Katalog

14 MART 2010 / SAYI 1251 5 Bir kendine dönüş hikâyesi “İşsiz”, yönetmen Türkan Derya Güven'in sergisinin adı. İçinde hem bir ego savaşını barındırıyor hem var olma sorunsalını hem de televizyon dünyasında görünmemenin üretmemekle eş sayılmasına itirazı. Fotoğraflar, Güven’in yoğun tempoyla çalıştığı televizyon dünyasından uzak kaldığı dönemi anlatıyor. Güven’in kendini keşfetme, toplumun sorunlarına dair farkındalık geliştirme macerasını da. Onunla bu yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? ESRA AÇIKGÖZ şsiz, İkinci Bahar, Yeditepe İstanbul ve HırsızPolis dizileriyle tanınan yönetmen Türkan Derya Güven’in sergisinin adı. Dünya sokaklarında yakaladıkları anları gözler önüne sererken kendi işsiz olma durumunu anlatıyor Güven. Sözünü ettiği işsizlik alışılageldikten biraz farklı. İşsizliğin yarattığı ekonomik imkânsızlıktan ziyade, var olmaya vurduğu darbeyi anlatıyor, televizyon sektörü gibi, hızlı tempolu, gözükmenin üretmekle eşdeğer tutulduğu bir sektörden uzaklaştığınızda içine sokulduğunuz “bir işe yaramama” durumunu... Bu sergi aslında onun için bir kendine dönüş, yaşama, zamana dair bir farkındalık. Şimdi biraz başa dönüp, serginin çıkış hikâyesini dinleyelim: “Bir televizyon dizisi yaparken günde ortalama 1718 saat çalışıyor, hiçbir şeye yetişemiyorsunuz. Hele bir de oğlum Ali Ateş dünyaya geldikten sonra sadece işe değil, hayatta hiçbir şeye yetişememeye başladım. Zamanın peşinde bir kovalamaca halindeydim. Diziden sonra ara verince birkaç ay kendime gelemedim. Devamlı bir eksiklik hissediyordum”. Bu duygu sık sık çevresindeki insanlar tarafından da hissettirilmiş Güven’e, “Sen niye bir şey yapmıyorsun?”, “Ne zaman bir şey yapacaksın?” sorularıyla. “Türkiye’de televizyon sektöründe iş yapıyorsanız” diyor, “bir dizinin yönetmeni olarak isminiz geçmiyorsa, ekranda gözükmüyorsanız ‘işsiz’ oluyorsunuz. Oysa insan sadece görünür olduğunda üretmiyor. Kendi içine döndüğünde daha fazla üretiyor”. O da “işsiz” olduğu dönemde, yazar Neşe Şen ile Kürk Mantolu Madonna’nın telif haklarını alıp onun üzerine çalışmış. Kendi kişisel hikâyesinden oluşan bir senaryo yazmış. Bir kısa film çekmiş. Ali Ateş’i büyütmüş ve yaşamaya devam etmiş, ama yine de aynı sorulara maruz kalmaktan kurtulamamış. Sadece sorularla değil, kendiyle savaşmak zorunda kalmış Güven. “İnsan çalışırken, ‘işi’ varken zamanın peşinde koşar ya da daha beteri zaman onu kovalar. Ama işsizken zaman insanın yanından geçer. Anlar yanından geçer... Yoğun çalışma temposundan sonra, ‘işsiz’liğin zamanına uyum sağlayabilmek, zamanla ilgili savaş çok ciddi zamanımı aldı aslında. Bir dönem, sürekli mutfaktaydım. İnsanları eve çağırıp yemekler yaptım. Hep rahatsız eden bir şey vardı, sanki bir şey yapmayınca işe yaramıyorum, var değilim... Orada bir ego savaşı da var. Yönetmen olarak, 150 kişilik grup size hizmet ediyor, her hafta ekranda isminiz yazıyor, İ insanlar yaptığınız şeyden bahsediyor. Aslında üstesinden gelmem gereken en zor kısım buydu. Hayatla, kendimle ilgili sorular sormaya vakit bırakmayan yoğun çalışma temposundan çıkınca, kendime dönmem zaman zaman çok zor oldu”. Bunu başardığında yaşadığı dünyanın sorunlarının da daha çok farkına varmış; AKM’nin yıkım mücadelesine, TEKEL işçilerinin yaşadıklarına... Bunda, daha “politik” olmayı bilmeyen oğlunun temiz, pür, direkt tepkilerinden öğrendikleri de etkili olmuş. Kendine daha fazla zaman ayırmaya, seyahat etmeye, kendiyle ilgili bir sürü şeyi tartıp biçmeye başladığı bu dönemde, kendini ifade etme çabasında fotoğraf ona yardımcı olmuş. Setteki yoğun, kalabalık kadroyla çalışmaya alışmış biri için, fotoğrafın yalnızlaştırıcı yanı da yeni bir deneyim olmuş tabii. Yazar arkadaşı Neşe Şen’in adını bulduğu sergi, Güven’in devamlı kovalamak zorunda kaldığı zamanı başka bir yönden yaşayışını, zamandan ona kalan anları anlatıyor. “Özel olarak tasarlanmış bir sergi değil aslında” diyor, “O kadar çok fotoğraf çekmişim ki, üç gün sabahlayıp sevdiklerimi ayırdım. Ressam Zerrin Tekindor’la paylaştım. O çalıştığı galeri ile konuştu, baktılar ve beğendiler. 100 fotoğraftan eleyip, 21 fotoğraf koyduk sergiye. Çok tanımlayamıyorum. Kimseyi değil, kendini mutlu etmek için çekilmiş fotoğraflar olduğunu söyleyebiliriz belki”. Yine de Güven için zamanın peşinde koşmadığı günler bitmiş artık. Şimdi bir dizi projesi, sinema filmi, belgesel ve sergi hazırlığı ile uğraşıyor. “Çok da dizi yapmak istemiyorum aslında, koşulları ağır ve zor. Biraz da protesto edebilmek istiyorum. Herkes şikâyet ediyor sektörün bu durumundan. Ama mesela bu koşullarda çalışmıyoruz desek... Artık konuşmaktan başka şeyler de yapmalıyız. Eğer çalışırsam, televizyonun gücünü, Türkiye için önemli kişi, dönem, kurum hikayelerini anlatmak için kullanmak isterim. Sezon başında Soner Yalçın’ın projesi Aziz Nesin’in hayatı üzerine çalıştık, ancak olamadı. Şimdi başka bir proje var, bakalım. Sinema projem için de 2.5 yıldır çalışıyorum. Yine koşturmacaya başladık” diyor. Yine de Güven’in aylaklık yaptığı, “işsiz” günlerindeki çalışmalarını görmek isterseniz yolunuzu Arnavutköy’deki Galeri Selvin’e düşürün. 3 Nisan’a kadar sürecek sergiyi, pazar ve pazartesi hariç, 11.0019.00 saatleri arasında gezebilirsiniz. G Galeri Selvin Tel: (212) 263 74 81 İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] C M Y B C MY B