Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Î •Vt DEO SETÎ İsmet Berkan Ertem Eğilmez neden kızdı? ARABESK Yönetmen: Ertem Eğilmez, Oynayanlar: Şener Şen, Müjde Ar, Uğur Yücel, Necati Bilgiç, 'Tecavüzcü' Coşkun. an Uülmece /.ekaya hitap cder, dram dııygıılara." 21 Eylül giinü fllen bir sinemacıya, Erlem Egilmez'e ait bu yargı. Tiirk sinemasının "nevi şahsına mıınhasır" yönetmeninin, hayaiıa başannak istediği anıacı acıklıyor. Fîaşardı mı, basarmadı nıı? Eğilınez'in son filnıi, "Arabesk" gcçcn sc/onuıı en vok ij yapan filmlerinden biri oldu. Film (.•lcşlirmcnleri o kadar beğenmediler; ama ben beğendinı. Araoesk'in derinliği olmadığı, bir çeşiı "soap opera" yani sabıın köpüğü olduğu söylcndi. Ama Arabesk, bir yönetmcnin, Ertem Eğilmez gibi bir yönetmenin ölüm döşcğinde hırsla çektiji (yönetmen, filmin sctinde oksijen tüpleri ve tekerlekli sandalye ile çalıştı) bir film olduğu için üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektiren bir film. "Fevriyintdir, aleşliyimdir..." Eğilmez'in dili biraz sivri. Doğru bildiğini, olabilecek en kırıcı biçimlcrde söylemiş hep. Bu yüzden de çok düşman kazanmış. Türk aydınları için "Allah helalarını versin" diyür, "Buıılar bir kliktir, bir kamplır, genellikk hafil' solcudurlar." Ve herkesi "yarıııı aydın" diye tanıııılıyor. Sincnıa vevrelerinde böyle bir "solcu klik"in oldıığunu öııe sürüyor, başlarında da Cııınhuriyel'in sıııcnıa yazarı Alillâ Dorsny' ın buluııduğunu söylüyor. Yani suçlanıamn biııi bir para. Heın son konuşmasmda hem dc daha once vcsitli vcsilelerde Tuık sinemasında ba.'jliv.a iki akımın bulunduğunıı söylııyor. "Yarım aydınların solcu sinrnıası" ve Eğilmez'in sinenıası. Bu görü>lerirıi bazeıı galiz küfiirlerle, bazeıı asağılamalarla bazen de alayla anlatmıs. Hicbir zanıan, "Yiiz çiyek avsın, yüı fikir birbiriyle yarışsın," diye dü^Uıımemis, kendi dışındakileri aşağılamıs, hor görırıüs. Llcsıirmcnler için de, "llcpsinin Allah belasını versin" diyor. Kendisini çok scviyor ve övüyor: "Ben Türk toplumunun o an hangi zekâ seviyesinde oldugunu çok duğru teşhis elmeye çalışarak gölürdüm i<fimi." Sinemaya seyirci gelmemesiyle ilgili görüşleri çok basit: "1yi film yapın, gelsinler." Eğilmez diyor ki "Getirin efendim; ben, 'Gitmiyorlar' kabul etmem. Ben getirdim, hem öyle bir getirdim ki..." Hğilmez"in hemen hemen her konııda görüşleri böyle kelimclcrlc dile geliyor. Sürekli bu üslupla konuşan birinin (örneğin hiç değilse takdir ettiği anlaşılan Atıf Yılmaz için bilc, "İşte Atıf da budur. Di^lerinin ucuyla, 'hüh, hüh, hüh' diye fare gibi giiler" diyor) pek fazla dostu olmaz. Peki ama bülün bunların ötesinde, Ertem Eğilmez hiç ıni doğru seyler süylcmcdi? Ettiği lullaıııı hcpsi, "Bir megalomanın deli savmalan" nııydı? En azından hepsi için "deli sacması" denemez. örneğin "lyi film çekin, seyirci gelsin," yargısı yabana atılacak gibi değil. Doğru ya da yanlış, Türk seyircisinin kinı olduğu, nasıl şeyler istediği ile ilgili düşünceleı ise Polîsin hukuku, gangsterîn kendini Beğenmişi DILLINGER, Yönetmen: John Mulius Oynayanlar: Warren Oates, Ben Johnson, Richard Dreyfuss, Cloris Leachman, Harry Dean Stanton Orion Pictures. Donnic and C'layd ikisiyle birliktc 1930'lar Amcrika.sı'nın en ünlii banka soyguncusu John Dillingcr'dir. Filmlcrden, kiıaplardan vc cf'sanelerden ötüıü Aınerika'ııın o döncmini ncredeyse e?berledik. Büyük bunalımın kötü sonuçlarıyla içki yasağının yarattığı mafyaları ve onların babalarını çok yakından lanıyoruz. üilliııgeı da bu seridcn bir film. Inanılmaz gibi gö/uken oyuncıı kadrosu, oldııkça dürıist bir gangstcrpolis porlresi çiziyor. Geçen yıl si ııenıalarda izlcdiğimiz "Dokıınulmazlar" l'il nıiııdcki gibi bu silahlı soyguncukatillcri yakalamak için bir yemin eimis bir polis ve her durumda kurlulmayı bcceren, hapisten kaçan bir soygunuı. Çetesi acımasızca adaın öldürür, kan dökcrken o sadeee banka soyuyoı vc hcr soygunda övüniıyoı: "Bayanlar, baylar, bu anı unutmayın. Ben, John Dillinger'ım". FBI, her yakalanışında hapisten kaçmayı beceren Dillinger'la mücadelenin yolu olarak, onu öldürmeyi seçiyor ve acımasızca öldürülüyor. Mahkeme, hak hukuk hikâye. LJ Ertem Eğilmez, "Arabesk" filmiyle, TÜrk sinemasına, Turk seyircisine karşı, kendince bir hesaplaşma içine girmişti. Filmin derinliğinin olmaması, belki de yönetmenin Turk sınemasım sığ bulmasındandı. her yapımcının ve yönetmcnin üstünde durnıası gereken şcylcr. Ertem Eğilmez, klasik anlamıyla hep "piyasa" l'ilmleri yaptı. Bu, yönetmenin seçimiydi. "Enlelekliiel" filmlere ve tırnak içinde "sanat" fibılerine hep karşı çıktı. Batı'nın o eski tartışmasını Türk sinemasına taşıdı. Ona görc "Sinema eğlendirmeyi, vakil gevirtmeyi" hedellemeliydi. Eğilmez için " l ı i r k komedi sinemasının babası" denebilirdi. Hep insanlaıı güldürmeyi başardı. Unutulmaz Hababam Sınıfı serisi, öyle ya da böyle herkesin bir dönemine damgasını vurdu. Kemal Sunal'ı, Zeki AlasyaMetin Akpıııar'j o ünlii yaptı. Adile Naşit, Vahi ö z , Münir Özkul hep onun çahşma arkadaşı oldular. Şener îjen'e ilk şansını o verdi, Şen'e saygı duydu. "Star" sistcmine inandı, inanılmaz geniv kadrolıı t'ilmler çekti. Türk sinemasının kötü ve diizeysiz tarafını da o temsil etti, ayağı yere basan, gücünü seyircisinden alan tarafını da. Türkiye'nin tuhaf kültürcl ortamında hep kendi bildiğini yaptı, başarılı da oldu (tabii kendi acısından). Kendisi dışında heıkese kızdı. Ölmczdcn önce de, bütün öfkesini bir filmle, Arabesk'le dışa vurdu. Ben, Arabesk'i böyle bakarak seyıettim. Ertem Eğilmez, her şeye rağmen Türk sineması denen şeyin bir parçasıydı ve bu filmde bütün bir Türk sinemasıyla ve Türk seyircisiyle dalga geçti, onlan aşağıladı, hor gördü. Kendince hcrkesle hesaplaştı. Filmin derinliğinin olmaması, belki yönetmenin Türk sinenıasını sığ bulmasındandı. • Ünlü Amerikalı yönetmen oyuncu John Huslon, aynı Ertem Eğilmez gibi ölüm döscğinde son filnıini çckti. ÖliilerThe Dead, bir James Joyce uyarlamasıydı. Yönetmeniııin ölmek üzerc olmasıyla filmin adı aıasında ister istcmcz bir bağlantı kuıuldıı. Huston, "Hayır," dedi, "Ben bu filırıi, sinemacı oldum olalı yapmak istiyordunı. Ama belli bir olgıınlııga erişmck gerekiyordu." Huston, ünlü öyküyü oldukça sadık biçimde sinemaya uyarlanustı. Ne var ki film bir kere yönetmenin elinden çıktı mı, herkesin her çeşit yoruınuna açıktı. John Huston, "Öliiler'Me veda etti, Ertem Eğilmez "Arabesk'Me. Öliiler ne kadar ağırbaşlı ve olgunsa Arabesk o kadar agresif. Ne oldu da Ertem Eğilmez bu kadar kızdı? D 6