16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 AĞUSTOS 2005 / SAYI1011 Hacker giremez MOBESE'nin kurucusu Sürat Teknoloji adlı bir şirket. Şirketin Genel Müdürü Harun Şahin sistem hakkındaki sorularımızı yanıtlıyor: MOBESE'ninTürkiye'deki mimarı siz görülüyorsunuz... Öncelikle şunun altını çizmek isterim, MOBESE sadece kamera değil, bu çok geniş kapsamlı bir proje. Muhtarlardan gelen bilgiler, kamera görüntüleri, 155 çağrıları, polis otolarındaki "tablet PC'ler... Sürat Teknoloji bu altı bileşenden birini yaptı, o da Komuta Kontrol Merkezi. Burası verilerin derlendiği, arşivlendiği, bilgilere tekrar bakmaya izin veren bir merkez. 2003'ten beri konuşulagelen bir projeydi bu. Devletin olgunlaşma süreci yaşandı ve 2004'te hazırlıklara başlandı. Bız de herkes gibi teklif attık, ön yeterlilikten geçtik ve eylül ayında işi aldık. Bu tamamen Türk mühendislerinin gerçekleştirdığı bir proje, kopya değil. Ve böylece tstanbul 570 kamera ile izlenmeye başlandı... Merkez, 10 bin civarında kamerayı destekleyebilecek kapasitede. Londra'da 25 bin kameradan bahsediliyor. Istanbul bir metropol ve 10 bin kamera bile yeterli değil. Yıne de sayıca Londra'dan az gibi gözükse de tek merkezden kontrol edilmesi bakımından, dünyada yapılmış pek çok sıstemden daha ileride. Sistem neleri değiştirecek? Kapkaçı, hırsızlığı önleyecek mi? Kimse kapkaç, hırsızlık, terör olaylarını önleyeceğini iddia edemez, ancak caydırıcı bir sistem. Polis, iki gözle bakarken şimdi 570 gözü oldu. HSBC bombalama olaylarında, kamera görüntüleri olsaydı, bazı şeyler için daha hızlı adım atılabilirdi. Istanbul güzel bir şehir, hepimizin üstüne titrediği bir şehir, biraz daha itina istiyor, biraz daha güvenli bir şehir izlenimi vermemiz lazım. Güvenlik evet, ama ya özgiirlUk, kişilik hakları... Akıllı yazılımlar sayesinde, özel mülkiyetler perdeleme yöntemiyle örtülüyor. Yanı evleri, dükkânları gözetlemek söz konusu değil. Bu sistem, ABD'de uzun süre tartışıldı. Sokaklar bir kamu alanıdır ve orada yapılan her şey kamuya mal olmuştur. Bir iş yapılırken artıları da eksileri de olabilir. Bu projenin bin tane avantajı var, dezavantajı var mıdır, bilmiyorum. Bu kameraların zoomlama özellikleri nedir? Bir gazeteyi okuyabilecek kadar zoomlama yapmanız mümkün. Yani, okuduğumuz gazete, kitap bile anlaşılabilecek. Küçük detaylara kadar inilebilecek. Bu da rahatsız edici bir durum. Zoomlanılan bütün görüntüler, kayıt altına alınıyor. Bir polis, keyfine göre şunu zoomlayayım diyemez. Amiri "Bunu neden yaptın" diye sorgulayacaktır. Insanlanmızın kişilik hakları konusunda rahat olması gerekiyor. Açık olmalıyız. Bu sistem kaynakların verimlı kullanılması adına da çok güzel bir proje. Ciddi bir yönetim kolaylığı getirecek. Kontrolsüz güç, güç değildir, diye bir slogan var ya, çok doğru. Nezarethanelerden de görüntü alınıyor. • '' " Görüntülerin silinebilme olasılığı nedir? Görüntüler direkt merkeze geliyor. Orada personellerin databas'e ulaşıp bir şey silmesi mümkün değil, bir yetki sınırlandırması var. Bu bilgilerin saklanması ne kadar güvenilir? Ya birileri, bunlara ulaşıp farklı amaçlar için kullamrsa... Herhangi bir hacker teknolojisiyle bu bilgilere ulaşmak söz konusu değil. Sistemin kendine ait bir netvvork'ü var, ateş duvarları denılen cihazlarla korunuyor. Veriler komuta kontrol merkezinde iki aşamada yedekleniyor. Sonra daha seyyar bir noktada, mobil operasyon TIR'ında üçüncü kez yedekleniyor. Bu yedekler istenilirse, başka noktalara da taşınabilir. Kayıtlar kaç gün ya da ay saklanacak? Sistem emniyetin elinde, isterse 3 gün tutabilir, isterse 3 yıl. Şu an da bütçenin el verdiği ölçüde belli sınırlar var, bize 3 gün ya da bir hafta yeterli, dediler. Bir ara okullara da gözetleme kameraları getirilmiş, ancak psikolojiyi bozduğu için kaldmlmıştı. Evet, onlar hem öğretmenin hem de öğrencinin psikolojisi için uygun değildi. Ancak burada söz konusu olan sokakların güvenliği. Projeye böyle bakmak lazım; birey değil, sokaklar izlenıyor. Özel şirketler zaten bunu yapıyor. Bızim şirketimizde de var. Bu insanlan rahatsız edebilir, anlıyorum. Kaç vakaya çözüm bulunduğu görülünce herkesin gönlü rahatlayacak. Aslında ben de istemem, niye bir kamera beni izlesin, ancak sokaktayım ve yaptığım bir hareket sizi de bağlıyor. Dönüp dolaşıp kamera mevzusuna geliyoruz, ancak bu sadece kamera işi değil. Bütün bu anlattıklarınız, notebook tipi çantalar, gözetleme kameraları, tstanbul'u dolaşacak bir TIR... Bilimkurgu filmlerini akıllara getiriyor. "Evrenin Askerleri" tarzı bir şey değil bu. Sistem sadece sokaktaki vatandaşı sorgulamıyor. Polis hatalı ise o da ortaya çıkacak. İzlediğinizi biliyoruz, işinize bakın! Doç. Dr. Semih Çelenk Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi. 1992 yılında Sokaktaki Tiyatro/ Seçenek Tiyatro'nun Kısa Tanhi adlı kitabı yayımlanan Çelenk'ın, avangard tiyatro, politik tiyatro ve marjinal gruplar üzerine yazıları ve çalışmalan var. Surveillance Camera Players (SCP) ya da Türkçe adıyla Gözetleme Kamerası Oyuncuları da Çelenk'ın çalışma konulan arasında. SCP Kasım 1996'da New York'ta kurulmuş bir topluluk. Zamanla Amerika'nın değişik eyaletlerinde ve Italya, Isveç, Litvanya gibi ülkelerde de SCP toplulukları kurulmuş. Çelenk, SCP'yı "bırden çok topluluktan oluşan bir network, bir şebeke" olarak tanımlıyor. "Tiyatro sanatı açısından bakılırsa SCP'yi bir 'politik tiyatro' etkinliği olarak görmek gerekiyor" diyor. "Topluluk, kamusal alanlarda gözetleme kameralarının kullanılmasının bıreylerin anayasa ile güvence altına alınmış özel yaşamlarını ihlal ettiğini düşünüyor ve kameraların önünde oyun oynayarak hem protestolarını dıle getiriyor, hem de bu kameralan meşgul ederek toplum hızmetinde bulunuyorlar". Gözetleme kameralan, konuşmalan "mahrem" sayıp sadece görüntüleri kaydediyor. Bu yüzden de SCP oyun repliklerini dövizlere yazıyor. Eylem nedenlerini "Biz sadece bilinmeyen gözler tarafından, bir şeylerin potansiyel suçlusu olarak gözetlenmekten rahatsızız" sözleri açıklıyor. Eylemlerinin zaman ve mekan sınırlaması yok, her an her yerdeler. Kameralara "İzlediğinizi Biliyoruz. Kendi İşinize Bakın!" çağnsında bulunurken, açtıkları dövizlerde de "Özel Yaşam Ihlaline Hayır!", "Özgür Olmak Istiyoruz", "Kendi Güvenliğiniz İçin Gözetleniyorsunuz!" diye yazıyorlar. Topluluğun etkinlikleri arasında, Alfred Jarry'nin "Kral Übü"sü, Edgar Allen Poe'nun "Kızıl Ölüm'ün Maskesi", George Onvell'in "1984" ile "Hayvan Çiftliği", Wilhelm Reich'ın "Faşizmin Kitle Ruhu" gibi oyunlarının farklı versiyonlan var. Peki ne kadar etkili bir oluşum bu? Çelenk, "Politikgörevci tiyatro topluluklarının temel hedefî oynanan oyunla ya da oyıınun biçimiyle olabildiğince büyük bir etki yaratmakur. SCP bunu iyi başarıyor" diyor. Hatta 2001'de, aynı amaçtaki dünyanın dört bir tarafındaki topluluklarla "eşzamanlı" bir gösteri de yapılmış; "Gözetleme Kameralarına Karşı Uluslararası Otonom Protesto Günü". SCP bugün de New York'ta ve aynı adı taşıyan kardeş topluluklar yoluyla Ingiltere, Italya, Litvanya, Almanya ve Isveç gibi ülkelerde etkinliklerini sürdürüyor. Şimdi bu ülkelere, Türkiye de eklendi. \1OIU Sl I ll'lil l : ) < U M t M J>Ö7t"ll»''ii\.ı\ t n m . 1 . viı / ı n t l ı r ı ı l ı l ı ' r . . . I I Ot<> S t ( I» :lıl \ ' ı l ı l ı v \ "Biri bizi gözetliyor" diyorlar, ama... Istanbul Emniyet Müdürlüğü Bilgi Işlem Şube Müdürü flhan Kara "NATO Zirvesi sonrası tamamen bu işe yoğunlaştık" diyor. Kara, MOBESE hakkındaki sorulanmızı yanıtladı... Bu projenin şimdi hayata geçirilmesinin nedeni ne, düne göre daha fazla mı suç işleniyor, daha fazla mı güvenlik sorunu var? Bu tartışılır, artık Türkiye'de şu anlaşılmah; alışılmış poüsiye hizmetlerinin yanı sıra, teknolojıyi de kullanmak zorundasınız. Avrupa, ABD bunu yıllardır uyguluyor. Türkiye'de değişen çarklar, birtakım gelişmeler sonucunda, bildiğimiz polisiye modellerin yanı sıra birtakım teknolojik gelişmeleri de sürüklememizi gerektirdi. Kameralar çalışmaya başlar başlamaz, tepkiler de yükseldi... Bu tepkiler size ne düşündürüyor? Bin bizi gözetliyor, tarzı bazı yorumlar yapıldı. Biz kimsenin özel hayatına müdahalede bulunmuyoruz, kimsenin işyerini, evini veya bahçesini, kendisine ait alanları izlemiyoruz. Kameraları yerleştirdiğimiz noktalar, daha çok kamuya açık alanlar, meydanlar, özellikle ana alterler ve polisiye açıdan önem arz eden cadde ve sokaklar. Yani Istanbul'da son günlerde sürekli gündeme gelen yankesici, hırsızlık, kapkaçın yoğun yaşandığı alanlar... Yani Istanbul artık, kontrolümüz altında mı diyorsunuz? Istanbul'da 65 bin cadde ve sokak var. Siz 65 bin cadde ve sokağı aynı anda tutmadığınız, kameralarla donatmadığınız sürece, suçun kameraların dışına kayma olasılığı yüksek. Bu kamera sayıları artabilir. Asayişe müessir olayları tespit etmek için 300 noktada 370 kameramız var, 192'si de otoban, turnike ve köprü girişçıkışlarında. Peki bu kameralar suçu azaltabildi mi? Sistem mukayese yapmak için gerekli olan süreyi daha doldurmadı, açılalı henüz 1,5 ay oldu. 36 aylık ve 1 yıllık verileri değerlendireceğiz, ancak MOBESE'nin devreye girmesinden sonraki faydalarını kendi açımızdan değerlendiriyoruz. Rahatsızlık verici olaylardan biri de kameraların zoomlama özelliği... Bu sayede insanların çok kişisel ayrıntılarına, özel yaşamına da girilebilir. Kameralanmızın akıllı özellikleri var. Bir caddede işyeri, ev varsa, kamerayı gerekli ayarları yaparak akıllı hale de dönüştürebiliriz, böylece kamera buralan perdeler. Evet, ama mesela, bir yayım organı için bir insanın saatine bakılabilecek şekilde zoomlama yapılmıştı... Kamusal alan dediğimiz yerdeki insanların özel yaşamı... O görüntü nerede vardı? Bir gazetede yayımlandı. Bizim çektiğimiz görüntüler mi? Ben öyle bir şey hatırlamıyorum. Bir, bize ait olduğunu zannetmiyorum. Ikincisi, biz zaten mahkeme kararı olmadan hiç kimse ile, kendi iç birimlerimizle bile görüntüleri paylaşmıyoruz. Siz geldiniz, gördünüz bazı çekimler yaptınız, ancak ne gördüyseniz o. Bazen basından görüntü talepleri geliyor, bizim başarımızı gösterecek olsa da vermiyoruz. Neticede polissiniz ve bunun belli bir kaidesi var, aldığınız görüntüyü herkesle paylaşma lüksüne sahip değilsiniz. •Nezarethaneler de kamera ile izlenecek. Evet, 85 polis merkezinin bütün nezarethaneleri kamera ile donatıldı. Sadece istenildiği durumda kayıtlan tutuluyor. Bu polisin kendi iç denetimini sağlaması ve kendini daha sağlama alması için tasarlandı. Bir şey yaşandığında bütün çıplaklığı ile her şey ortadadır, demek için bunu projeye dahil ettik. Uzmanlar, kamera ile izlenmenin insanlar Uzerinde psikolojik bozukluklara, baskıya yol açtığını belirtiyorlar. Proje için psikologlardan da görüş alındı mı? Bu bızim ilgi alanımıza girmiyor, kendimizi o konuda yetkili de görmüyoruz. Böyle bir çalışma da yaptırmadık. Peki, başka neler var MOBESE'de? Muhtarkk Otomasyon ile, 952 muhtarlığı bir havuzda toplayacağız. Istanbul nüfusunun yüzde 35'i, kayıt dışı. Kendi açımızdan önemli bir projemiz de, araç takip sistemimiz. Istanbul'daki 3.500 polis otosunun 1000 tanesine "tablet pc" adını verdiğimiz bilgisayarlardan, 2.500'üne de mobil iletişim cihazı monte ettik. Bu cihazlar sayesinde dijital harita uzerinde ekiplerimizin hareketini izleyebiliyoruz. Zaten MOBESE'nin bir vatandaşa yönelik, bir de polisin iç denetimi ile ilgili alanı var. Ikinci ayak bizi daha çok ilgilendiriyor. Ekip olay yerine ne zaman gitti, gidiyorum dedi de başka bir yerde mi geziyor, bunu takip etme şansına sahip olduk. Bu projenin diğer illerde de uygulamasına geçilecek mi? Ashnda Istanbul'da bu işi kotarabilirsek, diğer illerde uygulamak çok daha kolay olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle