03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D OGADA YAŞAM Haldun Aydıngün RASGELE Raif Ertem ^ ^ Fuan'nın çağnsıydı. Görüle%m cek şeylerdi silahlar. ölüm makineleri. Hayvanların, insanların. Nerden başlayalım? Av tüfeklerinden. Konumuz. Bu yıl otomatikler gözde. Otomatik, yarı otomatik. Duvarları süslemişler. Avın azlığı mı yoksa gem vurulamayan arzular mı? Çok öldürme tutkusu! Otomatik tüfeklere yöneltmiş insanları. Oysa 5 atarlılar kuş avlarında yasak. Zaten ikiden fazla zor atarsın. Nedense insanoğlu çok konuşan bu tüfekleri seviyor... Yabancı tüfeklerle yarışıyordu yerli yapımlar. Huğlu, Üzümltt, Avsan, vs. Çifte, süperpoze. MKE de superpoze tüfek yapmış. Sevindim. Yeniliklere yöneldi Makine Kimya. Tutkunum Makine Kimya tüfeklerine. Avına doyum olmaz. Bir çiftem var, yanımdan ayırmam. Hangi tüfekle gidersem gideyim yanımdadır. İki gözüm açık attığım için çifteyi zor kullanıyorum. Şimdi süperpozesi de var... Sordum! Satışlara başİamamışlar. Yivli tüfekler. Yaşamımıza iyice girdi. Fuarda da çoğunluktaydı. Tüfekler, tabancalar. tşlemeli, işlemesiz! Toplu, şarjörlü! Kadınlar, çocuklar. Dikkatle izliyorlar. Kitaba bu kadar ilgi yok. Bir yanda kitap fuarı. Sanki insanlar kitaptan umudunu kesmişler, silalıa dönmüşler... Düşündürücü... Av fuarları ilginç oluyor. tnsanoğlundaki öldürme tutkusunun boyutlannı görüyorsun... lnsanlara yöneldiğini gördükçe üzülüyorsun. Nedir insanların insanlardan çektiği? Bir anlam veremiyorsun. Olüm makinelerinc harcanan kaynaklar! Yaşam savaşına kaydırılamaz mı acaba? Av fuarı kadar kitap fuarı da ilgi görürse! Belki... Bir grup beyaz avcı Afrika'ya ava gitmişler. Kendilerine yamyam bir rehber verilmiş. Avlanmışlar, yorulmuşlar. yemeğe oturmuşlar. Avlardan, avlaklardan. Söz lkinci Dünya Savaşı'na gelmiş. 50 milyondan fazla insanın öldüğü belirtilmiş. Konuşmalar sırasında. Safça sormuş yamyam. "Nasıl yedinlz bu kadar insanı?" Şaşırmışlar beyaz avcılar. Yüksekten bakarak, küçümseyerek yanıtlamışlar. "Biz beyazlar insan eti yemeyiz!" Şaşırma sırası yamyama geimiş. Sormuş. " A m a vahşisiniz ha! Yemiyorsunuz da niye 61dürüyorsunuz?" Yanıtlayamamış beyazlar... Dünya mı küçük geliyor, insanlar mı çok? Bir kırımdır gidiyor. Nereye varacak?... Körfez! Uçüncü dünya savaşını mı getiriyor? Yoksa silahların denenmesi mi? Kutlanm AFEKS yöneticilerini Saira Kunılu'u. İnsanları tanıtıyorlar bize! Rasgele!.. D Yürürken nelere dikkat etmeli? Av'90 İ f O U a l u n u ı begenin!" Bu yıl Av keksen iki yılının haziran sonunda, küçük rubumuzla, Niğde Aladağlar'ın Demir'kazık zirvesine doğru ilerliyorduk. Henüz yürüyüşe başlamamızın Uzerinden iki saat bile geçmemişti ve tırmanışı terk etmek üzereydim. Bu davranışımı affettirebilecek hiçbir neden yoktu. Henüz Narpuz Boğazının içinde normal bir yürüyüşteydik, fiziksel olarak hiçbir sorun yoktu ve hava koşullan son derece uygundu, sadece önümde duran 78 saatlik yürüyüş tırmanışın baskısı sinirimi bozuyordu. Oğle üzeri hepimiz neşeyle zirveye varmıştık. Herhalde o noktadan geri dönseydim, dağcılığımın da doğa sporculuğumun da kesin sonu olacaktı. O günkü en bUyük hatam (Bu anlamda Demirkazık tırmanışı da zor bir doğa yürüyüşü sayılırdı.) doğa yürüyüşlerioin çok temel bir prensibini çiğniyor olmamdı... Belki garip gelecek; ama bir doğa yürüyüşünden zevk alabilmek ve şöyle 45 saati geçiyorsa bitirebilecek gücü kendinde bulabilmek için en temel prensip, yürUyüşü bitirmeyi akıldan çıkarmaktır. Doğa yürüyüşleri fiziksel birer etkinlik oldukları kadar, kişinin kendini ruhsal bir disiplin altına almasını da gerektirir. Demirkazık'ta bu disiplini kaybedip tırmanışı bir an önce bitirme lelaşına düşmuştüm. Bu da devam etmek için gereken tüm gücümu elimden almıştı. Bu disiplini sağlamanın en güzel yollarından biri, bir kez yürüyüşün temposuna girdikten sonra düşüncelere dalmaktır. tş, okul, ya da kişisel sorunları düşünmek, günlük olaylar üstüne kafa yormak, bir meditasyon kıvamında, insanı bulunduğu ortamdan alıp götürür. Yürürken çevredeki bitki örtüsünü, manzarayı ya da bulutları gözlemek de hep yürüyüşün sonunu düşünmenin yıpratıcılığından İcurtarır. Yürüyüş sırasında, eğer parkur çok zorlu değilse arkadaşlarla girilen uzun sohbetler de aynı etkiyi gösterir. Yukarıda vermeye çalıştığım, bu yürüyuşün uyumlu havasını dağıtacak her türlü hareketten kaçınmak gerekir. Sık sık tempo değiştirmek yerli yersiz durmak bu anlamda son derece zararlıdır. Fotoğraf çekmek için çiçek ve yabani meyveleri toplamak için ya da üstbaş değiştirmek için sık sık durulan bir yürüyüşten tat almak oldukça zordur. Yürüyüşün uyumunu bozabilecek bir başka hata da özellikle genç ve sportif yapıda insanların bulunduğu gezilerde sıkça ortaya çıkar. Bu, yürüyüşün yavaş yavaş bir yanşa dönüşmesidir. Bu kendiliğinden, farkına varılmadan oluşuveren ve pek çok kez işlenen bir hatadır. Gruptaki insanlar gururdan ya da bilinçaltı kendini gösterme dürtüleriyle, herkesten hızlı yürümeye başlarlar. Sonunda gergin yüzlerin kan ter içinde sürdürdüğü anlamsız bir yarış ortaya çıkar. Kaş civarında bir vadı yürüyüşü. Değışık engellerle de karşılaşılabılecek bir yürüyuşte, her 50 dakıkada bir, 10 dakıka mola verilır Mola surelerı uzatılırsa, kaslar soğumaya başlar ve yenıden yürüyüş zorlaşmış olur Herkesin fizik kondisyonu aynı olamaz. Bir grubun uyumlu yürüyebilmesi için en yavaş üyenin hesaba katılması gerekir. O üyeye karşın tempoyu yüksek tutmak isteyenlerin, "Hadi biraz daha hızlı yürii" türünden zekice uyarıları, zaten elinden geleni yapan ve yavaş olduğundan dolayı üzülen yürüyüşçüde genellikle ters tepkilere neden olur. Performanslarının çok farklı olduğu bilinen kişileri aynı yürüyüş gruplarına almamak bu konuda iyi bir çözüm olabilir. Bir başka sorun da kamp taşınan yüklü yürüyuşlerde kendini gösterir. İyi formda olmayanlar yükler arttıkça diğerlerine oranla daha fazla yavaşlar. Bu durumda pek adaletli görünmese de yavaş gidenlerin yüklerinden, hızlı gidenlere aktarma yapmakta fayda vardır. (Bu gibi durumlarda, ilave yükü sırtlanacak olanlar genellikle bu durumu yüksek performanslannın bir ispatı sanıp gururla kabul ederler: Henüz reddedene de rastladım.) Böylece grubun temposu düzeltilebilir. YUrUyenleri zorlayabilecek bir başka nokta da başlangıçta temponun çok yüksek tutulmasıdır. Hiç olmazsa herkes tam ısınana kadar, belki bir yarım saat, normalden biraz daha yavaş gitmek yerine göre çok faydalı olabih'r. tyi bir yürüyuşte, her 50 dakikada bir, 10 dakika mola verilir. Genelde 10 dakika idealdir; çünkü daha uzaması durumunda kaslar soğumaya başlar ve yürüyüşe başlamak zorlaşır. Tüm bu noktaların dikkate alındığı bir yürüyüş çok zevkli olabilirken yapılan bir takım hatalarla, yürüyüşler ve bütün doğa sporları, son derece Uzücü ve gurur kırıcı olabilmektedir. • OFF ROAD TREKKING ADVENTURE • ADVENTURE ULUDAĞ 90 İSTANBULBURSA TRANSFER • ORGANIZASYON SUZUKİ JEEP'LER İLE OFROAD T.R GECELEME KOKTEYL ETAPLARINDAN ULUDAĞ ÇIKIŞ GÖLLER BÖLGESİNE YÜRÜYÜŞ < * 1718/11.1990 DEYTUR BUDGET 3684665 3858765 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle