02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

29 OCAK 2006 / SAYI 1036 7 Teoman’dan anneler ve oğullarına... Teoman’ın yeni albümünün adı “Renkli Rüyalar Oteli”. Melankolik melodilerine yalnızlığı, aşkı, cüretkâr sözlerle seksi katan, bazen de kaybolanları ya da kendini arayanları yansıtan Teoman, müzik dünyasının çok konuşulan isimlerinden. Eleştirilerden bıkkın, sigarayı bırakmayı deniyor, ama olmuyor... nem çok fazla konuşulmuştunuz. Yoksa sigarayı bıraktınız mı? Sigarayı bırakmayı istiyorum. Biraz azalttım, ama olmuyor. Belki zamanla bunun üstesinden gelebilirim. O tartışmalara gelirsek bana dava açanlara bir yerde hak veriyorum. Sahnede sigara içmek pek hoş değil, ama bana attıkları iftiralardan çok rahatsız oldum. SENARYOYA EVET, OYUNCULUĞA HAYIR Müzikten oyunculuğa, senaristlikten yönetmenliğe kadar bir çok yerde kendinizi denediniz. Bunun sebebi merak mıydı, tatminsizlik mi? Aslında hepsi. Tanıyanlar bilir, ben boş duramam. İşim olmayınca bunalıma girerim. Etrafımda hiçbir şey yapamadan mutlu olan insanlar var. Belki o da çok güzel bir duygu, bazen öyle yaşabilmeyi isterdim, ama mümkün değil. Çocukluğumdan beri bunu oyun gibi görüyorum, tüm bunları da zevk aldığım için yapıyorum. Zannediliyor ki bunları yaptıktan sonraki geri dönüşler beni mutlu ediyor. Sonuçlar benim için çok zevksiz. Mesela albüm tamamlansın piyasa dağıtılsın, aldığım haz bitiyor, sonrası ise bir ölünün sırtından para kazanmak gibi geliyor. Konserlerde onları çalarken çok keyif alıyorum, ama kafamda yeni düşünceler de başlamış oluyor. Albüm çıktığına göre yeni fikirleriniz başlamış olmalı, ilerde neler var? Önümde üç proje var, biri Bülent Ortaçgil ve Teoman konserleri, bir de benim şarkılarımı başka müzisyenlerin söyleyeceği, ama aranjmanlarını benim yapacağım bir albüm. Bazılarının pek hoşuna gitmeyecek, ama yine senaryo yazıyorum. Bu sefer oyuncu olmayacağım, bu hem film hem de benim için pek faydalı olmuyor. Ali Deniz Uslu T eoman müzik dünyasında farklı bir yere sahip. Müzikten oyunculuğa, yönetmenlikten senaristliğe kadar birçok alanda ürünler veriyor, ama onun için önemli olan sonuçlar değil sonuca ulaşmak için harcadığı emek. Çıkan albümlerinden para kazanmayı bir ölünün sırtından para kazanmaya benzetiyor. Yeni albümü “Renkli Rüyalar Oteli” ise tam bir Teoman klasiği. Müzisyen bu albümünde anneler ve oğullar için yazdığı “İki Çocuk” parçasında, 1980 yılında vurulan jandarma erini ve onu vurduğu öne sürülen, sonra da idam edilen Erdal Eren’i buluşturmuş. Albümde ayrıca “çocukluk kahramanım” dediği Barış Manço’nun “Unutamadım” şarkısı ve Sarah Nile Cameron ile yaptığı “Aşk Kırıntıları” isimli bir parça var. Biz de Teoman’la yeni albümü üzerine konuştuk. ce aklıma gelmişti. Sözleri yazmak için ise geçmişime dönüp uygun yaşanmışlıklar buldum. Yapmak istediğim şehrin koşuşturması içinde birkaç günlüğüne buralardan ve hatta kendimizden uzaklaşıp gidebileceğimiz bir yer yaratmaktı. Renkli Rüyalar Oteli de kendimizi burada bırakıp gidebileceğimiz, sadece giden sevgililerin yaşadığı ve kimselerin bunu fark etmediği güzel bir yer aslında. “Aşk Kırıntıları” parçanızda da kulaklarımız Şebnem Ferah’ı arıyor, ama farklı bir ses şarkıya hayat vermiş. Bu değişiklik niye? Bunu diziye dönüştürmek istemedim. Bu sefer onunla yapmazsam kimle yapabilirim deyince de aklıma Sarah Nile Cameron geldi. Onun sesini ve yorumunu dinlediğimde çok beğenmiştim, ama önümüzdeki çalışmalarda Şebnem kabul ettiği sürece düetlerimiz olacak. Düetlerin sizin için özel olan yanı nedir? Söz yazarlığı açısından bir çok avantajı var. Monolog anlatımdan diyaloğa geçebiliyor ve bu şekilde de ayrı bir perspektifi rahatça verebiliyorum. Duygu akışı farklı seslerle daha etkileyici oluyor. Onlar benim küçük parçalarım. Zaten hepimiz ayrı katmanlardan oluşuyoruz. Ne çok iyiyiz ne de çok kötü. Bir karakter tanımladığımda ise çelişkileri beraberinde yaşıyorum, ama şarkıyı yazarken olduğum kişi yalnızlığı seven duygusal ruh halim. Biraz da, daha eski zamanlardan, daha duygusal olduğum kişiden çalıyorum. Masanızda Allen Carr’in “Sigarayı Bırakmanın Kolay Yolu” kitabı var. Sahnede sigara içtiğiniz için bir dö ONLAR ÖLDÜKLERİ YAŞTA KALDILAR “İki Çocuk” şarkınızdan bahseder misiniz? Erdal Eren, dava esnasında ve asılmadan önce de çok kahramanca tavırlar sergilemişti. Olayların olduğu dönemde ben 12 yaşındaydım ve o bizim evde çok konuşulan bir figürdü. O sıralar hapisteydi. Bir de Erdal Eren ile baba tarafından aynı köydendik. Onun hakkında bir şarkı yapmayı hep istemiştim, şarkıyı yazmaya başladığımda aklıma vurulan asker takıldı, ona da üzüldüm. Sonra da bunu solcu ile sağ kavramları dışında düşünmem gerektiğini anladım. Yani fikrim olmasa da bakış açım değişti. Çocuklar ölüyordu ve anneler bu acıları çok derin yaşıyorlardı. Dönemin koşullarında korkunç bir yargılama vardı, faşist bir şekilde inanılmaz olaylar oluyordu. Onlar bu fırtınada kaybolan gençlerdi. Ölen asker, sadece vatani görevini yapmak için orada bulunuyordu. Erdal ile tanışsalar büyük ihtimalle iyi arkadaş olacaklardı ama böyle bir trajedinin kahramanları oldular. Onlara küçük çocuklar diyorum çünkü onlar öldükleri yaşlarında kaldılar. Biz ise büyüdük. Eren’in annesi ise hâlâ rüyalarında oğlunu öldüğü yaşta görüyormuş. Ben de bu şarkıda boşu boşuna ölen bu çocukların ve perişan olan annelerinin hikâyesini yazdım. Özellikle anne figürü üstünde sıkça duruyorsunuz. Annenizle çok özel bir ilişkiniz varmış. Yaşananlar sizi bu açıdan da etkilemiş olabilir mi? Evet, annemle birbirimize çok bağlı ve derin bir ilişkimiz olduğu için bunu böyle görüyorum. O döneme ait istatistikler, ne kadar insanın öldüğü gösteren rakamlar bize donuk başlıklar gibi geliyor. Halbuki insan ilişkileri açısından, anneler ve oğullar olarak baktığımızda bu ölümler çok daha farklı bir anlam kazanıyorlar ve işte o zaman benim kalbime çok dokunuyorlar. Şarkı sözleriniz her zaman derin ve melankolik. Bu sözlerdeki siz misiniz, yoksa olmak istediğiniz kişi mi? Müzik dünyasında en tartışılan isimlerinden birisiniz. Sizi sevenler kadar sevmeyenler de var. Eleştirenler ise çok fazla. Niye bu kadar farklı bir konumdasınız? Bana karşı bir inançsızlık var. Beni dinlemeyenler de, izlemeyenler de rahatça eleştirme hakkını kendinde görüyor. Beni dinleyerek eleştirenleri saygıyla karşılıyorum. Geçenler de bir arkadaşım bana çok şey yapmak istediğimi ve yaptıklarımı da samimiyetsiz bulduğunu söyledi. Sık albüm yapmamı eleştirdi. Günümüzde samimiyet klişesi anahtar kavram ve herkes bunun üstünden konuşmayı seviyor. Gerçi ben bunu sık albüm yapmakla bağdaştıramadım, ama düşünüyorum da benim sevdiğim müzisyen haftalık albüm çıkarsa dahi ben koşar onu alırım. Bunun neresi samimiyetsiz ki? Ama artık ben de neden aramaktan bıktım ve merak da etmiyorum. BU OTELE HERKES GİTMELİ... Yeni albümünüz “Renkli Rüyalar Oteli” ismiyle bile “Teoman” kokuyor. Peki bu otel nerede ve orada kimler kalıyor? Albüme adını veren bu şarkı için aklımda çok önceden birkaç fikir vardı. Biri altı yıl önce Söğüt’te geçirdiğim bir tatilden kalma anılardı. Orada kaldığım yer otel değil bir pansiyondu, ama yabancı filmlerden aşina olduğumuz bir havası vardı. Şarkının ismi sözlerden ön CUMHURİYET 07 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle