23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SAİT FAİK'İN "ÜÇÜNCÜ MEVKİ"Sİ Şait Faik Abasıyamk, "Semaver" (1936) adlı kitabındaki öykülerinden birinde, 1930'ların tren yolculuklarını dile getirir. Aşağıda, "Üçüncü Mevki" adlı öykünün bir bölümünü sunuyoruz. Vagonun icindeki altı kişiden bir tanesi, dayanamadı ve yanındakine, Gideceğim yol uzak dedi. Yanındaki, gözkapakları yarı açık, uykulu kara gözlü bir adamdı. Sapanca Gölü bu adamın gözlerinin içinde pürüzsüz, dalgasız, bir damla ışık ve cam gibi parıldadı. Sordu: Neresi? Kayserl'ye gıdiyorum. ilk defa. Ömrümde ilk uzun yolculuğum. Yanıma bir gazete bile alamamışım. Yolculuk, bilhassa tren yolculuğu sıkıcı, yorucu, üzücü şeyl.. Oyledir. Öyledir dıyen, Sapanca Gölü'nün elma bahçelerine gözlerini kapadı. Ve ağır ağır göl, elma ve çıplak çocuklar düşünerek uyudu. Yanına bir gazete bile almamış adam, sıkılıyor, üzülüyor, uyumak istiyor, uyuyamıyor. Kayserı çok acayip bir kâinat Seddıçin kenarında bir tuhaf şehir gibi muhayyelesını gıcıklıyor: Hanlar, kervansaraylar, dar sokaklarda çamaşır yıkayıp çocuklarını döven yağlı kadınlar, ellerinde uzun bırer pastırma, öğle yemeğı yıyen memurlar ve uzayan bir gün. Kayseri'ye giden, kısa boylu, sevimli yüzlü, sarı gözlü, cüssesinden hiç umulmayan kalın, kocaman, tuylü ellere malik bir adamdı. Karşısındaki şişman adam gazetesini bir tarafa bıraktıktan sonra, Kayseri'ye giden adama baktı, gülümsedi: Oemek ki Kayseri'ye? dedi. Kayseri'ye giden, daire müdürü hatırını sormuş ihtiyar ve mahcup bir memur gibi sevindi. Yanağı sıkılmış ve yanağı sıkılma zamanı geçmiş bir küçük kız gibi kızardı. Evet, Kayseri'ye efendim. Zatıâlinız de mı? Güzel mıdir efendim, Kayseri, nasıldır? Kayseri'ye demek hiç teşrıf buyrulmadı? ilk uzun seyahatlm, efendim. Sözün temsili, Kasırnpasa'da doğdum, Beyoğlu'nu bilmem efendim. Ya, vah vah! Gazetesinin ılan sayfalarını okumaya dalan şişman adama, Kayseri'ye giden Kasımpaşalı hayretle baktı. Niçin, vah vah diyordu? Acaba Kayseri'ye gidiyor diye mı üzülüyor? Yoksa, Beyoğlu'na çıkmadığı ıçin ml hüzünleniyordu? Şişman adam kafasındaki düşüncelere de "vah vah" diyebılir diye düşündü. Ferahladı. Geyve boğazının kayalıkları dıbinde birer eşkıya, bazen birer kahraman, hayaletler, insanlar, silahlar ve bombalar, bir çete gizlidir. Bu kayalarda vahşi keçilere, yaban kedilerine tesadüf etmezsek hayret etmelidir. Tren durmuş; Geyve istasyonu toz, bulut ve akşam pembellği içinde bir sarı Çln şehri gibi kaynaşıyor; Yalmayak çocuklar, saçları perlşan arabacılar ve bir kasket yağmuru istasyonu dolduruyordu. Bu kasketlorın altında insanlar; buğdaylarını, tahta traversleri, üzüm, ekmek ve bir vagon penceresinden kendilerine bakan bir hayalı düşunüyorlar. Zaman, akşamın toz pembesine karışmış ıptidaı bir zaman, bu insanları da Kayserılere götüren haın ve dehşetlı homurtuya; yani şimendöferin yağlı manivelası ve yarısı kızıl tekerleklı makinesıne bakıyordu... • Izmlr'in Basmahane Gan, Ege'nin hemen her Yakmmdan demir yolu geçen koyler, trenin kıymetini büir... yöresinden insanlara kucak açar, Kasvetli, loş ışıklı, insanların trenden indikten sonra acele adımlarla uzaklaşıp noktaya dönilştükleri garda, yaşh "gazi" kimbilir nasıl bir özlemle orada oturuyordu? Geçmişte nice ayrılıklara, kavuşmalara, sevinçlere, mutsuzluklara tanık olan garlar, eski kuşakların anılarını saklıyordu. Genç kuşaklar ise otobUs terminallerini yeğliyorlardı. Sabahın ilk saatlerinden akşamüstüne dek sürcn yoğun trafik, üniversiteli gençlerin salkım saçak doldurduklan Buca tren istasyonunda görülebiliyordu ancak. Tarihsel özelliğini olduğu gibi koruyan Buca tren istasyonunda, genç bir kız öğrenci, istasyonun resmini çiziyordu. öğrencilerin ders saatlerinin bitiminde hüzUnlü bir sessizliğe bürünüyordu Buca tren istasyonu. Ulaşımın kısa sürelerde ve hızla sağlandığı Batı ülkelerinde metro ve trenler, gündelik yaşamın can damarlan. Orada yaşam, sokak çalgıcısıyla, ressamıyla, satıcılarıyla, boy boy ilanlanyla, restoranlan, kafeleriyle alabildiğine renkli sürüp gidiyor. Uyku tulumuyla boyluboyunca uzanıp uyuyanlar, ilginç gösteriler sergileyenler, müzik yaparak para kazanmaya çalışanların yanı sıra çeşitli gereksinimleri karşılayacak nitelikte sayısız dukkânlarla, anonslar ve tren sesleri arasında gürültüsüyle, devinimiyle canlı bir yaşam akıp gidiyor. Bizde ise, yuzyılhk görünümlerini koruyan, yeniliklerden yoksun garlar, insansızlığa mahkum gibi... D 1987 TAKVİM EKİ: ABİDİN DİNO GÖKYÜZÜ İÇİN NAZIM HİKMET'İ ÇİZDİ SAYI 13 OCAK 1987 500 TL (KDV ıçtod») YUNANİSTAN: POÜTEKNİKİN 13. YILI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle