Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İSPANYA'DAN SEVGİLERLE... ir kente ilk giriş, bir kızın ilk öpücüğüne benzer. O ılık ve nemli dudaklann tadı yıllarca kaybolmaz dudaklannızdan. Her kente ilk girişimde hep aynı tadı duyanm. Beni sarhoş eden bir •tattır bu. Barcclona'da, Las Ramblas B na kenti büyüleyici güzelliğiyle size bakıyor. Montjuic tepesinden Barcelona'nın görünüşü, Kadifekale'den Izmir'in kuşbakışı görünüşünü andın bulvannda dolaşırkcn, içinde yaşadığım saniyelerin, dadikalann el değmemiş çıplak güzclliğini ve coşkusunu ikinci kez yaşayamayacağımı biliyordum. Birbirine paralel iki yolun arasında u/anıp giden Las Ramblas Bulvan bir güvercin çarşısına benziyordu. Gazete, dergi, çikolata, sigâra vb. satan küçük büfelerin yanında tavşanlar, güvercinlcr ve papağanlar da satdıyor. Kısacık pantolonlu turist kızlann beyaz ve biçimli bacaklanna mı bakacaksınız, yoksa tavşanlara mı? Kapısı bulvara açılan meyve pazan nın önünde dikdörtgen şcklinde camdan bir dolap vardı. tçinde de plastikten yapıldığını sandığım bir adam sandalyede oturuyordu. Dolaptan sarkanbir mikrofonun önünde el çırptığınız zaman adam (isterseniz Mösyö Jean diyelim plastik adama) hareket ediyordu. Başını çevirip size bakıyor. Meyve pazannda her çeşit meyve büyük bir incelikle dizilmiş. Yeşil çağlalan görünce yüreğim cız etti. Çocukluğumda bahçelerden çaldığım çağlalan düsündüm. Bir kilo kara incir satın aldım. Isveçliler incir ve çağlayı tanımıyorlar. Las Ramblas bulvarına çıkarken Mösye Jean'a "Au revoir!" dedim. Barcelona demek Joan Miro demek. Doğumunun 100'üncü yılı kutlanan Miro kente damgasını basmış. Her yerde Miro var. Ünlü "Barcelona" futbol takımının sembolünü Miro yapmış. Emekli Sandığı bile Miro'nun çizdiği sembolü kullanıyor. Barcelona'yı kuşbakışı gören Montjuic tepesine çıkıyorum. Akdeniz'i kucaklayan bu tepenin sağında, Avrupa'nın en büyük limanlanndan biri uzanıyor. Solda ise Barcelo12 rine bcnziyor!" diye düsündüm. Bu tepcde, Akdeniz bitkileri ve yeşillikleri ile dolu kocaman bir park var, parkta da yüz çeşit kaktüs var. Bu parktaki yollann taşlannın düzenlemesini kim yapmış dersiniz? Elbette Miro. Başka kim yapabilirdi ki? Futbol, İspanyolların ulusal sporu. Her İspanybl'un kanında futbol topu dolaşıyor. Barcelona takımının ateşli bir taraftarı olmanız için, Barcelona'da bir saat kalınanız yctcr. Takımın 110 bin üyesi var ve üyelere "Barka" deniyor. Televizyonda, • BarcelonaMadrit takımlannın karşılaşmalann'ı izledim. Barcelona 21 yenilince, oturduğum kahvehanedeki masayı yumruklamaya başladım. Kahvehanenin sahibi yanıma gelerek beni yatıştırdı: "Gelecek maçta canlarına okuyacağız Madrit'in, üzülme!" Bunlan lspanyolca söylemişti tabii. İşin ilginç yanı, adamın, benim tspanyol olduğumdan en küçük kuşkusu yoktu. Bu jjk kez gelmiyor başıma. Yu"nanistan'a gittiğim zaman beni Yunanlı sanıp Yunanca konuşuyorlar, italya'ya gittiğim zaman beni Italyan sanıp Italyanca konuşuyorlar, Ispanya'da İspanyolca... Gelecek maçta, Madrit'in canuıa ot tıkayacağız. En a/ 10 gol..." Adam bana şaşkın şaşkın baktı. Birden bu cümleyi Türkçe söylediğimin farkına vardım. Adam hayatında ilk kez bir Türkle karşılaşıyordu. Aynlırken candan kucaklaştık. tspanyolmus. Türkmüş, Italyanmış ne öncmi var. önemli olan ikimiz de "Barka"yız. 1992 Olimpiyatlan'nın lspanya'da düzenlenmesini, İspanyollar, ülkelerinin yeniden inşa edilmesi için büyük bir olanak olarak değerlendirdiler. Barcelona ve olimpiyat oyunlannın oynandığı diğer kentlere, stadyumlar, yollar, binalar ve parklar yapıldı. Olimpiyatlann oynandığı stadyumlar bu gün bir müze gibi turistlere gösteriliyor. Barcelona'da, 92 OlimpiyatlarTnda futbol maçlannın oynandığı "Camp Nou" stadyumunu ve stadyum binası içindeki futbol müzesini gezdim. Stadyumda kendinizi evinizde gibi rahat ve sevinçli hissediyorsunuz. Madrit'e 21 yenildiğimiz maç da bu stadyumda oynandı. Bu maça bilet satın almak için bir ay kuyrukta durrhak gerekiyormuş. yordu. "Akdeniz kentleri ne kadar birbi Tabii, binlerce peseta verip karabosadan bilet satın alabilirsiniz. Barcelona'da hcrşey ilginç. Büyük dört yol ağızlan köşesiz. Dört yol ağızlannda köşe oluşturan binalar yok. Sanki birisi, dört yol köşelerini bir pasta dilimini keser gibi kesip almış. Köşelerin yerini alan üçken şeklindeki boşlukjar park yeri olarak kullanılıyor. Dönüş yollarında ya da trafik işaretlerinin dibinde park edildiğini gördünüz mü hiç? Barcelona'da görebilirsiniz. Sık sık Barcclona'ya iniyorum ama kaldığım ycr, Barceloha'ya altmış km uzaklıktaki bir sahil kcnti: Lloret. Flguaras'dakl Salvador Dall mUzasbiin dif tal Dall'nln Ploaaso portrasl (altta aağda). Joanl A. Oaudi'nln yaptıfiı "kutMİ all«" adlı klls*. Kaldğım otelin adı da Don Quijote (Don Kişot). Otelin duvan, atının üzerindc mızrağıyla değirmenlcre saldıran leriyle dolu. Otel, yaz tatilini geçirmeye gclen lsveçli ve lspanyol gençlerle dolu. Otelin kocaman havuzunun kenanna dizili kanepeler, göğüsleri çıplak güneşlenen liseli sanşın kızlarla dolu. Başka bir köşede de, gene aynı şekilde güneşlenen tspanyol kızlar yatıyor. Asansörle odama çıkarken, yalnız değilim. Üç kız var yanımda, mayolu. Macarca konuşuyorlar. Asansörden çıkınca, duvardaki Don Quijote göz kırpıp: "lyi ki çağımı/da yaşamıyorsun. Değirmcnlerc saldırmaya devam et. Yoksa işin bitikti bu kı/ların arasında" diyorum... Don Quijote vc Sanchd Panza'nın resim Akşama deniz kıyısındaki küçük bir lokantada balık yiyorum. Sosisli mü rekkep balığı yiyorum ve Tequilla içiyorum. Garsonluk yapan tspanyol kız yemekten sonra, eltna likörü ikram ediyor bana. Kızla sohbete dalıyoruz. Nece mi konuşuyoruz? Her dilden bir parça.. İspanyolların çoğu Ingilizce bilmiyor. tspanya'da hangi dilden tutturursan konuşacaksın. Kıza, mürekkep balığının çok lezzetli olduğunu söylüyorum. Çok seviniyor ve annesinin yaptığını söylüyor. Iri kahverengi gözlü fs CUMHURİYET DEROİ 1 AĞUSTOS 1993 SAYI 384