Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kutlamalar için yayımlanmış Türkçe broşürde, "Tarih, Almanya'nın hiçbir yerinde Berlin'deki kadar canlı değildir" deniliyordu. Buyargıya şunu da eklemek gerek: Hiçbir kentin tarihi, böyle bıçakla kesilir gibi ikiye bölünmemiştir. Berlin ve Berlin Kuruluşunun 750. yıldönümünde Mehmed Kemal lk izlenim, Berlin'i bir elma gibi ikiye bölmüşler. Bir yanda Ame rikan.lngiliz, Fransızişgal bölgesi öte yanda Sovyet! Savaş sonrasına doğru müttefik orduları Almanya üstüne doğru yürüdüklerinde, "Berlin hariç", demişler. Herkes kendi bölgesine girecek; ama ortada kalan Berlin'de herkesin bir payı olacak. Berlin'i paylaşmışlar. Şimdi ise Amerikan, tngiliz, Fransız bölgeleri duvarla çevrili. Sovyetler'e kalan bölge ise duvarsız DDR'ye (Demokratik Alman Cumhuriyeti'ne) bırakılmış. Berlin, DDR'nin başkenti. Üç işgal kuvvetinin güdümündeki Berlin ise bağımsız, federe bir ünite sayıhyor. Bakalım daha kaç yıl böyle sürecek? Duvarın öyküsii Berlin Avrupa Merkezi binası ile 1 Kayzer VVilhelm Kilisesi adeta eski ile yenıyı sımgeliyor Batı Berlin'de kalacaklar Berlin'de yerleşiyorlar. Daha ötelere, Batı Almanya, Amerika'ya gideceklere de uçaklar veriliyor. Batı bir yandan da Amerikan yardımıyla destekleniyor. Zaten Amerikan sermayesi ile yerli sermaye içli dışhdır. Bu durum daha da kaynaştırılıyor. Doğu'da tazminat karşılığı fabrikalar sökülüp götürüldüğü için gün geçtikçe tarım bölgesine dönüşüyor. Bir yanda sanayi gelişiyor, öte yanda bölge tarım alanı oluyor. Sanayileşme ve sermaye ortaklığı geliştikçe işçi ücret leri de artıyor. Bu da Batı için çekici oluyor. Doğu, ücret, üretim artışı, Amerikan yardımı kıskacına dayanamıyor. Kaçmaları durdurmak Uzere, ünlü duvarın yapımına geçiliyor. önce duvar değil telörgüler çekiliyor, direkler dikiliyor. Yetmiyor, ardından duvarın yapımına geçiliyor. Bir kent birdenbire ikiye bölünüveriyor. Batı, Berlin'i bir vitrin sayıyor. Bu vitrinin guzel, alımlı, şık, özendirici görünmesi için elden bütün çabalar gösteriliyor. Ünlü Unter den Linden Caddesl'nin bir parçası Doğu'da, bir parçası Batı'da kalıyor. Batı'da kalan bölümünün adını "17 Haziran"olarak değiştiriyorlar. Doğu'da kalan bölümünün adı gene "Unter den Linden"dir. Zaten Doğu Berlin, aynı zamanda Doğu Almanya'nın resmen ba$kentidir. Bir söylenti daha var: Hitler, bir zaman lar Doğu'dan Batı'ya değin uzanan bu ünlü, ıhlamurlar altındaki geniş caddede, geçit resimleri yaptırırmış. Ihlamur ağaçları geçit resmine engel olduğu için bunları kestirmiş. Hitler rejimi yıkıldıktan sonra, yeniden dikmişler ve yetiştirmişler. Ünlü caddelerden birinin adı Karl Marks Bulvan. Marks, burda oturduğu için, yıllar öncesi, bulvara bu ad konmuş. Fakat Berlin'e duvar çekildikten sonra, yeni yönetim bu caddenin adını değiştirmek istemiş. Olur mu hiç? Sokakta oturanlar da, öteki mahallelerdekiler de ayağa kalkmışlar; caddenin adının değiştirilmesine engel olmuşlar. Artık caddenin adı eskiden olduğu gibi Karl Marks'tır. Bu caddede bir Türk oturuyormuş. Kardeşi ile mektuplaşırken adres yazıyor, adres "Karl Marks Strasse" diye yazılıyor. Böyle mektuülardan biri, bir baskı döneminde bizim görevluerin eline geçiyor. Hemen mektubu yazanı çağırıyorlar. Sorgu sual başlıyor: "Kari Marks kim?" "Bilmiyorum" Mektubu gösteriyorlar: "Bu mektubun üstiine bunu klm yazdı?" "Ben yazdım" "Kim bu Karl Marks?" "Vallahi bilmiyorum, ağabeyimin arkadaşı olacak. O böyle yazdığı için ben de öyle yazdım..." Biri çıkıp Karl Marks'ın cadde adı olduğunu anlatıyor da, adam da kurtuluyor. Branderburger Kapısı içerde kalmış, bir duvarla bölünüyor. Kapısında bir "Achtung Dikkat" yazısı var. Tam önüne gelince duralıyorsunuz. Reichstag da Batı'da kalmış. Bir dönemlerin görkemli parlamentosu, yaktı diye Dimitrov'un yargılandığı yapı bir müzedir. Almanya'nın gelmiş geçmiş tarihini yansıtıyor. Almanya'da müzeler parasız derler, gerçekten para vermeden girdik. öğrenciler dinliyordu, Hitler kendi sesiyle konuşuyor, kimbilir neler söylüyordu. Reichstag'ın önundeki alan, bir zaman Naziler'in toplantı ve gösteri meydanı imiş. Şimdi durgun, suskun. Bir Mayıs'ta solcu, sağcı demeden, işçiler burada toplanırlar, bayram ederlermiş. Alanın birkaç yüz bin kişiyi aldığı söylenir. Berlin'e çekilen duvarın bir öykusü var. 17 Haziran 1952 yılında yönetime başkaldırıyor, direniş ve greve geçiyorlar. Olaylar en çok Unter den Linden (Ihlamurlar Altında) Caddesi UstUnde yoğunlaşıyor. Olay durup dururken olmuyor, bir sebebi var. Yönetim, işcilerden üretimi daha da arttırmalannı istiyor. Orneğin günde belli saatte beş üretiyorlarsa aynı saatte yedi uretmeleri isteniyor. Buna karşın, Ucretlerde bir artış olmuyor. tşçiler bu baskıya bir süre dayanıyorlarsa da bir süre sonra direnişe geçiyorlar. Olayların önlenmesi için çaba harcayanlar da çıkıyor. Bunların arasında o zaman gençlik örgütleri lideri, şimdiki devlet başkanı Honecker de var. Olaylar bir yandan ücret arttırımı biçiminde gelişirken öte yandan Sovyet tşgal Kuvvetleri'ne muhalefet olarak da beliriyor. Baskılar daha da artıyor. Sovyet işgal bölgesinden Batı Berlin'e kaçmalar çoğalıyor. Zaten Batı'da işçi açığı var. Işçi açığını kapatmak için kaçışlar özendiriliyor. Doğu'dakinden daha çok işçi ücreti vermeye başlıyorlar. "Bununla da yetinmiyorlar hem fazla ücret veriyorlar, hem de rütbelerini arttırıyorlar. İşçi ise kalfa, kalfa ise usta yapıyorlar. Ustalar da ustabaşı oluyor. Karl Marks Bulvarı 10.