02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 TEMMUZ 2005 / SAYI1010 EKOLOJİK SOSYALİZM Emeğine ve doğaya yabancılaşan insan, sonunu hazırlıyor. Bunu önlemek için devrime ihtiyaç var. Ancak bu devrimin rengi, hem kızıl hem yeşil. ABD'li araştırmacı Joel Kovel, "Doğanın Düşmanı" kitabında ekososyalizmi ve devrimi anlatıyor... JOEL KOVEL Başkan olsam kim vurduya giderdim ew York'taki Bard College'da Toplumsal Çalışmalar Bölümü'nde ders veren Joel Kovel, 1998'de ABD Senatosu için New York'tan ve 2000 seçimlerinde de başkanlık için Yeşil Parti'den adaylığını koydu. Irak Dünya Mahkemesi'nin son oturumuna kattlmak için Istanbul'a gelen Kovel'le kitabını ve ekososyalizmi konuştuk: Ekososyalist devrim tam olarak ne anlatna geliyor? Kapitalist tahrip toplumu yerine geçmesini hayal ettiğim bir toplum bu. Kapitalist sistem, ekonomik çöküşün ve ekolojik krizin nedeni. Geçen yüzyılda kapitalizm sonrası toplum, sosyalizm olarak tasarlanıyordu, ama ekolojik bir çözüm önerilmiyordu. Bunun bir nedeni de o dönem için ekolojik krizlerin ciddi biçimde baş göstermemesi olabilir. Ekososyalist devritn neyi öneriyor? 20 yüzyıl kapitalizmi insanın doğadan yabancılaşmasına neden oldu, bu da geri kalmış toplumlar yarattı. Ancak bu toplumlar farklı yollardan da olsa belli bir servet birikimi elde ettiler. Ekososyalizm bunu niteliksel olarak değiştirmeyi, yani kıtlığın olmadığı, özgürce çalışılan, mutlu bir toplum yaratmayı hedefler. Ekolojik açıdan sağlıklı bir üretım tarzına N Özgür Erbaş üreselleşme çelişkileriyle birlikte ilerlerken, karşıtını da yaratıyor. Dünya Sosyal Forumu etrafında örgütlenen küreselleşme karşıtları "Başka bir dünya mümkün" demeyi sürdürüyor. Anarşistler, sosyalistler, feministler ve diğerhareketler kendi çözümlerini diğerleriyle birleştiriyor, 21. yüzyıl siyasetini kuruyorlar. Fikir alışverişi, geçmişle ve bugüne kadar bilinenlerle girişilen hesaplaşmalar, "karma" yapılan oluşturuyor. Işte bunlardan biri de ekososyalizm. ABD'li araştırmacı Joel Kovel'in Metis Yayınları'ndan çıkan son kitabı "Doğanın Düşmanı/Kapitalizmin Sonu mu, Dünyanın Sonu mu?" devrimci bir kapitalizm eleştirisi. Kovel, "yumuşak geçişli" bir devrim tarif ettiği kitabında, öncelikle kapitalizmin insanın kendine, emeğine ve doğaya yabancılaşmasına neden oluşundan söz ediyor. Sermayenin kâr amacının, insan emeğini ve doğayı verimlilik üzerinden değerlendirerek, birer meta haline getirmesinin sonuçlannı ayrıntılarıyla anlatan Kovel, 1984 yılında Hindistan'ın Bhopal kentinde Union Carbide şirketine ait fabrikada meydana gelen kazanın 20 bin kişinin ölümüne neden oluşunu anımsatıyor. Kazanın, sermayenin maliyeti düşürme ve büyüme tutkusunun sonucu olduğunu belirten Kovel, şirketin izini bugüne kadar sürmüş. Kazada 500 binden fazla kişinin yaralandığını, etkilerin bugün de sürdüğünü anlatıyor: "Kazanın ardından Hindistan hükümeti 3 milyar dolar tazminat istedi, ancak şirket 470 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Avukadar ve Hindistanlı yetkililer üc K rederini ve rüşvetlerini aldıktan sonra, tazminat talep edenlerin eline ortalama 300 dolar geçti ki bu para hastane masraflarını bile karşılamaya yetmiyordu. Kazanın temel gerekçesini maliyeti düşürmekle açıklamaya çalışan bu şirket, 2001 yılında Vietnam Savaşı'nda kullanılan bir kimyasah (Agent Orange) üretmiş olan Dow Chemical'la birleşti. Bu yeni kimya devi, 168 ülkede faaliyet gösteriyor ve yıllık geliri 24 milyar dolar dolayında." Sermayenin ilişkileri gerçeklikten uzaklaştırdığını ve Bhopal'dekine benzer kazaların sorumlularının bu nedenle asla bulunamadığını belirten Kovel, "Sermayenin canlı bir varlık olmadığı malum. Sermaye daha ziyade insanların vücutlarını ele geçiren, onları ekolojik bütünlüğe zarar vermeye zorlayan, kendi kendine çoğalan yapılar geliştiren ve dev kuvvet alanını kutuplaştıran kanser yapıcı bir virüsün başlattığı türden ilişkilere benzer. Ekosistemleri, sermaye gibi yaşayan insanlar, sermayenin kişileşmiş halleri haline gelmiş olan insanlar tahrip eder" diyor. sefeleri de eleştiriyor. Marksizmi ekolojik bir bakışı olmadığı, ekofeminizm de dahil diğer yaklaşımları ise "sistem içinde çözüm aradıklan" için eleştiren Kovel, kapitalizmle baş edebilmenin ilk yolunun metalarm kullanım değeriyle değişim değeri arasındaki farkın ortadan kaldırılması olduğunu söylüyor. İnsanların sermaye tarafından körüklenen "tüketim çılgınlığına" tutulduğunu anlatan Kovel, "Bu arzular öylesine boyutlara ulaşır ki insanlar ruhsal ya da bedensel ihtiyaçlarını gidermenin ötesinde, onlara gösterilen hedefleri tüketmeye çalışırlar. Sonuçta 4 çekişli bir araç kullanan kişi bunun ekolojiye zarar verdiğini bilir ve bu sayede ekoloji karşıtlığına geçer, suç ortağı olur. Krizin giderilmesi için çaba harcayamaz" diyor. EKOLOJİK KOMÜNLER KURALIM Kovel'e göre kapitalist sistemi değiştirmenin yolu, bir alternatif olduğuna inanmaktan geçiyor. Örnekleri de var, ABD'de 6, Avrupa'da 2 komün kuran Bruderhof tarikatı. Kendilerini Hıristiyankomünist olarak tanımlayan BruderhoPların, ekolojik üretim yapıp, teknolojik gelişmelere de ayak uydurduklarını anlatan Kovel, tasarısmı şu sözlerle açıklıyor: "Tabii benim hayal ettiğim hayatta dini bir renk yok. Ayrıca Bruderhof'larda baskın bir cinsiyet ayrımcılığı var. Ama bu kişiler, bu dünyada, bu zamanda alternatif bir yaşamın kurulabileceğinin ispatı. Bizler de ekolojik komünler kurarak bunların sayısını çoğaltabiliriz." İNSANLAR ÖNCE KADIN VE ERKEK OLDU Kovel, insanlar arasındaki ilk ayrımın cinsiyetler arasında başladığını ve incelemesinin temelini kadınla erkek arasındaki farkın oluşturduğunu ifade ediyor. Erkeğin kadını hâkimiyetine almasının, bugün yaşanan ekonomik ve ekolojik krizlerden bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyen Kovel, Marksizmi ve diğer ekolojik fel OSMAN BAHADIR b§k*4iroimatt®kotmai\.com &D yıl önce SÜLEYMAN SIRRI D ün Ankara'dan gelen telgrafnameler şu kara haberi getirdi; Nafıa Vekili ve Istanbul mebusu Süleyman Sırrı Bey irtihal (vefat) ettı. Bu kıymetli devlet ricalini henüz genç yaşında ve memlekete büyük hizmetler ifa edeceği bir sırada aramızdan alıp götüren hastalık hakkında telgrafnamelerin verdiği tafsilata göre zavallı Süleyman Sırrı Bey bir zatürreenin kurbanı oldu. Merhum, memleketimizde maalesef adederi pek az olan yüksek fen adamlarımızdan biriydi. Mühendis Mektebi'nin bir zaman hem talebesi, hem de muallimi olan Süleyman Sırrı Bey, uzun müddet Nafıa Nezareti'nde mühim memuriyetler ifa etmiş, ikinci seçim devresinde Istanbul mebusu olarak Büyük Millet Meclisi azalığına seçilmişti. Cumhuriyet'in ilanı sırasında vaki olan kabine (hükümet) değişikliğinde Ismet Paşa başvekil olduğu zaman Süleyman sırrı Bey de Nafıa Vekilliği'ni deruhte etmişti (üstlenmişti). İkinci Ismet Paşa kabinesinde yine aynı vazifeyi kabul etmiş, Cumhuriyet'in ve Ismet Paşa'nın milli Efsanevi Nafıa Vekili Süleyman Sırrı Bey... Bey'in ölümü şimendifer (demiryolu) siyasetini muvaffakiyede tetevvüç (taçlandırmak) için hakikaten canla başla çalışmakta bulunmuştu. "Anadolu'yu Çelik Bir Ağ ile Örme" siyasetinin tahakkuku (gerçekleşmesi) için nerede bir kazma vurulursa Süleyman Sırn Bey bizzat oraya koşardı. En son defa Samsun ve Erzurum demiryollannı teftiş (denetlemek) için gerek Samsun havalisinde, gerek Şark (Doğu) vilayetlerinde uzun bir seyahat icra etmişti. Ecelin pek erken aramızdan alıp götürdüğü Süleyman Sırrı Bey'in kıymetli şahsında Istanbul kıymetli bir mebus, memleket çalışkan mütehassıs bir nafıa vekili, millet güzide ve mütefennin (fen sahibi) bir evlat, Cumhuriyet ateşin (ateşli) ve azimkâr bir inkılabçı kaybetmiştir. Büyük Millet Meclisi'ne, Ismet Paşa kabinesine, Cumhuriyet Halk Fırkası'na, muhterem ailesine teessürümüzü bildirmeyi ve taziyet eylemeyi bir vazife addediyoruz. 16Aralıkl925 geçilip, sadece meta tüketerek yaşanmamasını amaçlar. Avrupa ve Kuzey Amerikalılar bugün yaşadıkları refahın dünyanın geri kalanı için neye mal olduğunu sorguluyorlar mı sizce? Bu, ülkeden ülkeye değişiyor. Finlandiya, ekolojik dengeye dikkat eden belirli ülkelerden. ABD ise en kötüsü. ABD hem ekolojik olarak çok geri hem de en büyük kapitalist ülke. Bu şans eseri bir arada değil tabii. İnsanlar kapitalizmin doğası gereği sürekli biriktiriyor; büyük evler, büyük arabalar, büyük eşyalar alıyor. Bu itkinin nedeni ideolojik. Reklamlar bilinci şekillendiriyor, rol modeller, televizyon programları insanları tüketime itiyor, militarizmi kutsallaştırıyor. İnsanlar da tüm bunların altında uykuda gibiler ve limitsiz tüketim hayali içindeler. Ulusal hayat da tüketim ilişkileri üzerine kurulu. Örneğin General Motor'un ürettiği Hummer cip çok popüler bir araç. Bunlar ABD askerlerinin Irak çöllerinde kullandıklan, tanka benzer araçlar. Askerler bunlara binip insanları öldürüyorlar, üstelik güvenli olmadıkları için içindeki askerler de ölüyor. Ama insanlar günlük yaşamları için bu cipleri satın alıyorlar. Sizin başkan adaylığınızı hiç duymadık. Sizce bunun nedeni ne? Öncelikle ABD basını benden hiç söz etmedi. Kıtabımla ilgili basında tek kelime yer almadı. Zaten seçilmiş olsam kim vurduya giderdim. Çünkü bu bir sistem ve benim gibi insanlar başkan seçilemez. Kendinizi devrimci olarak tanımlıyorsunuz. Bir devrimcinin seçimlere katılması çelişki değil mi? Hiçbir zaman devrimciligimden fedakârlık etmedim. Ben sadece bu aracı kullanarak mesaj vermek istedim. Çünkü insanlar güce yakınsan sözünü dinliyorlar. Ben de adaylığımı kullanarak, iyi şeyler söyleyen, ama deli olmayan biri tarafından berbat bir sağlık sistemimiz, işlemeyen bir düzenimiz olduğunu göstermek istedim. Bizim seçime değil, devrime ihtiyacımız var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle