22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 EYLÜL 2005 / SAYI1018 Sıradan 'biraderler' her yerde B ilişim toplumunun yeni silahı, kamera, fotoğraf makinesi ya da bu özellikleri taşıyan telefonlar... Artık herkes elindeki "silahı" birilerinin üzerine doğrultup, kaydettiği görüntüleri sanal âleme yayabilir. Tıpkı Gamze Özçelik'in gizlice çekilmiş görüntüleri gibi. Üstelik bu bir porno değil tecavüzdü. Yine de görüntülerin izlenilmesinde, telefondan telefona yayılmasmda hiçbir sakınca görülmedi. Böylece ilk defa binlcrce ortaklı bir tecavüz gerçekleştirilirken, suçun ortakları en ufak bir korku bile yaşamadı. Çünkii internet gibi yeni teknolojiler, suç işlemeyi kolaylaştırırken, suçun takibini zorlaştırmıştı. Ozçelik, burada sadece bir ad. Sorun ise, teknolojinin mahremiyet ve özel yaşamla arasındaki ince çizgi. Yolda yürürken bir cep telefonuyla çekilen fotoğrafınızın birazcık "teknoloji sihirbazlığı" ilc bir porno siteden çıkmayacağının garantisi yok artık. Bilişim toplumunun yeni silahları da belli, liseli öğrencilerin kız arkadaşlarının ctek altlarına uzattıkları kameralı telefonlar, sevgiliyle öpüşürkenki bir kare, heyecan olsun diye bir karıkocanın yaptığı "kısa bir film"... George OrvvelTın devlet gözetimini tanımladığı Büyük Birader'in röntgenci toplumdaki yansıması, "sıradan biraderler" her an her yerde olabilirler. Bu beraberinde insanlara ve ilişkilere güvensizliği getiriyor. Bir de suç, etik, mahremiyet gibi kavramların yeniden tartışılmasını. Zaten her teknoloji kendi etik evrenini de yaratıyor. Uzmanlara göre çöziim, toplumsal bilinçte ve röntgenciliği reddetmekte. Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şevki Sözen'e göre, herkesin mutlak hukuksal koruma altında bulunan bir "sır alanı" var. Yeni TCK'ye göre de, kişinin izni ve haberi olmaksızın bu sır alanına bir şekilde girmek, suç. Yine de bunca yasaya rağmen, internet üzerinden işlenen suçlarda asıl sorun, suçların belirgin olmasına rağmen, suçu işlcyenlerin bilinememesi ve bu kişilerin bir türlü bulunamaması. Işte Sözen'in Gamze Özçelik olayından yola çıkarak, teknoloji, suç, pornografi üzerine görüşleri... Bu tür olaylara internetin karışması ne gibi sonuçlar doğuruyor? Önceleri medya etiğini ve bunun hukuka uygunluğunu tartışırdık. Toplum huzurunu ya da yararını sağlayacak bir sebep dışında kişilerin hayatını yayımlamanın suç olduğunu hepimiz biliyorduk. Medya bir Mehmet Şevki Sözen sektör, oysa artık karşımızda bir sektör yok. Etik kurallarını koyamadığımız bir durum söz konusu. lnternetle suç işlemek kolaylaştı, ancak kontrol zorlaştı. Bu konuda adli tıbbın görevi ne? Adli tıp deyince akhmıza hep tıbbi boyutu geliyor olayın. Oysa bunun çerçevesini biraz daha genişlettiğimizde adli bilimler diye bir konu var. Adli bilimler çatısı genişliyor ve daha da gelişecek. Ama bildiğim kadarıyla şu anda, internet üzerinden yapılan bu tip yayınlarda, nereden yapıldığını ya da kimin ne şekilde yaptığını her zaman tespit etme olanağı olmuyor. İZLEMEK BU SUÇA ORTAKLIKTIR... Bu suçlarla nasıl başa çıkılabilir? Bence öncelik toplumsal tepki gösterebilmekte. Bu da bireysel tcpkilerden geçiyor. Çalışmalarım bununla ilgili olduğundan mecburen bu görüntüleri izledim, ancak bana yetecek kadarını izledim ve kapadım. Hepimiz bunları izlemeyi reddedebilirsek, o zaman ilk mücadeleyi vermiş oluruz. Bu işte mağdur olan kişinin gerçekten kim olduğunu, yargılatnaksızın kavrayabilecek bir toplumsal olgunluğa ulaşabilirsek, kişiler de bir süre sonra bu tip eylemlerinden vazgeçecektir. Bu yapılan, fikren dahi çok iğrenç, hele ki görüntülere bakarken kendinizi çok daha kötü hissediyorsunuz. Böylece her izleyenle tecavüz tekrarlanmış oluyor aslında... Evct, ne olmuş diye merak ediyoruz, ancak bu doğru bir merak değil. Herkesin bir özel yaşamı var ve bu dünyanın içine başkasının girme hakkı yok. Zaten kişi bu dünyasını kendi isteğiyle açmamış. Şu iyi anlaşılmalı bu pornografik amaçlı yapılmış bir gösteri değil. Ticari amaçla yapılmış bir pornografik yayını arzu eder izlersiniz, doğru veya yanlış ama orada bir ticari amaç vardır. Burada bir suç anını izliyorsunuz ve buna ortak oluyorsunuz. Bu ilişkileri de zedeleyici bir şey. Artık insanlara kapıları mesafcli açacağız. Bu konularla ilgili veri var mı? Bu yönde açılan davalarla ilgili sayısal veri yok, ama dava konusu olmuş vakalar var. Bunlar, son yıllarda teknolojinin gelişmesiyle arttı. Aklımda kalan sayı, son üç yılda bir elin parmağını geçmeyecek kadar. Ama dava konusu olmadan hasır altı edilen, duyduğum yüzlerce böyle vaka var. ÖzellikJe gizli kalanların çoğu, şantaj. Dünyada da internet aracılığıyla yayılan görüntüler aslında çok arttı. Özellikle de çocuk görüntüleri... Esra Açıkgöz Teknoloji, özel hayatın sınırlarını zorluyor. Cep telefonları, kameralar, fotoğraf makineleri... Her an bir suça tanık ya da ortak olabilirsiniz... Ta ki teknoloji kendi " doğru "sunu bulana kadar... Bu doğrulardan biri belki de Gamze Özçelik davasından çıkacak... Yeter ki siz, bu görüntüleri izlemeyi reddedin! Yrd. Doç. Dr. HALİL NALÇAOĞLU ht.Bügi i ümv. \ktisimFak. öğr. İzleyicinin şizofren doğası G amze Özçelik "olayı" ile magazin, paparazzi programları dışında haber programları da ilgilendi. Hatta filmlerindc içkisine ilaç karıştırılarak en çok tecavüz edilen kişi olduğu için "uzman kimliği" ile Ahu Tuğba'nın bile görüşüne başvuruldu. Başka bir kanal ise Özçelik'in gizli çekilen görüntülerinin "reklam olarak işine yarayıp yaramadığını" öğrenmeye çalışıyordu. Konuşulmayan tek şey ise, cinsel saldırganlığın ve kişilik hakları ihlalinin bu kadar açık bir dil ve görsel malzeme ile haber konusu yapılmasının "uygun" olup olmadığıydı. Kurban konumunda olduğu iddia edilen kadın, şöhret olduğu, kendisine karşı işlenen suç cep telefonu kamerası yardımıyla internete taşındığı, içkiye ilaç karıştırıp tecavüz etmek Türkiye'de "komik" sayılan bir fiil olduğu ve hepsinden önemlisı, bu olay erkek fantastik evreninin köşe taşı bir itkisini destcklediği için günlerdir bu görüntülerini izliyoruz. Tecavüzün sıradan bir haber gibi, zorla takınıldığı belli olan soğuk bir eda ile aktarılması özellikle kadın izleyicilerin önemli bir bölümünü rahatsız ediyordur. Ayşe Arman'ın "ideolojik saldırı" derken kastettiği şey tam bu sanırım. Tecavüz kurbanı sıradan bir insan olduğunda pervasız duruşa birkaç gün maruz kalıyoruz. Şöhret olduğunda ise haftalarca. Televizyon izleyicisi olmanın şizofren yanı da burada ortaya çıkıyor zaten. Bir yandan tecavüzün farklı bir türüne maruz kaldığımız için rahatsızlık duyuyoruz, diğer yandan tek tek bireyler olarak bu "ideolojik saldırıdan" belli bir haz duyuyoruz. Etik kurallar izleyiciliğin bu şizofren doğasından ötürü demokratik bir işleyişe "beğenmeyen seyretmez!" adaletine terk edilemez, edilmemelidir. H . O K A N T A N Ş U htanbulBilgiÛniversitesiîletişimFakültesiDekanYardımcısı 21. yüzyıl 'doğru'sunu arıyor... T Gamze Özçelik, teknolojinin yardımıyla özel hayatına izinsiz saldırılan insanlardan sadece biri... eknoloji sözünün özellikle son 15 yılda dillere pelesenk olmasının, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar teknolojiden bahsedilmesinin temel sebebi bence, hız. Teknolojinin hızı elbette ki hayatımıza taşıdığı uygulamaların sürati ile alakalı. Mesela, 16. yüzyılda Kıbrıs'ın Osmanlılar tarafından fethedildiğinin haberi îstanbul'a 3 hafta sonra ulaşmış. Bugün Kıbrıs ile haberleşme süresi 3 saniye. Bilginin kudret olduğu bir zamanda yaşadığımız düşünüldüğünde, bugün Osmanlı sadrazamından daha kudretliyiz. Diğer yandan teknolojinin hayatımıza asıl vurduğu damga, teknolojidekj kendini yenilemenin ve değişimin sürati baş döndürücü bir hal aldı. Bunun nedeni, sadece yenilikleriiı ortaya çıkmasında değil, akıllarımızın, mevcut düzenlerin, düzenlemelerin hatta kanunların bu hıza ayak uyduramamasında gizli. Bilişim suçlarının ülkeden ülkeye değişmesi, ceza yasasında yer alan birçok suçun internet üzerinden işlenmesi konusunda zaman zaman kanunların yetersiz kalması, hep bu hıza ayak uyduramamaktan ileri geliyor. Teknoloji ile toplumsal hayat arasındaki "zamansal" senkronizasyon sorunu "Nereye gidiyoruz?" sorunsalını hafif paranoid bir tasa ile sıkça gündeme taşıyor. Sorunun sorulmasının sebebi belki de teknolojinin yarattığı devrimin azımsanması. Teknoloji bugün gelinen noktada hayatı kolaylaştırmanın ötesinde, hayat tarzlarını, kişiler arası ve toplumsal ilişkileri, ekonomik, sosyal sistemin yanmda politik sistemi bile devrimsel bir biçimde değiştirdi. Sanayi toplumunun yapısı ve kurgusu, yerini bilişim toplumuna bıraktı. Yani her seviyede ve ölçütteki kavramların yeniden tanımlanması ya da yeni tanımlar yaratılması gerekiyor. Bu durumda mahremiyet, kadın erkek ilişkisi, sosyal konumlar ve statüler gibi kavramları sanayi toplumunun kabul görmüş etik ya da ahlaki anlayışına göre kurgulamak ya da değerlendirmek son derece yanlış olur. "Bilişim toplumu" bazı alanlarda sanayii toplumunun sistemlerini, kurgularını ve tanımlarım devralsa da aslında bir anlamda "reddi miras" yaparak kendi sistemiyle hayatımızı domine etmeye başladı. Doğru yanlış kavramları iki farklı toplum düzeni arasında sıkışıp kaldı. Suç işleme kavramı da fiziksel olma özelliğini yitirdiğinden, hukuksal ve toplumsal anlamında derin değişikliklere uğradı. Teknoloji insan hayatını hiç bu kadar derinden değiştirmemişti. Kamuyonu meşgul eden Gamze Özçelik ile ilgili görüntüler, elbette ki içindeki tecavüz ve benzeri suç unsurları çıkartldığında, bu paradoks içerisinde sıkışıp kalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle