıtarıyla1 sağlıyordu. Tamara, ilk resim derslerini Aca Amethyste, 1946. nat tarihsel incelenmesi sırasında, bu dönemin avangardlannı ele alma gibi yaygın bir eğilim vardır. Bu eğilim aslında, ekspresyonizmden ve fauvizmden dadaizme, sürrealizme ve sanat alanındaki nĞredeyse tüm izmlere yansır. Ancak bunu yaparken bu süreç içerisinde tüm dünyadaaşınbirnasyonalizminhakim oluşu ve bunun hükümetler emriyle realiteye geçiriliyor olması unutulmaktadır. tu. 30'lu yıllar ise gözardı edilemeyecekkorkularsalmayabaşlamıştı. Başlangıcı bile olaylı olmuş, 29 kasımındaVVallStreet'teborsanınçöküşüyle başlayan ekonomik kriz tüm dünyayı sarsmıştı. Bitişinde Hitler'in 39 eylülünde Polonya'ya girmesi vardı. Aradaki yıllarda ise, ardı arkası kesilmeyen tatsızhklar lar Mısır'a girmiş, Almanya'da ırk yasalan konmuş, İspanya'da iç savaş başlamıştı. Tamara bu süreç içerisinde hâkim smıflann ressamı oldu. Tercihi buydu. Çünkü o kendini ona korkunç bir güven duygusu verdiği için ve bu duygunun resmin zaferi olduğu için erkin ressamı olarak niteliyordu. Bugün diyebiliriz ki, 20'li ve 30'lu yıllarda hâkim sanat görüşü, toplumsal bir bilinci, bir öğretiyi, bir kültürü vurguluyordu. lçeriksel olarak proleter, formal olarak da milliyetçiydi. Hitler üstü kapalı bir uyarısında, "Hâlâ gerçekleri olduğu gibi göımek ve göstermek istemeyen ressamlar var" demişti. Yaşamda başarılı olabilmenin önkoşulu, kendini hcdefe konsantre edebilmekti. Tamara için ise tek ancak bütünsel bir hedef vardı: Başarılı olabilmek. Paris'e göçmen olarak geldiğinde sadece birkaç parça basit takısı vardı. Onlar da gerektiğinde paraya çevrilmek üzere... Oysa Tamara başanlı olmak istiyordu, çünkü başan zenginlik, başan para demekti ve yaşam tarzı m yaşanmıs, JaponlarÇin'e, Italyan Çılgın yıllar Tarihe bir göz atmamız, bu mekanizmanın zorunlu işleyişi hakkında gereken açıklamayı verir. 20'li yıllar, savaşı unutmak adına tüm çılgınlığıyla yaşanıyordu. Bu çılgınlığa Tamara da uymuş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle