Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEMMUZ 2005 / SAYI 1010 Temmuzda 50 YTL indiriı ve chippara Dejavu ile 'Kendin Coş' Ali Deniz Uslu D ejavu Manga'dan sonra Ankara'dan sesini duyuran, gelecek vaat eden gruplardan biri. îlk albümleri "Kendin Coş'la müzikseverlerle buluşan grup tarzını numetal ve ska'nın etnik öğeler ile birleştirilmesi olarak tanımlıyor. Müziklerinde ise haksız politıkalardan aile bireylerinın ihanetlerine kadar hayata dair her şeyden bahsediyorlar. Biz de Ankara'dan gelen Dejavu ile ilk albümlerini konuştuk. DejaVu ilk albüme kadar nasıl geldi? Tolga Nemutlu: Dejavu 1999 yılında Cenk Sönmez tarafından kuruldu. Grup, birçok eleman değişimi yaşadı. Saksofon, darbuka, keman derken bayan vokallerimiz de oldu. Daha sonra bir ara Cenk'in o?el nedenleri yüzünden grup dağıldı ama sonra Cenk grubu tekrar kurdu. Banş ile ben Dejavu'ya 2002 yılında dahil olurken Kıvanç Şenol bağlaması ile bize katıldı. Bu dönemde cover çalışmalarımıza başladık. Bir süre sonrada Dejavu, ilk albümleri "Kendin Coş"ta, numetal ve ska'yı etnik öğeler ile birleştiriyor. Bu ismi de o yüzden seçmişler. Grup üyeleri "Bağlama, müziğimizle geri gelince insanlar dejavu yaşamaya başladr diyorlar. vokalistimiz gruptan ayrıldı ve kurucu gitaristimiz Cenk vokale geldı, Tam kadromuzu o zaman fyulduk ve roxy mıizık günlerıne katılma kararı aldık. Demomuzu yolladık ve birincılik geldi. Bu da bizim albüm sürecimizi başlattı. Bu dönemde de etnik bir müzik yaptığımız içın bize en uygun olduğunu düşündüğümüz "electrip records" ile çalışmayı düşündük. Onlar da bize müziğimizde özgürlük tanıdılar ve buraya kadar gelebildik.Genelde stüdyo süreçlerinde pazarlama açısından rock albümlerinin sertliği alınır, ama biz tam istediğimiz sertliği albüme yansıtabıldik. Sizi 'Roxy' keşfetti diyebilir miyiz? Cenk Sönmez: Roxy şu an piyasada ses getiren birçok grubu keşfetti, yeni gruplar için çok önemli bir sınav ve referans. Bizler de Roxy sayesinde Ankara dışına çıkıp kendimizi gösterme fırsatı bulduk. Makstmum Indtıim tutan 50 YTL'dir. AŞK, HAYAT, HAKSIZ POLİTİKALAR... Peki Dejavu isminin hikâyesi nedir? Cenk Sönmez: Ismı koyarken Ingılizce ya da Türkçe bir isim kuüanmak istemiyorduk. Fransızca olsun dedik. Eski batenstimiz Matrix filminde kedı sahnesiyle özdeşleşen dejavu kelimesini önerdi, biz de benimsedik. Şu an ısmımizi müziğımiz ile bağdaştırdığımızda anlamını dolduruyor bir anlamda. Çunkü bağlamanın bızım müziğimizle tekrar geri gelmesiyle insanlar dejavu yaşıyorlar Dejavu müziğini nasıl tanımlıyor? Cenk Sönmez: Bizım müziğimiz eğlendirirken düşündüren bir müzik. Eğlenceli bir müziğin üstünde; aşjk, hayat, aile kavgalan, arkadaş kazıkları, haksız politikalar ve dünyadaki her şey var. Albüme adını veren "Kendin Coş" parçasında bile aslında biz her şeyi bırak eğlenmene bak demiyoruz. Kendi dünyanı kendin yarat, kendi özelliklerini iyi şeyler yapmak için kullan şeklinde bir mesaj veriyoruz. Müzikal olarak ise etnik, numetal ile ska tarzını birleştirdiğimizi düşünüyoru?. Son dönemde Ankaralı gruplar seslerini duyururken kalıcı olma yolunda da sağlam adımlarla ilcrliyorlar. Sizce bu artışın sebebi ne? Banş BilgenCenk Sönmez: Biz de buna net bir cevap verememekle birlikte bunun Ankara'nın monotonluğu ile ilgili olduğuna inanıyoruz. Ankara Istanbul'a göre çok sakin ve düzenli. Bu da gençlerde bir dinginlik yaratıyor. Gençler de bu nedenle yaratıcılığa yöneliyorlar, çünkü başka yapacak pek bir faaliyet yok, bir araya gelip müzik yaparak zaman geçirmeye başlıyorlar. Stüdyo kayıtları falan derken iyi şeyler çıkabiliyor. Manga bu süreci başlattı, sonra biz gcldik. Sırada da "Çilekeş" var. Hatta Pamela Spence de Ankaralı, ilk o geldı aslında. "Teneke" diye bir grup da geliyor arkamızdan. Şu an beş tane albümlü Ankaralı grup var. Beş, yıl önce bu gerçekten inanılması zor bir durumdu. Ama şimdı bizler varız ve artmaya devam ediyoruz. Dejavu ilerisi için neler düşünüyor? Cenk Sönmez: Kalıcı olmak ve bol bol konser vererek farklı müzikal deneyimlerı yaşamak ıstiyoruz Türkiye'de her yere ulaşmak istıyoruz, muzikseverlere bakın biz bağlamayı kendi müziğimize nasıl kattık, dinleyin belki çok seveısiniz, demek ıstiyoruz. Canlı pcrkırmanslarımıza beklıyoruz herkesi. Cem Karaca, Moğollar, The Rolling Stones gibi çok farklı coverlarımız var. Hatta misket ile Korn'nun bir parçasını birleştirdik. Bu coverlardan bizimle en çok özdeşleşen Cem Karaca'nın "Rap Rap" şarkısını belki sonraki albümlerde kullanabiliriz. • NEYATÖLYESİ Ucretsiz ders Şengül Durucu endisi de üflediği ney gibi mütevazı olan neyzen Hanefi Kırgız'ın küçük atölyesindeyiz. "Birlokma, bir hırka" felsefesi, atölyenin her yanına sızmış gibi. Masadaki küllükten, bir kenara yaslanmış Rebab'a (yaylı saz) kadar her şey mütevazı burada. Duvarda Neyzen Tevfik'in orijinal fotoğrafı asılı. Ney'e ilginiz nasıl ve ne zaman başladı? Tesadüfen. Yirmi yıl önce Cerrahpaşa Etnomüzikoloji Müzik Terapi Merkezi'ne TÜMATA'nın (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) çalışmalarını izlemeye gittim. Gidiş o gidiş. Elıme bir ney geçti, üfledim ses çıktı. Ben de iyisinden bir ney aldım, başladım üflemeye. Sonra da siz üflemeyi öğretiyorsunuz... On yıldır ders veriyorum. Işçisinden doktoruna, profesörüne kadar her meslekten, dünyanın her yerinden insanlar geliyor. Bir araya gelip ney üflüyorlar. Son dönemde neye duyulan bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? insanlar neyi tanımıyor, kaval diyor, düdük diyor. Ama Avrupalılar onca yoldan kalkıp geliyorlar neyi öğrenmek, ney almak için. Neyin sesi yerli yabancı herkesi çok etkiliyor. Bugün özellikle üniversite öğrencileri neye çok meraklı. Bunda neyin son zamanlarda müzik piyasasında kullanılmasının, sıkça görülmesinin de payı var. K Öğrencinin ustalaşmasının ölçüsü nedir? Böyle bir ölçü var mı neyzenlikte? llyas Hoca'ya (Çelikoğlu) soruyor öğrencileri, "Ne kadar zamanda öğreniriz?" diye. O da "Kırk yılda öğrenirsiniz, ben hâlâ öğreniyorum" diyor. Yani eğitimin bir süresi, sınırı yok? Hayır. insanlar buraya ney üflemeyi öğrendikten sonra da geliyorlar. Istedikleri zaman uğruyorlar, sohbet ediyor, ney üflüyoruz. Yani eğitimin bitmesi diye bir şey yok. Kapımız herkese, her zaman açık. Ney üretimiyle ilgili de ders veriyor musunuz? Burada üretim atölyemiz de var. Isteyene ney yapımını da öğretiyoruz. Ney yapımı özen ister, yapılırken ve bir kez akort edilir. Yanlış akort edilen neyden asla doğru ses çıkmaz. Öğrencilere neyin felsefesini de öğretiyor musunuz? Özel olarak böyle bir dersimiz yok. Ancak sohbet ediyoruz, bilgi alışverişi yapıyoruz. Birbirimizden yeni şeyler öğreniyoruz. Dersleriniz ucretsiz... Evet on yıldır gönüllü olarak ders veriyoruz. Bu bizım kültürümüz, sanatımız; yalnızca parası olanlar değil herkes öğrenmelı. • mum v *