18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 25 EYLÜL 2005/'SAYI 1018 'Yabancılar' parlamentoda Soluklar tutuldu, Almanya seçimlerinin sonuçları beklendi. Sevinç manşetlere taştı, Merkel seçilmeyince... AB'ye girmek daha yakın bir ihtimaldi, artık... Sonuçlar, beş Türkiyeli adayı da parlamentoya taşıdı. Sevim Dağdelen ve Hakkı Keskin, Sol Parti'den milletvekili seçildiler. Hedefleri göçmen ve yabancılara da eşit haklar verilmesini sağlamak... Koalisyonlarda adları geçmiyor, çünkü... Berat Günçıkan SEVİM DAĞDELEN G Irkçıfaşist örgütlerle mücadele edecesiz enç bir kadın. Almanya'daki ikinci kuşağın politikadaki temsilcisi. Bundan böyle Alman Parlamentosu'nda, yabancıların sorunlarını tartışacak, eşit haklar ve özgürlükler isteyecek. Adı Sevim Dağdelen. Henüz otuzunda. Milletvekili seçildiği Sol Parti'yi, partinin politikalarını ve kendini anlatıyor... Sevim Dağdelen kim? Politika yapmaktaki amacınız nedir? 4 Eyliil 1975'te, Almanya'nın Duisburg kentinde doğdum. Şu anda Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyorum. Öğrencilik yıllarımda Kuzey Ren Vestfalya ve Federal Almanya Merkezi'nde öğrenci temsilcisi olarak çalıştım. Aynca 1992'den bu yana Demokratik Işçi Dernekleri Federasyonu'nun önce gençlik örgütünde, daha sonra da genel merkezinde politik faaliyetlerimi sürdürdüm. Kısacası uzun yıllardır Almanya'daki değişik uluslardan gençlerin, kadınların, işçi ve emekçilerin ortak talep ve özlemleri için sürdürdükleri ortak mücadelelerinde yer aldım. Seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz, Merkel gerçekten yenildi mi? Seçim sonuçlarına baktığımızda, bir yanda SPDYeşiller'in, diğer yanda da CDU/CSU'nun ilan ettikleri hedefe ulaşamayarak, koalisyonu oluşturacak çoğunluğu elde edemediklerıni görüyoruz. Bu partilerin açıklamalarına bakıldığında, sanki hepsi seçimin galibi olmuş! Oysa, işçi ve emekçiler, bu dört partinin yıllardır izlediği işçi ve emekçi düşmanı politikalara hak ettikleri dersi verdiler. Bu yönüyle son derece önemli bir sonuçla karşı karşıyayız. Bu durumda, sağın güçlenmesinden söz etmek yanlış olur. Bu sonuçlar, hem Türkiyeli topluluğu hem de diğer yabancıları nasıl etkileyecek? Son yedi yılda çıkarılan Göç Yasası ya da Vatandaşlık Yasası'ndaki değişiklikler gibi uygulamalar Almanya'da yaşayan göçmenlerin topluma uyumunu sağlayan değil, tam tersine karşılıklı önyargıları derinleştiren, ayrımcılığın sürmesini sağlayan politikalar oldu. Buradan yola çıkarak Almanya'daki Türkiye kökenli ve diğer uluslardan emekçilerin yeni saldınlarla karşı karşıya geleceğini öngörebiliriz. Bu nedenle yaşamın her alanına yayılmış kısıtlama politikalarına karşı toplumsal muhalefetin daha yaygın örgüdenerek güçlenmesini sağlamak önemli bir görev olarak karşımızda duruyor. Biz Sol Parti olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya, değişik uluslardan işçi ve emekçilerin ortak mücadelesinin örülmesine katlu sunmaya çalışacağız. Seçim programımızda, . ,, vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılması, bu ülkede yaşayan herkese eşit haklar sağlanması, ırkçıfaşist örgütlere ve propadandasına karşı daha etkili mücadele edilmesi gibi bir dizi talep ve önerimiz var. Bu doğrultuda çalışacağız. Avrupa Birliği görüşmelerine iki hafta kadar bir zaman var. Seçim sonuçları bu görüşmeleri nasıl etkileyecek, sizce? Hükümet kurma çalışmalarının ne kadar süreceği, nasıl bir hükümet kurulacağı sorularına yanıt bulmak 3 Ekim sonrasına sarkacak. Kurulacak hükümetin, bileşimi nasıl olursa olsun, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda köklü bir çizgi değişimine gideceğine inanmıyorum. Zaten bu sorun da şu anda tartışma konusu yapılmıyor. Biz Sol Parti olarak, seçim çalışmaları boyunca Türkiye'nin AB üyeliği konusunun seçim malzemesi yapılmasına karşı çıkarak, tarafların AB hukukundan doğan yükümlülüklere uyması gerektiğine dikkat çektik. Almanya'daki Türkler çoğunlukla sosyal demokratlara oy veriyorlar. Biliniyor ki, aynı Türkler Türkiye'de oy verdiklerinde yine aynı çoğunlukla merkez sağ partileri yeğleyecekler... Bu çelişkinin nedeni sizce ne? Almanya'da yaklaşık 2.5 milyon Türkiye kökenli göçmen yaşıyor. Bunların 600 bini Alman vatandaşlığına geçmiş seçmen. Başta Yabancılar Yasası olmak üzere, Türkiye kökenli ve diğer uluslardan göçmenlere yönelik uygulamalar, milyonlarca insanın kendisini bu ülkenin bir parçası olarak görmcsinin önünde bir engel oluşturuyor. Sosyal kısıtlamalardan, işsizlikten, yoksulluktan ve daha bir çok sorundan bu insanlar daha fazla etkileniyor. Orneğin yapılan araştırmalar Türkiye kökenli göçmenlerin üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını, işsizlik oranının ortalamanm iki kat üzerinde olduğunu, çocukların ve gençlerin eğitim alanındaki kısıtlamalar nedeniyle karanlık bir geleceğe mahkum edildiklerini gösteriyor. Durum böyle olunca Türkiyeli göçmenlerin kendi sorunlarına daha fazla sahip çıktığına inandıkları partilere yönelmeleri kaçınılmaz. Seçim çahşmalarım sırasında bu yaklaşımın sayısız örneğini gördüm. Ancak sosyal demokratlara ve Yeşiller'e bağlanan umutların da giderek yerini hayal kırıklığına bıraktığına tanık oldum. Üyesi olduğum ve Sol Parti adaylığımı destekleyen Demokratik Işçi Dernekleri Federasyonu'nun çalışmalarının da etkisiyle, Türkiye kökenli seçmenlerin yoğun olarak yaşadığı semtlerde partimize yoğun bir ilgi gösterilmiş olması da bunun bir göstergesi. • HAKKI KESKİN Sosyal adalet, temel ilkemiz... akkı Keskin, Almanya'da parlamentoya seçilen ilk Türkiyeli. Tarih, 1993. SPD'den (Sosyal Demokrat Parti) Hamburg Eyalet Parlamentosu'na seçiliyor. Keskin 1943 Maçka doğumlu. iki kez Türk vatandaşlığından çıkarılıyor. Yani Türkiye onu defterinden silerken, Almanya parlamentosuna almakta bir sakınca görmüyor. iki ay önce SPD'den aynlıyor, Sol Parti'den aday oluyor. Keskin'le seçim sonuçlarını ve milletvekili seçilse de henüz üyesi olmadığı Sol Parti'yi konuştuk: H 26 Türkiye kökenli adaydan beşinin parlamentoya girmesi sizce bir başarı mı? Tabii ki. Binlerce aday seçime katılıyor, 599 ya da 600'ü seçiliyor. Türk kökenli beş kişinin seçilmesi önemli bir olay ve başarılı bir sonuç. Daha önce SPD milletvekiliydiniz, iki ay önce partinizden ayrıldınız. Neden? Sosyal Demokrat Parti özellikle son yıllarda büyük ölçüde kendi ana felsefesine ve temel özüne ters düşen politikalar izlemeye başladı. Neler bunlar? Sosyal demokrasinin hiç ödün vermemesi gereken sosyal adalet ilkesi ve sosyal devletin tüm kurumlarıyla savunulması. Sosyal adaletten kastım ise, dar gelirlilerden, emeklilerden, çalışanlardan, işsizlerden yana bir tavır almak. Burada yaşayan Türklerin de hayran olduğu yapı buydu, ama sosyal demokratlar son yıllarda reform adı altında yaptıkları uygulamalarla sosyal devleti tartışmaya açtılar. Bu uluslararası tekellerin bir yönlendirmesiydi ve sosyal devletin artık korunamayacağını, yeniden yapılanması gerektiğini savunur oldular. Aynca, yabancılara verdikleri, örneğin çifte vatandaşlık konusundaki sözlerini tutmadılar, birinci ve ikinci kuşak Türkler için Alman vatandaşlığına geçmeyi kolaylaştıracaklarını söylemelerine rağmen ağırlaştırdılar. SPD'de bu konularda uyarılarda bulundum, kâr etmedi, iki ay önce istifa ettim. Sol Parti ne vaat ediyor seçmenine? Sosyal adalet ilkesi bizim ana felsefemiz, sosyal devlet tartışmasız savunacağımız, ana özelliklerden biri. Almanya'da yaşayan bütün yabancılara eşit hak ve eşit uygulamadan yanayız. Biz neolibaral, ekonomi anlayışına karşı çıkıyoruz. tş gücünü olabildiğine ucuzlatarak, sermayenin kâr marjını da yine olabildiğince artürarak işsizliğe çözüm bulamazsınız diyoruz. Almanya'nın bir rekabet sorunu yok, ABD ve Japonya'dan daha fazla dış satımı var. Bu yüzden daha ucuza üretmek istiyor. Oysa ücreder son on yılda reel olarak artmadı, aksine 0.9 oranında düştü. Bu insanların alım gücüne yansıdı ve üretimde durgunluk oldu. Bizce işsizliğin nedeni bu, çözüm ise satın alma gücünün arttırılması. TUrklerden sonra en büyük yabancı topluluk hangisi, ve yabancıların MerkeFe desteği hangi oranda oldu? Türklerden sonra ikinci büyük grup eski Yugoslavya'dan bölünen ülkeler, en çok da Sırplar. Yabancıların sağ partileri destekleme oranlarını gösteren bir istatistik yok. Türklere yönelik yapılan araştırmalar ise oyların yüzde 60'ının sosyal Hakkı Keskin, seçim sonuçlarını Türkiye'nin AB üyeliği açısından bakıldığında son derece olumlu buluyor. "Biz" diyor "bir koalisyona girmeyi düşünmüyoruz. Çünkü neoliberal sisteme hayır diyoruz"... demokratlara yüzde 8'inin YeşiIIere, yüzde 12'sinin ise Sol Parti'ye eğilimli olduğunu gösteriyor. Sağ partilere verilen oy oranı ise yüzde 1 ya da 1.5. Sol Parti'nin 54 milletvekili var, ancak koalisyon formüllerinde adı geçmiyor... Biz bir koalisyona girmeyi düşünmüyoruz, çünkü diğer partilerin aksine "neoliberal sisteme hayır" diyoruz. Seçim sonuçları sizce de Türkiye'nin AB üyeliği için olumlu bir gelişme mi? Son derece olumlu değerlendiriyorum, bu, Türkiye'nin AB'ye alınmasına karşı çıkan partilerin yenilgisi. Sadece Almanya'da değil, diğer ülkelerde de geliştirilen imtiyazlı ortakiık düşüncesi fiyaskoya uğradı. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle