Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAFTADAN HAFTAYA Mehmed Kemal Hepyarıyolda kalan demokrasi Her seçlm blr sancıdır. Hem adaylann, hem de partllerin sancısı... Adayiar, listelerde ön sırayı alabilmek için elleıinden gelenl ardlarına komazlar. Türlü oyunlar bu adaylık sırasında oynanır. 1942'den bu yana seçim izleriz. Ne seçlmler görduk. önce seçimler, birinci seçmen, ikinci seçmen diye adlandınlan kişilerln oyları ile bellrlenirdi. Birinci ve İkinci seçmenler daha önce kimi meslek örgutlerlnco seçilir, bir tür atanma gibi seçimden seçime oylarını kullanırlardı. Biz demokra8İye girmek istiyorduk da demokratik secimln ne olduğunu bilmiyorduk. Diktatör olarak bilinen ismet Pasa seçimle iktidara gelmenin candan yanlısıydı. Bunu içtenlikle benimsediği kimsece yadsınamaz. Kara Afrlka'da blle Mçlmler yapıldıgını gördükçe Içlm sızlar' derdi. Bu sözleri de içtenliğinin bir anlatımıdır. 1946 seçimleri için hileli derler. Birçok sandığın kınldığı, oyların çalındığı, listelerin değiştirildiği söylenir. Ama buna karşın gene de seçimler yapılmış, demokrasiden dönülmemiştir. Seçimlerin yöntemini. güdümünü biliyorduk, denilse yalan olur. Oyların kulanımının kutsallığı dikkate alındığında, oylar nasıl kullanılacaktı, bilmiyorduk. öyle ki, 1946 seçimlerinde oylar açıkta, herkesin gözü önünde zarfa konarak atılıyordu. Oyların sayımı ise kapalı bir yerde, herkesin gözünden ırak olarak yapılıyordu. Böyle olunca, oylann atımında gizlilik ortadan kalkıyordu. Kimi kişiler de seçmenin oyunu kime attığını daha oylar atılırken biliyorlardı. Böylesi hiçbir demokratik seçimde olmaz. Ama bizim seçimlerde oluyordu. öteki demokratik ulkelerde ise bunun tamamen tersi yapılıyordu. Yani oylar gizli bir yerde, herkesin gözünden ırak, bir hücrede zarflara konuyor, sandığa öyle atılıyordu. Sayım ise gizll değil, açık, herkesin gözü önünde yapılıyordu. Bu yöntemi iki seçim geçirmeden öğrenememiştik. 1950 seçimleri gizli oy, açık şayım yöntemi ile yapılmıştı. Seçimin yapılışına hiçbir partinin itirazı yoktu. Seçim sonuçlarına itiraz edenler çıkabilirdi; ama seçimin yapılışına söylenecek söz yoktu. Nitekim Başbakan Şemsettln Günaltay'ın döneminde yapılmış olan seçimler için 'çok dürüst' denilmiştir. Eğer dürüst yapılmasa, 1946'da olduğu gibi yöntemler kullanılmış olsaydı, muhalefet partisinin iktidara geçmesi olası değildi. Sandıklar açıldıkça oylar sayıldıkça iktidar partisinin büyük bir yenilgiye uğradığı anlaşılmıştı. Elli yıldır iktidarda olan ve iktidarı hiç kimseye vermeyen parti yenilgiye uğramıştı. Bu yeniigi de ancak doğru bir seçimle olabilirdi. Şemsettin Günaltay muhalafete düştükten sonra, Mecliste her kürsüye çıktığında doğru bir seçim yapmakla öğünürdü. öğünmek biraz da hakkı sayılırdı. Seçim, çoğunluk ilkesine dayanıyordu. Karşısındaki partiden bir oy fazla alan, milletvekillerinin hepsine sahip çıkıyordu. Çoğunluk sistemi demokrasinin azınlıklar için de olduğu kuralını blr ölçüde çiğner gibi oluyordu. öyle ya, azınlıkta kalan partiler Mecliste temsil edilmeyecek miydi? Belll bir oranda da olsa temsll edilmelerl gerekirdi. 1950'de iktidara gelen parti on yıl seçimleri çoğunluk ilkesini benimseyerek yaptı. Elbette iktidarda olduğu İçin de oylann çogu ona doğru kayıyordu. Her seçim önceslnde de demokrasiden caydığı görülüyordu. Demokratik hakları kısıyor, kendine yararlı ne varea onları benimsiyordu. Muhalefette olan partllerin isteklerine kulağını tıkıyordu. Bu güdüm, 1960 yılına değin sürdü. İktidar partisi elinde tuttuğu iktidan karşısındakilere bir türlü bırakmak istemiyordu. öyle kl İktidar partisi özguriOkleri kıstıkca, demokratik haklan hasıraltı ettikçe gözden duşüyordu. Yer yer toplantılar, gösteriler artıyordu. iktidar partisi, yasal bir çizgiden yasal olmayan bir çizgiye doğru düşüyordu. Herkesin bikJiği 1960 askert harekâtı okJu. IktkJardan bir türlü uzaklaşmayan parti, zorta uzaklaştınldı. Parti iktldardan asker eliyle uzaklaştınldı ama demokrasi elden gitti. Demokratik olarak bir partinin, seçimle İktidara gellp, Iktidardan gKmesi geleneğl işlemedl. Birinci askeri harekâtı, bir ikincisl, blr üçüncüsO Izledi. Demokrasi yavaş yavaş elden gitti. Bugün venl bir seçime glderken, halfi demokraslyi arıyoruz. İktidarda bulunan parti kendi işlne gelen kurallaria blr seçime gitmektedir. Izlenen yol ne denll demokratik gibi görünürse görünsün, göz doyurmuyor. Bundan sonra gelecek olan demokrasiyi nasıl içimize sindireceğiz, bilinmiyor. D ISAİRLER SllRLER Herşeyl sllbaştan yazabllmek Herşeyi silbaştan yazabilmek bir anıt olma uğruna Kleopatro sevgisiyle ne güzel birşey Herşeyi silbaştan yazabilmek çırpıntısını duyabilme uğruna sevdlğin erkeğin ve gömmek başını iri tüylerin arasına kaslı göğüslerde ne sıcak birşey Herşeyi silbaştan yazabilmek sevgı üretmeğe andiçmek düşürmemek ağızdan sevgi üzerine söylenmiş turkuleri ve ulaşmak Nene Hatun Sadıklığına saçlannı ipek ederek erkeğinin üzerinde bir mintan gibi ne yumuşak birşey Herşeyi silbaştan yazabilmek andiçmek tebessümleri kesmemeye kahkahalarla karanlığı yarmağa ve öldürürcesine dil çıkarmağa köhne düzene ve adını yazmak sevginin somutuna ne sonsuz birşey Ve herşeyi silbaştan yazabilmek ne büyük umut demek ne sonsuz güven demek yaşasın güzellikler yaşasın emek ENGJN TAŞ Gldersin Neyleyim a sevgili Gitme derim gidersin Ah, aklım gider.. Bir cumartesi gider ardından Bütün bir hafta gider Gltme derim gidersin Ardından duşlerim gider Ben şiirler yazanm Tutamam sözcükler gider Derken buralar durulmaz olur Ben giderim.. FATİH AKMAN Ateşli sabır "Metaforlar diyorum, yavrucuğum." "Onlar da neyin nesi?" Ozan elini delikanlının omuzuna koydu. "Az çok belirgin bir biçimde açıklamak gerekirse, bunlar, herhangı bir şeyi bir başkasıyla karşılaştırarak söyleme yöntemleridir." "Bir örnek verin." Neruda saatine baktı ve içıni çekti. "Pekâlâ, gökyüzü ağlıyor dediğın zaman gerçekte ne demek istersin?" Amma da kolay! Tabii ki yağmur yağdığını." "İyi, işte bu bir me.tafordur." Bu satırlar Şilili yazar Antonio Skarmeta'nın "Ateşli Sabır" adlı romanından alındı. Skarmeta, bir postacı çocuğun gözleriyle Neruda'nın son günlerini, Allende'nin öldüıülüşünü, kısacası o dönemin Şilisi'ni anlatmış "Ateşli Sabır"da. İlgisiz kalınamayacak bir roman. Ate kaldı köşede? Akıp gider su Islak toprakda yüzünle; Dlnmez tutuşmuş sızının Elele sarılışı. Dizelerin Durulur, siner teri Şafağa yakın. Üzerinde ne öfkesi kalır; Ne soğukluğu. Köşe masada Yaşanmış zaman. Orda burda; Belli belirsiz Bir çizimlik... ASLAN ÜNLÜ Hep sevdlm Yar oldum dağlarına Kekiklerle sevıştim Belki bir kuştum göklerde pervasız öpülmedik bulut koymadım gökyüzünde Baharına gül oldum Estl sam yelleri, her mevslm vuruldum Belki bir yavru balıktım azgın girdaplar ortasında Etimde binlerce zıpkın Avcılar şaşkın Denlzler kan içinde. HAYDAR ÜNAL Bahar bilmecesi Yüzlerce güz arasında Neden bir bahar Habire gülüp durmakta? KEMAL KALE Blr türküde gezer olmuş adlan (Metin Demirtaş) 21