Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 CUMHURİYET DERCİ Ruhunu şeytanına, yani resmine satmıştı YAZI: MURAT URAL FOTOĞRAFLAR: YAHŞt BARAZ NEJAD DEVRİM Hep yalnız yürümüştü. Renk ülkesinin smırlannda dörtnal bir süvariydi. Çoğu sanatçımızın özlemini gerçekleştirmiş, dünyada ünlenmişti. Nejad Devrim, 72 yaşında yitik bir kentte öldü. Ve biz onu tanımıyoruz... ejad Devrim, 28 şubat günü, otuz yıldır yaşadığı Polonya'nın küçük bir kentinde, Noy Sacz'da, küçük bir apartman daircsindc öldü. Aynı yerdc toprağa verildi. 72 yaşmdaydı. Hastaydı; kalpyetmezliği ve dolaşım bozukluğu vardı. Yorgundu. Ve muhtemelen düşkınklığıiçindeydi... O, kocaman, dizginlenemez ruhuna dünyanın tüm renklerin tüm duyuşlannı, tüm titreşimlerin tüm hareketlcrini, tüm çizgilerini doldurmak istemişti. O, Osmanlıydı, Bızanslıydı, Arabistanlıydı, Türkıyeliydi, Cenovalıydı, Venedikliydi, Ispanyoldu, Fransızdı, Polonyahydı, Rusyalıydı, Amerikalıydı, Kübalıydı, Türkistanlıydı, Çinliydi... Ya da hiçbiriydi. Obirressamdı. O, gençti, Paris'teydi, "Yeter, yeterartık,artıkyeterBeyler... Kendimizinkinden başka bir soluğumuz yok ve olamaz ki Beyler... Dört naîa kalkmış süvariler rcnk ülkesinin sınırlarına dayanmıştır. Dört nala gidıldiğinde insan ruhu her türlü tehlikeyi fethcder" kükremesiyle kafa tutmuştu dünyaya... O, dünyanın sevinçlerinin tüm çılgınlıklarının, tüm kederlerinin, tüm acılannın resminiyapmak istedı. Dünyanın en iyi resimlerini yapmak ıstedi. Bunu görev edinmişti. Ve biz onu tanımıyoruz Ansiklopedilere yer alan tam adıyla "Mehmet Nejat Melih Dcvrim", Türkiye'de bilinen adıyla "Nejad Devrim", Fransa ve Avrupa'da tanınan ımzasıyla sadece "Nejad" ya da Fransızca versiyonu "Nejad" ya da tanıdıklannın söylemesiy le "Nijad" ya da anstokratlığını vurgulamak ve muhtemelen biraz da ilgi çekmek için başlarda kullandığı sanla "Prens Nejad"... Çoğumuza, özellikle genc kuşaklara hiçbir şey çağrıştırmayabilir bu adlar, bu sanlar. Oysa O, hemcn bütün sanatçılanmızın Avrupa'da, dünyada tanınmak düşlerini gerçekleştirmiş sayılı kişilcrdcn birisiydi. Ve, biz itiraf edelim kı onu tanımıyoruz... 1957 yılında, Paris'te yayımlanan "Dictionnaire de la Peinture Abstraitc Soyut Resım Sözlü ğü"ne girmeyi başaran ikinci Türk'tü. Binncisi ise annesinden başkası değildi; Türkiye'de kendisinden daha ünlü ve tanınmış Fahrelnisa (önce Devrim) Zcyd'in oğluydu. Teyzesi gravür sanatçısı ve ressam Aliye Berger... Kızkardeşı tiyatrooyuncusu Şirin Devrim Trainicr... Kardeş çocuğu seramik sanatçısı Füreya Koral... Ve dayısı Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir... Evet, Nejad Devrim ünlü Şakir Paşaailesinin ikinci kuşak sanatçılanarasındaydı. Bu açıklamalar Nejad Devrim'i hepımızetanı^kılar. Ama,yaşasaydı herhalde bu tanıtımdan hiç memnunkalmazdı. Hep yalnız yürümüştü Annesinin, bir görüşmede Kaya Özsezgin'e açıkladığı üzere N^jad Devrim "ailesiyle ilişkilcrini fazla sıcak tutmamış, kcndi başına buyruk olmayı, yaşam mücadelesinı sanatında amaçladığı değerlerin bir göstergesi saymay ı ve bu değerleri dünyaya kabul ettirmekte direnen bir çabaya kendisini adamayı daha uygun görmüştü." O, büyük resim serüvenine yalnız başına atılmayı tercih etmişti, bunaccsaretcdebilmişti. Herhalde kimseye bir şey borçlu olmak istemiyordu; tamamen kcndisi olarak, Nejad olarak başarmak istiyordu. Kendisine güveniyordu. Yaşamı boyunca hep bunu yapmaya çalıştı. Ve başardı da; hep kendisi olarak, hep Nejad olarak kaldı yarattıklanyla ve yaşamıyla. O kadar ki, dönemin soyut resim kuramcısı Michel Seuphor, "Nejad'ın cn büyük değeri Nejad olmasıdır" diycccktir.