06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 Û L U 3. Dublin Uluslararası Yazarlar FestivalVnin ardından ir sonbahar daha geçti. Kanlıca'mn kimi ihtiyarlan, bir bir hatırladıklan geçmiş sonbaharlara belki de sonuncusunu eklediler. (*) Hatırlayacağım sonbaharlann sondan kaçıncı olursa olsun, 1993 sonbahan bana hcp Dublin'den cscn bir rüzgâr getirecek. Gümüşi ışığı Dublin koyunun kâh o, kâh bu yamna eleyiveren bulutlan, Joyce'un yürüdüğü kayalık gri sahilı bir kez daha görebilmek için hemen o ıslak rüzgâra sannacağım... Ve, neler, neler hatırlayacagım... Ulysses'den önce vc sonra hep esen ve ben artık hatırlayamazken bilc csccck olan rüzgân; rüzgânn önünc kattığı beyaz yeleli deniz atlannı; dalgalarla yanşan martılan; dizi dizi köprülere bakan merdivenli kitapçıyı; O'Connell Köpriisü'nü, 1820'lerde Irlanda parlamcntosunun pcncerelerini tuğla ile örcrck yaptıklan kabalığı, yüz yıl sonra isyancılan bir bir ayakta kurşuna dizerken yaralı O'Connell'ı oturtarak infaz etme inceüğiyle lclafı eden işgalci lngilizler'in ccntilmcnliğini; bugün, tüm otomatik makinelenne karşın çamasırlarını hâlâ rüzgânn kokusuyla kurutan Irlandalılar'ın geleneksel ve sevecen inadını; belki de o inat sayesinde 1922'de Shdboume Oteli'nin salonlanndan birinde hazırlanan trlanda anayasasını; aynı otelin Gcorgc Dönemi üslubundakı restoranında, Nadine Gordimer ve Nasim Khaksar ile mum ışığında ycdiğimiz ycmeğı; Türkıye'de vc tran'da ve Güney Afrika'daki siyasi ve kültürel durumu ağırbaşlıca tartışıp dururken Nadine'e "çocuk büyütflrken yazı yazmak zor olmadı mı7" dıyc soruverişımle başlayan harareth dcrtlcşmcyi; köpüğü krema kıvarrundaki ünlü Guinness birasını; Guinncss fabrikasının hemcn karşısındaki \Villiam Ryans pub'ını; pub'ın, bclkı fabrikaya o kadar yakın olduğu, belki dc Monica ve John ile paylaşıldığı için müthiş lezzetli gelen Guinness'ini; maç dinleyen işçilerden ve pub'ın sohbetinden kopmadan yalnız kalabilseniz ve sanki yazı yazasınız diye yapılmış ahşap kokulu usnug"ı; gün boyu beni şarap kadehiyle her görüşünde neşelenen Eveleen'in gülümseyişini; gece boyu trlanda kahvesi ve konyak tüketilirken sayısız espri ürettiğimiz Ailecn'in kahkahasını; Lenin'in "Subbotnikler" makalesinden hayranlıkla söz ctliğim, makaleyi okuyup okumadığmu sorduğum Praglı yazar Ivan Klima'run "Bize okulda zonınluydu," sözlenni; Gerry ve Brid Dukes'un Liffey nehrinin hemen üzerindeki mutfağında ettiğimiz mükemmcl pazar kahvaltısını; Judittı Herzberg'in su kıyısında bir örümccği neden öldürcmeyeceğinıze dair dizelerini; Glenn Patterson'la "anayurt" kavramı üzerine daldığımız sohbelin ona trenini kaçırtmasını; "Seni seviyonımH diyen papağanın Toni Morrison'un scsindc buründüğü caz tınısını... İrlanda'ya kaclık filmle gitmeli? B Sonbahann kışa yenildiği şu günlerde, yazarak ve içimdekileri dökerek aylardır hep Dublin'den esen rüzgârdan kurtulma çabalanm yine sonuç vermiyor... Hatırladıklanmın, hatırlayacaklanmın, ardı arkası gelecek gibi değil. Hâlâ biraz Dublin'deyim sanki, dönüşümün üzerinden geçen bütün bir sonbahara karşın... Yaurlırkantl Dublin 2126 Eylül 1993 tarihleri arasında yapılacak olan 3.Dublin Uluslararasu Yazarlar Festivaü'ne davet aldıgımda, beni onca heyecanlandıran, yazar olarak anılmamın, kitaplanndan tanıdığım ünlü yazarlarla laru mck gerekirsc, vizemi ve biletimi almaya çalışırken başıma gelenlerin de bu duyguda hatın sayılır katkısı vardı. özellikle vize alma sürccinde İstanbul'da yüzyüze ve Türkçe konuşabildiğım bir yetkilirun yaklaşımı ile Dublin'den imdadıma yctişen, o zamanlar henüz tanımadığım Aileen Connor'un tavn öylesine çarpıcı bir farklılık göstermişti ki, Festival'in ana teması u anayurt" kavramı üzerine hatırlamakla olduğum bildirinin notlannı yırtıp atmış, bildiri niyetine sunmak üzere vize başvurumla başlayan bir günce yazmaya koyulmuştum. Vize başvurum esnasında, yazar olacağıma futbol seyircisi olmadığıma esef edişimi Dublin'e ayakbastığım beşinci gün, havalanında pasaportumu damgalayan görevliden başlayarak, meslekhanesine "yazar" sozcüğünün etkisine tanık oldum. Her köşe başında bir yazann hcykelinc, yazar adıyla anılan bir köprüye ya da caddcyc rasladığıni7, sonunda kcndinizi yazarlar müzcsinde bulduğunuz Dublin'de, insanın futbol izleyicisi değil, yazar oluşuna sevinesi geliyor. Tüm dünya kentlen içinde "yazarlar kenti" olarak anılmaya en yakın olanı Dublin midir, bilemem. Belki de Sıvas'taki yangının hâlâ dumanı lüten Türkiye'den hcnüz aynldığım için bana öylc görünmüştü. Güncemin beşinci gününde yüzünü hiç şacak olmamın yanısıra, kente dair bir sezgiydi belki dc. Üslclik o zamanlar, Jonathan Swift, Oscar VVilde, W.B. Yeats, James Joyce, George Bemard Shaw, Samuel Beckett ve daha pek çok ünlü yazan yetıştırmış ve çoğunun kitaplannda önemli bir rol oynamakla birlikte, yine aynı yazarlarca sıkça eleştirilmiş, çokça terkedilmiş, yine de adı hep onlarla birlikte anılmış Dublin'in "yazariar kenti" kimligini tam olarak bildiğimi iddia edcmem. Ama Dublin'e ulaşabilmek için sarfettigım olağanüstü çabalan şimdilerde düşündüğümde, sıradışı, adeta mistik bir çekim olduğunu seziyorum. Bu çekim, daha gitmeden önce öyle barizdi ki, kendimi tuhaf bir biçımde Dublin'e ait hissetmeye başlamıştun. Doğrusunu söylc anımsıyorum. O sıralarda Galatasaray'ın Cork'ta oynayacağı maç için İrlanda'ya akın ctmckte olan futbol tutkunlan sayesinde milli maç oynanan her dünya köşesinin "vatan" addedilcbileceğıne tanık olmuş ve "anayurt" konusunda böyle bir iç rahatlığına doğnısu biraz da özenmiştim. Bana gelincc, İstanbul'da havaalanına giderken trafığin, havaalanında, biletimi almaya çabalarkcn bilgisayarlann kilitlenmesi, Zürih havaalanında "nasd oba Türkçe anlayan yoktur" varsayımıyla bekleme salonunun bir başından öbürüne yakası açılmadık küfürlerle şakalaşan vatandaşlanmın özgüveni, güncemin ılk dört günlük notlannda "anayurdum" ve "aidiyetim" konusunda iyice zihnimi kanştırmıştı. görmediğim dostlara kavuşmanın hcyecanı ağır basıyor. "Anavurt" kavramının hayli aidiyetsiz, hayli dcğişkcn ve hayli evrensel çağnşımlari ile dolu bir dizi gözlem .. Hatta, Aileen'in isminden, küçük bir telaffuz hilesi ile ürettiğim (alien: yabancı) "pun"... "YabancTlann ancak başka yabancılarla birlikte olduklannda kendilerini "yurt"lannda hissedebileceklcrine dair teorim... Sözcük oyunlannı pek seven, mizaha olağanüstü yatkın Dublin'lilcrle buna benzer daha nice espriyi paylaştığımız bol şaraph uzun bir yemek sohbeti. Bildirilerin en az bir hafta önce teslim edilmiş olması gerektiği halde, benim hâlâ bölük pörçük notlardan ibaret hazırlıgımı gören Festival yöneticisi Lar Cassidy'nin, gecenin ancak ilerleyen saatlennde yatışan 14 CUMHURİYET0ERBİ12ARALIK1993SAYI4I3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle