22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 SİLAHLARIN GÖLGESİNDEKİ KEŞMİR Fotoeraf çekmek yasak! oğal güzellikleriyle, verimli topraklarıyla Himalaya Dağları'nın eteklerinde uzanmış bir yeryüzü cenneti Keşmir. Bu güzel ülke, aynı zamanda Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Çin'in de kesişme noktası. Ne gariptir ki, Keşmir denince akla ilk gelen doğal güzellikleri olmuyor. Çoğunlukla bu yeryüzü cenneti için yapılan savaşlar, silahlı çatışmalar canlanıyor gözümüzde. Keşmir topraklarının bir kısmı Hindistan, bir kısmı ise Pakistan sınırları içinde. Pakistan topraklarında kalan, çoğunluğunu Muslümanların oluşturduğu kısmı Azad Keşmir yani Ozgür Keşmir. Pakıstan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra cihat yoluyla Hint işgalinden kurtarılmış ve Pakistan topraklarına katılmıştı. Pakistan ve Hindistan 'ın ayrılışı sırasında ^ yapılan anlaşmalarla, Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu yerlerin Pakistan'da Keşmir denillnce ilk kalması esas alınmıştı. Işte bu anlaşmalar iki ülke arasında yıllarca sürecek büyük akla gelen, çatışma... bir gerginliğin, kimi zaman silahlı çatışBaşkent Şirlnagar'ı maların ve hatta savaşların da temelini atmış oldu. Bugün nüfusun büyük çoğunyöneten sanki luğunu oluşturan 13 mılyon Müslüman halen Hindistan tarafında yaşıyor. Camaskerler. Blr muKeşmir olarak adlandırılan 138 bin mahalleden diğerine 935 kılometrekarelik bu bölge özerk bir eyalet statüsünde. Uygar Gürkan D noktaları ve pasaport kontrolü var. Kimi zaman çanta araması da yapılabiliyor. Daha da ilginci, şehrin tüm mahallelerine de kontrolle giriliyor. Bir mahalleden diğerine geçişte pasaport göstermek bir zorunluluk. Arabayla yaptığımız kısa yolculukla Dal Lake'e, yani Altın Göl'e vardık. Himalaya Dağlan'yla çevrili bu güzel gölü diğerlerinden farklı kılan, üzerindekı yüzlerce houseboat yani tekne evler. Ben de bu tekne evlerden birinde kalacağım. Eve varabilmek için gondollara benzer kayıklardan kiraladık. Kayık tıpkı Venedik'teki gondollar gibi uzun ve süslü. Venedik'ten en önemli farkı, gölü çevreleyen vahşi el değmemiş doğa görüntüsü. Bu olağanüstü manzaranın sihrini bozan tek ayrıntı neredeyse 10 metre arayla dizilmiş, yüzleri göle dönük askerler. Gölün diğer sakinleri ise suyun üzerinde uçarak balık avlamaya çalışan onlarca kartal. Yüzer eve yerleştikten sonra ilk iş çevreyi gezmek için gondolumuza binmek oldu. Şirinagar merkezinde karşılaştığımız şehir kalabalığından burada eser yoksa da yine sıra sıra dizilmiş askerler gözümüze çarpıyor. Ertesi gün rehberimle birlikte Şirinagar merkezine gittik. Sonunda gizlice ve güçlükle de olsa askerleri fotoğraflamayı başardım. Şehir merkezinde dolaşırken hiç turist olmadığı dikkatimi çekti. Rehberim, bunu çatışmalara bağladı. Bir çatışmayla karşılaşmadık, ama gerginlik neredeyse elle tutulur halde. Hindular Müslümanlardan hoşlanmadıklarını açıkça belli ediyorlar. 28.5 SAAT YOLCULUK VE... Gezimin son gününde Himalaya Dağlan'na gıtmeye karar veriyorum. Yaklaşık 200 km'lik virajlı dağ yollarını aşarken adeta tüm mevsimler bir arada yaşanıyor. Vardığımız yer, Keşmir bölgesinin Çin sınırına yakın Kagan şehri. Artık yaz ve baharı geride bıraktık. Karlarla kaplı, azgın sulann aktığı nehirlerin geçit vermediği Himalaya tüm haşmeti ile karşımıza dikiliyor.. Durakladığımız yerlerde kızakla kayan köylülere rastlıyoruz. Ellerindeki kızaklar derme çatma tahta parçalarından yapılmış, üzerlerini Hinduca ve Arapça yazılarla süslemişler. Cammu Keşmir bölgesini gezdikten sonra New Delhi'ye dönüş için tam 28.5 saatlik bir otobüs yolculuğu başlıyor. Bu yolculuk belkı de hayatımın en ilginç otobüs yolculuğu. Yolcular şoför mahallinde bulunan bir yorganın altına girerek sırayla uyuyorlar. Oradaki şartlara göre konforlu sayılacak bir ortam yaratmışlar. Yol boyunca da sık sık kontrol noktaları var ve bu noktalarda sürekli pasaport kontrollerinden geçtik. Otobüsümüz sonunda New Delhi'ye vardı. Güzel ama sancılı Keşmir geride kalmıştı. Sırada yeni yolculuklar vardı... • ııhıviilaı'dii cloıl nıcvsim vasnnıvor bile pasaportsuz girllmiyor. Fotoğraf Keşmir'e yaptığım yolculuk bu bilgilerden sonra hem heyecan hem de merakla başladı. Uçak, New Delhi Indra Gandhi çekmek rlskll iş... Havalimanı'na indi. Uzun pasaport kontrolleri ve onlarca sayfa form doldurdukHlmalayalar ve Altın tan sonra yaklaşık 4.5 saat sonra iç hatlaGöl ise baş döndürücü ra varabildim. Yoğun güvenlik önlemleri ve aramalann ardından nihayet 1.5 saatetklleyicilikte... lik Şirinagar yolculuğu başladı. Himalayalar üzerinde yaşanan türbülanslar aslında çok da uzun olmayan yolculuğu oldukça zorlu hale getirdi. Beşik gibi sallanan Boing 737'de yolcuların bir kısmı bağırıyor, ağlaşıyor, kalan ise dua edıyordu. Uçağımız, Keşmir'in tek havaalanı olan askeri bir alana indi. Sivil bir uçağın etrafındaki onlarca silahlı asker ve zırhlı araç oldukça ilginç bir görüntüydü. Bu anı fotoğraflamak isteğim etraftaki askerlerin tavırlarım görünce hiç de mantıklı gözükmedi. Bagajları almak için sıraya girildiğinde askerler de pasaport kontrolü yapmaya başladılar. Rehberim Muhammed Sefi'ye ulaştıktan sonra Şirinagar şehir merkezine doğru yola çıktık. Yolculuğun başında rehberim askerleri ve orduya ait hiçbir şeyi görüntülememem konusunda kesin bir dille uyardı. Şehrin hemen her yerinde askeri güvenlik Esra '* Açıkgöz Projeye katıl, 'Kendini Keşfet' I ran'dan mülteci olarak gelen Pejman Laghaifar ve Nima Mostaghim, Vanlı Fatih Çakı ve Pınar Kayar, Sabancı Üniversitesi öğrencileri Atakan Ertuğrul ve Sena Balkaya... Bu isimleri bir araya getiren, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın Van'daki Feyyaz Tokar Eğitim Parkı ve burada, okul sonrası eğitim alan 750 çocuk. Atakan Ertuğrul, Sabancı Üniversitesi öğrencisi. 5 yıldır yazları Van'daki eğitim parkında gönüllü olarak çalışıyor. Parkla tanışması Sabancı Üniversitesi'nde ilk yıl zorunlu olarak verilen, Toplumsal Duyarlılık Projesi sayesinde olmuş. Bu zorunluluk bir yıldan sonra bir gönüllülüğe dönüşmüş. Çünkü "işe yaradığını" hissetmek büyük zevk vermiş.Yaptıklarıyla bir şeyleri değiştirmek isterken, zamanla kendisinin de çok değiştiğini hissetmiş, "Hep bir şeyleri seyredip isyan eder, değiştirmeyi ister, ancak çaresiz kalırdım. Bunun altında biraz da tembellik vardı. Bu proje ile taşın altına elimi soktuğumda başka ellere rastladım ve birlikte, o taşı oynattık. Birey olarak küçük farklar yaparak, beğenmediğiniz sistemi değiştirebilme gücü ne sahip olduğunuzu anlıyorsunuz" diyor. Van'da yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Hissettiğim kesinlikle acımak değil, şaşkınlık. Büyük bir duvara tosladım. Sizin standartlarınızda böyle bir yaşam olamayacağını düşünürken, o çocukların suratında her şeye rağmen gülücük görmek hem üzüyor hem TOPLUMSAL DUYARLILIK PROJELERİ Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamındaki "Kendini Keşfet Projesi" öğrencilere, topluma karşı bir sorumlulukları olduğu anlayışını kazandırmak için tasarlanmış. Proje, bu yıl 4 Eylül'e kadar Van, Hakkâri, Mardin, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da gerçekleşecek. Proje ile ilköğretim çağmdaki çocuklara yaratıcılık, özgüven geliştirici programlar uygulanıyor. Projeye Sabancı Üniversitesi'nin yani sıra Boğaziçi, Galatasaray, Bilgi, Bilkent, Ankara, ODTÜ, Dicle, 100. Yıl, Harran ve Anadolu üniversitelerinden de öğrenciler katdıyor. Yürütülen programlar arasında Çocukokul, engelli, yaşlı, çevre, okul dışı çocuk projeleri, insan hakları, kadın ve cinsel sorumluluk projeleri yer alıyor. H Toplumsal Duyarlılık Projesi, Sabancı Üniversitesi'nde İlk yıl okutulan zorunlu bir ders. Çoğu öğrenci İçin bu zorunluluk zamanla gönüllülüğe dönüşmüş. Çünkü projeyle kendilerini keşfetmeyi de öğrenmişler. de umut veriyor. O güne kadarki değerleriniz, düşünceleriniz, 'şu maddi, entel seviyeye sahip olunmalı' söylemleriniz anlamsızlaşıyor. Hayatımın her anında bunu yaşıyorum diyemem, ama buradan döndükten sonra bir şey alırken, onun Van'da birçok insanın hayatını değiştirebileceğini düşünüyorum." Sena Balkaya da Sabancı Üniversitesi öğrencisi. Van'da çocuklarla olmanın, Istanbul'da varoşlardaki çocuklarla ilgilenmekten farklı olduğunu söylüyor, "Burada bilgisayara dokunmak,îngilİ2ce kelime öğrenmek onlara ileriye dönük çok büyük hayaller katabiliyor" diyor. Parkta, gönüllü olarak çalışanlardan biri de, Fatih Çakı. Lisedeyken parkta eğitim alan Çakı, okul bitince gönüllü olmuş. Park hayatında çok şeyi değiştirmiş. Mesela üniversiteye gitmeyi düşünmüyormuş, ama parktaki üniversiteli gönüllüleri görünce özenmiş. Şimdi Gazi Üniversitesi'nde okuyor, "Kendimi ifade edemeyen, çekingen biriydim. îlklerimizi hep burada yaşadık, bilgisayar, sulukuru boyalar, güzel bir futbol sahası, park, satranç..." diyor. Pınar Kayar da, Çakı gibi Vanlı. Van'da çocuk olmanın zorluklarım bildiğinden, kendi yaşadığı eksikliği çocuklar yaşamasın istemiş, "Çocuklara evde ailesinin, okulda öğretmenlerinin sağlamadığı imkânları sağlıyoruz; birey olarak davranıyoruz onlara. Onlar için en çok gerekli olan şey de bu" diyor. Parkta mülteci çocuklar da eğitim alıyor. Bu eğitimi veren gönüllüler de mülteci. Pejman Laghaifar ve Nima Mostaghim, Iran'dan gelmişler. Laghaifar, ressam, Mostaghim ise, müzisyen. "Bir ülkede mülteciolmak zor" diyor Laghaifar, "Ancak burada işe yaradığımızı gördükçe seviniyoruz. Dil bilmediğimizden kimse ile anlaşamıyorduk. Burada herkes aynı amaçta olduğundan beden diliyle de olsa anlaşabiliyoruz. Böylece özlemlerimizi unutmaya çalışıyoruz". •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle