Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Şarkıları yaş, cinsiyet tanımıyor, zamanı ortadan kaldırıyor. Dünyanın, yaşadığı ülkenin bugünkü halinden dertli. Şarkılarının bir meselesi olması da bu dert yüzünden. F tipi cezaevlerine itiraz ediyor, savaşa, işgallere de... Aşkı anlatırken de derinlere dokunmaya çalışıyor, insandaki en hassas yere... Vedat Sakman, şimdi de konser kayıtlarından oluşan “Konser” albümünde dinleyiciyle ortak meselelerde buluşuyor... rü para da kazanırsın... Önemli olan insana yakışan müziği üretmek. Sanatsal kaygı taşımak gerekiyor. Popüler müzik adına bu yapılanlar saçma. Eric Clapton da, Sting de popüler müzik yapıyor, ama tarz önemli. paralı pullu olmalısın. Halbuki bu kültür ya vardır ya da yoktur! Siz sosyal sorumluluk anlamında birçok etkinliklere katılıyorsunuz ve politik duruşunuz da çoğu zaman ön planda. Duyarlı olduğunuz konular sizi ne kadar etkiliyor? Aslında insan olarak hepimizin sorumlulukları var ve olup bitenleri gözün kapalı izleyemezsin. Apolitik durmak kadar utanç verici bir durum yok. Herkes politik bir duruş belirlemeli, elimizde gelecek nesillere bırakabileceğimiz bir ülke kalmalı. Bugüne baktığımızda görüyoruz ki çok da iyi bir gelecek beklemiyor bizleri. Adamlar dibimize kadar geldiler, bizim de evimizi başımıza yıkacaklar, haberimiz yok. Hâlâ insanlar düşünce suçundan yargılanıyor. Bunları insanlar biliyor mu? Geçen gün F tipi tecrit canlandırmasına katıldım. Tiyatral bir oyun oynandı. Yaklaşık 60 kişiydik. Oyun olarak da olsa bu durum belirli bir süre sonra sinir sisteminizi altüst ediyor. Bütün gün insanlara yüksek seste radyo ve kalp atış sesleri dinletiliyor. Bu ortamlarda insanlar yıllarca nasıl yaşatılıyor ve dayanıyorlar anlamıyorum. Bir çay içmek için dilekçe veriyorlar. Bu insanlık ayıbını çözmemiz gerekiyor. Genç biri olarak böyle bir ülkede hatta böyle bir dünyada yaşamak beni boğuyor. Siz gençken daha mı mutlu bir dünyada yaşıyordunuz, hayalleriniz daha mı umut doluydu? Dünyanın bu hale geleceğini hayal etmiyorduk. Biz böyle başlamadık hayata. Çiçek çocuklardık. Yaş ilerleyince daha da önemsiyorsun hayatı, öyle mi bitecek diyorsun. Umutsuzluk ve vahşet üzüyor beni. Bundan yüz yıl sonra nesiller; bizim atalarımız ne kadar barbardı diyecekler. Bana utanç veriyor bu durum. Onlar utanç duyacak bizlerden. Apolitik durmak, ne kadar utanç verici... Mutlu Hesapçı azı hayranlıklar sizi hayal kırıklığına uğratmaz. Şarkılarda dinlediğiniz gibidir... Vedat Sakman da öyle işte, ne hayallerinizi kırıyor ne de şarkılarıyla aranızda büyük bir duvar örüyor... Duruşuyla, yaşam felsefesiyle ve ürettikleriyle gerçek bir müzik adamı. Şimdi, yeni bir Vedat Sakman albümü var, İş Sanat’ta gerçekleştirdiği konserindeki canlı performans kaydı. Besteci, aranjör, prodüktör, söz yazarı Sakman’ın en bilinen 16 şarkısı kendi sesinden “Konser” isimli albümde bir araya geldi. 2002 yılında çıkarttığınız “Usulca”dan sonra, nihayet yeni bir albüm var elimizde... Bence de nihayet yeni bir albüm çıktı. İş Sanat’ta gerçekleştirdiğim konser kayıtlarından bir albüm yaptık. Dünyada bu tarzda çalışmalar yapılıyor, çok da iyi örnekleri var, ama Türkiye’de ilk. Sanatçıların konserleri özel kayıtlardır aslında. Arşivlerde mutlaka bu tarz kayıtların bulunması gerekiyor. Kısa zamanda yeni şarkılarımdan oluşan bir albüm daha gelecek... Sizin şarkılarınız insanın ruhunu başka türlü etkiliyor. Bir dinginlik geliyor ve bir şey okuyor gibi hissediyor insan kendini. Nasıl üretiyorsunuz? Özel şarkılar yapmak için yıllardır emek veriyorum. Bu nokta da edebiyat devreye giriyor. Şiir ve müzik birleştiğinde güzel bir şey çıkıyor ortaya. Bir dönem kentli ozanların ürettiği şekilde yapıyorum şarkılarımı, onlar gibi yaşıyor ve yaratıyorum. Edebiyat mutlaka meselenin içinde olmalı, insanı içine almalı, derinliklerine inmeli, yaşadığını hissettirmeli. B 16 yaşınızdan beri müzikle iç içesiniz, kırk yılı geride bıraktınız, dönüp geçen zamana baktığınızda ne hissediyorsunuz? Bir şey üretiyorsanız bu heyecan veriyor. Ben bu heyecanımı hiç kaybetmiyorum. Her geçen yıl yenilenmiş hissediyorum kendimi. Bu mesleğin yenilenme olduğunu düşünüyorum. Yetmiş yaşına da gelse insan, bir şarkı yaptığında her yaşta insana seslenebiliyorsun. Aynı zamanı yaşıyoruz, aynı duyguları paylaşıyoruz birlikte. Müzikle zaman ortadan kalkmış oluyor! ŞARKILARIMIN CİNSİYETİ YOK “Vedat Sakman Şarkıları” tanımlaması var; siz müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Benim müziğim klasik ve rock kökenli. Felsefesine inandığım, protest duruşumu yansıtan bir müzik yapıyorum. Şarkılarınızda kadınları onlardan yana durarak anlatıyorsunuz... Kadın duygularını iyi anlattığım söyleniyor. Ben şarkılarımın cinsiyeti olmadığına inanıyorum. Kadınlar daha duygusal ve dikkatliler, derinlemesine düşünebiliyorlar. Erkekler daha yüzeysel bakıyorlar. Belki de bu yüzden kadınlar daha derin algılıyor şarkılarımı! Duyguların evrenselliğine inanıyorsunuz, sözlerinizin derinliğinin kaynağı da bu mu? Sanat eşittir estetik aslında. Estetik olarak güzel görünmeli insanlar; fakat bu estetikliğin içinde kendinizi yansıtmıyorsanız, bu yanlış. Abuk sabuk müzikler için bu benim zevkim diyemezsiniz. Çiklet manisi gibi sözler yazmak çok kolay, üstelik bundan bir sü BİZ ÇİÇEK ÇOCUKLARDIK Herkes müzik yapıyor ve iyi müzik dinlemek artık bir ayrıcalık haline geldi. Yine de doğru olan işler insanlara ulaşıyor ve ayakta kalabiliyor mu sizce? Az da olsa evet! 15 milyonun yaşadığı bu şehir acınacak durumda. Bir iki caz kulübü var, onlar da benim bile gidemeyeceğim kadar pahalı. Bir kulüp açsanız çalacak grup bulamazsınız, koca ülkede caz müziği yapan çok az müzisyen var. Böyle olunca dışarıdan müzisyen getiriyorsunuz, o da masraflı bir durum. Caz müziğini sevmek için bu ülkede Bu albüm satılık değil... Ali Deniz Uslu ardanadam, hayata ve sisteme karşı duruşuyla Türkiye’deki rock müzikde özel bir yere sahip. Albümlerini ücretsiz dağıtacak kadar da muhalif. Yayımladıkları dört albümden yalnızca biri, geçen yıl yayımlanan “Dibini Gör” albümü yasal. Bu albüm pazara teslimiyet mi derseniz; onların yanıtı “müziğe daha fazla zaman ayırmak” oluyor. Şimdi, başta yeni albümleri “Kalbim Yok” olmak üzere, albümlerini daha fazla insana ücretsiz ulaştırmak için çalışıyorlar. Zardanadam, Karşı Festival Barışarock’ın başladığı günden beri de değişmez ismi. İkisi de muhalif, ikisi de alınıp satılmıyor, çünkü onlar özgürlüğe inanıyorlar. Önümüzdeki pazar Karşı Festival Barışarock’ta konser verecek Zardanadam grubundan Erbatur Çavuşoğlu, Tolga Kaya ve Cem Polat ile yeni albümleri “Kalbim Yok”u ve muhalif duruşlarını konuştuk. Z iş bizim de çok fazla vaktimizi alıyordu. Bir ara bu işlerle uğraşmaktan müzik yapamaz hale geldiğimizi fark ettik. O zamanlar resmi bir albümün bu yükü biraz da olsa sırtımızdan alacağını, daha çok müzik düşünebilmemiz açısından bir avantaj olabileceğini düşünmüştük, ama öyle değilmiş... Cem: Şimdi ciddi bir iş bölümü ve biraz da konser gelirleriyle ücretsiz dağıtım işinin altından tekrar kalkabileceğimizi düşünüyoruz. En önemlisi bunu yapmak istiyoruz. Yeni albümünüz “Kalbim Yok” için “satmaya kıyamayacağımız kadar değerli” diyorsunuz. Peki bu değerli albüme dinleyiciler nasıl ulaşabilir? Tolga: İsteyen herkes bu albüme sitemizden ulaşabilir. www.zardanadam.com adresinden tüm parçalar ücretsiz olarak indirilebiliyor. Şu ana kadar 6 binden fazla kişi, albümü indirmiş durumda. Erbatur: Eylül ayından itibaren CD dağıtımı da başlayacak. İlk etapta sınırlı sayıda 5 bin adet albüm basılacak. Konser gelirlerimizle bu rakamı 30 binlere taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’nin neresinde olursa olsun isteyen herkese, kargo ücretini karşılamak kaydıyla yeni albümümüzü göndereceğiz. Bu albüm, alınıp satılabilecek bir mal değil. İsteyenler sevdikleriyle paylaşabilir, çoğaltabilir. Dinleyicilerinizden gelen tepkiler nasıl? Tolga: Tepkiler çok iyi. Bir ya da iki parçanın öne çıktığı bir albüm değil, her şarkının fanatikleri var. Bu albüm size neler kattı ve nasıl bir süreç yaşadınız? Erbatur: Albümün oluşum sürecinde birbirimize daha çok kenetlendik. Kayıtları kendimiz yaptık. Tolga prodüktörlük görevini üstlendi. Bizim için oldukça öğreticiydi. Tolga: Hiçbir albümümüz için bu kadar e mek harcamamıştık. Öte yandan çok da keyifli bir kayıt süreci yaşadık. Bir de Deneyevi Stüdyosu’nu bize açan ve albümün oluşum sürecinde neredeyse her aşamada bize destek veren dostumuz Ergin Özler olmasaydı böyle bir albümü ortaya çıkartamazdık. Müzikal olarak neler değişti? Tolga: Zardanadam’ın çizgisini korumaya çalıştık. Öte yandan uzun zamandır hayal ettiğimiz birçok şeyi bu albümde uygulama fırsatı bulduk. Vokallerde çoksesliliğe gittik. Gitar partisyonlarını üç, hatta dört ses kaydettik. Önceki albümlerimizden daha iyi bir sound yakaladığımızı düşünüyoruz. BARIŞAROCK GEREKLİ! Başlangıcından beri Barışarock’a katılıyorsunuz. Bu karışı festivalin sizin için önemi nedir? Erbatur: Barışarock seyircilerle müzisyenlerin iç içe olduğu, hiç kimsenin maddi bir beklentisi olmadığı samimi bir festival. Toplumun farklı kesimlerinden insanlara açık. Ücretsiz olması da çok güzel. Çoluğunu çocuğunu alan, cebine çekirdeğini koyan genç yaşlı birçok insanı görebilirsiniz festivalde. Tolga: Gülen yüzlerle savaşa karşı şarkılar söyleyebilmek çok güzel. Üç yaşında bir kızım var, ilk Barışarock’a geldiğinde daha kırk günlüktü, şimdi üç yaşında ve bu festivali çok seviyor. Bu festivalde dördüncü kez çalmak gurur verici. Son olarak şu sıralar patladığı söylenen “popüler rock ve popüler festival” kavramlarından bahsedelim... Tolga: Rock müziğin patladığını söylemek için henüz erken. Çünkü Türkiye'de yurtdışında hayranları olan, on binlerce kişiyi stadyumlara doldurabilen rock grupları yok. Erbatur: Sadece medyanın, sponsor şirketlerin ve bazı yapım şirketlerinin yüzlerini rock müziğe çevirmesi durumu var. Bu destek ortadan kalktığında umarız Türk rock müziği ayakta kalabilir. Bunun olabilmesi için Türkiye’nin Barışarock’lara ihtiyacı var. Zardanadam dördüncü albümü “Kalbim Yok”u internetten yayımlamaya başladı. Albümün ücretsiz dağıtımı ise eylül ayında başlıyor. Hatta İstanbul dışındaki müzikseverler kargo masrafını öderlerse albüm evlerine kadar ulaşacak. Grubu canlı dinlemek isteyenler için en yakın tarih ise önümüzdeki hafta gerçekleşecek Karşı Festival Barışarock. Soldan sağa: Tolga Kaya, Utku Doğruak, Paşa Altın, Erbatur Çavuşoğlu, Utku Kırca, Cem Polat. Zardanadam, “Tamamböceği” ve “Korsan” albümlerini ücretsiz dağıtarak büyük bir başarı yakalamıştı, ama geçen yıl yayımladığınız “Dibini Gör” albümü yasaldı. Bu işte bir tuhaflık var derken “Kalbim Yok” albümü ile tekrar bedava dağıtıma başladınız. Derdiniz neydi? Tolga: Tamamböceği’nin 5 bin, Korsan’ın ise 7 binden fazla kopyasını dinleyicilerimize ücretsiz dağıttık. Bir grubun medya, menajerlik ve yapımcı desteği olmadan dinleyicileriyle müziğini paylaşabileceğinin, belirli bir ölçüde sesini duyurabileceğinin gösterilmesi bizim için önemliydi. Erbatur: O kadar çok CD’nin çoğaltımı, kapakların basımı, katlanması, torbalara yerleştirilmesi, kargo işlerinin takip edilmesi gerçekten emek isteyen, yoğun bir süreç. Bu Tabii o da ücretsiz... CUMHURİYET 06 CMYK