04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H A F T A N I N KONUGU U R i D I 'Sinemaya ilk adımım set işçiliğiyle başladı' Orhan Kemal'ln yapıtı "Esklcl ve OğullarT'nı sinemaya uyarlayan yönetmen Şahin Gök, bir üniversite öğrencisi olduğu dönemde, iiç yıl boyunca set ifçlliği yaparak Yeşllçam'a ilk adımım atmıstı. Bugün, yirmi yıllık bir sinema serüveninin ardından, valizini tasıdığı oyuncuların yönetmenllğinl yapma sansına eristiğini belirten Şahin Gök, yönetmenliğe baslamasımn kimseye aykırı gelmediğini söylüyor. Eskici ve Oğulları'nın yönetmeni Şahin Gök T ürk edebiyatının unutulmaz isimlerinden olan Orhan Kemal'in önemli yapıtlarından biri "Eskici ve Ogulları", şimdi beyazperdede sinema seyircisiyle karşı karşıya... Türk sinemasının son yıllarda aradığı çıkış yollarından ya da yeniden can bulma gayretlerinden biri de halkımızın yaşamını, kültürünü belgelemiş ünlü edebiyat yapıtlarını sinemaya uyarlamak... Yaşar GUner'in aslına sadık kalarak senaryolaştırdığı "Eskici ve Oğullan"na beyazperdede imzasını atan Şahin Gök... Türk sinemasındaki yeri çoğu kez tartışılan, hatta bazı çevrelerce sanki "yokmuş gibi" davranılan Şahin Gök, yirmi yıldır sinemanın içinde ve soluk alır verircesine sinemayı yaşıyor. Şahin Gök, senin ilginç bir sinema başlangıcın ve sonrası serüvenin var. Ama sohbetimize önce son filminden başlayahm. Neden ''Eskici ve Oğulları'? • öğrencilik yıllarımda Türk edebiyatını yakından izliyordum. Orhan Kemal bunların en önde gelenlerinden biriydi. O yıllarda hem de sinemayla uğraştığım için. 'Eğer bir gün yönetmen olursam, Eskici ve Oğulları'nı çekmeliyim' diye kafama koymuştum. Yirmi yıl sonra kısmet oldu. Bir başka yönü de ben Adana'da bu yapıya çok yakın bir aile ortamı içinde yaşadım. Okurken de filmi çekerken de konunun sıcakhğını yaşadım. özetle bu filme yureğimi koydum ben. Şimdi yirmi yıl öncesine hatta biraz daha geriye gidip, Şahin Gök 'ün sinemaya başlayışını konuşalım. • Üniversite giriş sınavları için lstanbul'a gelmiştik, yıl 1968. Bir süre Adana öğrenci Yurdu'nda kaldık. Sınavlar sonrası üniversiteye girememekle birlikte çalışarak okumaya karar verdik. Üç arkadaştık biz. önce ucuz bir ev aramak için yollara dUştük. Dolandığımız yerlerden biri de Tarlabaşı ve çevresi idi. Sonunda Yeşilcam Sokağı'nda kendimize uygun küçük bir kat bulduk ve oraya yerleştik. Ben Gazetecilik ve Halkla llişkiler Yüksekokulu'na devam etmeye başladım, ama henüz bir iş bulamamıştım. Arkadaşlarla birlikte idare edip gidiyorduk. Beyoğlu'nda yaşıyoruz ya yavaş yavaş Beyoğlu'nu da yaşamaya başlamıştık. O günlerde sinemacı olmak hiç aklımda bile yok. Yine böyle bir akşam caddeye çıkmak üzere apartmanın kapısından dışan adımımızı attığımızda ilk kez bir film ekibiyle burun buruna geldik. Ekibin çalışmalanndan meraklanıp izlemeye başladım. Ekipten olduğuhu anladığım minibus şoförüne yaklaşarak yapılan çalışma hakkında birkaç soru sordum. O da bana büyük bir hoşlukla çalışmaları bütün detaylarıyla anlattı. Sohbet koyulaşınca iş aradığımı, böyle bir işte çalışıp çalışamayacağımı sordum. Ertesi gün için randevulaştık. Bu bizim sinemamızın meşhur minibüsçüsü 'Kel Hacı', randevu yerimiz de 'Reşit'in Kahvesi! Sanırım bu iki isim de Türk sinema tarihine mutlaka geçeceklerdir. Beni Semih Sezerli'ye götürdu ve onun produksiyon amırliği yaptığı bir filmde set işçisi olarak çalışmaya başladım. Set işçiliğinin sinemada oldukça önemli bir yeri var sanırım?.. • Tabii ki var. Ama o yıllarda set işçisi bugünkü onuruna kavuşmamıştı. Yö netmenler ve oyuncular daha hor görürlerdi. Işıktan dekora, gitgelden hamallığa kadar her işe set işçisi sürülürdü. Mesaisi belli değil, Ucreti ise doğru dürüst değil. Belki de üniversiteli ilk set işçisi bendim. Her iki kesim de önceleri benden rahatsız oluyorlardı. Fakat kısa zamanda iyi bir çevre oluşturdum. Üç yıllık set işçiliğinden sonra asistanlık önerisi geldi ve ilk kez Nejat Saydam'ın asistânı olarak kamera arkasına geçtim. Daha sonra sırasıyla Natuk Baytan, Remzi Jöntürk, Orhan Aksoy, Osman Seden, Şerif Gören, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez, Nazmi özer, Memduh Ün, Erdoğan Tokatlı, Ali özgentürk ve Yavuz özkan'a asistanlık yaptım. Benim için yükselen bir grafikti bu. Yeşilçam'da aranılan biri oldum ve artık yönetmen olmam gerektiğine inanıldı. 1980'de ilk filmim 'Kurban Olduğum'u çektim. Tekrar asistanlığa döndüm. Çünkü yaşamak için çalışmalıydım. O arada da film izlenerek beğeni toplamaya başladı. özellikle Adana bölgesi işletmecisinin ısrarları ile yapımcıların istediği bir yönetmen oldum. Resmen peştemal kuşattılar bana. Elimde projelerle yazıhane yazıhane dolaşmadım ben ve 1984'te geriye dönüşü olmayan yönetmenlik serüvenim başladı. Bu son söylediklerinle biraz önce sıraladığın isimler arasında yakın bir iliski var sanırım?.. • Hiç kuşkusuz! Hepsinden ayrı ayn aldığım güzel ve olumlu şeyler var. llişkilerden sahneye bakış açısına, kameranın yerini tespitten set hâkimiyetine, zamanı değerlendirmekten ticari ilişkilere... BUtün bunları hazmetmem ve göstermem sanırım piyasaya yansıdı. Yönetmenliğe başlamam kimseye aykırı gelmedi. Yeni bir yönetmen için çok önemlidir bu güven. Nasıl bir sinema çizgisi? • Daha çok piyasa filmleri çektim. Çok hızlı çalışıyordum. Bu tempo yapımcıların çok işine geliyordu ve filmlerim çok çabuk seyirciye ulaşıyordu. Bir yıl içinde beşaltı projeyle uğraşmaya başladım. Bu çalışmalar benim için hem pratik hem de uzun dönemli bir yönetmenlik yaşamım için mali ve sanatsal birikimdi. Yarışma ya da ödül gibi şeylerin sancısını taşımadım. Yetişme süreci içinde bir yere varabilirsem varırım diyordum. İyi film için iyi olanaklann olması gerekir. örneğin iyi bir film için bir yıl çalışmak gibi. İşte bu olanaklar için de para kazanmak yani çalışmak zorunluluğu... Bizim işimizde sosyal yaşamın, ilişkilerin önemi büyük, pek ortalıktan kaybolmaya gelmez. Bu yoğun tempo, Yeşilcam dışındaki sinema çevreleri tarafından nasıl değerlendirildi? Eleştirmenler, sinema yazarları gibi?.. • Eleştirmenler beni çok katı eleştirdiler. Hatta bir kısmı dışlamayı yeğlediler. Ama hiçbiri benim ve olayımın altyapısını araştırma gereğini duymadı. Yirmi yıllık sinema serüvenimde, valizini taşıdıgım oyuncuların şimdi yönetmenliğini yapma şansına eriştim. Bundan hiçbir gün eziklik duymadığım gibi sanırım ilişkilerimin sağlıklılığı sonucu onlar da be Şahln Oök, 19S2 yılında Silrt'ln Pervari llçesinde doğdu. llkokulu Diyarbakır Ali Paşa, ortaokulu Siirt Lisesi, llseyi Adana Erkek Lisesi'nde tamamladıktan sonra, 1 9 7 8 d e İstanbul Oazetecilik ve Halkla İliskiler Yüksek Okulunu bitirdi. Sinemaya set işçisi olarak 1969'da adım atan Şahin Oök, yönetmenlik imzasını da ilk kez 1980'de "Kurban Olduğum" f ilmine attı. CUMHURIYETDER6İ24ŞUBAT1991SAYI259
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle