02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19 MART 2006 / SAYI 1043 3 Detayları yorumlamak Esra Açıkgöz T asarım son yılların çok duyulan kelimelerinden biri. Takı, mobilya, kıyafet, kalem hatta yemeklerin yanında bile bu kelimeyi bulmak mümkün. Geleceğin meslekleri arasında, üniversitelerin gözde bölümlerinden biri. Loft Tasarım Yöneticisi Erkan Ak içinse, tasarım detayları yorumlamak, farklı tarzları ortaya çıkarmak. 94’lerden itibaren Türkiye’nin gündemine gelen tasarım için “Bunda, tekstildeki patlama dönemi etkili oldu” diyor. Ak, Loft ile üniversite yıllarında tanışmış, “O zamanlar Loft sadece İzmir’de satılıyordu. Ben de kesimlerini, tarzını sevdiğim için İstanbul’da okurken İzmir’den Loft aldırırdım” diyor. Erkan Ak ile tasarımcılık ve tasarımları hakkında konuştuk... Kimya mühendisliğinden mezun olduğunuz halde tasarımcı olarak çalışmaya başlamışsınız. Mühendisliğin tasarımcılıkta yararı oldu mu? Pratik düşünme ve çözüm bulma yeteneğimi geliştirdi. Bu da benim meslekte şu anki konumumda olmamı, hızlı üretip, hızlı karar vermemi kolaylaştıran en önemli etken. Genelde tasarımcılık ve moda bölümünden mezun olanlar çok düşünür, o bölümler daha çok sanatçı yetiştirir, onlar da çok uçar. İki yıl gittiğim tasarım kursunda biz de öyleydik, ancak bunu iş olarak yapıyorsanız, ayağınızın yere basması ve hızlı düşünmeniz gerekiyor. Bütün dünya markaları Türkiye’de mevcut ve siz onlarla aynı hızda hareket etmek zorundasınız. Tasarımlarınızda nelere dikkat ediyorsunuz? Loft’un geçmişi 15 yıl öncesine dayanıyor. Biz insanlardaki Loft imajını bozmayan, ama çıkan yenilikleri içinde barındıran, başkaldıran bir ruh yapısını günümüzün renkleri ve kumaşlarıyla buluşturup yorumluyoruz. Mesela, bu yıl dört temadan oluşan bir koleksiyonumuz var. Birincisi Çinli baskıların, aplikelerin, baskı ile nakışın bir arada değişik tekniklerle kullanıldığı “Tokyo” teması. Bir de “Londra” teması var. Öncelikle spor markası olduğumuz için rahatlık ve kullanılabilirlik önemli. ERKAN AK, Loft’un Tasarım Yöneticisi. Onun tasarımlarında detaylar, farklılık ve rahatlık önemli. Esin kaynağı, hayatın ta kendisi... Kimi zaman bir savaştan, kimi zaman bir gazete haberinden ya da moda fuarından besleniyor. lediği programlar sayesinde günü gününe dünyadaki bütün modaları takip edebiliyoruz. Bazen bunlardan esinleniyoruz. Bazen de gazetelerdeki günlük olaylar ya da mesela bir yerde bir savaşın olması, uzaya fırlatılacak bir füze tasarımlarımıza yansıyabiliyor. Bunlardan daha önemlisi, Londra’daki sokak modası. Londra’da 7 milyon kişi yaşıyor ve bunlardan 5 milyonu modayı takip ediyor. Haftada bir vitrinlerin değiştiği tek ülke, çok hızlı tükenen bir market. Bir söz vardır, “Moda Londra’da çıkar, Paris’te şekillenir, İtalya’da hayat bulur”. Bütün bunlar bir done oluyor. Sonuçta burada bir ekiple çalışıyorum, birbirimizi de besliyoruz. Peki hızlı tüketim tasarımı nasıl etkiliyor? Bizi, çok hızlı hareket etmeye, artık kendimizle yarışmayı bırakıp, dünya ile yarışmaya zorluyor. Bir yandan da dünya ayağımıza geldiğinden, herkes birbirinden yararlanıyor. Kıyafetine bakarak insan analizine girişiyor musunuz? Evet, zaten herkes kendi kıyafeti ile bütünleşiyor. Bu özellikle de son yıllarda görülen bir durum. Mesela, 80’li yıllarda herkes birbirinin fotokopisi gibiydi. Televizyonda spikerde gördüğümüz vatkalar, saçlar bir anda kadınların üzerinde olurdu. O zaman sadece TRT vardı, şimdi özel kanallar, uydu kanalları var. Her şey o kadar çok ki, o çokluğun ortasında insanlar tek tip olmaktan da sıkıldılar. Kot önceleri gençlerin tercih ettiği bir kıyafetti, ancak artık bu durum değişti. Bunu neye bağlıyorsunuz? Artık insan ömründeki genç, orta yaşlı ve yaşlı kavramları ve yaşam biçimi değişti. Şimdi benim kuşağım 35 yaşında kot giyiyor, oysa bizden bir önceki kuşakta, 35 yaşındakiler daha klasik giyiniyordu. Eskiden toplum olarak çevreyi çok dikkate alırdık, katı kavramlar vardı. şimdi insanlar daha özgürleşti. Üstelik artık çok tempolu yaşıyoruz. Jean de bu tempoya ayak uyduruyor, kirlenmiyor, ütü gerektirmiyor, rahat. Çok çabuk eskimediği için de avantajlı, çünkü eskisi de makbul. TASARIMIN KALBİ LONDRA... Hedef kitleniz nedir? Loft’u, Diesel, Energie, Reply’den alışveriş yapamayan kitleye yaymak istiyoruz. En azından benim düşündüğüm hedef o. Baskılarımızı, tasarımlarımızı ona göre yapıyoruz. Detayları içinde barındıran, farklı kıyafetler yaratıyoruz. Bir kot üzerinden o kadar çok şey yaratıldı ki, insan daha ne yaratılabilir, diye düşünüyor. Siz tekrara düşmemeyi nasıl sağlıyorsunuz? Her şeyden önce her gün yeni bir teknik bulunuyor, geliştiriliyor. Sürekli fuarları izliyoruz. Ayrıca, büyük tekstil firmalarının iz EDİTÖR’DEN S emra Can bugünkü karikatürünü hayatla başa çıkamayan kadının kaybolma isteği üzerine kurmuş. İki seçenek sunmuş karakterine; ya anne karnına dönecek ya da bir erkeğe gidecek... Anne karnından kopuş iki cins için ilk ve büyük travma, yine iki cins için de en güçlü istek o karna, yani sığınağa dönüş... Öteki cinse sığınma ise daha çok kadınca bir arzu, kadın hayatta kendine açtığı, açabildiği yer ancak gölgesi kadar olunca yine bir çatı arıyor kendine. Çatısız kadınların güneşle değil de, güneşle aralarına giren karaltılarla bir dertleri var. Bu karaltılar gelenekler, geleneklerle göbek bağını koparmadan modern olmaya çalışan gündelik hayat ve yeniden, yeniden üretilen kadına düşman kavramlar, imgeler... Aldatmak ya da aldatılmak o kavramlardan biri işte. Elbette insanlık tarihi kadar eski ve arkasında derin bir keder, öfke, intikam arzusu var. Tragedyaların gücü en çok da ihanet hikâyelerinden geliyor. Ama bugün aldatmak ve aldatılmak acıdan öte seyirlik bir malzeme ve ancak taşıyıcısı bir kadınsa seyircisi çoğalıyor. Aldatansa cezası, aldatılansa gözyaşları, öfkesi vitrine çıkarılıyor. Sanem Çelik, kameraların karşısında başını arabanın koltuğuna gömmeye çalışıyor örneğin, “suçu” baştan kabullenerek. Esra Akkaya ise gözyaşlarını daha bir dışarıya akıtıp “mağdurluk” gömleğini giyiyor. Kudret Sabancı ise bir erkek olarak durması gerektiği yerde, elini ateşten uzak tutuyor. Hiçbiri çıkıp “Bu üç kişilik bir yara” diyemiyor, aldatma ve aldatılmanın insan doğasına rağmen üretilen kavramlar olduğunu, ayrıca sağlam görülen çatının altında daha ağır yaraların açıldığını söyleyemiyor. Bu yüzden kadınlar hep birbiriyle savaşıyor. Bu savaş şiddetlendikçe, güzellik ve gençlik silahlarına sarınıyor, hızla yaşlı ve “çirkin” kadınlar göz önünden çekiliyor. Yazarın genç ve güzeli isteniyor ressamın, terzinin, kasiyerin, muhabirin, şarkıcının, avukatın, doktorun, oyuncunun, öğretmenin… Güzellik tanımına yüklenenler arttıkça, gençlik yaşı düşüyor. Geriye, kozmetik ve estetik pazarına üşüşen, giderek yabancılaştığı bedeniyle ne yapacağını bilemeyen, kapatıldığı vitrinin camlarına yapışmış huzursuz ve mutsuz ruhlar kalıyor... O ruhlar, kendi yeteneklerini, varlıklarını kuşanabilmek için, vitrini kırmak zorundalar, ama... Evet, vitrin kolay kırılmıyor... Bütün olup biteni görmek, “Ben artık bu oyunda yokum” deyip kendi oyununu kurmak cesaret istiyor. Özlem Altunok’un röportajında okuyacağınız Şerif Sezer işte o cesur kadınlardan. “Yol” ve “Her Şeye Rağmen” dışında başrolde oynatılmadı. Hiçbir film onun üzerine kurulmadı, tıpkı Serra Yılmaz ve Füsun Demirel gibi. Üçü de güçlü oyuncu, üçü de güçlü birer kişilik. Ne istediklerini biliyor ve tercihlerine göre yaşıyorlar. Elbette gözleri hep başrolde, ama ne kendilerini, ne de seyirciyi aldatıyorlar! Berat Günçıkan [email protected] Cumhuriyet DERGİ* İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazı İşleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / İstanbul İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Cumhuriyet Reklam (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 *Cumhuriyet Gazetesi’nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet. com.tr CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle