09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İ3MART 1995. 9AY1469 RE8İM 13 Kendi ruhunu keşfederken, düşüncelerinin kıvnmlan arasında dolaşırken kendi sanatını, kendi resmini yaratıyor, kendi renklerini buluyor, kendi çizgilerini şckillendiriyor, kendi tuvalini boyuyor... Cezayir'ln ışıklı dünyası 1979 yılında Türkiye'ye dönüyor. Bir yıl Egetİniversitesi'nde asistanolarakçahşıyorve 1980'de yaşamının büyük serüveni başlıyor; Dışişlerinde çalışan eşi Cezayir'e atanıyor. Necmettin 1987'ye kadar, yedi yıl boyunca Cezayir Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nde ders veriyor. Buaradadoçentoluyorvekariyerini pekiştiriyor. Tabii bu arada resim tutkusu yakasını bırakmıyor. "Yaptıklanmı biriktirmiyordum bile. Çizip bir kenara atıyordum." Etrafındakilerin çoğu onun resim yaptığının farkında bile değil, kendiside. Birgüneşi;"Bunlarbayağı iyi evin duvarlan da boş, assana bunlan" diyor. Ve bir haftaya kalmadan ziyaretlerine gelen, resim rutkunu bir Fransız arkadaşı tarafından "keşfediliyor". Sanki Necmettin yıllardır bu an için hazırlanmıştır. Çok kısa bir süre sonra Fransız Kültür Merkezi'nde ilk sergisini açıyor (1985). Kültür Merkezi'nin Müdürü P. Berthier"Otodidakt, fakat çok şey vaat edcn bir kabiliyet" diye sunuyoronu. Siryönelimin iiriinii oluruk orlaya {ıkmif. I99.İ vc I994'1enyapılları. in dokuz yüz elli yılında köy öğretmenı. 1972'de jeolog, 1978'de jeoloji doktoru. Ardından resme adanan bir yaşam. B ziyor. Belli belirsiz peyzaj ve figürlerle ortaya çıkan resim özellikle renkleriy le ayn bir hava kazanıyor. Cezayir Devlet Güzel Sanatlar Müzesi Müdürü M. Bouabdellah onun resimlerine "gerçek Türk eğilimi taşıyanetkilıbirsadelik"buluyor. "Resimleri ipek gibi kuvvetli ve yumuşaktır" diyor. Sergi için yapılmış kritiklerden birinde şöyle yazılmış; "Her şey harekettir, eserlerdeki ritm o denli etkili ve ele avuca sığmazki, karşımızda 'cansız' tuvallerin durduğuna inanmakta zorlanırsınız. Kısacası, şaşılacak derecede canlı, açık ve heyecan vericı bir şey." Resme adanan yaşam Bir yıl sonra (1986) ltalyan Kül O sıralarda figüratıf resimler çi tür'da açıyor sergısini, birde karma sergiye katılıyor. 1987 yılı onun için verimli bir yıl oluyor. Aynı zamanda kaderyılı. Biri yine Fransız Kültür'de iki kişisel sergi ^çıyor, Uluslararası 1. Cezayir Bienali'ne katılıyor. Ve üniversiteden aynlıyor. "O hale gelmişim ki gece sabahlara kadar resim yapıyordum. Ertesi gün derste uyukluyordum. Bir karar vermem gerekiyordu." Ve karannı veriyor... Artık bütün zamanlan, çabası ve duyuşlan resim içindir. Cezayir, ışığıyla, pırıltılanyla, çölleriyle ve henüz bozulmamış doğainsan ilişkileriyle etkilcmiş Necmettin'i. "O'nu yıllardır hayal ettiği şekilde fırçaya sanlmaya İcesin karar verdiren Cezayir'in ışığı oldu. Buna şaşmamak gerek. Bu ışık daha nice ressamlan büyülcmişti" denmiş bir değerlendirmede. Necmettin'in bu dönemi Alman ressam Klee'ye benziyor (18791940). Klee uzun zaman resimle müzik arasında kararsız kaldıktan sonra yolu Tunus'a düşüyor. Burada rengi keşfediyor vc karannı veriyor, kendi renginin peşine düşüyor. Çok sayıda suluboya tablolar yapıyor. Necmettin elbettebenzeştigi Klcc'nin farkındadır. Hatta onun suluboya Cezayir tabloları ile Klee'nin Tunus tablolan aynı kandandır. Ama Kaya özsezgin'in de«
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle