Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16NİSAN 1995. SAYI 473 KADIN 5 Fikret Hakan 'ında katıldığı "Tiyatro 8"le kendi tiyatroltmnı kurdular... Bilge Olgaç'ın adı unutulmuşfllminde... nuyor hem de dublaj yapıyordu. Başlarda ikisinin dc tiyatrocu olması ılişjkilerini sıcak ve canh tutan bir bağdı. Her şcye rağmen üç yıl sürdürebildiler. Tolga, sonralan geriye dönüp baktığında, "Bazı konular vardır ki, insanlar o konuda deneyim sahibi olmamalılar" diyecekti bu ilişki için. Yanlış verilmiş birkarardı. Üstelikbirdckızlarıolmuştu, adını Elgin koyduklan. Sürekli parasızdılar. Bu yüzden daha kızı dört günlükken sahneye çıktı oturmaya başladığında ise Elgin altı aylık oltnuştu. Altı yıl boyunca ailesiyle birlikte yaşadı. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun kuruluşunda bulundu, GizliOrdu'daveÖlüCanlar'darolaldı. Oyunlar birbirini izliyordu artık. Bir Parmak Bal, Para Isteme Benden, Günün Adamı, Gönül Avcısı, Kartal Tibet'le 'Aceleci Kalp' oyununda. Yü 1962... Oğuz Aral'ı. O da aynı yıllarda Güzcl Sanatlar Akadcmisi'ndeöğrenciydi. Aral tıyatroyu seviyordu, Tolga oynuyordu. Aral iyi bir pandomimciydi, Tolga pantomimi seviyordu. lkisi de bağlamaya vurgundubirdetürkü söylemeye. Tolga yeni bir türkü duyduğunda hemen yöresini öğrenip, Aral'a koşardı, "Bak, bu türküyü hiç duydun mu?" Pantomim, türkü, tiyatro ve bağlamaydı onları bir arada tutan. Evliydio yıllarda Aral. Çokgüzel, yetenekli bir kansı yardı amayürümüyorduilişkileri.Önceoboşandı, arkasından Tolga. Birbirlerini teselli etme derdine düştüler. Yıllar sonra bu arkadaşhk aşka dönüştüğünde, kendisini "Cin çarpmış gibi" hissetti Tolga. Yeniden, bu kez sınlsıklamâşıktı. Dört yıl birlikte yaşadılar. Tolga'nınannesianlayışlakarşıladıbu 15.8.1971: Tolga Tiğin, 'HababamSınıfı'mn ilişkiyi ama, babası kabullencmedi. Üzüldü. tlişkılcri beşinci yılına girdiğinde evlendiler. O güne kadar annesinin yanında kalan Elgin'i de yanlarına aldılar. Tolga hâlâ oyundan oyuna koşturuyordu. Bir oyun sahnelenirken diğerine hazırlanıyordu. Taki... 'tnekŞaban'u Aceleci Kalp, RamonofrT'la Jülyet, Fare Kapani, Hizmetçilcr, Ah Biz Eşekler, Hababam Sınıfı, tstanbul Efendisl... Kenterler'den Karaca'ya, Ulvi Uraz'a, neredeyse Istanbul'daki bütün tiyatrolarda sahneye çıktı. Gecede 33 tiyatronun pcrde açtığı zamanlardı bu yıllar. Afktır her şeyl yaratan... Tiyatrodaki başarısı sınemacılann ilgisiniçekti Abdurrahman Palay'laçevirdiği"SuçluA!>ıklar"fil Tolga tiyatroyu bırakıyor Doktoru, "Hamilcsin" dediğinde hiç duraksamadı Tolga. Artık tiyatroyu bırakacaktı. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi ekonomik durum can sıkıcıydı, sahneden çok kulis dedikodulanyla yorulur olmuştu ama en önemlisi de bu çocuğa sahne tozunu taşımayacaktı. Oğu7 Aral'ın ısteği de bu yöndeydi. Bir oğlu olsun ıstiyordu. Onun bezini yıkayacak, arabaya koyup gezdırecek, ona sebze püresi yapacaktı... Elgin'i doğurduğunda his Tolga. Yeniden annesiyle birliktc filmi çoğunun adını ve rol arkadaşlarını unuttuğu dığerleri ızledi. Anılarındabir"Çalıkuş.u"kaldı,bir deBilgeOlgaç'ınyönettiğibirbaşka film. "Yeter" dediğinde onuncu filmini çevirmişti. Sevemedi sinemayı. Belki bu yüzden başarılı olduğuna da inanamadı. Konservatuvardayken tanımıştı miyle sinemaya ilk adımını attı. Bu sedemediği "annelik" duygulannın tadını çıkaracaktı bu kcz. Bunun için hamile olduğunu öğrendiği gün sıgarayı bıraktı, sağlıklı bir çocuk doğurmak için Salacak'a laşındı. Seyit Ali doğduğunda bin dokuz yüz yetmiş bir y ılının temmuz ayıydı. Ali, dedesinın adıydı, Seyit ise, gerçek mesleği kimyagerlik olan birkorsandan alıntı. Kızının çocukluğunda yaşadığı suçluluk duygusunu Seyit Alı'de üzerinden attığını düşündü. Babasını neredeyse hiç görmeyen, annesinin sevgisini ise darzamanlardaduyumsayan Elgin hastalıklı büyümüştü. Seyit Ali ise oldukça sağlıklıydı. Elgin, Oğuz Aral'la çok iyi diyalog kurmuştu, öz babasını pek bilmiyordu ama annesiyle ilişkılennde hâlâ sorunlar vardı. Seyit Ali büyürken, Elgin'le de annckız ilişkisini kurabilme«