Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nasıl giyiniyorlardı?.. Abdülaziz dönemi kıyafetleri, Saray'ın artık Batılı giyim kuşamı eni konu benimsediğini gösterir. Bunda, Fransız İmparatoriçesi Eugenie'nin İstanbul ziyareti de önemli bir rol oynamıştır... Şimdi gelin, daha önceki dönemlere bir göz atalım... lin birlikte küçük bir geziye ç'kalım... Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi'nde bulıınan iki terzi defteri, Osmanlı Sarayı'nda yaşayanların giyim kuşamı konusunda bilgi veren önemli belgeler... 1857 tarihli terzi defterindeki siparişlerdcn o yıllarda kadın giyim kuşamının henüz geleneksel özelliklerini koruduğu, yalnızca ba/ı aksesuarların Avrupalılaştığı anlaşılmakta. Arşivde bulunan ve 18731874 yıllarına ait bir başka terzi defterinde ise kadın kıyafetlerinin artık tamamen Batılılaştığı görülüyor. Ancak zaman zaman saray kıyafetlerinin, sanatçılar ve gezginlcr aracılığıyla Avrupalı kadın modasına yansıması da kaçınılmaz olmuş. Avrupalı kadınlar, Osmanlı hemcinslerinin giyim kuşamlannı özel eğlenceler dışında sürekli tasımayı hiç düşünmemişlerse de, Turk kadın kostünılerindeki bazı yönler, örneğin dirsekten aşağıya doğru sarkan geniş kol ağızları, derin " U " biçimi oyulmuş yakalar, etrafı kürklü üst kaftanları, Avrupa kadın modasını etkilemiş. Aynı şekilde Istanbul'dan ithal edilen ipekli kumaşlar ve işlemeler de bu modaya Osmanlı lmparatorluğu'ndan yansıyan etkilerin işaretleri olmuş. Topkapı Sarayı'nın terzi defterlerinden... Rahşan Kırca T ürkiye'de geleneksel kadın kıyafetlerinin, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batılı giyim kıışam tarzının etkilerine açıldığı, yüzyılın son çeyreğinde, neredeyse tümüyle Avrupalılaştığı bilinen bir gerçek... Ya daha öncesi?.. Ge •»:• * Padişahların büyük yaka yasağı 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarında kadın ve erkek kıyafetlerinde, Selimiye kumaşından yapılmış kaftanlar modadır ve bu kaftanlar da Avrupa'dan getirilen harç ve dantellerle süslenmişlerdir. Konuya ilişkin araştırmamızda bize bilgilerini aktaran ve kaynaklar gösteren Topkapı Sarayı Müzesi Padişah Elbiseleri ve Kumaş Böliimü Başkanı Dr. Hülya Tezcan da kaftanın, Osmanlı saray kıyafetlerinde vazgeçilmez bir unsur olduğunu söylüyor. Tezcan, "seraser" denilen kumaşın baştan başa altın tellerle dokunduğunu ve bir kaftanın 35 altından aşağıya satılamayacağına dair padişah fermanını, kalitenin korunmasında titizlik gösterildiğinin işareti sayıyor. Zaten Osmanlı Sarayı, kumaşa çok önem vermiş, onu hazine eşyası gibi kullanmış adeta. Sarayın lüks kumaşa olan ihtiyacı, üretimin artmasında ve kalitenin yükselmesinde önemli bir etken olmuş. Tafta, atlas, kutnu, kadife, çatma, kemha, diba ve seraserler Osmanlı saray kıyafetlerinin gözdesi olmuş yüzyıllarca. Topkapı Sarayı Arşivi'nde bulunan, "Koco, Uzun Terzi, Dimitri Angeli" tarafından tutulan ve Abdülmecid'in kadını olması muhtemel sayılan uçüncu kadın Mâhinev Sultan'a ait defterden Osmanlı kadın kıyafetlerinin 19. yüzyıl ortalarında Batı etkisini hissettirmeye başladığı anlaşılıyor. 1850'li yıllara kadaı geleneksel olan saray kıyafetleri bu yıllardan sonra, yani 19. yüzyılın uçuneü çeyreğindc bir geçiş dönemi yaşamış. 1875'ten sonra ise Uatı karakteri kazanmış. Sözünü ettiğimiz terzi defteri, bu geçiş döncmine ait... Geleneksel kadın kıyafeti, şalvar, gömlek, iistc giyilen iiç elek entari ve bazen kısa hırkalardır. Geçiş döneminde, kıyafetin bu parçaları Avrupa harçlarla süslenmiş ve görü nüşünde bazı değişiklikler olmuştur. Defterin dökümündcn, terziye 33 clefa sipariş vcrildigi anla.şılır. Bu siparişlerdcn on tanesi şalvar, entari, hırkadan meydana gelen üçlü takımlardır... Diğer on adedi, şalvarentari takımı, ikisi entari vc hırkadan meydana gelen uçlıi takımlardır. Diğer on adedi şalvarentari takımı, ikisi entari ve hırkadan meydana gclcn ikili takımdır. Bir tek entari ile Avrupa hırka ve altı ferace siparişi vardır. Görüldüğü gibi şalvar, entari veya hırkalarla giyilen geleneksel kıyafetlcr ağır basmaktadır. Buna rağınen, Avrupa hırkalar ve yeni ortaya çıkan harçlar ıle Avrupî modasının etkisi kıyafetc girmiştir. Defterde yeni harçlar şu isimlerle geçiyor: Nevzuhur harç, düz çift harç, düz oya harç, etrafı fitilli pervaz, düz yaldızlı dantela harç, Avrupa harç gibi... Renk ve desenler de 16. ve 17. yüzyıldan farklıdır. Bu yüzyıllarda, desenlerde kırmızı, mavi, yeşil, siyah gibi az ve temel renklcrin birbirine zıt olarak kullanılmasıyla ahenk sağlanırdı. Bu terzi defterinden ise güvezi, leylâki, çurük vişne, fındıkî, pembe, çağla rengi, beyaz, lacivert, kanarya sarısı, kibrîti, kahverengi gibi renklcrin kullanıldığı ve ana renklerin tonlamasıyla desenlere derinlik verildiği anlaşılıyor. Desenlerde, çubuklu, satrançlı gibi eskiden kullanılan desenlerin yanı sıra, duz parlak yüzlü, çiçekli, ufak dallı, yaldızlı çiçckli gibi ycni desenler de kullanılmıştır. Siparişlerde desen sadece entari kumaşında belirtilmiştir. llgi çeken bir konu da feracelerden birinin yakası küçük olduğu için beğenilmemesidir. Terzi yeniden kumaş alarak yakayı büyütmuş ve kumaş ile ck işçilik parasını masraf olarak kaydetmiştir. Mâhinev Sultan da feracelerde padişahların istemediği büyük yaka yasağına uymamıştır. "Avrupalı kadınlarınkini cazibedar buluyoruır." Sullan Abdulmecid (18391861) döneminde, devlet yapısındaki değişikliklere koşut olarak özellikle saray çevresinde ve üst tabakalarda yaşam biçimi dc değişmiş ve Batılılaşmış. Abdülmecid'in kadın kıyafetleriyle ilgili görüşlerini padibahm özel hekimli ğini yapan Avustuıyah Spitzer'in anlattıklarından izlemek mürnkün. Spitzer'in anlattığına bakılırsa, kendisi bir gün Sultan'ın yanına girdiğinde, Fransı/ lllustration Dergisi'nin sayfalarını görür. Bu sayfaların birinde, lspanya Kraliçesi tsabella'mn resımleri bulunmaktadır. Avusturyalı hekinı, Abdülmecid'in kendisine, "Bunlar içinde beni en cok ilgilendiren Avrupalı kudınların kıyafetleridir. Bunları pek cazibedar huluvorum. Benim kadınlarımınkine pek ziyade tercih ediyorıım," dediğini yazmakta. Müzecı ve ressam Osman Hamdi Bey'in "Ittardan Sonra" adlı tablosu (42x52, Kemal Erhan Koleksıyonu, Istanbul)' 1800'lerın ıkıncı yarısında resmedilmiş olsa da yapıtta, Batı etkısinden uzak, Osmanlı gıysılerı guzlenıyor.. 14