22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 TEMMUZ 2005 / SAYI 1010 BENİM MARİLYN MONROE'M DOLUNAY SOYSERT Oyuncu Aynada kendine baktı, karışık sarı sâçlarını elleriyle daha bir karıştırdı. Yaklaştı, yanaklarını çekti, dudaklarını büzdü; aynalara hem barışık hem çok küstü. O kadın, karşısında uykulu ve yorgun bakan o kadın, kendinden çok, artık başkalarınındı. Bu duruş, bu bakış, bu gülüş ve hatta dudağının sol köşesine kondurduğu beni bile, çok zaman önce, onu düşleyenlere satılmıştı. Görmek istedikleri gibi olmanı istiyorlar... Sabahları sevmezdi oldum olası, uyku kendine ait tek zamanıydı ve sabahları uzun süre kendiyle vedalaşamazdı. "Haplardan" diyorlardı yakın sandıkları ama aslında onlar da ne kadar uzaktaydılar ve anlamazlardı. Her şeye bir sebep uydurmakta usta bir kalabalık vardı yanında da, çok zaman onu unutup kendi aralartnda konuşurlardı. "Bu aynadan uzaklaşmalı" dedi kendi kendine. "Baktıkça buluyorum, buldukça daha derine dalıyorum, oysa uyanmam ve çekime gitmem lazım". Yuvarlak, yumuşacık bir kadın kalktı aynanın önünden, beyaz, çok beyazdı, temiz ve sıcacıktı. Hele de sabah uyanışını görmeye sayısız adam çok şey vermeye hazırdı. Oysa sevmezdi o öyle büyük şeylerı. "Pırlantalar kadınların en iyi dostudur" dese de, özlemişti aslında hayatın basitliklerini. Parkta sosisli sandvıç yiyip, güneşin batışını çimlerin üstünde yatarak izlemeyi. Ah bir dinletebilseydi kendini. Herkesin istediği fısıltılı yatak sesini değil de gerçek "kendini". Dinlemezlerdi, ciddiye almazlardı, beklemezlerdi, istemezlerdi de. Tam 43 yıldır erkekler dünyası onun hummalı bakışlarıyla avunuyor. Elbette Marilyn Monroe hayranı kadınlar da var. Acaba daha kaç kuşağın idolü olacak? Oyuncu Dolunay Soysert, öğrenci Ali Deniz Uslu ve "Ah Marilyn" kitabının yazarı Turhan Feyizoğlu'na sorduk. Onlar da kendi Marilyn'lerini anlattılar... Turhan Feyizoğlu arilyn Monroe, her şeyiyle bir Hollywood çocuğuydu. Asıl adı ile Norma Jeanne, tüm dünyada bilinen adıyla Marilyn Monroe 1 Haziran 1926 günü, "Los Angeles General HospitaJMerkez Halk Hastanesi"nde, doğdu. Hastanenin kayıtlarına göre annesinin adı, "Glayds"di. Norma, 16 yaşında evlenene kadar, bazı belgelere göre 12 ayrı koruyucu ailenin yanında kaldı. Çok yoksulluk çekti. Buna rağmen her zaman zenginlere karşı umursamaz bir tavır içinde oldu. Bir söyleşisinde özetle şunları söylemişti: "Paraya kıymet vermem. Şöhretin de bir gün beni terk edeceğini biliyorum. O zaman, elvada, bir zamanlar sahip olduğum şöhret diyeceğim." William Morris Yıldız Şirketi'nin temsilcilerinden Johny Hyde, Marilyn'in Hollywood dünyasında tutulmasında, yükselmesinde etkili isimlerden birisiydi. Marilyn'i şiddetle arzulayan Hyde, kalp hastasıydı. Evliydi, çocukları vardı. Marilyn onunla hiçevlenmekistemedi. Hyde'ın bir milyon doları vardı, ölünce bu paranın Marilyn'e kalmasını istiyordu, ama o yine de bu evlilik teklifini kabul etmedi. Buna benzer başka teklifleri de reddetti. Howard Hughes, yakışıklı bir adamdı ve servetinin gerçek miktarını hiç kimse bilmiyordu. Bir füm şirketinin, yüz civarında değişik renkte otomobilin, içinde banyosu ve barı bulunan bir özel uçağın, değişik bölgelerde 20 kadar villanın sahibiydi. Marilyn, bütün kadınların peşinde koştuğu bu adamdan ayrılmıştı. Columbia Film Şirketi'nin sahiplerinden Henry Cohn ile tanıştı. Cohn, genç oyuncu adayının güzellliğine hayran kalmıştı. Marilyn'e baş başa bir yat gezisine çıkmayı teklif etti. Norma, bu teklifi kabul etmedi ve ilişkisini bitirdi. Marilyn, başkalarının isteklerini değil sadece kendi doğru bulduklarını yapmaya çalıştı, öyle hareket etti. Amacı, kendini değiştirmek ve yeniden yaratmaktı. Bütün çabası bunu sağlamak içindi. Yaşamını çalışarak sürdürmek istiyordu. M MİLLER, KENNEDY VE MARİLYN Kendini yatağa bıraktı, başucundaki şişeye uzandı, şişeyi camdan giren ışığa tuttu, sarı şişedeki pembe haplar turuncu olmuştu. Eğlendi, kapağını açtı, ağzına bir avuç mutluluk attı. Biliyordu; §imdi içinden bir elli sayınca, her şey bir tül perdenin arkasında kalacaktı. Oradan arka tarafa bakmak, o koşuşturma, o gürültü, o sahtekârlığa kayıtsız ve gülümseyerek öylece bakmak, en eğlendiği şeydi. îşte elli ! Tül perde indi... Kalktı aynaya yaklaştı, elinde bir fırçayla sarı sâçlarını taradı, takma kirpiklerini geceden dağılmış masada aradı. Hem gülüp hem de kirpik takmak zor da olsa, vakit vardı, o ne kadar isterse vardı, yoksa da alırdı. Bir yere yetişmeyi de, aceleyi de hiç sevmezdi. "Kapıdadırlar" diye düşündü. Birazdan çaresizlikle içeri dalıp, beni hızla hazırlamaya çalışacaklar, ayılmadığımı düşünüp aralarında fısıldaşmaya, bakışmaya başlayacaklar. Ben o dünyanın gerisinde bir yerde, burada, işte tam oturduğum yerde, bu telaşı, o kadını, o şeyi, her sabah yaptıkları gibi yeniden yaratmalarını ve kullanıma hazırlamalarını izleyeceğim. " Yaz Bekârı"nı çekiyorlar, hava sıcak, New York'un bu zamanlannı sevmiyorum. Beyaz bir elbise getirdiler yanlarında, gece 53. caddeyi kapatacaklar. Havalandırmanın üzerinde yürüyüp serinleyeceğim bir sahne var. Çok dişi, çok masum, çok eğlenceli, çok çocuk, çok ayıp, çok yaz, çok bekâr bir şeyler istiyorlar. Her şey çok "Marilyn" olmalı diyorlar... " Marilyn "de kim nereden biliyorlar? Marilyn bir yağmur damlası, Marilyn pembe güvercin, Marilyn dağınık çarşaf, Marilyn eteklerdeki rüzgâr, gölgeli kirpikler arasından mavi bir bakış, ıslak dudaklarda fısıltı, aşkın tutsaklığının değil, seksin masumiyetinin ve eğlencesinin sembolü... bir ikon, bir hayal, bir poster, bir kadın, bir insan... Tül perde aralandı, Norma Jean kendini aynada yakaladı. Kırmızı rujunu açıp, dudaklarını cömertçe boyadı. "Onu ben uydurdum" dıye mırıldandı, aynaya rujla koca bir "M.M" yazdı, Marilyn odadan çıktı, Norma bir imza olarak aynada kaldı. Dolunay Soysert, Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelenen "Buluşma"da Marilyn Monroe rolündeydi... Hayatı boyunca hep çalıştı, çabaladı. 7 Ocak 1955 günü, avukatının evinde verdiği bir kokteyl ile basın toplantısı düzenledi ve kendi adına film şirketi kurduğunu, açıkladı. Basın toplantısında Elsa Maxwell, Tony Curtis, Janet Leigh ve Marlene Dietrich gibi tanınmış film oyunculan da yer alıyordu. Marilyn"Fox film şirketinin kendisine daha ciddi roller vermemesini ve diğer oyunculardan daha düşük ücret almasını kınadıktan sonra Fox film şirketi ile yaptığı sözleşmeyi gazetecilerin gözü önünde yırttı. Buna kimse cesaret edemezdi, ama o cesaret etmişti. Marilyn, başka hiç kimsenin cesaret edemeyeceği şeylere de cesaret etti. Yazartiyatrocu Robert Arthur Miller, Marilyn'in 3. kocasıydı. Evlilikleri döneminde ABD'de büyük bir antikomünist hareket başlatıldı. Joseph Mac Carthy'nin, "antikomünist temizlik önlemleri" nedeniyle birçok sinema ve tiyatro oyuncusu iş yapamaz hale geldi. Gary Cooper, Tyrone Power ve Alan Ladd, solcu oldukları gerekçesiyle Hollywood'da tutuklandı. Buster Crabbe de esrarengiz bir biçimde öldürüldü. Miller de, soruşturmaya uğradı. Marilyn, bütün antikomünist baskılara rağmen, 1960 yıünda,"Yazarlar Birliği" ve "Oyuncular Birliği" adlı iki örgütün Hollywood'da yaptığı grevi destekleyenler arasındaydı. Eylemin düzenlenme amacı, film yapımcısı firmaların, 1948 yılından sonra çevrilen filmler televizyona satıldığı halde bu filmde rol alan oyuncular ile çalışanlar için ayrdan fonun ödenmemesi idi. Böyle bir baskı ve yok edilme döneminde bu tür tavırlann içine girilmesi büyük bir cesaretti... Marilyn Monroe ile John Firitzgerald Kennedy'in ilişkisi dünyada önemli gelişmeler yaşandığı bir dönemde kuruldu. Bunun geçmişine bir bakalım: ABD Başkanı James Monroe (17581831), 2 Aralık 1823'te, ABD'nin çıkarlarını korumak amacıyla, "Monroe Doktirini" diye anılan bir bildiri yayımlamıştı. Bu bildiri, ABD emperyaliz minin uluslararası çıkarlarına uygun nelerin yapılması gerektiğine dair ilk düzenleme sayılabilir. Marilyn'in anne tarafından ABD Başkanı James Monroe ile akrabalığı olduğu iddia edilir. Kısa bir süre de olsa ilişki yaşadığı ABD Başkanı John Firitzgerald Kennedy'nin (JFK) de ölümü sırlarla doludur. Kennedy, seçim çahşmaları için gittiği Dallas'ta 22 Kasım 1963'te, Dallas'da suikast sonucu, bu olaya adı karışanlardan 52 kişi de 14 yıl içinde öldürüldü. Robert Kennedy, 1964'te New York'ta senato üyeliği için seçim kamyanyası yaparken siyasi rakipleri, "Marilyn Monroe'nun Tuhaf Ölümü" başlıklı bir broşür yayımlamışlardı. O da bir suikast sonucu, 6 Haziran 1968 günü yaşamını yitirdi. Marilyn ise 5 Ağustos 1962 Pazar günü, California'nın Los Angeles şehrindeki evinde, yatağında ölü bulundu. Sadece 23 kişinin davet edildiği cenaze töreni küçük bir kilisede yapıldı. Film oyuncusu Groucho Marx, Marilyn Monroe için, "O, dünyanın sekizinci harikasıdır" demişti. Marilyn, hiç unutulmadı. Ona olan sevgi ve hayranlık artarak sürüyor. ALİ DENİZ USLU •ncı Birçok erkeğin sanşınlara karşı olan ilgisinin temelinde bir şekilde zihinlerine yerleşmiş olan Marilyn Monroe imgesinin olduğunu düşünüyorum. Dönemsel olarak onun sonrasında doğan genç nesil dahi onu filmlerden izlerken veya o unutulmaz resimlerde ona bakarken onun üstüne yüklenen rolünü nasıl oynadığını görebiliyor. Benim de kafamdaki kadın imajının beslendiği yerde; gülüşü, narin vücudu, istekli dudakları ve kendinizi bakmaktan alamadığınız yüz hatlan ile duruyor Marilyn Monroe. Şöhretin gerektirdiği aşmlıklar içinde yitip giderken bir efsaneye dönüşmesi de insanlar üzerindeki etkisinde önemli bir rol oynuyor olmalı. Janis Japlin, Jimi Hendrix, Jim Morrison, James Dean ve Kurt Cobain gibi genç ölenlerin trajedilerini dünyanın gözleri önünde yaşamaları da bu isimleri unutulmaz kılmaya yetiyor zaten. Bu yüzden Marilyn Monroe'da bulduğum yakınkk yitip gitmişliğin, onca insanın arasında yalnızlığa terk edilip, şöhretin ve popülerliğin zirvesindeyken hayatının bir trajedi ile sonlanması da olabilir. Yalnızca takvimlerdeki çıplak pozları ya da filmlerdeki şehvetli ^^^ rolleri mi onu dünyanın en tanınan sarışın yapan? Ben bunu sadece cınsellikle yorumlamaktan kaçınıyorum. Onda olup da başkalarında olamayan sihrin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Elbette ki seksi imajı herkesi çok etkiledi ama bu Monroe efsanesinin tümü demek değil. Babası yaşadığı halde onu hiç tanımayan ve 16 yaşında evlenip, kısa bir süre içinde sinema tarihine unutulmaz filmler bırakan Marilyn Monroe henüz 36 yaşında öldü veya intihar etti. Bana kalırsa bu hikayede seks tanrıçalığından ve aptal sarışın imajından çok daha fazlası olmalı. Madonna bile Marilyn Monroe taklidi yaparak Marilyn'in ölümünden 30 sene sonra, 9O'lı yıllann başında şöhrete taşıdı kendini. Playboy kızı Anna Nicole Smith de tüm servetini ona benzemesine borçlu değil mi? Bunun gibi onlarca, belki de yüzlerce insan hâlâ onun insanlarda yarattığı etkiden faydalanıyor. Hatta yeni kuşağın Madonna'nın gerçekliğini sorgulayıp 1955 yapımı "The Seven Year ItchYaz Bekân"ndaki hafızalara kazınan havalandırma sahnesini keşfedip tekrar tekrar izlemesi de bunun kanıtı. Bu öyle bir mit oldu ki, şu an dahi bu görsel en çok kullanılan pazarlama stratejilerinden biri. Ölümünün üstünden yarım asra yakın zaman geçmesine rağmen o hâlâ televizyonlardaki sahnelerde, sarışın kadınların arkasında bir yerlerde yaşıyor veya yaşatılıyor. Bir de bu dünyada Monroe'dan güzel kadın var mı polemiği var. Bana göre elbette ki ondan daha güzel birçok kadın var, ama hepsinde ondan bir parça, ondan bir eser saklı sanki. Düşünüyorum da onunla beraber olduğunu düşünmeyen kaç erkek vardır ya da var mıdır?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle