Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MART 2006 / SAYI 1043 9 Yıllar ona ihanet etmedi! ALAIN DELON, sinemanın son 50 yılına damgasını vurdu. Kadınlarla ilişkisi de hayatı kadar karmaşık oldu. Sinemayı bıraktığını açıkladı, ama setlerden uzak kalamadı. 71 yaşında çektiği dizi reyting rekorları kırdı. Şimdi iki yeni filmle izleyiciyle buluşmaya hazırlanan Delon, İstanbul Film Festivali’nin konuğu olarak Türkiye’ye geliyor... Aslı Selçuk M utsuz bir çocukluk, yakışıklı ve etkileyici bir yüz, özgüven bunalımları, savaş yılları... Bir tesadüfle başlayan oyunculuk hayatının Alain Delon’un kendisini daha çabuk keşfetmesini sağladığı kesin. Yıllar sonra “Sinemada geldiğim yeri sanırım anneme borçluyum. Çevresinde hayranlık uyandıran, olağanüstü güzel bir kadındı ve sürekli aktris olmak isteğinden söz ederdi” diyor Delon, “Anneme hep ‘Edith, oğlun Alain ne kadar göz alıcı, ender bir güzellikte’ derlerdi. Bu kızının çirkin olduğu anlamına gelmiyordu, ama annemin aşk çocuğu bendim. Acılarıma, uzun süren yalnızlığıma karşın beni güçlü kılansa içimde taşıdığım, dıştan pek algılanmayan yanım oldu. İçimdekinin tam karşıtı olarak ilk bakışta dikkat çeken güzel bir fiziğe sahiptim. Önceleri kendimi anlamsız, değersiz, hatta gülünç bulurdum. Kendimi ancak ‘La Piscine’ (Sen Benimsin/ 1969) filminden sonra ilginç bulmaya başladım.” Alain Delon mutsuz çocukluğundan, annesiyle üvey babasının şarküterisinden ve Fransız taşrasından kurtulmak için 1953’te Fransız Deniz Kuvvetleri’ne katılır. Neredeyse hiç aile yaşamı olmamış bir genç olarak orduya kolay ısınır. On yedi yaşındadır, Çinhindi Savaşı’nda paraşütçü olarak yer alır, Dien Bien Phu’da savaşır. 1956’da savaş bitince Fransa’ya döner ve garsonluk, satıcılık, hamallık gibi gelip geçici işlerde çalışır. Yönetmen Yves Allégret, “Quand la Femme S’en Mêle”de (Kadın Karışırsa) ona küçük bir rol verir. Böylece 1957’de bir rastlantı sonucu sinemaya girer. 1958’de ise “Christine”de güzel yüzlü Romy Schneider ile birlikte oynar. Leopar. Claudia Cardinale, Alain Delon. YÖNETMENLERİN DELON’ U Oyunculuk serüveni 1960’ta ünlü sinemasanat adamı Luchino Visconti’yle tiyatroya da taşınır. Visconti’nin sahneye koyduğu “Ne Yazık ki Fahişe” oyununda yine Romy Schneider’le birliktedir. Bu çalışmanın oyuncunun büyük şansı olduğu açıktır. Visconti, onun bir aktörde olması gereken niteliklerini ilk kez orada ortaya çıkarır. 60’da René Clément’in bir Patricia Highsmith uyarlaması olan “Plein Soleil”de (Kızgın Güneş) melek yüzlü şeytan Tom Ripley rolüyle yıldızlaşır. Visconti ona çok şey katmıştır, unutulmaz filmlerinden “Rocco e Suoi Fratelli”de (Rokko ve Kardeşleri) başrol verir. Buradaki içe dönük, ekonomik oyunu, etkili yüzü onu unutulmaz kılacaktır. Artık güzel erkekjön rollerinin pembe görüntüleri geride kalmış perdeye seçkin yönetmenlerin aktörü olma yolundaki bir Alain Delon gelmiştir. “L’ éclipse”te (Batan Güneş) Michelangelo Antonioni, “Il Gattopardo”da (Leopar) tekrar Visconti’yle, “Mélodie en Soussol”da (Vurgun) JeanPierre Melville’le çalışır. 1968’de yeniden tiyatro sahnelerindedir. “Oyuk Gözler”de oynar, fakat Mayıs 68 olaylarından ötürü 22 gösterimden sonra perdeler kapatılır. Boks maçları düzenler, at yarışlarına katılır. Ticari gişe getirisini yitirmek istemeyen Delon, bir yandan da sanatsal değeri olan çalışmalarda yer alır. Joseph Losey’in “Mr. Klein” (Kaderi Arayan Adam/1976) filminin hem yapımcısı olur hem de Yahudi antika satıcısı Bay Klein rolünde unutulmaz bir yorum sunar. 1978’de kendi markasını yaratır, AD ile erkek parfümünü, ardından Le Temps d’ Aimer’yi (Sevmek Zamanı) piyasaya çıkarır. Bunları içki, saat, gözlük, hazır giyim, sigara, büro malzemeleri izler. Yapımcılığı ilk kez, 1964’te “L’ Insoumis”iyle (Başeğmeyen) üstlenir ve 1990’a dek 26 filmin yapımcısı olur. 1981’de yapımcılığa yönetmenliği de ekler, çektiği iki film “Pour la peau d’ un flic” (Bir Aynasızın Postu İçin) ve “Le Battant”ın (Tetikçi) başrollerinde de o vardır. 1984’ te Bertrand Blier’nin Notre Histoire’ında (Ayrı Odalar) yine oyuncuyapımcıdır, filmdeki etkileyici yorumu ona 1985’in en iyi erkek oyuncu César’ını kazandırır. Dalida ile Paroles, Paroles şarkısını seslendirir. 1995’te Berlin Film Festivali’nin Altın Ayı Onur Ödülü’nü, Fransız hükümetinden de Légion d’ Honneur nişanı alır. Döneminin ünlü oyuncularından, hatta kadınlar arasında kendisiyle bir tercihte söz konusu edilen Jean Paul Belmondo ile ilk kez 1974’te Borsalino’da oynarlar, 24 yıl sonra, 1998’te “Une Chance Sur Deux”de (Yarım Şans) yine beraberdirler. “Sinemada söyleyeceğim her şeyi söyledim. Kariyerim şimdi arkamda uzanıyor. Artık yaşlı bir kurdum ve yaşlı kurtlar sessizlik ister” diyen Delon, 1999’da sinemayı bıraktığını açıklar. Oysa Ocak 2001’de Fransız ulusal kanalı TF1’deki “Fabio Montale” dizisinde emekliliği yakın olan Marsilyalı komiser rolüyle yeniden sevenlerinin karşısına geçer. Dizi, yüzde 47.6 oranında reyting alır, kendi deyimiyle 71 yaşındaki bu yaşlı kurdu, hayranları unutmamıştır. “Ben bir yıldız değilim, oyuncuyum. Yıllar boyunca insanların beni sadece güzel yüzlü ve yakışıklı bir erkek olarak görmemeleri için didinip durdum. Bu gerçekten yorucu bir savaştı, yine de sonunda bu savaşı kazandım. İzleyenlerin beni karşılarında bir aktör olarak görmelerini, yaşamının her Vurgun. anını kameranın önünde geçirmek isteyen profesyonel bir aktör olarak tanımasını istedim. Öyle bir oyuncu ki, yönetmenin ‘cut’ (kes) sesini duyunca mutsuzlaşan biri...” Aktörlük yaşamı süresince hem kitleleri hem de seçkinleri etkilemeyi bilen Delon, düzeyli yapımların yanı sıra ticari aksiyonlarda da oynar, yine de iyi filmlerin yakışıklı aktörü, ticari sinemanın usta oyuncusu olarak kalabilmeyi başardı. Sinemanın büyük yönetmenleri L. Visconti, M. Antonioni, J. Losey, Louis Malle, Valerio Zurlini, JeanLuc Godard, Agnès Varda, Volker Schlöndorff ile çalışan Alain Delon, 2007’de “Astérix Olimpiyatlarda” filminde İmparator César olarak karşımıza çıkacak, ardından da “Bir Numaralı Halk Düşmanı” filminde oynayacak. ANNEM EDİTH... Alain Delon, 8 Kasım 1935’te Fransa’da Sceaux’da doğdu. Annesi Edith’le babası Fabien, Alain dört yaşındayken ayrıldılar. “Babam bizim için hem her şeydi hem de hiçbir şey.” diye anlatıyor babasını Delon, “Onun işlerinden asla haberimiz olmazdı. Değişik şirketlerin yöneticisiydi, sıra dışı ve serüvenciydi. Bir gün annemle tartıştı, kısa zaman sonra da çekip gitti.” Alain’in güzeller güzeli annesi Edith, çocuk bakıcılığı yapmaya başlayınca Alain’i bir aileye evlatlık verir. “Geçici ailem bir tutukevinin tam karşısında oturuyordu. Oyun alanım tutukevinin avlusu, oyun arkadaşlarımsa gardiyanların çocuklarıydı. Büyürken yeni aileme sıkıntı vermeye başlamış olmalıyım ki beni yatı lı bir Katolik okuluna gönderdiler. Annemse yeni bir evlilik yaparak şarküteri dükkânı işletmeye girişti. Yeni kocasından bir kız çocuğu doğurdu. Kendimi artık bir hayvan gibi yalnız, kimsesiz hissediyordum.” 1964’te oyuncu Natalie Canovas ile evlenir, ondan Anthony adında bir oğlu olur. 1968’de Natalie’den boşanan Delon, ikinci evliliğini 19 yıl sonra 1987’de seslendirdiği “Comme au Cinéma” (Sinemadaki Gibi) şarkısının tanıtım klibinde tanıştığı Hollandalı aristokrat manken Rosalie Van Breemen ile yapar. Rosalie’den iki çocuğu olan oyuncu, oğluna AlainFabien adını koyar, böylece kendi adıyla babasının adını bir araya getirmiş ve sonunda geçmişiyle barışmıştır. “İlk kızım Anouchka’nın annesiyle karşılaştığımda 55 yaşındaydım” diyen Delon’u Rosalie 2002’de boşar. Bugün Delon hem dede hem de üç çocuk babası. Sen Benimsin. Alain Delon, Romy Schneider. Mireille Darc, sevgilim... “Yirmili yaşlarımda kendimden on yaş büyük kadınlar bana daha çekici gelirdi. Üç yıl birlikte yaşadığım Brigitte Auber, benden 14 yaş büyüktü. Yves Allégret’nin karısı Michèle Cordoue ise on yaş. Yirmi beşimdeyken ellisindeki bir albay eşiyle birlikteydim. 65’ime geldiğimde onlar da 80’lerine basmışlardı. Ne yaparsınız dişil güzelliğe tutkunum” diyor Fransız sinemasının efsanevi jön prömiyesi. “Geçenlerde 2030 yaşındaki hayranlarım çevremi sarmış anne ve babaları için imzalı resimlerimi istiyorlardı. Aralarından biri de ‘Size deli olan büyükannem için istiyorum’ dedi, bu ilk kez oluyordu.” Alain, Romy Schneider’le “Christine” (1958) filminin setinde tanıştığında genç kadın yeni ünlenmeye başlamıştı. 195964 yılları arasında onunla tutkulu bir aşk yaşayan Delon, 64’te tanıştığı Natalie Canovas için Schneider’ı terk etti. Genç yıldızın büyük aşkını unutmasıysa yıllarını aldı. Natalie’yle birlikteyken ise 15 yıl sürecek ve özel bir arkadaşlığı paylaşacağı Mireille Darc’la tanışır. Darc da ilk karısı gibi oyuncuydu. İlişkisi süresince çok sayıda kadınla birlikte olan Delon, sevgilisinin tüm bu ilişkilerini bildiğini söylüyor: “Mireille zeki bir kadındı, kıskançlık gösterileri yapmadı. Benden Mireille Darc ve Alain Delon... önce onun da özgür bir cinsel yaşamı vardı. Aktrisler, yıldızcıklar, figüranlar, set ortamını ayrıntılarıyla biliyordu. Ben, çekim boyunca kimseyle birlikte olmam, ya öncedir ya da sonra. Kameranın önünde olup bitenlere sevgilime olan özel duygumun yansımasını istemem. Mireille çekimden sonra sevgilim oldu. Nerdeyse aynı tip kadınlardan hoşlandım diyebilirim, aslan burçlu kadınlar beni cezbetti. Mireille dışında çocuklarımın anneleri aslan burcuydular ve beni öldürdüler.” Brigitte Bardot, Jane Fonda, Shirley MacLaine, Anne Parillaud gibi ünlülerle birlikte olan Delon, hem kadınlar hem de erkekler için çekiciydi. Adı 1968’de bir cinayet, esrar ve seks skandalına karıştı. Koruması Stefan Markovic’in cesedi başına kurşun sıkılmış olarak bir çöp bidonunun içinde bulundu. Bir ara Markovic’in Delon’un sevgilisi olduğu, onu Delon’ un öldürdüğü bile konuşuldu. Soruşturma bitiminde kendini aklayan oyuncunun ününe gölge düşmedi, ama izleyicilerinin gözünde serseri, kabadayı, sert, bıçkın karakterlerin adamı olarak kaldı... Alain Delon ve Luchino Visconti... Ne Yazık ki Fahişe (1961) ve Oyuk Gözler (1968) adlı tiyatro oyunlarında... CUMHURİYET 09 CMYK