Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16NİSAN 1995. SAYI 473 Bunlar bilinirkcn vc uzmanlar ressam kişiliğini annesine göre daha vurgular ve öne çıkarırken onu hâlâ ailesine ve annesine göndermeler yaparak tanıtmak zorunda kalmak hiç de hoş değil. Ama Nejad Devrim gerçekten hakettiği biçimde ve gerçekten tanınmaya değer olan kendi sanatçı kişiliği ve kimliğiıletanınıncaya kadar böylesine açıklamalar da gcçerli olacak. yanlanndan sonra yapayalnız yazdığı, ruhunun bütün dalgalanmalannı yansıttığı o ilginç mektuplarıdır. tınaların vc umutların nasıl iç içe yaşadığım yıne o bize gösteriyor Karmaşık hatta hoyrat ve saldırgan ruhsal durumların işaretlerini veriyor. "Tabloma başlamadan önce, onu görüyor, duyumsuyorum; bir kokuyu duyumsar gibi" diyecekti Bu başlangıçtı. Resmini yapmaya başlay ınca kendisiyle gerçek bi r savaşa başlıyordu ve bu sırada galıba cn fazla kcndisinc karşı "saldırgan" oluyordu. Yaratmaanını acılarını veçılgınlığınışöylcanlatacaktır; "Resim yaparkcn tabloyu ycniden her ele alışımda tablonun bütünlüğünü yenidcn düşünürüm Dclilik dereccsinde bozmak gerekebilir.Tamyaratmaanındadelilik gibi algılanan şcy, sizi umursamadan gelişen resmin mantığından başka bir şey değildir." O, ruhunu şcytanına yani resme "satmıştı". PORRE 19 Biraziz! Nejad Devrim'in 1944'teyaptığı otoportrcsindc kendisinı o günlerdc nasıl gördüğünün ipuçlarını da buluyoruz. Açık, pırıltılı bir alın. Gözler üzerinde toplanmış bir ışik. Sakin, bir aziz inancıyla uzaklara bakan gözler. Dingin, ancak kararlı biryüz. Elinde sımsıkı sarıldığı bir kitap... Arkasında Bizans atmosferi... Kuşkusuz bu bir azizin portresi. Geleceğin fırtınalı Nejad Devrim'inin bu sakın ve inançlı genç "aziz" olduğuna ınanmak zor. Ancak kcndini adama ve inanç ile fır Istanbul'a gelmedi Ncjad Devrim'ın Türkiyc'dc hakettiği ilgiyı görmemesini anlayabilmek çok zordur. Belkı anlamak mümkündür dc kabul ctmek, mazur götmek mümkün dcğıldir. 1946 y ılında, henüz 24 yaşındayken gıttiği Paris 'te hemen her y 1 bir 1 sergi düzenlerken ve sanat çevrelerinde etkinlikleriyle kendisinden söz ettirirken Istanbul'daki ilk sergisi, 1%5'teAlman KültürMerkezi'ndeaçılmıştı. Onun artık Polonya'da yaşamaya başladığı yıllardı. Galen Edgü'de düzenlenecek yeni bir sergi için 1973'e kadar beklemek gerekecekti. Istanbul'a daha sonra sadece iki kez gelecekti. Neden dünyayı dolaşıp dururkenyolu Istanbul'adüşmemişti? Neden ortada ciddi bir işaret yokken Türkiye'ye geldiğinde tutuklanacaği gibi bir fikre saplanmıştı? Neden gelmek istemiyordu? Dedesinin köşkü satılmıştı. Ailesi dağılmıştı. Zaten araları da çok iyi değildi. Türkiye'de resim etkinlikleri sınırlıydı. Hepsi de cevap olabilirdi. Ccvaplarını belki de hep merak edeceğimiz zor sorular bunlar... Nejad Devrim 'in tum yaşamı bir tek şeyi gösteriyor; O'nun resim tutkusu peşinde yollara düşüşü basit bir serüven değildi. Kendisini, herşeyini sanatına adamaydı. Dönüşsüz bir yoldu onunki. Ve gerçekten de gemilerini yakmıştı Paris'e gidince bir daha dönmemck için... Veasladönmedi... Allesl Nejad Devrim 1923yılında, Cumhuriyetle birliktc doğdu. Dedesi ŞakirPaşa'nın Büyükada'daki bütün ailenin biraradakozmopolitbirhayatı sürdürdüğü köşkte büyüdü. Gelenekselden ve tek kültürlülükten kopuş ve çok kültürlülüğc açılışın yeni, canlı, yaratıcı, hareketli, rcnkli dünyası idı bu. Annesi Fahrelnisa Zeyd, hem Osmanlı terbiyesi ve eğıtimi alırken hem de Avrupa tarzı eğitımle iç içc büyümüştür. Daha çocukluğundan itibaren annesinin vc babasının Istanbul'da bir Osmanlı, Büyükada'daki sığınaklan olan köşklerinde ise bir Avrupalı gibi yaşamalanna, kendisinin sarıklı hocanın okuma dersinin ardından yabancı hocalardan piyano dersi almayı bir hayat biç^imi olarak görmeye alıştı.. Ürdün kraliyet ailesinden EmirZeyd ile evlendiğinde soylu yönüyle bir prenses olarak protokol görevlerini kusursuz yerine getirip, sanatçı yönüyle de atelyesinde tutkuyla çalıştı... Bu ikili yaşam, gclgitler ve dengeleme çabaları içinde otodidakt dcnebilecek bir anlayışla yarattığı resimler de kolayca bir kal ıba sokulamayacak rürden, yaratıcı, özgün ve hatta Ferit Edgü'nün ıfadesiyle "marjinal"di. Babası lzzet Melih Devrim, Fahrelnisa Zeyd'in ilk eşiydi, Paris'te hukuk okumuştu. Her ne kadar Paris Yazarlar Birliği daimi üyeliğine seçilmiş olsa da, arkasında bıraktiğı Fransızca'ya da çevrilmiş bir ro 194<ı YilınJu Paris 'e gitukten sonra soyut çatışmaya başlar. Karmaşık bir ruh "Eleştirmenler Nejad Devrim'in resmiyle hareketli, coşkulu, huzursuz ve zarif, dolayısıyla karmaşık, çok yönlü ve değişken yaratıcısı arasında belirginlik bir benzerlik buluyorlar. Onun iç dünyasını , düşlerini ve hayal kınklıklannı daha yakından tanımak için bizlere kalan en önemli ven resimleridir.Ve O'nun ruhuna uzanan en önemli kaynak gece Kâğti üzerlne guai ikiyapıtu 'Poı vertlim'demişti, Nejad Devrim. Krjarı Sonya ve Silvia ile 1988 Kopenhag. Bu fotoğraf çekildikten birkaç ay sonra Sonya intihar ettl man (sanınz yabancı dilde yayımlanmış ilk Türk romanı), bir şiir kitabı ve bir gezi notlan ile bugün artık konunun uzmanları tarafından bile hatırlanmıyor. Ancak Fransız çevrelerle lstanbul ve Paris'te, ilk zamanlar Nejad Devrim'edeyararlı olacak önemli dostluklar kurduğu söylenebilir. Şakir Paşa ailesinin Osmanlı dönemi yetişmesi birinci kuşak sanatçılarının akademik tutumdan oldukça uzak, çok kültürlülüğün, kozmopolitizmin kal ıba sokulmamış renkliliği ve yaratıcılığımn etkisiy le doğal ve oldukça naif bir«