Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 17 TEMMUZ 2005 / SAYI 1008 Kaderinde fado var... Fadonun yeni kraliçesi ilan edilen Mariza'ya göre bu, "gazetecilerin yakıştırması". Onun için fado söylemek bile yeterli, "Tek bildiğim fadoyla birbirimize ait olduğumuz" diyor... Eralp Baydar, Mariza'yla son albümü ve fadoyla ilişkisi üzerine konuştu... Eralp Baydar ado dedikleri, Portekiz'in blues, rembetiko, morna, tango, flamenko ve türküye cevabı. O da, 21. yüzyıla taşıdığı fado'nun en parlak yıldızı. Varsın kendisini Amalia Rodriguez'in tahtına oturtmaya çalışanlara gülüp geçsın, Mari/a'nın fado kraliçeliği "Transparente" başlıklı üçüncü albümüyle bir kez daha tescillendi. Fadonun kanına işlediğini söyleyen Mariza ilegeçenlerde "Transparente"nin tanıtımı için uğradığı Londra'da görüştüm. sından son notasına beni yansıtıyor. Adı gibi şeffaf bir albüm. Seni en iyi anlatan parça hangisi? "Transparente "de mi? Seçmem ımkânsız! "Fado Em Mim"den olsaydı "O Gente Da Minha Terra", "Fado Curvo"dan olsaydı "Caravelas" derdim, hiç düşünmeksizin. "Transparente"de ise bütün parçalar. Tekrar bu kadar kişisel bir albüm kaydedebilır mıyim, bilmiyorum. Florbela Espanca ve Fernando Pcssoa'nın şiirleri adeta benim için yazılmış. Sözcükler benim ruhumdan dökülüyor sanki. Geçen yüzyılın başı ya da ortasında yazılmış b'r şiirin beni öylesine mükemmel anlatması tüyler ürpertici. Inandığım o ki, bu şiirler benim onları fadoya bulamamı bekliyordu. Şiirlerini fadoya aktardığın şairler arasında en çok Florbela Espanca'ya düşkün olduğunu söyleyebilir miyiz? Doğru. Jose Luis Gordo ve Fernando Pessoa'yı da çok seviyorum ama, bir kadın olarak Florbela Espanca'nın şiirleri beni tam kalbimden vuruyor. Florbela'nın şiirlerindeki melankoli tatlı bir sarhoşluk gibi. Fado bir renk olsaydı hangisi olurdu? Bu soruyu başka kime sorsan cevabı mavi, yani hüznün rengi olur, bahse girerim. Oysa benim için fado tam bir gökkuşağı. "Fados" filminde oynamak için lspanyol yönetmen Carlos Saura'dan teklif aldığın doğru mu? Bu artık sır olmaktan çıktı ve beni müthiş heyecanlandırıyor. Saura, "Flamenco" ve "Tango"nun ardından üçlemesini "Fados" ile tamamlayacak, ben de Carmo'lu Carlos ve Carnane gibi saygın "fadista"larla birlikte bu önemli projenin parçası olacağım. Hiçbir oyunculuk tecrüb'em yok ama, sonuçta rol yapmayacağım için bunun önemi de yok. Geçen yılki lstanbul Caz Festivali'nin konukları arasındaydın. Türkiye'den mutlu ayrıldın mı? Sıcaklığınız hâlâ kalbimde. En az Portekizliler kadar tutkulu bir halk olduğunuzu keşfettim. Amalia'yı, Madredeus'u ezbere biliyorsunuz. Bu da aramızda sağlam bir köprü olduğunu gösteriyor. Konser verdiğim bina (Esma Sultan Yalısı) inanılmazdı. Ah, bir de Türk çayı! Ne | kadar güçlü! Bir bardak içince iki gün uyumuyorsun! Çok kısa kaldım, ama tekrar gittiğimde mutlaka kentin tadını çıkaracağım. Son olarak, bir diişün var mı? Günün birinde annebabamın Lizbon'a yerleştiğinde yaptığı gibi Mouraria'da eşimle ufak bir taverna açmak, bir yandan fado söyleyip diğer yandan yemek pişirmek. Hayat öyküme bundan daha mutlu bir son düşünemiyorum. • F Yeni Fado Kraliçesi ilan edilip efsanevi Amalia Rodriguez'in tahtına layık bulunmak seni ürkütmüyor mu? Sadece güldürüyor. Sonuçta hepsi siz gazetecilerin yakıştırması, değil mi? Baştan anlaşalım; Fadonun tek bir kraliçesi var, o da Amalia Rodriguez. Sonsuza dek bu böyle olacak. Benim yaptığım onun mirasını korumak, yarınlara taşımak. Yakıştırmalar cazip elbette ama, büyüsüne kapılmamak lazım. Bana fadonun büyüsü yetiyor. Hem zaten fado söyleyebilmek öylesine büyük bir ayrıcalık ki, kıyaslandığında diğer her şeyin sönük kalması kaçınılmaz. Köklerin oldukça renkli. Mozambik'te doğdun; Afrika'nın yanı sıra Portekiz, Ispanyol, Alman, Fransız ve Hint kanı taşıyorsun. Hal böyleyken, sen mi fadoyu seçtin, yoksa fado mu seni seçti? Bilmiyorum. Tek bildiğim, fadoyla birbirimize ait olduğumuz. Oysa kolay bir ilişki değil bu. Epey tutkulu, aynı ölçüde de zorlu. Bazen kapışıyoruz. Ona kızıyorum, kanıma böylesine işlediği için. Çoğu zaman da onu damarlarımda hissetmck tarifsiz mutlu ediyor beni. Birbirimizin kaderiyiz herhalde. Ya da birbirine paralel iki çizgi. Fado Afrika'da doğdu, esasen Afrikalı kölelere aitti. Portekizli denizciler tarafından Brezilya'ya taşındı ve en nihayetinde Portekiz'e vardı. Ben de Afrika'da doğdıım. Brezilya'ya gitmedim ama, adım oradan geliyor. îki yaşımda ailemle Lizbon'a, orada fadonun beşiği sayılan Mouraria semtine yerleştiğimizden beri ait olduğum yer Portekiz. Annebabamın restoranında fado söylemeye başladığımda beş yaşında ya vardım, ya yoktum. O günden bu yana fadosuz geçen bir anımı hatırlamıyorum. Söylediklerini düşününce, "Transparente "yi iinlü Brezilyalı miizik adamı Jaques Morelenbaum'la Rio de Janeiro'da kaydetmen tesadüf olmasa gerek. Aslında tesadüf. Brezilyalı değil Japon olsaydı yine Jaques'la çalışırdım. Çünkii onun büyük hayranıyım. Müzik direktörü olduğu Caetano Veloso'nun tüm albümlerine, Ryuichi Sakamoto'yla yaptığı tüm çalışmalara, kısacası dokunduğu her şeye hayranım. Nicedir onunla çalışma, bırak koca bir albümü tek bir parçama emek vermesi için onu ikna etme düş leri kuruyordum. "Transparente"yi baştan sona onunla kaydetmek benim için inanılmaz bir onur. Kayıtların Brezilya'da gerçekleşmesi ise, Jaques'ın stüdyosunun ve birlikte çalıştığı müzisyenlerin Rio'da olmasından dolayı. ERKEN OLGUNLUK ALBÜMÜ Bu albümün önceki albümlerin "Fado Em Mim" ve "Fado Curvo"dan farlane? Daha derin. Adeta erken olgunluk albümüm. Biliyor musun, kayıtlar boyunca kendimi fadoya sıfırdan başlamış gibi hissettim. Ilk iki albümümü elbette seviyorum, ama, "Transparente" kendimi bulduğum albüm. "Fado Em Mim" büyürken dinlediğim müziği yansıtıyor. O yüzden Amalia'nın ölümsüzleştirdiği beş fadoya da yer vermiştim. Kaydederken belli bir rotam ya da hiçbir beklentim yoktu. Sadece içimi boşaltmak, insanlara "Ben buradayım!" diye haykırmak istiyordum. "Fado Curvo" da fadoya bakış açım daha belirgindi. Tamamen orijinal besteleri yorumlayarak beni Amalia'nın tahtına oturtmaya çalışanlara, "Teşekkürler, ama ben bunu istemiyorum" diyordum. "Transparente" ise ilk nota Mariza günün birinde anne ve babası gibi Moraria'ya yerleşmek ve bir taverna açıp fado söylemek istiyor... Ali Deniz Uslu Güce tapanlara karşı... Z ardanadam, "Tamamböceği" ve "Korsan" isimli "self" albümler ve "Süreyya", "SevgililerGünü" single'larıyla müzik dünyasında adını duyurdu. "Sanşınlar Boktur" ile hem çok sevildi hem çok eleştirildi. Ama bu şarkı ilk albümlerinde yer almadı. tlk kliplerini ise toplumsal hiyerarşiyi hedef alan "Güce Tapanlar" şarkılarına çektiler. Biz de underground müzik aleminden gün yüzüne kendi çabasıyla çıkan "Zardanadam" ile müzik serüvenlerini konuştuk. Zardanadam kimlerden oluşuyor, müziğe ne zaman ve nasıl başlandı? Erbatur: 2001'de müzik yapma açlığı çeken ve kendi şarkılarınıı çalıp keyif almak is teyen arkadaşlar tarafından kurulduk. Ilk zamanlar akşamları stüdyolarda çalışıyorduk. Sonra bunları kayıt edip arkadaşlanmıza vermeye başladık ve bu şekilde kayıtlarımız elden ele dolaşmaya başladı. Kendi imkanlarımızla 12 bin kopyaya ulaştık ve parçalarımız radyolarda çalınmaya başladı. Ellifarklı kente bunlan dağıtabildik. Internetten deindirmeolanağısağladık.Bu şekilde "underground" bir kitulaştık. Kendimizce çok büyük işler yapmamıza rağmen medya mekanizmalarını kullanamadığımız için fazla bir dinleyici kitlesine ulaşamadık. Ana medyaya ulaşmak için resmi bir albüm yapmamız gerektiğinin farkına vardık. Önce underground bir gruptular. Şimdi onlar da sistemin içine girdiler, ama anlaşılan kendilerini de dahil eleştirmekten vazgeçmeye niyetleri yok. İlk albümleri "Güce Tapanlar"da da bu eleştirileri dinlemek mümkün. En çok beğenilen şarkıları "Sanşınlar Boktur"u ise bir başka albüme saklıyorlar. + Zardanadam ismi neyi anlatıyor? Utku Doğruak: Kelime anlamını önemsemedik ilk başlarda, bizim isteğimiz müziğimizle, müzik endüstrisine karşı olan duruşumuzla, hayata karşı aldığımız tavırla bu ismi doldurmaktı. Zardanadam biraz da rock'n roll ismi gibi geliyor kulağa, yani şans oyunlarına bir gönderme var. Hayatı riske etmeye açık, bir hayali kahraman gibi görünüyor, artık bize. Peki Zardanadam nasıl miizik yapıyor? ErbaturUtku Kırca: Herkes bir marka yaratmak, satışları adına bir avantaj elde etmek için bir slogan uyduruyor. Bizim yaptığımız müzik rock'ın her tarzından etkilenen bir müzik. Ama ana başlığımız rock. Alternatif miyiz değil miyiz, derseniz, müzikal olarak bilemem ama duruş ve tavır olarak en alternatif grup biziz. Biz yer altından yukan çıktık, ama mücadelemiz hala sürüyor. Sisteme girsek de sistemin yaramaz çocuğu olmaya devam ediyoruz. tlk klibiniz "Güce Tapanlar"dan da bahsetseniz... Erbatur: "Güce Tapanlar" aslında bizim toplumda çok sık görmeye başladığımız hatta hepimizin içinde olan bir kişilik. Onlar, toplumdaki hiyerarşiler içinde üstteki insanlara karşı fazla yalakalık yapıp altındaki insanları ezmeye çalışan tipler. Zardanadam onlara karşı durmaya çalışıyor, biz de sistemin içindeyiz, yani bu şarkı kendimizi eleştirmemiz de bir anlamda. Bizim söylemimiz çok net ve açık. O yüzden bu klibi yayınlamak istemeyenler oldu, fazla politik buldular. Klip kızı olmayınca da istemediler. Ama biz ısrarcıyız. "Sanşınlar Boktur" gibi ^ \ çok sevilen ve biraz da eleştirilen farklı bir parçanız var. Peki niye bu şarkıyı albüme almadınız? Utku Doğruak: Bu şarkı benim hikayemden doğdu. iki sarışın kız tarafından kısa süre içinde terk edilmiştim, üniversitenin ilk yıllarıydı ve bu bana çok dokunmuştu. Şar kıyı albüme almamamızın sebebi ise şarkının bizim önümüze geçmesini istememizdi. Ilk yasal albümde bunu kullanmak istemedik. Zaten yıllanmış bir parçaydı. Erbatur: Albümü yapma sürecimizde bir çok firma bu şarkıyı öne çıkarıp bir anda grubu patlatıp medya ile gazlamayı düşünüyordu. Sonra da üç sanşın ile bir tartışma ortamı yaratır, böylece köşeyi döneriz ruhu hakimdi. Biz bu ucuz yöntemini kullanmayacağımızı, müzik endüstrisinin oyuncağı olmamak için bu şarkıyı albüme koymayacağımızı söyledik. Aslında en çok sevilen ve istek alan parçamız da bu. Tabii bu şarkıyı konserlerde hala çalıyoruz. Belki sonraki albümlere koyarız. • Cumhuriyet DERGİ* Imtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Ilhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Baskı: Ihlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna / lstanbul îdare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34334 tstanbul. (0212)512 05 05 Cumhuriyet Reklam (0212) 512 41 19/512 48 30/512 47 78 *Cumkuriyet Gazetesi'nin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr