02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 TEMMUZ 2005 / SAYI 1008 PAZARIN PENCERESİNDEN Evciller tati Ide Selçuk Erez vcil hayvan bulunduranlar tatile gittiklerinde ne yapıyorlar? Kimi bcrabcrindc götürüyor, kimi birine bırakıyor. Fransa'da Sarkozy ve Almanya'da Angela Merkel ne kadar yırtınırlarsa yırtınsınlar, başbakanımız yönümüzü değiştirmeyip AB yolunda adım atmayı sürdüreceğimizi söylemektedir. Topluluğun kurallarını sırasıyla benimsemekte olduğumuza göre AB'nin "Tatile giderken geride cvcil hayvan bırakmak" ve "Tatile evcil hayvan götürmek" kurallarını da öğrenmemizde yarar vardır. Önce "evcil hayvan" tanımını gözden geçirmek gerek: Eskiden evciller kuş, balık, köpek ile sınırlıyken artık fare, iguana, boa yılanı gibi yaratıklar da evcil hayvan satan dükkânlarda yer almaya başlamışlardır. Avrupa Topluluğu'nda "evcil hayvan" • tanınıının gcnişletilmesi ve bilinçle alınmış bir yaratığın yanında, evimizde bize sormadanyaşayan sıçan, örümcek, kırkayak gibi yaratıkların da bu kapsama alınmasını isteyen akım giderek güçlenmektedir. Demek ki bir siire sonra tatile çıkanlar, evcil hayvanlarını beraberlerinde götürseler bile geride kalan yaratıkların aç kalıp hastalanmamaları için gerekli önlemleri almak zorunda kalacaklardır. Tatile giderken geride evcil hayvan bırakmamn kuralları: 1. Geride bıraktığınız yaratığı besleyecek kimse, bu yaratıklar konusunda ve özellikle sizin kediniz, iguananız ya da boa yılanınızın karakteri konusunda yeterince bilgi sahibi midir? Ona, evcilinizi doğru ve dengeli beslemenin ilkeleri yanında sahiplerinden ayrı kalmanın yol açabileceği ciddi depresyonlardan korumanın tek yolunun zaman zaman okşanmaları, gezdirilmeleri olduğu öğretilmelidir. Bunun giderayak aceleyle anlatılmasının asla doğru olmadığı, tatile çıkmadan en az on gün önce başlayacak ve hiç olmazsa beşaltı gün sürecek bakıcıyı E kav amız hayatla... alıcıoğlu'nun daracık sokaklarında yürümek zor. Dar sokaklar, apartmanlarla iki yandan sıkıştırılmış. Apartmanlardan kurtulmuş alanlarda ise top oynayan çocuklarla, arabalar köşe kapma telaşında... Bu kalabalığın arasında her şeyden alakasız, ama her şeye karşı bir duran tek katlı bir ev ve bahçe. Dışarının kirinden, gürültüsünden uzak. Bahçede tahtadan oyma kuş motifleri, boynuzlar, antikalar, boyanmış şişeler, meşaleler, tekerlekten lambalar, toprak altlarına yerleştirilmiş ışık saçan televizyon tüpleri, küpler, hatta bir de küvet... Ev sahibi Ertan Altan, 63 yaşında bir emekli. Onu 25 yıllık arkadaşı ile dama oynarken buluyoruz. Bir yerlerden usul usul Rodrigo'nun konçertosunun sesi geliyor... Tanışma isteğimizi "Emekli okuryazarım. Hepsi bu" diyerek yanıtlıyor başta. O kadar yolu boşa mı geldik, diye suratlarımız asılmak üzereyken, gülümseyerek, başlıyor anlatmaya: Ertan Altan, "Yüksek gazetecilik mezunuyum, ama benHalıcıoğlu'ndaki ce en büyük üniversite hayat ve oradan da kimse mezun olamıyor. Bir holdingde yöneticilik bahçeli evinde; yaptım uzun süre ve emekli oldum. Bir hemşikendine, ailesine re emeklisiyle, Aynur Hanım'la evlendim. İki çocuğum var." ve dostlarına ait Bu ilginç bahçe de çocuklar için yapılmış zabir hayat kurmuş. ten. "Çocuklanm ilkokula giderken onları dışarmın kötülüğü ve kirinden korumak için bahAmacı çocuklarını çeyi bir lunapark havasına soktum ki, ilgilerini çeksin" diyor. Bıraz kırgın mı ne? Çünkü o bu "dışarrnın bahçeli ev için dayalı döşeli bir daireyi arkada kirinden korumak bırakmış. Biraz huzur, sessizlik bulmak için, ave huzur bulmak... ma şimdi oğlu Bakırköy'de halasının yanında, apartmanda kalmayı tercih ediyor. Kırgınlığının üzerini çabucak örtüp hoşnutluğunu dillendiriyor, "bu bahçe ağacın betona karşı duruşudur, burası benim dünyam. Bu bahçeden kendime, yaşamıma bakıyorum, mutluyum. Oysa dışarıdakilerin suratları hep asık" diyor. Ona göre evrenin kendisi bir sevda üzerine yapılmış ve aslında bu bahçe ile bu sevdayı koruyor. Bu konu üzerine yazdığı bir de şüri var, "Sevdanın sının yok, duvarı yok sevdanın / Sen gönlünü serin tut, yeşil yaprak donmadı / Bak gün yeni batmakta / Kızıl bulut, beyaz su akıyorsa umudadır yolculuk"... Şimdilerde, çocukluğunun geçtiği Halıcıoğlu'nun dünu bugününü anlatan bir kitap yazıyor Altan: "Gençliğimde kapılar açık yatılırdı, şimdi korunmak için çelik kapılar kullanıyoruz. O günkü komşulukları, bahar Bizim H Esra Açıkgöz ları, sevdaları anlatılıyorum kitabımda. Adı Mor Menekşe. Kitabı karıma atfedeceğim." llk sayfasında kitabın, "Güneş kelebeğin kanadına vurduğunda, insanlığın üzerine siyah bir gölge düşecektir" yazacak. Ancak bu çirkinlikleri kapatan bir gölge değil, karamsar bir gölge. Şu anda yaşanan ortama ithafen kuruyor bu cümleyi. Çünkü rahatsızlıkları var, mesela televizyonda iki haberden sonra magazin haberlerinin verilmesini arila,..* mıyor. Bir de erkeklerin kadınlara "Hepsi senin mir1" gibi laflar atmasını... "Bir kadına nasıl yaklaşılacağını bilmiyorlar. Hiç mi söyleyecek sözleri yok" diyor. YAŞAMA SEVİNCİNİ KAYBETMEYECEKSİN... Altan'a göre, bu hayatı yaşanır kılan, olaylara yapıcı taraflarından bakmayı becerebilmek. "Hayat hep iyi, hep kötü olamaz" diyor "Eşimle bir sene bu bahçedeki garajda kaldık, ancak hiçbir gün mutsuz olmadım. Her şeyden önce yaşama sevincini kaybetmeyeceksin. Insanlar yaşamanın, sevginin, kadınm ne olduğunu bilmiyorlar. Nâzım'ın da dediği gibi 'Yaşamak kırmızı tüylü bir kuş gibi göğün altında ve bir akarsu gibi yerin üstünde yaşamak'. Zaten yaşamak öyle güzel ki"! Altan için birbirine benzeyen iki günden bi ri boşa gitmiş demek. O yüzden de içınden geleni yapıyor: "Mutlaka bahçede çocuklarımla kahvaitı yaparım. Sonra bahçemle ya da motosikletimle uğraşırım, Aynur Hamm'lagezeriz.bazenkampagideriz.Köpeğimleilgilenirim. Müzik dinlerim. Aklıma bir şey gelir, yazmaya başlarım ve sabaha kadar kalkmam başından. 2. Dünya Savaşı'ndan kalma bir motosikletim var, ona atlar denize, ava giderim". Victor Hugo'nun bir sözü geliyor aklına, "Neye dokunamıyorsak bizi oöldürür". Onun da yapmaya çalışrığı bu; hayata dokunmak, hayatı rafine ederek yaşamak ve kendine karşı dürüst olmak. "Aynaya baktığımda kendimi kandırmıyorsam, insanların düşünceleri önemli değildir. Yani 'çok güzel adamlar gördüm üstünde giysi yoktu, çok güzel giysiler gördüm içinde adam yoktu'!" diyor. Ona göre dertleri birkaç kelime ile anlatmayı bilmeli. Bu yüzden olsa gerek, çok sık alıntılara başvuruyor... "Güneşin batışını nasıl tarif etmek gerekiyorsa, öyle anlatmalıyız her şeyi. Mesela Aynur Hanım'la, hiç şaşmadan, münakaşasız bir ortak noktada birleşiriz. Tabii ki tartışmalarımız da olur, çiftleşmek için kendini sokağa atan köpeğimizin kaçmasına kimin neden olduğu gibi.. Ama öyle ciddi kavgamız olmaz, bizim kavgarnız hayatla". # hayvana alıştırma egzersizlerine girişmenin ve bakıcıya hayvan konusunda küçük bir kurs hazırlamanın gerektiği bilinmelidir. 2. Bakıcının Koreli, Çinli akrabaları ya da misafirleri var mıdır? Kore'de her yıl en az 2 milyon kedi ve köpeğin kesilip yendiğini bilmeniz ve bu konuyu incelemeniz gerekir. Kamerun gibi bazı Afrika ülkelerinden gelenlerin kedi yedikleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Tatile evcil hayvan götürmenin kuralları: 1. Hayvanınız, götüreceğiniz araçla bağdaşır mı? Onu otomobil, uçak tutar mı? Hiç olmazsa bir ay önce onu tatile giderken kullanacağınız araçlarla kısa yolculuklara çıkartıp bu gezmelerin, sindirim sistemini ve psikolojisini nasıl etkileyeceğini incelemeniz gerekir. Bu tetkik sayahatleri sonunda mesela yılanınızı deniz tuttuğunu fark ederseniz onu daha kısa gezilere sıkça götürüp yavaş yavaş ahştırabilir, bu konuda başarı elde edemezseniz tatile giderken kendisini evde bırakmamn daha doğru olacağı sonucuna varabilirsiniz. 2. Hayvanınızı götüreceğiniz yer çok gürültülü mü? Her gece atılan havai fişekler ve sabahın erken saatlerine dek süren şarkılı, gümbürtülü eğlenceler onun psikolojisini çok olumsuz etkileyip bundan böyle nörotik bir kediye ya da fareye sahip olmanıza yol açabilir. Tatile çıkmadan önce, AB'de "hayvan sahibi" tanımlamasının giderek doğru bulunmadığını, bunun, baktığınız kedi ya da köpeği küçülten, sizin tıpkı hak hukuk kavramadan iktidara gelmişler gibi sanki onu her açıdan hesaba katmayabileceğinizi düşünmenize yol açtığı anlaşılmış ve artık bu deyimin yerine kediyi kendinizle eşit düzeye getiren "hayvan dostunuz" tanımının kullanılmasına başlanmış olduğunu da hatırlatmak isteriz. Bu gerçeği kavramanız, tatile çıktığınızda evcil hayvanınız için daha ince düşünmenize yol açabilecektir. • Munzur'u görmeniz yeterli! Özlem Altunok unzur Kültür ve Doğa Festivali, 28 Temmuz'da başlıyor. Bu yıl altıncısı düzenlenen ve dört gün sürecek festivalin amacı, Tunceli'yi tanıtmak, korumak ve çokkültürlülüğün zenginlik olduğunu gösterebilmek. Konser, tiyatro gösterimi, söyleşi, panel gibi pek çok etkinliğin yapılacağı festivali, kentin belediye başkanı Songül Erol Abdil'le konuştuk. •Bir yıllık belediye başkanlığı süreci nasıl geçti? Tunceli'de ne gibi sorunlarla karşılaştınız ve önlemler aldınız? Öncelikle belediyeyi 9 trilyona yakın bir borçla devraldık. 2 trilyonluk SSK borcu yüzünden de belediyeye haciz konmuştu. Belediyeye hiç para girmiyordu. Kadın başkan olmanın avantajlarını o noktada gördüm, çünkü bir ilk olma durumu nedeniyle pek çok bakan, milletvekili belediyeyi aradı. Biz de destek isteyerek SSK'yle borçlarımızı taksitlendirdik, ödedik ve belediyeyi aktif bir hale getirdik. Tunceli'de işsizlik büyük bir problem, yatırım yapılmadığı için gitgide bir yozlaşma kültürü hakim olmaya başlıyor. Gençler kahvehane kültürüne terk ediliyor, madde bağımlılıları arttı, adi suçlar oluşmaya başladı. Bu yüzden altyapı çalışmalarının yanı sıra Tunceli'deki gergin ortamı çözmek için özellikle gençleri kültürel faaliyetlere yöneltmeyi amaçlıyoruz. Tunceli'de sosyalkültürel projelere ayrı bir önem verdiğinizi biliyoruz. Son olarak bir kadın derneği kurmuştunuz... Evet, Ana Fatma Kadın Derneği'ni geçen aylarda açmıştık, şimdi de gençlere yönelik bir kültür merkezimiz var. Ayrıca kadınlarla dayanışma geceleri, toplantılar yapıyoruz, spor etkinlikleri düzenliyoruz. Kadınlarla ilgili önemli projelerimiz var. Tunceli kadmı özgür, toprağa bağlı, üretmeyi seven, sosyal bir kadın. Ayrıca kadınların okuma oranının en yüksek olduğu, töre cinayeti gibi toplumsal sorunların yaşanmadığı bir yer. Son dönemde kadınların şiddet görüyor olması hepimizi tedirgin ediyor, bu yüzden bir kadın dayanışma merkezi kuracağız. M i * 6. Munzur Kültür ve Doğa Festivali 28 Temmuz'da başlıyor. Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, herkesi Munzur'a sahip çıkmaya çağırıyor. Bir de bu yıl 6. yılına giren Munzur Festivali var. Festivalin Tunceli için önemi nedir? Festival, en başta iletişim kurmak için önemli. Kültürümüzü, dilimizi paylaşabilmek, farklılıklarımızı gösterebilmek için çalışacağız. Kısacası "çokkültürlülük zenginliktir" sözünü fcstivalle hayata geçırebılmek istiyoruz. Insanlar gördükleri, paylaştıkları zaman güzellikleri daha iyi anlarlar. Bu yüzden biz de zengin bir program hazırlayarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Programdan bahseder misiniz, nasıl etkinlikler olacak bu yıl? Gergin ve tedirgin süreçlerde aydınların, sanatçıların ortak hareket ederek bu ülkenin gerçek sahiplerinin kimler olduğunu göstermeleri gerekiyor. Bu düşünceden yola çıkarak pek çok sendika başkanı, köşe yazarı, gazeteci, müzisyen ve yazarı festivalimize davet ettik. Kesinleşmemekle beraber Kardeş Türküler, Hüseyin Turan, MetinKemal Kahraman, Erkan Oğur, Nilüfer Akbaş, Ferhat Tunç, Fuat Saka, Selda Bağcan'ın da aralarında olduğu pek çok müzisyen konserler verecek. Tiyatro gösterımleri, halkoyunları, panel ve söyleşiler yapılacak. Bir de "Konaktepe 1" barajı için bir yürüyüş düzenleyeccğiz. Bu yürüyüş, aynı zamanda festivalin adının kültür ve doğa festivali olmasının da sebebi sanırım... Evet, festivalin amacı Munzur'u tanıtmak olduğu kadar korumak da. Munzur Vadisi Milli Parkı, Türkiye'nin ikinci büyük parkı. Bu doğal güzellik barajlarla yok edilmeye çalışılıyor. Enerji sağlamak için yapıldığı söyleniyor, ama koskoca Nil Nehri üzerinde sadece iki tane baraj var, küçücük Munzur'da ise sekiz. Oysa vadinin ülke ekonomisine katkıda bulunması için yapılabilecek pek çok şey var. Burası rafting, dağcılık gibi sporlarla turizme açılabüir, ayrıca buranın alabalığı vc balı çok ünlüdür. Ayrıca son dönemde altını siyanürle ayrıştırma çalışmaları da başladı. Neden tahribata yönelik şeyler yapıldığını anlamıyoruz. Ama festival aracılığıyla insanların Munzur'un doğal güzelliğini görmelerinin, pek çok şeyin anlaşılması için yeterli olacağını düşünüyorum. 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle