04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DORT DUVAR A R A S I N D A Lacroix, evcillikte de aşırılığı savunuyor vim benim gönune dolabımdır.' Onun gömme dolabı (yaldızlı), pencereleri Paris'in Giizel Sanallar Fakültesi'ne bakan, 19. yüzyıldan kalma bir binanın ikinci katındaki beş odalı bir apartımandır. Christian Lacroix, kafasındaki tüm parlak fikirleri bu mekâna uygulatnış: "On sekiz ay önce buldugumda, hastalıktan ölmiiş yaşlı bir kadına benziyordu. Terkedilmişti." Lacroix, bu dairede, fıstık yeşili odada Barbara Cartland'ın, oryantalist tarzda döşenmiş süslenme odasında Pierre LoÜ'nin, feria kırmızısı odada Frederic Mistral'in anılarının dolaştığı, tuhaf bir renkler ve tarzlar kaynaşması yaratmış. Fakat büyük salon olsa olsa Bronte Kardesler'e ait olabilir: Sarı duvarlar, Wedgwood tarzı boyanmış kapılar ve köşede, marmelat ile şekerlendirilmiş, tepsi üzerinde sunulan tea fort tvvo için bir şömine... "Evim benim gömme dolabımdır." Bir başka deyişle: Her isteyen oraya giremez. Brassens'in şarkısındaki gibi, "önce arkadaşlar!' Yeni kuşağın en ünlü stilisti, Parisli haute coutere"cülerin dünyadaki en iyi temsilcisi Christian Lacroix, bütün başarılarıyla bu zarafet adamı, yüksek sosyeteye pek girmez... Ne modada, ne dekorasyonda aşınlık onu korkutuyor. "Françoise ile birlikte (onu on yedi yıldan beri tanıyordu ve onun hem karısı bir yıl önce evlendiler hem metresi, hem kızkardeşi ve hem de en iyi dostu olduğunu, kısacası portakahn yarısı olduğunu söyler), buraya gösteriş, fiyat ve imza kaygısı taşımadan sevdiğimiz her şeyi koyduk." Başkaları çok nadir bulunan bir eşyaya çok para ödemekle övünürken, yeşil gözlü, kısa kızıl kahverengi saçlı Françoise, 'pazar akşamı eglenceleri' olan bu alışverişlerde, 2000 franktan fazla harcamamış olmaktan gurur duyar. "Evliligimiz için Françoise bana çalışma masamı hediye etti." Sahiplerinin kâğıtlarını toplamak için boşuna uğraşan üç çekmecesi bulunan, abanozdan yapılmış, 19. yüzyıldan kalma çok büyük bir masa. Siyah çizgilerle karelere ayrılmış halının renginin canlı pembe olması bir tesadüf değil: "En uygun rengi elde etmek için, imalatçıya eşantiyon olarak bir matador çorabı verdim." Bir modacı evinde ne yapar? Çizer mi? Hayır. Okur, kitap ve dergi karıştırır, ar Ş 22 Paris gecelerini değil, dört duvar arasındaki dünyasını tercih eden Christian Lacroix, yeni kuşağın en ünlü modacısı olarak yarattığı aşırılıkları, evinin dekorasyonunda da sürdürüyor... şivini düzenler, inceleme yapar ve bir türlü gerçekleştiremediği dünya turunu ve yapmak istediği elbiseleri düşünür... Girilmesi tehlikeli bir mağaraya benzeyen çalışma odasının girişinde dergi ve kitap yığınları yer alır. Buradan öteye geçilemez ve yenik bir halde, halı benzeri bir dokuma ile döşenmiş küçük bir salonda kahnır. Sohbet, dinlenme, müzik, televizyon. Büyük bir umursamazlıkla kilimleri ve Amerikan bayrağını bir araya getiren JeanLotıis Riccardi tarafından çizilmiş bir banket üzerindeki büyük minderlere yerleşilir. Burada, renkli camları bir eski Osmanlı konağı ışığı veren bir avizenin, bir büyülü fenerin loş ışığı altında Pierre Loti, "Sam Amca"nın evindedir. Ve Fransa'nın bu 'Güneyli' çocuğu, mavi ipliğini, Güzel Sanatlar Sokağı'ndaki, kendisinin (aşağıda bahçeyi geçtikten hemen sonra burnunuza kekik ve karanfil kokuları gelse bile), bir "Arles evi" dışında her şey olduğunu iddia ettiği dairenin odalarında, "Paris'in ortasında bir taşra evi yaratılamaz," diyor. Kuşkusuz doğru, fakat anılardan nasıl kaçılabilir? Boğalara saplanan kurdeleli şişler gibi, Christian Lacroix da kendi köklerini, kendine ait Paris'e saplamış. Mutfağında seramikten ağustos böcekleri, salonunda, 1909 Nobel ödülü'nden kazandığı parayla Frederic Mistral tarafından kurulmuş olan Arles Müzesi'nden gelen ve "Taşrada SaintJean Bayramı'nı gösteren bir tablo yer alır. Feria kırmızısı yemek odası, arena gibidir. Camargue anıları; duvarda, şişler saplanmış bir boğa; bir boğa güreşçisi büstü; iki boğa güreşi tablosu ve "taşrada" oldukça değerli sayılan dini heykelciklerin yerleştirilmiş olduğu bir girinti. Kırmızıyı gördük. Fakat yeşilin ortaya çıkması için, yatak odasının kapısını itmek gerekiyor. Yeşil duvarlar ve bit pazarından bulup tek tek sabırla diktiği solgun renkli kumaşlardan yapılmış fiyonklu yatak örtüsü, kızıl bir kadını baştan çıkaracak kadar güzel bir renktedir. Bir köşede, göz yanıltıcı bir paravanın üzerine çapraz olarak geçirilmiş pembe kurdelelerin arasına yüz kartpostal, on mektup, otuz altı fotoğraf yerleştirilmiş. Sanatçı locasına benzeyen bu paravan, akordeon biçimindeki kapıları, Barbara Cartland'ın duygusal kadın kahramanlarında görülen dağınıklığa uygun bir tarzda düzenlenmiş olan, sert bir maddeden yapılmış bir gömme dolaptır. Burada Françoise ve Christian'ın anıları gizlidir. Edith Piaf'ın Jacques Pills'e, "Ben senin küçük kadınınım, senin için çocuk oyuncağıyım..." diye yazdığı bir mektup, Prens Charles'ın bir fotoğrafı, iyilik dilekleri... Dolabın en üstunde bulunan iki büyük karton, bir gül ve bir portakal, genellikle çekmecelerin dibine fırlatılan önemsiz şeylere benziyorlar. Oysa bütün moda dünyasının büyüsü, iki çalışma kartonunun üzerindedir... 4 1991 SAYI 2 8 9 CUMHURİYET DER6İ 5 MAYIS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle