28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Resimlerin karşısında kendimden geçip büyüleniyorum. Insanın kendisine yaptığı iç gezinin fıziki bir panoramasını çiziyor Dali. İnsanı açıklıyor, görünmeyeni görüntülüyor. Salvador Dali'nin resimlerini gördükten sonra kendimi bir insan olarak daha çok bütünleşmiş ve zengin hissettim. Insanlığa armağanın olan o muhteşem resimlerin için binlerce, milyonlarca teşekkürler sevgili Dali! Figureas'daki Salvador Dali'nin müzesinden ayrılıp,. arabamla Sant Feliu kentine geliyorum. Hava sıcak. Kendimi bu küçük sevimli kentin mcrkezindeki plaja atıyorum. Şu anda, Antalya'dan denize giren biriyle, binlerce kilometre uzakta aynı denize girdiğimi düşünmck heyecanlandınyor beni. Akdeniz, Cevat Şakir'in dediği gibi 6.'kıta. Plajın girişinde küçük bir kulübe var; dondurma, gazoz vb. satılıyor. Kulübedeki, 30 yaşlanndaki esmcr İspanyol I (Uatta). ÜnlU mlmar A. Oaudi'nin yaptığı Unlü avlardan blrl. Barcalona (altta solda). Salvador •rcalona Futbol takımı Içln çlzdlğl amblam (an solda). A. Oaudl'nln Barcalona'dakl evlarindan blrl. panyol kızından aynlırken, bana çapkınca bakıp: Hasta la vista senor!" diyor. (Yeniden görüşelim) Ertesi gün, sabah saat 09.00'da, otelin önünde kiraladığım arabayı buldum. Bu gün yetmiş kilometre uzaklıktaki Figueras'a, Salvador Dali'nin müzesini ziyarcte gideceğim. Binip yola çıkıyorum. Jspanya'da araba vergisi yok, fakat yol vergisi var. Yollardaki geçitlerde iki kez durup yol parası ödedik ten sonra Figueras'a geliyorum. Salvador Dali'nin müzesinin önü turistlerle dolu. Basın kartım işime yanyor. Parasız içeri giriyorum. 85 yaşında ölen ve çağımızın en büyük ressamlarından biri olan Dali, bu müzeyi ölümünden önce kendi eliyle düzenlemiş. Kendinizi bir müzede değil evinizde hisscdiyorsunuz. Saatlerce tek tek inceliyorum bu dahi ressamın resimlerini. Hepsi muhteşem güzellikte. dilberinden bir dondurma alıyorum. İnsanın yüreğini kuş gibi uçurtan nefıs. bir gülüşle dondurmamı uzatıyor: Por favor senor!" diyor. "Gracias!" İspanyolca öğrenmeye başladım galiba. ' İspanyol dilberinin tatlı gülüşleri, tstanbul'da tanıştığım ve onbeş dakika konuşabildiğimiz başka bir güzetin, Türk güzelinin gülüşlerini anımsatıyor bana. Dünyanın iki ayn ucunda, dünyanın en güzcl iki gülüşü ve arasında Akdeniz. Akdeniz gülüşler arasında bir salıncak. Hepinizin bildiği gibi tspanya boğa güreşleriyle matadorlanyla ünlü bir ülke. Belki, ncden boğa güreşlerinden, matadorlardan söz etmediğimi düşü nen okurlar olabilir. lspanyollar boğa güreşleri konusunda sessizler. Bu konuda hiç reklam yapmıyorlar. Çünkü turistlerin çoğunluğu, boğa güreşlerini, boğaların binlerce seyirci önünde matadorlarca katledilmesini "bir hayvan işkencesi" olarak görüyor. Ben de, boğa güreşlerini hayvanlara karşı bir cinayet olarak gördüğümü belirtmek istiyorum burada. Bunu Ispanyollar da anlamaya başladı. Sant Feliu kentinden, Tossadc Mar yoluyla Lloret'e, otelim Don Quijote gelmek üzere arabayla yola çıktım. Sant FeliuLloret arasındaki yol, denizden çok yüksektekı dağların üzerinden bir yılan gibi kıvnlarak u/anan bir yol. 20 kilometrclik bu yolda, 50 metrclik bilc düz bir bölüm yok. Her 20 ya da 30 metrede bir dönemeç var. Bu yolu almak en az bir saatimi aldı arabayla. İnsan kendini dönme bir dolapta hıssediyor. Fakat Akdeniz biiyüleyici gü/cllığıyle izliyor sizi. Akdeniz'in bu biiyüleyici güzclliğini görmeki için bu yol çekilir. Hiç kuşku yok bundan. Otelime geldiğim zaman kendimi yatağa attım. Başım bir fınldak gibi dönüyordu. Akşam yemeğinden sonra, barda, fsveçli bir kızla konuşuyoruz. "Şampanya'nın nasıl bulunduğunu biliyor musun?" diye sordu. Hayır, dedim. Ve anlatmaya başladı. 17. yüzyılın başında kör bir rahip yaşamış. Adı Dom Pergon. Üzümden şarap yaparmış. Bir gün üzüm suyunu şişclere doldurmuş, ve gereğinden daha fazla mav^ılayarak bekletmiş. Bir süre sonra, şişelerin içindeki şarap köpürerek mantarını fırlatmış atmış. Bunun üzerine rahip, daha sağlam şiselcr bularak şarabı bunlann içine koymuş, ve mayalamış. Şişelerin ağzına da tahta kazıklar sokmuş. Ve beklemiş. Kazıklan çıkannca şarap, köpüklenerek şişeden fışkırmış. Adamlanna dönerek: "Artık yıldızları içebiliriz" demiş. Ispanya'daki son gecemi yaşıyordum. Otelin diskotcğinde bu gece flamenco dansı vardı. Gecenirî geç saatlerinde flamenco dansözü çingcne güzeli Teressa Torres ve gitarci Joaquin Serrano sahneye çıktı. ispanyol czgilerinin bir çağlayan gibi fışkırdığı sahncde, Teressa çılgınca bir flamenco dansına başladı. Kocaman çember şeklindcki küpeleri, uzun siyah saçlan ve diri vücuduyla bir bıçak gibi yanyordu havayı. Bir bıçak gibi havayı yaran göğüslerini vücudu izliyordu. Alkış sesleriyle inleyen salonda, seyirciler H'ole diye haykınyordu. Flamenco, hayat fışkıran bir erotizm. Don Quijote, Salvador Dali, Miro, A.Gaudi'nin evleri, Flamenco... Evet! Işte lspanya. Viva Espana! Barcelona'dan sevgilerle... < C U M H U R İ Y E T D E R O İ 1A Ğ U S T O S 1993 SAYI 384 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle