25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 10 Coğrafyamız, bugün emperyalistler arası pazar paylaşım savaşının sıcak biçimlere büründüğü alan olarak öne çıkıyor Küresel enerji savaşları ve Türkiye’nin konumu ABD, dünyada tüketilen birincil enerjinin ve ham petrolün yüzde 25’ini, benzinin yüzde 45’ini tek başına tüketen bir ülke olup, ham petrol tüketiminin yüzde 60’ını ithal etmektedir. ABD, enerji tüketiminin yüzde 40.5’ini petrol, yüzde 24.6’sını kömür, yüzde 24.4’ünü gaz, yüzde 7.9’unu nükleer ve yüzde 2.6’sını hidroelektrik ile karşılamaktadır. Mahir ULUTAŞ EMO Yönetim Kurulu Üyesi ünya, özellikle bölgemiz, ciddi bir altüst oluş ve yeniden şekillenme yaşıyor. SSCB’nin varlığı koşullarında, özellikle II. Paylaşım Savaşı sonrasında ABD’nin şemsiyesinde tek bir blok olarak varlığını sürdüren “küresel” kapitalist güçler, karşı bloğun dağılması ile birlikte çok sancılı, kimi zaman kanlı bir ayrışma ve hegemonya mücadelesi içerisine girmişlerdir. “Modern” tarihin hemen her döneminde büyük “küresel” güçlerin, emperyalist ülkelerinblokların egemenliklerinin devamı veya yeniden tahsisi için kontrol altına alınması gereken temel bölge olarak tanımladıkları coğrafyamız, bugün de emperyalistler arası pazar paylaşım savaşının sıcak biçimlere büründüğü alan olarak öne çıkıyor. Doğal olarak bu paylaşım savaşlarının en başında, doğal kaynaklar (özellikle enerji kaynaklarının) ve bunların taşınma yollarının, ticaretinin kontrolü mücadelesi yatmaktadır. Dolayısıyla enerji politikaları üzerine yapılacak ciddi bir analiz, içinde yaşadığımız dönem için birincil önemde olacaktır. 2006 yılı itibariyle dünya enerji tüketiminin yüzde 36 petrol, yüzde 28 kömür ve yüzde 24 doğalgaz olmak üzere yaklaşık yüzde 90’ının fosil yakıtlardan karşılandığı görülüyor. Dahası Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) değerlendirmelerine göre, 2030 yılına kadar global enerji talebi yaklaşık yüzde 50 oranında artacak olmasına rağmen, fosil yakıtların payında bir D azalma öngörülmemektedir. Dolayısıyla sonlu bir yakıt türü olan fosil yakıtların temininin güvence altına alınması her ülke için öncelikli bir politika olmaktadır. Dünyanın pek çok bölgesinde bulunabilen kömürün aksine, kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 62’si, doğalgaz rezervlerinin yüzde 41’i Ortadoğu bölgesindedir. Bu orana, başta dünya doğalgaz toplam rezervlerinin yüzde 27’sine sahip olan Rusya olmak üzere Hazar Denizi ve Orta Asya ülkelerini de eklediğimizde, yakın coğrafyamızın “dünyanın birincil enerji kaynağı merkezi” olduğu rahatlıkla görülmektedir. Türkiye’nin enerji politikalarına değinmeden önce emperyalistkapitalist ülkelerin ve blokların enerji profillerine bakmak, bölgemizin “ekonomik ve siyasi olarak kontrolünün” bu ülkelerin kendileri ve birbirlerine karşı mücadelesi açısından ne kadar önemli olduğu konusunda daha net bir fikir edinilmesini sağlayabilir. ABD’nin enerjide dışa bağımlılığı sürecek ABD, dünyada tüketilen birincil enerjinin ve ham petrolün yüzde 25’ini, benzinin yüzde 45’ini tek başına tüketen bir ülke olup, ham petrol tüketiminin yüzde 60’ını ithal etmektedir. ABD, enerji tüketiminin yüzde 40.5’ini petrol, yüzde 24.6’sını kömür, yüzde 24.4’ünü gaz, yüzde 7.9’unu nükleer ve yüzde 2.6’sını hidroelektrik ile karşılamaktadır. 2030 yılına kadar yüzde 60’lık dışa bağımlılık oranının azalması da öngörülmemektedir. Bununla beraber yaklaşık yüzde 15 olan doğalgaz ithalat ENERJİ ENERJİ ENERJİ oranının ise yüzde 20’nin üzerine çıkacağı düşünülmektedir. ABD, bugün, 1945 sonrası şekillenen dünya içerisinde kazanmış olduğu egemen konumu ve özellikle askeri gücünü ve mali sermaye gücünü, SSCB’nin de yıkılması sonrasında, tek kutuplu bir dünya yaratmak için sonuna kadar kullanmaktadır. Son dönem dünyanın gündemini oluşturan Aktaran: Necdet PAMİR, Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye, Afganistan ve Irak TMMOB 6. Enerji Sempozyumu Bildiriler Kitabı işgalleri bu niyetin en petrol ve özellikle doğalgazdaki bu somut göstergeleri olmuşlardır. avantajını ekonomik olduğu kadar siyasi AB’nin gündemi çeşitlendirme bir silah olarak da kullanmaktadır. Dış politikada, tamamen veya büyük ölçüde Avrupa Birliği’nin (AB) dünya enerji bakımından kendisine bağlı bölge enerji tüketimi içindeki payı yaklaşık ülkeleri başta olmak üzere, enerji yüzde 16’dır ve IEA’nın öngörülerine faktörü “ajanda”nın her zaman en göre bu pay 2030 yılında yüzde 12’ye temel gündemi olmuştur. İhraç edilen kadar düşecektir. Birliğin tükettiği doğalgazın fiyatı ve anlaşma koşulları enerjinin yüzde 37’si petrol, yüzde 24’ü konusunda sağlanan bazı kolaylıklar doğalgaz, yüzde 18’i kömür, yüzde 15’i karşılığında, bu ülkelerin enerji altyapı nükleer ve yüzde 6’sı yenilenebilir sistemleri büyük oranda Rusya’nın eline kaynaklardan (hidroelektrik dahil) geçmektedir. (Gürcistan, Moldova, sağlanmaktadır. Macaristan, Ukrayna, Beyaz Rusya, Dünyanın en büyük doğalgaz Bulgaristan bu açıdan sadece birer ithalatçısı olan AB, kendi doğal örnektir.) kaynaklarının sınırlılığı nedeniyle Rusya Federasyonu, zengin doğal gelişmiş ve endüstrileşmiş kaynak potansiyelini kullanarak bir ekonomisinin devamı için gittikçe daha yandan kendisine bağlı kıldığı çok dışa bağımlı hale gelecektir. 2000’li ülkelerdeki etkinliğini arttırırken, diğer yılların başında yaklaşık yüzde 45 olan yandan da Türkmenistan, Özbekistan ve enerji ithalat bağımlılığı 2030 yılında Kazakistan gibi kendisine alternatif olabilecek ülkeleri de, yaptığı ikili anlaşmalarla kendisine bağlamaktadır. Bu ülkelerle çeşitli tarihlerde yapmış olduğu anlaşmaların sonunda, hiçbir ülke Moskova’yı devre dışı bırakarak, söz konusu Aktaran: Necdet PAMİR, Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye, ülkelerden ucuz TMMOB 6. Enerji Sempozyumu Bildiriler Kitabı gaz satın alamayacak. Bu anlaşmaları bu üç ülke birincil enerjide yüzde 68 (petrolde için de cazip kılan temel etken, pek çok yüzde 89, gazda yüzde 82 ve katı uluslararası faktörün yanında, Rusya’ya yakıtlarda yüzde 66) oranına çıkacaktır. alternatif olarak düşünülen boru hattı Dolayısıyla AB’nin önündeki en önemli güzergahındaki ülkelerin kendilerinin de gündem, enerji alanındaki kaynak halihazırda doğalgazda büyük oranda ülkeleri ve güzergahları Rusya’ya bağımlı olmaları nedeniyle çeşitlendirebilmektir. Bu amaçla projeler konusunda kırılgan ve kimi doğalgaz ve petrolde Rusya’ya zaman ikircikli tutumlar sergilemeleri alternatif çeşitli yeni bağlantılar, hatlar olmaktadır. konuşulmaktadır. Örneğin, Türkiye açısından da çok Enerjide Rusya’nın hakimiyeti önemli bir proje olan Ortadoğu ve Hazar gazının Türkiye üzerinden Rusya Federasyonu, 60 milyar varil Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve petrol ve yaklaşık 48 trilyon metreküp Avusturya’ya taşınarak tüketilmesini doğalgaz rezervi ile (toplam dünya hedefleyen NABUCCO Hattı Projesi, doğalgaz rezervinin yüzde 27’si) Macaristan’ın Rusya’ya olan yüzde 75 özellikle Putin dönemindeki politik civarındaki doğalgaz bağımlılığı atılımı da düşünüldüğünde, enerji nedeniyle ikircikli davranmasının da alanının en merkezi figürlerinden biri neden olduğu birtakım sorunlar olmuştur. sonunda istenildiği hızla Rusya’nın bütçe gelirlerinin yaklaşık gitmemektedir. Aşağıdaki tablo konu üçte ikisini, “petrol, doğalgaz ve hakkında daha net bir fikir metaller” ihracat kalemleri edinilmesini sağlayabilir. oluşturmaktadır. Burada yanlış olan bir değerlendirme Rusya Federasyonu, hiç kuşkusuz ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle