Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tı bıle. "Humma" dalga dalga Avrupa'ya doğru taştı, yayıldı. Thriller, bugune kadar yaklaşık 35 milyon adet sattı. Plaktan sağlanan toplam gelir bir türlü hesaplanamıyordu.Tahminlere göre sadece plak satışından elde edilen gelir 240 milyon doiara yaklaşıyordu. Albümdeki parçalar koca bir yıl boyunca listelerdcn hıç inmedi. Yılın sonlanna doğru bu kez bir vıdeo filmi çıktı Thriller'ın. Gerçekten tam bir "scrüvcn"di film. Video kasetın satışı, bu alanda yenı bir dünya rekoruydu. Tam 1 milyon 750 bin saımıştı kaset. Butun bu ticari başarılar, siyah örgutleri arasında bir "Jackson ahlakı" tartışmasının başlamasmı engellemiyordu. Ama, Michael, siyahıyla beyazıyla tüm Amerikalıların (Hatta Avrupalılann ve hatta ve hatta Türklerin) üzerindc bırleştikleri belki de tek isim olmuştu. Bu arada yıl 1984 olmuş, Jackson humması dinmemişti. Michael, buyük bir Amerika tumesine çıkmıştı. Konserlere gircbilmek için insanlar birbırlerini eziyor, astronomık fiyatlara bilet satın alıyorlardı. Üstelik konser programında olmayan kentler, Michael'ı kıskanıyorlardı. Örneğın Başkan Reagan, Beyaz Saray'da verdigi bir kokteyle Michael Jackson'u da çağırmış, ondan "Washington'da bir konser vermesinl" istemışti. Boston'da bir yerel radyo istasyonunun ve ıki gazetenin önderliğinde imza kampanyası açılmış, 50 bin kişi Jacksonın Boston'da konser vermesi için imza atmıştı. Her yer Michael Jackson doluydu. Yolda yurüyen insanlann tişörtlerinde Michael portreleri, evlcrde yatak odalarında Michael maskotları... Saçları Michael saçı gibi, giyiniş Michael giyinişi... Bir anda ortalığa milyonlarca Michael Jackson çıkmıştı. Bu arada gazeteler MichaeFın özel hayatının her yanını didik didik etmeye başlanuşlardı bile. Örneğin Jackson hayatında bir kez bile ağzına hayvan eti koymamıştı. Yıne aynı Jackson cvlilık öncesi seksi bir turlü benımsemıyordu, dininc alabildiğine duşkündu, derisının rengini açtırmak için tedavi göruyor, doğuştan kıvırcık saçlarını duzleştirebılmek için kuaför kuafor dolaşıyor, incikli boncuklu elbiseler gıyiyordu. Beya/ Saray'da davctli olduğu bir kokteylin ortasında kaybolmuş, sonra tuvalette saklandığı ortaya çıkmıştı. "Neden" diye soranlara, "Çok kalabalıktı, korktum" karşılığını vermışti. Evinde yatakta yatmıyor, yerde uyuyordu. Muscles adında bir piton yılanını, Mr. Tibbs diye çağırdığı bir koçu, Ix>uie adını verdiği bir lamayı vc ıki tane de tavus kuşunu elleriyle beslıyordu. Kadınsı haıeketleri ve karşı cinsten Brooke Shields dışındakılerden uzak durması hakkında soylentilere yol açıyor, o da bunları yalanlamıyordu. Hiçbir gazetecıyle goruşmeyi kabul etmıyordu. Arada Amerıka'nın en ciddi yayın organlarına bile konu oluyor, hatta unlu The Wall Street Journal gazetesi taralından, "Toplumun temelliTİne dinıunil koymak"la suçlanıyordır "Okuyucıılarımız, 1 saal şarkı soyleyerek bu kadar para ka/anahilen ve gcriye dansetmek ve her gecc Brouke Shields'le fotograf çeklirmek için bol bol zamanı kalan bu adamı ureten bu toplumun adaletsizüginl vurgulayan Marksistlerin yargılarında haklı uldugıınıı dıışünebilir." Wall Street'e manşet olabilen, Time ve Newsweek'te kapak konusu olarak incelenen Michael Jackson ve beraberinde getirdiği fırtına gılnün birinde bitiverdi. Yaklaşık iki yıldır ondan haber alınamıyor. Geçen günlerde Eliıabeth Taylor ıle bırlikte çektirdiği bir f'otoğıaf basına yansıdı sadece. AIDS'lilere yardım vakfına yardım etmiştı Michael. Son plağının uzerinden üç yılı aşkın bir zaman geçti. Arada disko muzik endüstrisi halka ycni idoller yarattı, ama hıçbiri Michael'ın ulaştığı düzeye ulaşamadı. Barışçı Michael'ın yerini her şarkısında , "En biiyük Amerika, başka biiyuk yok" dıyen Bruce Spiringfield ile "Like a Virgin" diyerek kcndini bir seks sembolu halıne getiren Madonna gıbilerı aldı. Bu arada, Michael Jackson'la aynı zamanda piyasaya çıknıakla en büyuk hatalarını yapan Duran Duran'a da olan oldu. Pekı, Michael Jackson bitti mi? Elbette bıtmedi. Ama Thrıller'la ulaştığı duzeye bir daha gelebilir mi, orası tartışmalı.G Tunus kentinin güneyindeki Matmata kasabasınm özelliği, İnsanlann toprağa oyduklan mağaralarda yaşamalan. Kasabada bir de "turistik" mağaraotel var. Fatmakadın vekocasmmmağara e\ideturistlertaçtk bir dükkân gibi. Tunus'un turistik toprak nuığanıkırı Matmata kasabasında toprağa oyulmuş mağaralarda yaşanıyor. Fatma kadınınki de bunlardan biri... Duvarlar beyaz kireçle badanalı, yerler taş gibi sertleştirilmiş killi toprak. Mağaralardaki küçük oyuklar, sigara tablasından tandıra, birçok araç gerecin yerini tutuyor. Vahadaki bu küçük kasabada bir de turistik "mağara otel" var. DENİZ SOM Çamurdan deve, insan heykelcikleri, lcartpostallar, takılar, yün kilimler ve kurutulmuş akrepler. Kurutulmuş akrebin tanesi 1 dinar ya da 1,3 dolar (865 TL.) Evden çıkarken bir başka turist grubu geliyordu. Rehberlerı, yerdeki deliği gösteriyor. Yaşlı bir turist kadın hayretle çevresi ıs içindeki deliğe bakıyor: Bu bir tandır. Fatma'nın evi, Başkent Tunus'tan 400 kilometre kadar güneydeki liman kenti Gabes'in 45 kilometre guneybatısında. Denizden uzak. Matmata kasabası girişinde. Vahadaki Matmata'nın en büyük özelliği, insanlann toprağa oyduklan mağaralarda yaşamaları. Ûstelik burada bir de mağara otel var. Ve de turistik. Çoğunluğu günübirlik Matmata'ya gelen turistler, otelde öğle yemeği olarak, bulgurdan daha ince taneli "kuskus" denen bir pılav yiyorlar. Kuskus, özel bir tencerede pişiriliyor. Tencerenin altında et ve sebze pişerken ustündeki bölümde de etin ya da sebzenin buharı ile kuskus hazırlanıyor. Yemeğin pişip hazır olması, ikı Uç saat sürüyor. Mağara otelin odalarında sadece yatak var. Her mağarada en az üç yatak. Bazıları koğuş gibi, sekiz on yataklı. Ne lavabo, ns tuvalet. Dört beş mağara oda, ustü açık avluya bakıyor. Her avlunun bir lavabosu var, hem de aynalı. Tuvaletler ayrı yerde. Otelin beş avlusu olduğuna göre en az yirmi mağara odası var. Odalann tahta kapısı, kapansa bile yarı açık. lçerde müşteri olursa, kapıya battaniye asıyorlar. En genış avlu, restoran kısmında. En büyük mağaralar da ınasalann bulunduğu yerler. Dışarda sıra sıra develer ve deveciler. Develerin fotoğrafını çckmek için, devecilere belli bir para ödeniyor. tşte çölün ortasındaki bir vahada, "magara turizmi". Tunus'un en büyük gelir kaynağını pctrol oluşturuyorsa da turizmin de önemlı bir yeri var. Geçen yıl 2 milyon 3 bin turist gelmiş Tunus'a ve 415 milyon dinar para bırakmış. Yani 313 milyon 250 bin dolar. Tunus'un büyük çoğunluğu beş ve dört yıldızlı otellerindeki yatak kapasitesi ise 90 bin do layında. 2 milyon turist, 90 bin yatak ve 313 milyon dolar turizm geliri. Demek ki Türkiye'nin yanlış turızm hesabı Bağdat'tan değil Tunus'tan donüyor. Çunkü resmen açıklandığına göre Türkiye'nin 65 bin turistik yataktan elde ettiği gelir 1 mılyar 400 milyon dolardı. Tunus'ta uluslararası standartlardakı otel sayısı 400'e yakın. Bunların çoğu yabancı ortaklıklarla kurulmuş. Başkente 60 kilometre uzakta Hammamet'tcki turistik otel sayısı 100'e yakın. 4 Fransız tatil köyü'nden 2'si Cerba Adası'nda. Adada 10 bin dolayında yatak var. Çölün orta yerinde To?eur'da bile üç yıldızlı otel kurulmuş. Tunus'ta turizm, devlct politikası olmuş ve otellerin doluluk oranı yüzde 80'e ulaşmış. Çöldeki deveci bile Fransızca biliyor Tunus Havayolları Avrupa'nın dört bir yanına uçuş yapıyor, ayrı charter alanı var. Ve buna rağmen turizm gelirleri 313 milyon dolar... Ya da Türkiye'nin turizm gelirleri fazla abartılıyor.LJ T unuslu şöför Raşit, otomobıli bir toprak yığınımn önünde durdurdu ve "Fatma'nın evi"dedi. Ortalıkta eve benzer bir görünüm yoktu. Bıraz yüruyünce bir dehlize geldik Toprağın ıçinde oyulmuş bir tunclden geçip yuvarlak bir avluya girdik. Avlunun ustü açıktı, çevresinde beş delik daha vardı. Delıkler, tahta kapılarla kapatılmıştı. Karşıkı delıkten genç bir kız çıktı. Raşit, Fatma'yı sordu. Kızın annesi az sonra gelecekmiş. Delıklerden birine girdik, yatak odası. Geniş ve yüksek tavanlı bir mağara. Bir yatak, bir şilte, bir sandık, duvarda bir ıki eşya ve hatta bir makas. Başka bir delık; burası mutfak, bir başkası; çocukların odası. Duvarlar beyaz kireçle badana yapılmış, yerler taş gibi killi toprak. Elektrik yerine gaz lambası var. Biten sigaıayı avluya atıp söndürmek mümkün değil, çünkü her taraf pırıl pırıl tertemiz. Duvann bir yeri çanak gibi oyulmuş, işte burası sigara tablası. Az sonra Fatma geldi, kocası ve küçük torunu ile birlikıe. GUleç yüzlU yaşlı bir kadın. Üzerinde rengârenk bir elbise. Başında kızıla kaçan renkte bir peruk ve perıığun üstünde de başörtüsü. Ayaklarında lastik terlıkler, çenesinde dövme var, fakat dişlerinin yarısı yok. Fatma kadın, son derece rahat; evine gelen yabancılardan tedirgin değil. Fotoğraf için poz veriyor. Belli ki burası "turistik" bir mağara. Fotoğraf çekimi bitince, asma kilitli tek kapı açıldı. lçerde hediyelik cşyalar dolu. 19