01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 PAZARIN PENCERESINDEN Ambassade d' Auvergne SELÇUKEREZ ollum Kanserinın Bırinci Evresinde W& görülen Lenf Bezi Metaztazlarının s *• Tipi ile Hastaların Yaşam Süreleri Arasındaki llişki": Bu, Oktay'ın, Paris'in 13'üncü Bölgesi'ndeki Goblem Mahallesi'nde yer alan otellerden birindeki odasında altı aydır yazdığı tezin başlığıydı. Paris'e ilk geldiğinde, çahşacağı hastaneye yakın ve ucuz bir otel aramıştı. Bulabildiği en dişe gelir bannak, burasıydı. Otelin sahibi, "Anhyorum," demişti, "günde 17 frank size fazla geliyor... Bir süre burada kalıp dişinizi sıkın; yakında otelin ardtndaki ek binada bir oda boşalacak... Oraya geçersiniz!" Oktay Paris'e ayda 650 frank sağlayan bir bursla gitmişti. Altıyüzelli frankı otuza bölünce bir günde harcayabileceği miktarın 21.5 frank olduğu ortaya çıkıyordu. Bir ay kadar Istanbul'dan götürdüğü parayı ekleyip yaşayabildi... Allah'tan arkadaki binada yer açıldı da günde 11 Frankı barınmak için harcadığında elinde on frank kalabildi. On frankla hem oğlen yemeği, hem akşam yemeği yenemezdi: Bir süre midesinin durumuna göre kâh öğle kâh sadece akşam yiyerek yaşamaya çalıştı. Paris Buyukelçımız dayısının ahbabıydı; ayda birkaç kez onu kokteyllere davet ediyordu. Oktay'ı bu kokteyllerde garsonlann gezdirdikleri ordövrierden bolca yiyerek ertesi gün yemeyip arttırabildiği parayla sınemaya gidebiliyordu. Ne gazete satın alabiliyordu ne de eve sık sık mektup yazabiliyordu... GustaveRoussy Hastanesi'nin güzel hemşirelerinden biri yüz verip "Beni bu gece yemeğe davet etsene!" dediğinde içi gittiği, aşkından eridiği halde "Inşallah ilk fırsatta!" yahut, "Tezin şu kısmı biter bitmez..." diye bir bahane bulup kızı atlatıyordu. Bir akşam yolda sandviç yerken biri sırtına dokundu: Ne yapıyorsun be Oktay? Dönüp baktı: Istanbul'daki fakülteden bir arkadaşı! Ihtisastan sonra Izrnırli zengin bir kızla evlenmişti. Arabasıyla Türkiye'den kalkmış, geze geze Paris'e gelmişlerdi. Biz yemeğe gidiyoruz; sen de gel! Sağol ben yedim! Allahını seversen gel; biz Paris'in iyi bilmeyiz. Sana danışmalıyım... Peki, siz yersiniz, ben de kahve içerim. Oktay, sınıf arkadaşı ve eşi Paris'n iyi bilinen lokantalanndan birine gittiler: Ambassade d'Auvergne. Garson gelip sordu: Şarap? Evet! Nasıl? Vin en Carafe! Upuzun bir liste verdi: Sylvaner Lorentz â Bergheim mı? Edelz vvicker Mosbach â Marlenheim mı? Yoksa... Birini seçip Oktay'a, "Yemek yemiyorsun, bari bir kadeh şarap iç!" dediler. Bu şarapların aç karına fena vuracağını düşunüp "Içmeyeyım; ülserım bu günlerde ben burdayım diyor!.." dedı. Sıra yemeklere geldı: Homard a l"AmerıcaıneBoef aux grosselCrepe Veuve Joyeuse sonra kirsch au vın blanc... Bu yemeklerin adlarını duymak bile Oktay'ın tek sandviçle doymamış midesinde kramplar oluşturuyor, gastritini büsbütün ağırlaştırıyordu. Ama bir kez Tokum, ben yedim!" dedikten sonra "Şimdi biraz atıştırayım!" diyemezdi. Oktay o gün arkadaşlarının yemeklerini bitirip Paris'in gezilecek yerlerini öğrenip gitmelerine kadar nasıl dayanabildiğine hâlâ şaşar. Arkadaşlarından ayrılınca Place d'ltalie'ye doğru yürüdü; yağmur yağıyordu, midesi ağrıyordu; karnına bastırarak Avenue Goblen'e ordan da Rue du Banquıer'e saptı. Otele girdi; avluyu geçti, ek binaya vardı. Odasına girecekken yerde katlanmış üçbeş banknotun durduğunu fark etti. Etrafına baktı kimse yoktu... Bunları kapıp odasına girdi. Oturup saydı: Tam 400 dolar... Altı frank, bir dolar ediyordu.. Demek ki bu, dört aylık bursuna eşitti... Düşündü... Bu ek gelir sayesinde geriye kalan altı ay boyunca günde iki öğün yemek yiyebilecekti... Içini ani bir korku kapladı: "Ister misin biri görmüş olsun? Ister misin gelip odaları arayıp bulsunlar bunu?" Odasının önünden gelip geçen her ayak sesi, onu tedirgin etmeye başladı, hele biri üç beş dakika sanki bir şey arar gibi oralarda dolaşınca pek rahatsız oldu. "Hemen gidip bunu franka çevirmeli!" A a o saatte nerede değiştirebilirdi? Gard Başhekim Kaya Dizdaroğlu kuşlanna da çok diifkün. Ona "saglıkfabrikatörü"diyorlar. türlü kalp amelıyatı SSK Paşabahçc Hastanehastasını muayene ediyor. Sağlık Fabrikatörü si'nde yapılabilir. Şunlar şunlar lazım. Şu şu Başhekim Dizdaroğlu'nun cşi dc bir hekim. hekimlcrden kurulu ekipler bu işi çok güzcl baProf. Dr. Ferhunda Dizdaroğlu., Istanbul Tıp şarabilirler" şeklinde hazırladığı raporu ÇalışFakültesi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı. ma Bakanhğı'na sunmuş bile. Eski Çalışma Başhekim Kaya Dirdaroğlu ile Ferhunda DizBakanı Mchmet Moğultay, Başhekim Kaya daroğlu'nun evliliklerindcn üç çocukları var. Dizdaroğlu'nun buçabasıyla yakındanilgilentkikızbir oğlan.. Kızları Yıldız Dizdaroğlu da miş, hazırladığı fızibilitc hcsaplarını da içercn anne vc babası gibi bir hekim. Yıldız Dizdabuaçıkkalpameliyatıdosyaroğlu "Evde doktorculuk oysını bizzat teslim almıştı. Bu narkcn bir de baktım doktor olmuşum"diyor... Başhekim Hastalar beklemiyor amcliyatlar başlarsa, ilk zamanlarda Amcrika'dan uzDizdaroğlu, çevrcsinin kat• Poliklinıklerde hasta manlardagelecek. kılanyla da hastancyi ayakta muayenesi 3545 dakıka sürüyor. tutuyor. Sosyal Sigortalar • Beş dakika içınde röntgen SSK Paşabahçe Hastaneçekilıyor. Kurumu'na para harcatmasi'ndc yönetim işveren gibi • Elektroda sıra yok gibi. dan hastaneye onar yataklı düşünüyor: "Müşteri daima • Iki dakıka içınde kanınız ycni yoğun bakım ünitcleri haklıdır..." Hastancdeki sloalınıyor ve ikı saat içınde 50 çeşıt de kattı. Hem dc içindc insagan "Daima hasta haklıdır." tahlilinız yapılıyor. nı hayata bağlayan müzik Onun için hastanenin her ko• Elektrık kesıntılerınde seslcriyle... Bir dc başhekijeneratörun üç sanıye ıçinde ridorunda, her köşesinde devreye gırmesı şart. min çok scvdiği kuşlar var öşöylc bir yazıya rastlamak • Idrar tahlılı on dakıkada. zenlc bakılan. Dizdaroğmümkün: "Size daha iyi hiz• Hastanın ılacını alıp gıtmesı lu'nun kuşları. mct edebilmek için lütfen şiüç ile beş dakika sürüyor. kâyctlerinizi yazılı veya söz• Ecza deposunun önüne Bizim "sağlık fabrikası" yerleştirilen modern kulübelerde lü olarak yapınız. Imza, Başyakında yeni bir amcliyatın tüm işlemK tamamlanıvehyor. hekim." Bu nedentc çarşammcrkczi olmaya hazırlanıba günleri hastanede "Halk yor. sağlık fabrikasının fabGünü" var. rikatörü Dizdaroğlu yakın bir gelecekte bu çalışmanın scmeresini görecek vc Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelcri arasında ilk kez bypass ameliyatını gerçeklcştirccck. Bunun için Amerika'ya gitmiş ve kalp ameliyatlarının yapıldığı hastanejerdc incelcmclerde bulunmuş Dizdaroğlu. Amerika'daki kalp uzmanlarından bu konuda yardım sözü bilc almış. "Her Saat 12.00 ile 14.00 arasında Başhekimlik'te, sözlüşikâyctlerdeğcrlendiriliyor. Şikâyctçi, Başhekim Dr. Kaya Ergun Dizdaroğlu, Hastane Müdürü Halit Çınar ve Başhcmşire Ayşc Kocabağ'a şikâyetini iletiyor; sonra anında görüntü. Şikâyetçinin şikâycti anında dcğerlendiriliyor.^ TEL: 512 05 05'TEN (20 HAT) 475 FOTOGRAFEVİ • Trenle Pamukkale • Kar altında Yedigöller TREKKING...TREKKINO KARACABEY AT HARASI 1718Aralık . TP. 1.500000 TL Karacabey al harası ve Majıyas'ı içeren bir totograf gtzısl. 18Aralık Golcuk sırtlarında bir haftssonu guzeMgı 25 Aralık Alacairdan Şıle'ye Karadenız'le yanyana bıryuruyuş YJLBA51 2 milyon YP 2 milyon YP HÜ2HETİYE 450Ü00TL FOTOGRAF SERGİSİ Ozer Kanburoglu, Izlenimler ALACALIŞİLE GÖSTERİLER 450 000 TL DıaSis, Bulut Duman, Zaman... Ibrahım ZAMAN . 13Ara. Salı Muzık ve Dıa: Beatles ve Ingiltere 15Ara Perj Sinema: 1492, Yön. Rıdley Scott 16Ara. Cuma YILBAŞINDA AYVALIK... 3i Aralık1 Ocak Şeytansotrası Cuncjd Adısı Behramkale. Truva T P 2 200 000 T L ' KURSLAR lleri Fotograf Semineri Temel Fotograf Eğitimi Sanat Tarihı 9 Ocak 11 Ocak 14 Ocak KAFE de dıa ve kısa film gösterimi devam ediyor! ZambakSk. 15/4CAksanatyanı)Beyoğkj Tel: (212) 25105 66/245 40 08 arnilca mu sokak. no. 6/5 bcyoğlu islanbul telefoıı ve fakslar: 245 15 '«245 29 76 de Nord? Çok uzaktı! Hatırladı: Dayısıyla Paris'e geldiklerinde Raspail Bulvarı'nda kaldıkları Hotel Lutettia'da geç saatlere kadar açık kalan bir döviz bürosu vardı. Etrafı dinledi. Ayak sesi duymayınca fırladı; koşa koşa Raspail'daki otele gitti. Bunu franka değiştirir misiniz?.. Pasaportunuzu göreyim! Adam bir pasaporta, bir de Oktay'a baktı; sonra pasaportu incelemeye başladı. Oktay, "Eyvah!" dedi kendi kendine, "Adamın gözü beni tutmadı; keşke böyle yarı traşlı ve kravatsız gelmeseydim!" Neden sonra dolarların frank karşılığı kendine uzatıldı.. Oktay, parayı cebine yerleştirip sokağa çıktı. Islık çalarak bir kestane satıcısına doğru yürüdü. Sonra kestane "Yoo!" dedi, "Bu eskiden kalma kötü bir alışkanlığımdır. Beni ancak Ambassade d'Auvergne Lokantası paklar! Garson topu topu iki saat önce gördüğü Oktay'ı tanıdı: Bir şey mı unuttunuz? Hayır, yemek yiyeceğim! Bir tabak Homard a l'Americaine, bir Boef aux grossel, bir crepe veure Joyeuse bir de Kirsch au vin blanc getir... Çabuk olsun! ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle