Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARALIK 1994. SAYI 455 rıldı Dursun. Seyran Hanım'dı öğretmeni, sıcak vc şcfkatli. Dursun bir onu severdi, bir de irenleri. Istasyona gıder, gclccck trenleri beklerdi saatlcr boyu. Üçüncü yılda, bir tcncffus çıkışında yinc istasyonu gittı Trene binebilmesinin tek yolu sımitçidcn tablasını ödünç almak, satıcı rolünc gırmcktı. Öyle dc yaptı. Tren rötar yapıp da Turhal i.stasyonunda biraz fazla duraksayınca gcciktı. Okula geldiğindc ders yarılanmıştıbilc. Müdürçağırdı,"Neden geç kaldın" diyc sordu Dursun'a. O da nercdc olduğunu, nclcryaptığını anlattı. Dahakonuşmasını bitirmemiştı müdürün havaya kalkan clini gördüğündc. Odasından çıktığında ıse bütün vücudu çürükler içindeydi. O günden sonra, bir daha okula gitmcdi Dursun. Bir kuzınc ımalatçısının yahındaçalışmaya başladı. Fırsat buldukça Turhal'ın birkaç belediye otobüsündcn bırınc bıner, ön motorun üzenne oturup nasıl çalıştırıyor bakardı."ŞuAUah'ınişınebak"diyedüşünüyordu,"Dörttckerlcküzerinde nasıl yürüyorkoca tenekekutu?" Birgiinyincbındiotobüseama, bukczyanındaparayoktu. Biletçi Osman kızdı, "Paranyoksa,niyebıniyorsun" diyebağırdı. Bununla da yctinmcyip, bir tekme attı. Kaldınmadüşüp eli yaralanan Dursun, "Bunu senin yanına birakmayacağım" diye söylendi, "Görürsünscn..." O gccc, saat üçc doğru belediye garaj ı na gitti Dursun. Gecebekçisi horul horul uyuyordu. Arkayasüzülüpönüneçıkanilkotobüscbindi. Anahtarüzerindeydi.Çalıştırdı BMCotobüsü ama, direksiyon çok sertti, çcvirmektc«zorlandı. Sese uyanan bckçinin şaşkın bakışlan arasında garajdan çıkmaya çabalarken Hacı Sıtkı'nın traktörüncçarptı. Yeni fabrikadan çıkmış traktörün neredeyse tümü, otobüsün de soluczildi. Bekçi Dursun'uyakalayıpkarakola götürüldü. Dedcsi geldi, Hacı Sıtkı, hatta Belediye Başkanı Murat Alpak. Zararı ödeyeceğini söy ledi dcdesi, bunun üzerine birkaç tokat ve tekmeyle salıverildi. Bu ilk vukuatıydı vcdokuzyaşındaydı Dursun... lıyordu ve aılcsıylc konuşmuyordu. Annesi tek çareyi onu da Istanbul'a getırmektc ve Dursun'la görüştürmckte buldu. Karsısında Necla'yla annesını gören Meryem Tokta, "Dursun araba çaldı"dedı,"Hapıstc. Kımbılır kaç yıl kalacak orada?" Oysa crtcsı gün salıverildi Dursun. Ama, bir daha nc Necla'yı ne de annesını ıkna cdcbıldi. Onların gözünde hırsızdı. İNSANLAR 3 Annesi Meryem Tokta, psikiyatrist Rahmi Duman'ın muayenehanesine götürdü Dursun'u. Şikayetler, karakolaçağnlmalarcanına yetmişti artık. Duman, önce Dursun'la görüştü. Birkaç saat sürcn bu görüşmeden sonra annesıni çağırdı odaya. Kapının önündeydi Dursun. Doktorun annesine, "Bu çocuğun hayatını sen mahvedıyorsun. O senin yanında süperzekasayıtır"diyebagırdığınıduydu. Dursun'un tutkusu otomobil... Ondan sonra ıflah olmadı Dursun. Otomobilleri markalarıyla, ürctim yıllanyla, motorlarıyla ayırmaya başladı. Artık, kapısını açamayacağı, çalıştıramayacağı bir araba yoktu. Her gece bütün cngcllemclcre karşın gizlıce cvden çıkıyor.gözünc kcstirdiği bir arabayı çalıyordu. Sabaha kadar o arabayla geziyor sonra datcmizlcyipaldığıycrebırakıyordu. Üvey babası otomobil tamircisiydi. O iş değıştirince birlikte Rumelihisan'na taşındılar. İlk günler Hisarlılar ne olup bittığini anlayamadılar. Hergccebirisininarabasıortadanyokoluyordu. Farkına vardıklarındakarakolagidiyor, tutanak tutturuyorlardı ama sabah arabalarını yıne karşılarındabulduklarına şaşırıyorlardı. Bir süre sonra otomobil faresinin Dursun olduğu anlaşıldı.Artık, sadece Hısar'da değil, Beşiktaş'ta, Ortaköy'de, Tarabya'da bir araba ortadan kayboldu mu biliyorlardı ki Dursun aldı vegetirecek. Ama, ortada bir suç vardı ve şikayetler otomobil her seferinde gcri gctirilse de değerlendirilmeliydi. Buyüzdencnazclli kczkarakolluk oldu Dursun. Dayaklar yedi, coplandı, hücreye atı Idı ama uslanmadı. Sckiz kez de cezaaldı, cezaevine konuldu. Salih Doğan vardı, şimdi trafık polisliğinden emckli. O arka çı Ve otomobil anılan... Bir gün yıne Rumclıhisan'nda bcyaz bir Renaultu gözüne kestirdi Dursun. Gündüzdü. Çay kaşığıy la kapıy ı açıp direksiyonun başına geçti. Herşey yolundaydı, kontak anahtannı torpido gözünde buldu. Çalıştırdı vc Boğaziçi Üniversitesi'nin bahçesine sürdü otomobili. Daha bir tur atmamıştı ki, durduruldu. Ünıver.site bekçılerinc yabancı değildi ama bu kez bağınp çağırıyorlardı. Bıri, "Ne yaptın" diye sordu, "O araba, rektör yardımcısı Zekai Bey'in". Dolaşıp yerine bırakacağını söylediyse de dinlctemedi. Polise haber verildi. Neyse ki, Zekai Bey, "Bula bulabenim arabamı mı buldun" demekle yetindi de Dursun da karakoldandöndü. Birbaşkagece, pastacı Dinçer'intek kapılı Anadol'una bindi Dursun. Sınanmış bir arabaydı. Üstelık.bılmesınekarşınağzınıaçıpda bir tek kelime bile etmcmışti pastacı Dinçcr. Kuruçcşme çıkışında takip edildiğinin farkına vardı. Baktı, taksici Cengiz Çokşen. Çok iyiliği dokunmuştu Dursun'a. Çocuklarının giysilerini ona getirir, arabasında yatıp kalkmasına hatta gezmesine izin verirdi. Yine de "yakalanmamalıyım" diye düşündü Dursun. Bir sol yaptı, usta şofor Cengiz'i köşeye sıkıştırdı vc kaçtı. Sabaha karşı geri döndügündc, • Çay kaşığı bütün arabaları çalıştırabHir.... kardı Dursun'a. Akşamları dırcksiyona onu oturtur, "Hadi"dcrdi "Sen götür beni evime" . Dursun da götürür, gcceyi onun evinin önündc, arabada geçirirdi. Ama, kuraldı, sabahları karakola kadar arabayı kullanan polis Doğan olurdu. Önüncgeçcmiyordu Dursun. llle arabalarla birlikte olacaktı. Gözde arabalannı bir yana ayırdı, Mercedes vc BMW. Gözde renkleri ise mavi, lacivert, beyaz ve sarıydı. Son model, lüks arabalar ılgi alanı dışındaydı, o cski arabalara vurgundu. Haa, bir dc teybı olmalıydı otomobilın. Torpıdo gözünde de kasetler; Orhan Gcncebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Muazzez Abacı, Adnan Şenses ya da Zeki Müren... Birkaç kez iş bulup çalıştı da. Otomobil yıkamaktı işi ama, hergittiği yere namı ondan önce ulaştığından sürdüremedi. Ondan sonrası malum. Otomobil, karakol, dayak ve cezaevindeoluşan birdünyanın içınde kaldı. Bin doku7 vü/ vctnıiş dokıız vılıvdı galiba. Necla, Dursun'un ilk aşkı... Bu olaydan iki yıl sonra aynı sokakta oturdukları, kendisinden birkaç yaş küçük Necla'ya aşık oldu Dursun. Otomobiller artık bir tutkuya dönüşmüştü onun için, buna bir de Ncclaeklendi. Duygularınınkarşılıksızolduğu söylenemezdi doğrusu. Necla da ona vurgundu. Yaşadıkları bir çocuk aşkı olmaktan çıkıp, Turhallılar'ındilinedüştü. Evleneceklcrdi. Dedesinin haber vcrmesi üzerine annesi Turhal'a geldi. Bu evliliğin önlenebilmesi için tek bir çare vardı, o da Dursun'un annesiyle Istanbul'agitmesi. Garajdabaşını otobüsün tekerleğinin altına koyması yetmedi, çığlıklan.ağlamalanda. Otobüs hareket ettiğinde annesinin tirnaklarıbileğine geçmişti... Bu arada, Meryem Tokta 2. kez evlenmiş, dört de çocuğu olmuştu. Esenlcr'de oturuyorlardı. Alışamadı Dursun. Üvcybabasının annesine göre daha şefkatli davranması bile yetmedi. Geri dönnıek istiyordu ama nasıl? O bclcdiyc otobüsünü kaçııma olayından sonra az çok öğrenmişti otomobil kullanmasını.Birgecc komşularına ait Anadol marka otomobili, bir çay kaşığının yardımıyla açıp yola koyuldu. Ancak, daha kent dışına çıkmadan yakalandı. Tutuklandı ve Çocuk Islah Evi'ne gönderildi. Aynlığa dayanmak Necla için de zordu. Ycmekten içmekten kesilmişti, sürekli ağ Dursun için tam bir otokolik denebilir. Otomobiller mi onu deli etti, deliliğinden mi otokolik, belli değil. Ama, bedeli çok ağır bu tutkunun..