Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 Orson Welles’ten Kurosava’ya, Woody Allen’a pek çok yönetmenin sinemaya uyarladığı Shakespeare filmlerine bir yenisi daha eklendi. Michael Radford’un yönettiği “Venedik Taciri”nde Shakespeare hayranı Al Pacino, Jeremy Irons ve Joseph Fiennes oynuyor. Sabırsız 21. yüzyıl izleyicisi için anlaşılır hale getirilen film, bu hafta gösterimde... Aslı Selçuk 14 MAYIS 2006 / SAYI 1051 “Venedik Taciri” filminden... Shakespeare tükenmez... illiam Shakespeare’in yüzyılları kucaklayan klasikleri Hamlet, Macbeth, Othello, Romeo ve Juliet, 5. Henry, 3. Richard, Hırçın Kız, Kuru Gürültü bugüne dek çok sayıda tiyatro ve sinema yönetmeninin sürekli ilgisini çekti, birçok kez sahneye konuldu, beyazperdeye uyarlandı. Shakespeare’in en zorlayıcı oyunlarından sayılan Venedik Taciri (159697) karmaşıklığından ötürü, istekli olsalar bile yapıtın sinemaya aktarımı konusunda yönetmen ve yapımcıları caydırdı. Othello ve Macbeth’i sinemaya başarıyla geçiren Orson Welles, Venedik Taciri’ni ele aldı fakat sonunda filme dönüştürülmesinin güçlüğünü düşünerek girişimini yarıda bıraktı. Yapımcılar Cary Brokaw’la Barry Navidi projeyi 1984 ve Postacı’nın yaratıcısı Michael Radford’a açtılar. Sahnede ve sinemada hiç bir Shakespeare oyunu yönetmediğini, ancak Yahudi tefeci Shylock’u oynayacak doğru aktör bulunursa projeyle ilgilenebileceğini, geniş kitlelere ulaşamayacaksa bir Shakespeare uyarlaması yapmanın anlamsız olduğunu yapımcılara nazikçe söyler. Angels in America’da birlikte çalışırken Al Pacino’yla arkadaş olan Brokaw, Venedik Taciri konusunu aktöre açtığında onun da kendisi gibi Shylock’un ilginç bir karakter olduğunu ve artık onu oynayacak kadar yaşlandığını düşündüğünü söyler. Radford Pacino’nun adını duyunca filmi yönetmeyi kabul W eder. Yönetmen ve yapımcılar, oyuna en etkili yaklaşım konusunda aynı düşünceleri paylaşırlar: Trajik ve komik öğelerin gidiş gelişinde dinamik bir denge sağlamak ve dramayı canlı, anlaşılabilir kılmak. Radford, bir dostunun önerisine uyarak senaryoyu yazmak için Venedik’e gider: “Venedik’e ayak basınca oyunu nasıl ele alacağımı hemen duyumsadım, kent hâlâ 16. yüzyılda yaşıyor gibiydi. Büyük Shakespeare’le birlikte senaryoyu yazdım. Oyunu olabildiğince gerçekçi bir boyuta oturtmaya çalıştım. Böylece izleyici karakterlere, onların ikilemlerine, insani zayıflıklarına önem verebilirdi.” Gerçekçilik karakterlere kadar uzanır, oyuncular alışılmış hitabet tarzından uzaklaşıp doğal şekilde konuşurlar. Canlı, biraz sabırsız 21. yüzyıl izleyicisi için anlaşılır bir Venedik Tacir’i yaratılır. Bugüne dek oyunun Yahudi karşıtlığını düşünerek ondan uzak duran Pacino, oyunun derinine indikçe günümüz dünyasıyla ilişkisini ve ezilen herhangi birinin aşırı tepkisi olduğunu görmüş. Al Pacino’yla birlikte Jeremy Irons, Joseph Fiennes, Lynn Collins var. Sıkı bir Shakespeare hayranı olan Irons “En zengin malzemeye sahip yazar o, insanın koşullarını olağanüstü biçimde yazmış” diyor. Aşk, romantizm, mizah ama aynı zamanda ayrımcılık, önyargı, öç, bağışlama, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, kıskançlık, güven arama gibi derin temaları içeren hümanist Venedik Taciri 12 Mayıs Cuma günü gösterime girdi. Hamlet, Kral Lear, Othello ve diğerleri ir Laurence Olivier, yönettiği, yapımcılığını üstlendiği, oynadığı Hamlet’inde (1948) Shakespeare’in karakterinden uzak kendi yarattığı bir Hamlet’i oynadı diye eleştirildi, Ophelia’nın (Jean Simmons) duyarlı masumiyetiyse çok fazla çocuksu bulunmuştu. Tüm bunlara karşın film en iyi oyuncu (Olivier), siyahbeyaz sanat yönetimi, kostüm tasarımı Oscar’larını aldı. Rus Grigori Kozintsev’in Hamlet’i (1964) sinema tarihine en erkeksi Hamlet, Ophelia ile buluşmalarıysa en erotik sahneler olarak geçti. S Hamlet (1964), Grigori Kozintsev... Shakespeare tutkunu Kozintsev, film çekmesi yasaklandığı dönemlerde tiyatroda Hamlet, Othello, Kral Lear’i sahneledi. Filmini üç temel öğe demir, kaya, ateş üzerine kuran yönetmen demir ve zehiri melodramatik öğeler yerine tarihsel ve mantıksal yazgının öğeleri olarak kullandı. Rus aktör Innokenti Smoktunovski’nin Hamlet yorumu unutulmazlar arasında yer aldı. İtalyan sinema ve opera yönetmeni Franco Zeffirelli, Hamlet’inde (1990) Mel Gibson, Glenn Close, Alan Bates gibi ünlülerden oluşan bir oyuncu kadrosu kurdu. Ustası Olivier’nin yolunu izleyen Kenneth Branagh, 242 dakikalık bir Hamlet’i yönetti ve yorumladı, Gérard Depardieu, Kate Winslet, Billy Cristal gibi uluslararası oyunculardan kurulu filmini 65 mm. olarak çekti, 70 mm. formatında gösterime soktu, sonuç olağanüstü bir görsel derinlikti. Âşık Shakespeare’in (1998) senaristi Tom Stoppard, Rosencrantz ve Guildenstern Öldüler(1990) adlı dramatik komedisinde, kral amcasınca Hamlet’i izlemekle görevlendirilen Rosencrantz (Gary Oldman) ve Guildenstern’in (Tim Roth) çizilmiş kaderlerinden kaçamayan iki zavallı arkadaşın öykülerinde yazgıyı irdeledi. Hamlet gibi Macbeth de çok kez sinemaya aktarıldı. Orson Welles’in yönettiği ve oynadığı Macbeth’i (1948) Japon usta Akira Kurosava’nın Kanlı Taht’ı (1957) izledi. Roman Polanski, eşi Sharon Tate ve doğmamış çocuğunun şeytani Mason çetesince katledilmesinden sonra yaşadığı vahşeti Macbeth (1972) yorumuyla dışavurdu. Playboy’un yapımcısı olduğu trajedide Jon Finch ve Francesca Annis’in oyunculukları dikkat çekiciydi. Tom Stoppard’ın sahnelediği oyunun başarılı uyarlaması 15 Dakikalık Hamlet’i (1995) Todd Louiso çekti. Stoppard, Hamlet’le Macbeth’i Dogg’s Hamlet Cahoot’s Macbeth’de karşılaştırdı (Yön: Joey Zimmermann, 2005). Orson Welles’in Othello’sunun (1952) çekimi tam üç yıl sürdü. Zeffirelli, Guiseppe Verdi’nin Othello (1986) operasını Placido Domingo, Katia Ricciarelli gibi tanınmış operacılarla sinemaya uyarladı. Sahnede çok kez Iago ve Rodrigo karakterlerini yorumlayan İngiliz aktör Oliver Parker, tutku, kıskançlık, kuşku, cinayet dolu bu tragedyayı sinemada (1995) yönetti. Siyahi oyuncu Laurence Fishburne’le porselen beyazlığındaki Irene Jacob’un aşk sahneleri epey cüretkârdı, sinsi Iago’da Branagh’ı, Venedik dükünde Gabriele Ferzetti’yi izledik. Romeo ve Juliet tragedyası 1936’da George Cukor’ca çekilir, başrollerde dönemin ünlü oyuncuları Norma Shearer’la Leslie Howard vardı. Zeffirelli kendi versiyonunda (1968) hiç tanınmamış iki gence (Olivia Hussey, Leonard Whiting) başrolleri verir. Robert Wise ve Baz Luhrmann Hırçın Kız (1967), Franco Zeffirelli... III. Richard (1955), Laurence Olivier... çağdaş yorumlar yaptılar: Batı Yakasının Hikâyesi (1961) müzikali 10 Oscar kazandı, Luhrmann genç âşıkları şiddet, uyuşturucu, silah dolu günümüz dünyasına taşıdı. Tahtı ele geçirmek isteyen Gloucester dükü Richard’ın acımasız öyküsü 3.Richard Sir Olivier(1955) ve Richard Loncraine’ce (1996) yönetildi. Fransa üstüne sefer açan, 13 bin kişilik ordusuyla 50 bin Fransızı alt eden İngiltere Kralı 5. Henry’i Branagh yönetti, oynadı (1989). Al Pacino yarı dramatik belgeseli Looking for Richard’da (1996) 3.Richard oyununun provaları süresince oyunculuğu sorguladı. Julie Taymor, Romalı komutan Titus’un (1999) çıldırma öyküsünü yorumladı. Sir Anthony Hopkins, Jessica Lange gibi deneyimli, Jonathan Rhys Meyers (Maç Sayısı) gibi genç oyuncular bir aradaydı. Kral Lear tragedyasını Kurosava’nın (1985) yorumunda yaşlı kral, krallığını üç kızı yerine üç oğlu arasında bölüştürdü, zaman ilerledikçe erk hırsının getirdiği entrikalara, ikiyüzlülüklere, cinayetlere tanık olacaktı. Julius Caesar’ı (1953) Josepp L. Mankiewicz, Marlon Brando, James Mason, John Gielgud gibi yetkin bir oyuncu kadrosuyla çekti, suikast, çürüme, hırs, hile, politik entrika dolu bu şeytani ortamı Stuart Burge’da (1970) yorumladı. Shakespeare komedyalarına gelince onlar nedense tragedyaları kadar sinemaya aktarılmadılar. İlk kez 1929’da çekilen Hırsız Kız’da Sam Taylor, Mary Pickford’la Douglas Fairbanks çiftini oynattı. Elizabeth Taylor’la Richard Burton da Zeffirelli’nin versiyonunda (1967) etkileyici bir oyunculuk sergilediler. Kadınerkek ilişkilerini, cinsiyetler arası savaşımı anlatan Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı (1935) Max Reinhardt, Olivia de Havilland ve James Cagney’le gerçekleştirdi. Woody Allen’sa Bir Yaz Gecesi Seks Komedisi (1982) adlı serbest bir uyarlama yaptı. Michael Hoffman, başarılı yorumunda (1999) Kevin Kline, Michelle Pfeiffer gibi ünlüleri bir araya topladı. Shakespeare tutkunu Kenneth Branagh, Kuru Gürültü’yü (1993) es geçmedi, kendisiyle birlikte o zamanki eşi Emma Thompson, Denzel Washington, Keanu Reeves’le çok eğlenceli bir romantik komedi gerçekleştirdi. İnsanoğlunun var oluşundan bugüne dek değişmeyen ana sorunları, insan yapısındaki çeşitliliği, değişkenliği keskin, nükteli bir dille aktaran tüm çağların en büyük yazarı William Shakespeare sayısız sanatçıya, sinemacıya esin kapıları açmayı, etkilemeyi sürdürecek. Bu yazının içine giremeyen nice uyarlamalar var, onları unuttuk sanılmasın. CUMHURİYET 08 CMYK