04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZARIN PENCERESİNDEN Azınlıkların İstanbul tutkusu Balat'tan Kuledibi'ne, oradan Şişli'ye ve giderek bir böliimü yurtdışına göç eden Yahudilerin öykülerini kim anlatacaktı?.. gun bu gündür o ertelenmiş gezisini hâlâ sürdürüyor Madam Floridis ya da en azından ben öyle zannediyorum. Akrabalannın yanında, Atina'nın sokaklarıyla biraz yadırgayaeağını sandığım insanları arasında mutlu olup olmadığını, aradıklarını gerçek anlamda bulup bulmadığını, dahası yaşayıp yaşamadığını arada sırada sorduğum oluyor kendi kendime. İzzetpaşa Sokağı'ndaki ev bildiğim kadarıyla henüz kapatılmış ya tfa hepten terk edilmiş değil. Bizim okulun kütüphanesindeyse kitaplar hâlâ onun bıraktığı gibi duruyor!' Bu bayramda, oturdum Mario Levi'nin "Madam Floridis Dönmeyebilir" başlıklı oykü kitabmı okudıım. Goç etmek /orunda kalanlarm, İstanbul'dan uzaklaşanların dramlarını iyi anutıyor Levi. Doğduğu, büyüdüğu, ozdeşleşliği herhangi bir yerden (iklisadi, siyasal, sosyal) bin bir ııedenle uzaklasmak /.orunda kalanları bizde önceden lanımlayanlar olmadı mı? Tabii ki oldu. İşie Ket'ik Halil Karay... Kendi sıırgun gitıiğinden yetkiyle, büyük bir duyarlılıkla anlatırdı siırgünü: "...Birden hatırına bu denizin İstanbul'dan geçerek buralara ulaşmış olması ilılimali geldi; Boğaziçi'ni yalayıp Sarayburnu'nu tıınakladıktan, Yenikapı ve Samatya meyhanelerinin yosunlu, iğri büğrü, çürük direklerine sürünüp dürtündükten sonra Marmara'yı aşmış, Akdeniz'e yayılmış, nihayet Beyrut sahillerine düşmüştü" (Sürgün. Semih Lütfi Yayını). Peki, "nıavi sürgün"e giden Halikarnas Balıkçısı? O değişikti: Sürgün diye gitliği cennette âdeta yeniden doğmanın coşkusııyla yazdığından geldiği yeri büyük bir kıvançla unutmuştu... O oldu: Loksandra gibileri dilimize çevrildi. Keşke içlerinden biri Türkçe yazsaydı bu göçleri diye düşünürdüm. özellikle babamın yakın dostu Apostol Bey'i hat ırladığımda, "Hiçolmazsa imkânım olsaydı da ben anlatabilseydim bu adamcağızı..." derdim kendi kendime: Doğduğu, büyüdüğü, sevgilerine, evliliğine sahne olmuş bu kcnti uzun yıllar sonra askere gitmediğinden terk etmek zorunda kalmıştı. Ölümüne beş yıl kala, seksen küsur yaşında, iki büklüm, Yunanistan'da varını yoğunu terkederek geri döndüğünü ve bu kentte ölmek için elinden geleni yaptığını, bazen köşe kapmaca oynar gibi, bazen hırsız polis oyunu oynar gibi saklanıp, memurlan atlatıp soBugünün Balatı'nda geçmlsi tek başına yaşayan bir "Madam nunda isteğine kavuşabildiğini, burada ölebilip Biiyiikalunan yaylaklara giderek rastladıkları köy ve kasaba halkının ekinlerini, otlak ve da'da Ayanikola Mezarlığı'na gömülebilhayvanlarını gaspettiler. Bunlardan bir diğini gözlemiştim. Türkiye'de ne göç azdır ne de sürgün! Önceleri Balkanlar'a Türkler çoğalsın diye yerleştirilen Konyarlar'ı düşünün;1 sonra Cengiz Orhunlu'nun "Osmanlı tmparatorluğu'nda Aşiretlerin lskânı"na bir bakın (Eren Yayın. 1987): "Danişmentli ulusuna tabi bir kısım halk evvelce Halcp ile Adana arasında otururken bir müddetten beri konar göçer hayata geçip yerlerini terk ettiler; özellikle Aydın ve havalisi ile Sana, Geyikler kazalarında bu10 kısmının... Viranşehir'den (Ayasluğ) Torbalı'ya kadar olan boş ve harap yerlere, bir miktarının da Balıkesir Sancağı'nda Demirkapı ve Viranbağ isimli boş topraklara yerleştirilmelerine karar verildi (18 Nisan 1691)." Sonra Balkanlar'dan, kaybedilen topraklardan geriye göçler... Galiba tüm aşiretin, köyün katılmasıyla gerçekleşen göçler tek kişinin göçmesinden farklı ruh olaylarına yol açıyor... Zamanla yerli Rumlar Anadolu'dan ve lslanbul'dan Yunanistan'a göçtüler. Bu göçler Yunanistan'da dehşetli göç romanları, göç öykülerinin konusu Bu göçleri, Almanya'ya doğru göçler izledi. Tezer Özlii gibi güçlü yazarlar yarattı bu göç. Mario I«vi, Tezer özlü için "Orada yaşamış, Almanca yazmış, bir yere ait olamamayı algılamış, anlattıklarıma benzer bir sürgunü anlatmıs. Onu kendime çok yakın buluyorum" diyor. l^evi'nin izlediği, inceliklerini algıladığı sürgünler hangileri? Azınlıkların, Türkiyeli, İstanbullu Yahudilerin buradan kalkıp başka ülkelere, özellikle tsrail'e göç etmcleri. Ancak Levi sadece etnik ve dinsel azınlıkları değil toplumla bağdaşamayanların da uzaklaşmalarını iyi anlatıyor: "Odalar Odalan Çağırabilsin" eşcinsel bir kadının, "Kfrahim Hep Akordeon Çalacak" da katıksız bir uyumsuzun hikâyesidir. Balal'taıı Kuledibi'ne, oradan Şişli'ye ve giderek bir bölümü yurtdışına göç eden İstanbullu Yahudilerin öykülerini kim anlatacaktı? Onları iyi tanıyan, sonra onla * rı tsraiPde, Fransa'da vb gözlcmleyen ve her şeyden önemlisi, güzel betimleyen, hoş yazan biri gerekti: "İletişimimi en güzel bu dille gerçekleslirebiliyor, en derin anlamlarımı en iji bu dille, Türkceyle verebiliyorum" diyor büyiik bir coşkuyla... Geçen yıl Haldun Taner Ödiilü'nü kazanan öykusü "Bir Şehre Gidememek" de bu göçün, bu süıgünün o/anının nihayet gcldiğini muştulamıyor muydu? Kitabının başında, eşi Suzet'le başlayan ve sonra "Bağlandıkları diinya görüsü ne olıırsa olsun, düşünccleri adına hapse girmeyi, iskencc görmeyi ya da bile bile kim vurdııya gilmeyi göze ulabilenlcre, veryüzünde tutunamayanlara, sürekli olarak bir başkasını oynamaya meebur bırakılanlara..." diye iki sayfa sürcn ithat" listesi, zaten okuyucuya kitapta anlatılmak istenenlerin ipuçlarını vermiyor muydu? Kilabın ö/.gun yanlanndan biri olan lam dörı adel önsözünde de bunun habercileri yok muydu? "Azınlık olma.vı yasadım. Kişiligiın geregi olarak da yasadım... Toplumun bir torna lezgâhııulan çıkınış bir iıısan olamadım" diyor levi. Kitabını okuduktan sonra sordum, "Devam edecegiın" dedi; "Bıından *>onraki kilabım sürgün teması ağır hasan bir roman ya da oyküler dcmeli olacak. 11er yazarın, her duşünıırıin aslında kendi icine sürgün oldıığuna inanıyorum. Gemal Süreya'nın, 'Nerede olursam olayını yalnızlığın başkenti orasıdır!' sözlcri hep dilimin ucıında..." Levi ile yapılan bir röportajda, "Yalıudi olmak nedir?" diye sorulduğunda, "Her yerde yabaııcı olmak," diye yanıtladıydı. İsrail'de de mi? Evet orada da yabancı olurum! "En çok nereyı ailsin?" diye sorulduğunda da duraksamadan verdiği cevap, "İstanbul" oluyor. Başka ülkeleri gezmiş, başka seçenekleri görmüş; hep Istanbul'a dönmek istemiş. "Tahsin Yücel Hocam, bunu bana bir Fransız yazardan aktardıgı bir cümleyle açıklamıştı" diyor. "tnsan ana rahmine dönemeyecegi için doğup büyüdüğü topraklara dönmek isler!" Levi, çok renkli öykü kahramanlarının, aslında kendisinin İstanbul tutkusunu, İstanbul'un her gittiği başka yerde hissettiği "çekimi"ni, aynı zamanda bu kentin bu kadar çabuk değişerek ondan uzaklaştığını, insan bir istasyonda beklerken trenin çekip gitmesi gibi kcntlinin olduğu yerde kaldığı ama kentin göçüp gittiğini ve bu koşullarda oluşan sürgünlük duvgusunu çok iyi anlatıyor... ^ D E R 6 İ 5 M A Y I S 1 9 9 1 S A Y I 2 6 9 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle