29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 SÖYLEŞİ CUMHURİYET DERGİ ğimpsikolojik yalnızlık. Toplumsal yalnızlık farklı. Sınıfbilincin varsa, kcndini yalnız hissetmezsin. Arkanda işçileri görürsün, kitleleri görürsün, yazarsan okurlannı görürsün. Bireysel anlamda yalnızlığı soruyorum. Bireyselmanadaalırsan, yalnızlığa kcndini alıştırmalısın. Yalnızlığı yaşamabiçimi haline getirmclisin. Arkadaşlarolur, sevgililerolur, onlarla güzel şeyler yaşarsın. Fakat iş beraber olalımageldiği anda, biryanılsamabaşlıyor, bir illüzyon görüyorsun. Mesclabenimgençliğimde bu çok olurdu, bir fizik gördüm mü, ona karaktcryapıştınrdım. Sonra görürdüm.kızın karakteri o değil, ben uyduruyorum. Kızla tanışınca kızın karakteri ortaya çıkıyor. Büyük hayal kırıklığına uğruyorum, ki kabahat bende. Kızcağızın bir giinahı yok, o ncyse öyle görünüyor. Ama ben ona bir hayal kurmuşum. Herhaldeböyledir.herhaldeböyle yapar. Karşılaşıyorsun, hiç de öyle olmuyor. Kız, "ayol" diyor mesela,diyelim ben ayolaçok siniroluyorum. Bitti. Buışyürümez. "Ne kadınlar sevdim zaten yoktular" bunun karşılığı mı? Evet, aşağı yukan budur. Şairde, genellikle sanatçıda illüzyon esastır, bir kuraldır. Ben aynı zamanda materyalist, diyalektik bir sanatçı olduğum için bunun oyununa gelmiyorum. Ama, bizim sanatçılanmızın çoğu bunun oyununa geliyor. Kurduğu şeyin içinde yaşıyor. Benim ayaklanm ycrde. Ben bunu kuruyorum, ama söyledim ki zaten yoktular. Var gibi görünüyorlardı ama aslında yoktular. Bcnim bütün sanatım bunun üzerine kurulu. Romanda da böy le. Gerçek olandan kopmamak, yaşamak, hayalini kurmak, bütün onlann içinden geçmek... Çünkü insan budur. Ama, ayaklann hep yerde olmalı.Yaşam budur. "Ben sana mecburum". Bugün bu cümleyi kullanmak, bircy olma savaşına karşı işlenmiş bir suç, bir zayıflık göstergejıi gibi algılanıyor. Si/. hâlâ, ben sana mecburum, diyebiliyormusunu/.? Buşiirbiraşkmacerasındansonraydı. Geçici bir mecburiyet hissi vardır, bunu önlemek mümkün değildir. Bunun kişilikle bir ilgisi yok. Çünkü ötekine mecburiyet de senin kişiliğine bağlıdır. Yani sen onu kendinden soyutlayamazsın ki. Sen sağlıklı bir insansan, bir insana, isteristemez birikinci şahsaalakaduyacaksın. Duymadığın takdirde sağlıklı değilsin. Bu kadın olabilir, erkek olabilir. Bu önemli değil. O alakayı duydun. O alaka belirli biryerden sonra birmecburiyet haline gelebilir. Herkesleolmaz, her defasında da olmaz. Tutkusal aşklarda olur, tutkusal yapıdaki insanlarda bu daha da vahirn hale gelir. Bu mecburiyet ötekini öldürmeye kadar gider. Bence bunun kişiliği önlemckle değil geliştirmekle alakası var. Çünkü insanın böyle mecburiyctler yaşaması iyidir. Özgürlüğünü anlar. Müjgankimdi? Benim şıırlerımde ve romanlanmda olan insanlann birkaçtanesigerçcktenaynıdır. Diğerlerininbirkısmı sentezlerdir. Müjganosentezlerden biridir. Bir kişi değildir. Beni etkilemiş birkaç kadından çıkanlmış sentezdir. Ama, "Ben sana mecburum" bir kadın için yazılmıştır. Suna Su. Yaşıyor, lstanbul'daşimdı. Sonra Almankızısevmiştimben.Şiirlerimdelnge diye adı geçen. O sahiden vardır. Aşk, evrensel bir olgu mu? Biz Türklerin aşkı yaşayışlarında da bir farklılık, bir başkalıkvarmısizce? Bir kere bizim şimdi yaşadığımızaşk kavramının kendi aşk kavramımız olmadığını söylemek lazım. Bu, romantiklerden itibaren Avru bugünhertaraftabuoynanıyor.Onlarbirtakım şeyleri sizetelkinediyorlar. Bunudeğiştirmeye kalktığınız anda Amerika Devlet Başkanı mektup yazar, sinema meselesiyle oynamay ın diye. Çünkü halki, okullann dışında onunla forme ediyor. Bütün bu oluşum içinde medyanın giinahı ne? Medyanın giinahı çok, bütün suç medyanın. Yani halkı çok küçümsüyor, halkı ahmak saydıkları ve onun hiçbir şeyden anlamayacağını sandıklan için en kötüsünü veriyorlar. Söylediğin zaman da "O onu istiyor" diyorlar. Bu neye benzerbiliyormusun? Adamaönceeroini veriyorsun, sonra daistiyordiyorsun.Evvelaçıplak kadınlan basıyorsun, seks hikâyeleri anlatıyorsun, milletbunuokurtabii. Eskidengazetelerde böy le şeyler yoktu ve gazeteler y ine satıyordu. Medyanın giinahı bu kadar mı? Haber yorumla verilmcye başlandı. Kamuoyu araştırmalan yönlendirmede kullanılıyor. Ratingleryalanvebunlarınbirdeğeri yok. Yani medya, büyük bir üçkâğıtçılık haline geldi. Kimse doğruyu söylemiyor. Herkcs doğrudan korkuyor. Bunun için de doğru, aklı başında gazctecilik yapmak son derece zor. Siz nerenin insanısınız, büyük kentin mi, bir Anadolu kasabasının mı? Ben büyük şehirçocuğuyum. Izmir'dedoğdum, sonra babamın işi nedeniyle Anadolu'yu dolaştım. ÜniversitedenitibarendehayatımlzmirIstanbulAnkaraParisarasındageçtidiyebilirim. Ben,ülkemizdekibırçokaydınıntersine kırsalı hiç sevmem. Bodrum'a çekileyim, bilmem nereye gideyim, havakirli, bunlarahiç inanmam. Bana son derece komik görünüyor. Çünkü ne kadar geliştirilmiş olursa olsun, sayfiye yerlerimize, tunzm yerlerimize gittiğim za B eyoğlu'nda Türk filmi oynatmak mümkün değildir. Türk filmi oynatabilmek için Warner Bross'a satman lazım. Satmazsan gösteremezsin. Çünkü bütün sinemalara el koymuştur... man, akşam ezanından sonra içime taşra garipliğiçöker. Üsttebirciladırrurizm,gerisibildiğimizAnadolu'dur.taşradır. Büyük şehiriseyirminci yüzyıl medeniyetinin temelidir. Nasıl birtemel bu'.'Burjuvazinin oluşmasıy la birlikte sanayileşmc ve şehirleşme atbaşı gitmiştir. Sanayileşme başladı mı, kırsaldan kopup kentegelirlerveikialternatifçıkarönlerine. Biri işçi leşmektir. Işçileşip şchirleşirsin ya da paran vardırburjuvalaşır, şehirleşirsin. Türkiye'de bunun yaşanması gerekiyordu ama sanayileşme geciktirildi. Geciktirildiği için de kente gelenlcr gccckondu kuşağım, yani lumpcnleri oluşturdu. O lumpcnlcr mi taşıdı şimdi pekçoklarının yakındığı lahmacunu? Üstclik de Beyoğlu'na... Şimdi.nedeneskiBeyoğlu'nuözlüyorlarbi liyor musun? O Beyoğlu Türk değıldi. Türk olmak istemiyorlar. Eskiden Beyoğlu'na gider, Fransızca konuşur, Nisuaz Kahvesi'nde Beyaz Rus garsonlardan alırlardı içkilenni. Şimdi, lahmacun satıhyor diyorlar. Nekadarayıp bir şey. Lahmacun senin memleketinin biryemeği. Bunu söylemekle sen, lahmacun yiyen herkesi küçümsüyorsun. Ondan sonra beni sevmiyor, banarey vermiyorsundiyorsun. Seni niyesevsin ki? Şiirlerinizde sıradan insanın beyni, duyguları ve yalnızlığı var. Nasıl bir yalnızlık bu? Şu meşhur lafi söy leyeceğim. O her şeyi ifade ediyor çünkü, "Insanyalnızdoğar.yalnızölür". Yanibirisiylegelmez,birisiyle gitmez. Tekbaşına yaşamak zorundadır, doğumu da, ölümü de. Bunun arasındaki dönem ıçındc de insan asılolarakyalnızdır. Fakatonunbilincinde olmayabilir. Bilincinde olmayan insanlar hep kendilerinianlayacakbirisini ararlar. Bundan daha yanlış birşey olamaz. Çünkü kendisini anlayacak binsini arayan insan, başkalannı anlamaya çalışmaz. Beni anlayacak birini aranıak demek, beni olduğum gibi kabul edecek birini anyorum demektir. Bir insanın öteki insanı olduğu gibi kabul etmesi mümkün değildir. Çünkü ne kadar yakın olursaolsun, o insanlann birbirleriyletoplumsalgelişleri,biyolojikyapılan, ruhsal yapılan itibariyle aynı olmalan mümkün değil. Bunun için de beraberlikler uyuşmazlıklarla sonuçlanır. önce bir yaldızlı dönem vardırorada, herkesötekini başkası sanır, bir müddet sonra kimolduğunu görür, görünce de işbozulur. öteki insandakendı hayalini görmekten vazgeçmek lazım. Öteki insanı gerçekleri içinde görmek lazımdır. Ve yalnızlığı da kaçınılmaz bir kader diye düşünmek lazımdır. Yalnızlıktan kurtulunmaz ama, bcnim söyledi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle