22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Feminist gazetecilikte 10 yılı geride bırakan Pazartesi, şimdi internette... PAZARTESİ ile değiştik Özgür Erbaş eminist yayıncılıkta 10 yılı geride bırakan Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi, artık internette yayına devam edecek. Kapanıyor söylentisi çıkınca pek çok gazete ve televizyondan aranmışlar, kapanmıyor deyince de kibarca telefonlar kapatılmış. Genel Yayın Yönetmeni Beyhan Demir, “Bu ülkede Pazartesi’nin içeriği, mücadelesi değil de kapanması haber değeri taşıyor demek ki” diyor ve ekliyor, “Kimse sevinmesin, kapanmıyoruz, sadece internete geçiyoruz”. Kararda dağıtım ve maddi sorunlar kadar “google egemenliği” de etkili. “Çünkü” diyor Demir, “İnternette yoksan, tamamıyla yok olduğun bir döneme girdik. Ayrıca dağıtımın insafına kalmadan çok geniş bir çevreye ulaşabiliyorsun”. Sitede yazıların yanı sıra, forum alanı ve kadınlar için önemli belgeler de yer alacak. Tabii kâğıt ve mürekkepten vazgeçmek o kadar kolay değil. Pazartesi de belli aralıklarla seçki yayımlamaya karar vermiş, hatta ilk seçkinin konusu aşk. Bugüne kadar olduğu gibi Pazartesi yine tüm kadınları bekliyor www.pazartesi.org adresinde. Peki, on yılda Pazartesi kadınlar için ne yaptı, kaç kadının düşüncelerine, dolayısıyla yaşamına yön verdi? Nermin Yıldırım bu kadınlardan biri, yaşamını Pazartesi değiştirmiş. Onunla ve benzer bir süreçten geçen Beyhan Demir’le öykülerini konuştuk: F Nermin Yıldırım ma Ayşe’ye ulaştım. Sonra bundan cesaret alıp bir hafta sonra tekrar arayıp onu okulda kurduğumuz feminist oluşumda konuşma yapmaya çağırdım. Çıktı geldi, inanılmazdı gerçekten! Dergi için ne yapabilirim diye sordum, o da dağıtım yapmamı önerdi. Dergi satmaya başladım. Mezun olduktan sonra, geldim, Beyhan’ı buldum. Beyhan Demir: Ben burada araya gireyim… İki yıl ara verdikten sonra dergiyi yeniden çıkarmaya başladığımızda, dağıtım yapan herkesi tek tek aramaya başladım. Nermin’i aradığımda karşıma kebapçı çıktı… Aradan geçen zamanda pek çok ilişki de yok olup gidiyor diye üzülüyorduk ki Nermin kapıyı çaldı... N. Yıldırım: Geldiğimde bir bilgisayarın arkasında bir şeyler yapan bir kadın gördüm. Yani öyle kocaman bir bina, içinde koşuşturan insanlar falan yok; Beyhan ve bilgisayar... Ne yapabilirim, diye sordum o da yazı yaz dedi. İletişim mezunuydum, ama yazı ya da haber tecrübem yoktu. Önce haberler, arkasından yazılar, sonra başka dergilerde yazılar ve nihayet mesleğe başladım. Pazartesi sadece benim için değil, pek çok kadın için gazetecilik okulu oldu. Önce burada yazıp, arkasından yazı yazarak para kazanan çok kadın var. Peki halanız olmasa da Pazartesi’yi fark edebilir miydiniz sizce? N. Yıldırım: Ederdim diye düşünüyorum, belki bir gazete bayiinde, belki birinin elinde... Kendinize ne zamandan beri feminist diyorsunuz? N. Yıldırım: Lisedeyken duyarlıydım diyelim, ama üniversiteden beri feministim. Biraz büyümeye başlayınca sadece kadın olduğun için erkeklerle aynı şeyi yaşamadığını fark ediyorsun. Gece sokakta tacize uğradığında, sadece orada olduğun için suçlu ilan edildiğini görüyorsun. Tabii en önemlisi, bunun sadece senin sorunun olmadığını, senden önceki kuşakların da benzer sorunları yaşadığını görüyorsun. FEMİNİST GAZETECİLİK OKULU... Pazartesi’yle nasıl tanıştınız? Neler değişti hayatınızda? Nermin Yıldırım: Ben lisedeyken halam okurdu, o sayede tanıştım. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okurken feminizmle biraz daha ilgilenmeye başladım. Ayşe Düzkan’ın çocuk pornosuyla ilgili bir yazısını gördüm ve çok ilgimi çekti ve Ayşe’ye ulaşmaya karar verdim. Pazartesi’yi aradım, ama beni muhatap alıp konuşacağını hiç düşünmüyordum. Kocaman bir dergi, pek çok insan çalışıyor ve bana ayıracak zamanları olmaz diyordum, a Beyhan Demir BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜYÜZ... Siz Pazartesi’yle nasıl tanıştınız, peki? B. Demir: Üniversitedeydim. Taksim’de gezerken bir grup kadının tanıtım sayısı dağıttığını gördüm. Feminizm benim için de o zaman “mücadeleyi bölen bir akım”dı. Yine de 8 Mart’ta bir şeyler yapalım, dedik ve Pazartesi’nin yolunu tuttuk. Talimhane’deki büroya giderken, ne yapacağız şimdi, bizimle kim ilgilenir derken, kendimizi bir anda yazarlarla çay içerken bulduk. Kaynaklar, görsel malzeme ve fikir verdiler. Sonrası geldi... Feminizmin hiyerarşiyi reddetmesi, bu ilk tanışma anlarında epey etkili olmuş sanırım... B. Demir: Tabii, çok önemli. N. Yıldırım: Kesinlikle. Ayşe de gazeteciydi ve yoğundu, ama onun öncelikleri farklıydı. Üniversiteden bir kız aradığında, diğer işlerini bırakıp koşarak Eskişehir’e kadar gelebiliyordu... Şimdi bir üniversiteden sizi çağırsalar ne yaparsınız? N. Yıldırım: Koşarak giderim tabii... Peki bir mücadele ve örgütlenme aracı olarak dergiye nasıl bakıyorsunuz? B. Demir: En önemli işlevinin bu olduğunu düşünüyorum. N. Yıldırm: Tabii, sonuçta burada sadece yayın yapmıyor, aynı zamanda birlikte hareket ediyoruz. Bir gelişme olunca görüş alışverişi yapıyor, nasıl tepki vereceğimize birlikte karar veriyoruz. Bir arada olmak bizi güçlendiriyor. B. Demir: Şehir hayatında herkesin kendine ait kuyuları oluşmaya başlıyor. Biri mahrem diye kalıyor, öbürü patron diye es geçiliyor, baba diye affediliyor. Bu kuyulardan çıkıp bir araya gelince güçlenmeye başlıyorsun. Ayrıca hayatın içine sinmiş ve normal diye kabul ettiğin ayrıntıların farkına varmaya başlıyorsun. ‘NORMAL’ DEDİKLERİMİZ NE KADAR GARİPMİŞ... Feminizm bu anlamda turnusol kâğıdı etkisine sahip denilebilir mi? Yani gözünün önündeki perde aralandıktan sonra her şey başka türlü görünmeye başlıyor... N. Yıldırım: Bir vakte kadar çok da garipsemediğin şeylerin, aslında ne kadar garip, hatta acayip olduğunu görmeye başlıyorsun ve o zamana kadar bunu nasıl kanıksadığını dehşetle fark ediyorsun. B. Demir: Üniversitede feminist arkadaşlarımız vardı ve mini etek giyiyorlar diye ben de dahil olmak üzere, onları eleştiriyorduk. Polis saldırırsa ne olacak diye bahane uyduruyorduk. Oysa en derinde onun bacaklarının görünmesini dert ediyorduk. Seneler sonra Beyazıt’tan geçeceksem hiç etek giymediğimi fark ettim. N. Yıldırım: Normal bir etek giydiğimde kendimi balo giysisi giymiş saydığımı hatırlıyorum. Dergi okurluğu sizde feminist dönüşümü ne kadar sağladı? B. Demir: Bendeki değişimin tamamını sağladı diyebilirim; baba, sevgili, arkadaş, yoldaş... Tüm bu ilişkilerde yaşanan sorunlar görünmezdi, ama Pazartesi’yle birlikte tanımlı hale geldi. N. Yıldırım: Kendime feminist diyordum, ama meseleye ne kadar hâkim olduğum tartışılırdı tabii. Burada bütün hayatım ve bakışım değişti. Daha doğrusu algım tamamen değişti. Örnek verir misiniz? N. Yıldırım: Öncelikle kadınlara bakışım değişti. Yani “Kadın kadının kurdudur” sözünü tam olarak içimden silip atamamış olduğumu fark ettim. Ayrıca kadınların arasında kendimi çok rahat hissettiğimi anladım. Burası sadece haftada bir gün gelip toplantı yaptığımız bir yer değil, hayatımı buranın üzerinden kuruyorum. Birbirinden sınıf, köken, eğitim olarak çok farklı kadınlar burada bir araya geliyoruz. Birbirimizden öğrendiklerimiz yayına da yansıyor. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle