22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 TEMMUZ 2005 / SAYI 1008 13 MEKAN SOFRA LİMONLU ŞEKER ŞURUBU Herkes şekerli içecek sevmez. Özellikle çay söz konusu olduğunda bir tek zerre şekere tahammül edemeyecek tiryakiler vardır. Soğuk bir içecekte ise şekeri sonradan eklemek ve eritebilmek çok zordur. Bu şurup elinizin altında hazır bulunursa sadece buzlu çaylarınızı değil her türlü alkollüalkolsüz kokteyllerinizi tatlandırabilirsiniz. 1 lımonun kabuğu, 500 gr şeker, 2 bardak su Su, şeker ve ince spiral kesilmiş limon kabuğunu bir taşım kaynatın. Soğuyunca bir şişeye süzün. Buzdolabmda uzun süre içkilerinize tat katmayı bekleyebüir. Buzul çayı Aylin Öney Tan ünyanın en çay sever milletlerinden biriyiz Sabahın köründe tek gözümüzü bile açma dan çay demlemeye üşenmeyiz. Öğlene kadar kahvaltının uzantısı gibi çay içer dururuz. Yemek üstüne bir çay ikram etmeyen lokantalara burun kıvınrız. îkindi çayı ise sanki hasret kalınmış gibi sevinçle karşılanır. Akşamın bir saatinde, birden deniliveren "Hadi bir çay yapıp, içelim!" lafı hiç yadırganmaz. Işyerlerinde ise "en önemli, en popüler şahsiyet" her zaman çaycıdır. Yıllar öncesinde Ankaralı bir fıkra dilden dile dolaşırdı: AOÇ Hayvanat Bahçesi'nden iki aslan kaçmış. Biri Amerikan elçiliğine, biri de TRT'ye sığınmış. Elçiliğe giren anında yakalanmış. LONG ISLAND ICED TEA TRT'ye saklanan ise aylarca bulunamamış. Sonunda yaBu tarifte çay yok, rakibi var. Bu kalanıp hayvanat bahçesine çarpıcı kokteyl ilk olarak 70'li gerisin gerı yollanınca arkayıllarda New York'un gözde sayfiyesi daşı sormuş: " Yahu, ben heLong Island'da yapdmış. Ismine men paçayı kaptırdım, sen kanıp içinde ne olduğunu anlayana nasıl oldu da bunca zaman kadar kafayı bulanları seyretmek, o gizlendin? Üstelik epey de zamanlar büyük eğlenceymiş. semirmiş gözüküyorsun!" Akşam hararetinizi kesin "Valla ben de bilmiyokesecektir. Gecenin gerisini rum" diye cevap vermiş ashatırlayabilirseniz eğer! Ertesi gün lan şaşkınlıkla. "Önce genel yanarak uyandığınızda ise müdür yazan bir odaya girunutmayın ister sıcak, ister soğuk dim, adamı yedim. Hiç kimçay her harareti şıp diye keser. se fark etmedi, sonra yar1 'er ölçü (lıkör bardağı) votka, an, dımcısı, yönetmen, progrom, tekıla ve portakal liköru, 12 ramcı filan derken, hayat gatatlt kaştğı şeker şurubu, 1/2 limon yet güzel gidiyordu. Sonra, suyu, CocaCola ortada sürekli dolaşıp şıngır Uzun bir bardağa içkileri, şurubu mıngır bardak taşıyan biri ve limon suyunu koyun. Bol buz ile vardı. Işte onu yiyince kızılbardağı doldurun ve karıştırın. ca kıyamet koptu, 'Nereye Üzerini CocaCola ile tamamlayın. kayboldu bu adam' diye orLimon dilimleri ve taze nane talık birbirine girdi. O saat yaprakları ile süsleyin. yakalandım." D Mori Ortaköy'de parti keyfi M Günün her alanına yayılan çay alışkanlığı bizde asla Japonlarınki gibi törensel ya da Ingilizlerinki kadar "aristokrat" değil. Rusların damgalı semaverleri gibi nesilden nesile aktanlan gurur duyacağımız aile yadigârlarımız da yok. Bizde çay içmek sabahın ılk ışıklarında başlayıp, akşam yatana kadar süren bir yarenlik, bir tür arkadaşlık. Buzlu çay ise yepyeni bir alışkanlık. Meşrubat sektöründe "Iced Tea" ürünleri giderek artıyor. Çocuklar arasında bile popülerliği hızla artmaya başladı. Türkiye'de piyasaya çıktıkları ilk yıllarda CocaCola ile Pepsi birbirlerine rakip olmadıklarını, tek rakiplerinin ayran olduğunu beyan etmişlerdi. Buzlu çay da ayranm ilk rakipleri gibi Amerika kökenli. İlk büyük süksesini St. Louis 1904 Dünya Fuarı'nda yapmış. Mississippi Nehri kenarındaki St. Louis kentinin bunaltıcı nemli sıcağında hararet kesici ve ferahlatıcı özelliği ile kalabalıkları serinletmiş. Siz de bu sıcak günlerde bardağınızdaki buzların arasmdan süzülen çay ile serinleyin. aylinoneytan@yahoo.com ori Ortaköy, 2005 yazına kapılarını yeni dekorasyonu, geniş ban ve kapasitesini arttırarak açtı. Boğaz'ın güzel ve nostaljik noktası olan Ortaköy'deki Mori, doğum günü kudamaları, özel partiler ve kokteyller için rahat bir alan. 130 kişilik oturma, 200 kişilik parti kapasitesi bulunan Mori Ortaköy'de kokteyl mönüleri ve DJ Can Hatipoğlu ile eğlencenin tadına varacaksınız. Mori, günün yorgunluğunu üstünden atmak isteyenler için de doğru bir tercih. Dinlendirici manzarası, şık dekorasyonu ile, yaza özel yemek ve içkileri ile sizleri bekliyor. Hem lezzetten ödün vermeyenler hem de hafif bir makarna yemek isteyenler için doğru tercih, Lobster Linguni... Fesleğen ve domates soslu linguni makarna ve ıstakoz parçalarıyla hazırlanan Lobster Linguni, farklı tadıyla sizlere güzel bir yemek keyfi sunuyor. Yazlık Mori Ortaköy'de tanıdığınız ve sevdiğiniz lezzetlere eklenen diğer yeni seçeneklerden birkaçı da, Shrimp Ceasar Salad (karidesli Sezar salatası), Japanese Style Mango Beef (Mango soslu şişte dana bonfile), Maguro Tartar (Mori usulü taze ton tartar)... Yemeğin ardından içkinizi Boğaz manzarasını izleyerek yudumlayabilirsiniz. Smirnoff elma, beyaz şarap, elma suyu, sprite ve taze meyvelerle hazırlanan "Wine Trippin" ise yenilik arayanlar için... • Tel: 0212 327 30 30 BUZLU ÇAY Evde buzlu çay yapmak çok kolay. Ancak sabah demlediğiniz çayı soğutup buzlu çay yapmak isterseniz soğuttuğunuz ve buz eklediğiniz çayın bulanıklaştığını görebilirsiniz. Çayın içindeki kafein ve teaflavin maddeleri soğuyunca birleşerek bulanıklığı veren kompleks bir yapı oluşturuyor. Bundan kaçınmanın en garanti yolu ise çayı soğuk demlemek. Çay kaynar su ile haşlandığında bu maddeler ortaya çıkıyor. Soğuk su ile uzun sürede demlenen çayda ise eser miktarda bulunuyor. Böylecç çarpıntı yapması gibi yan etkileri azaldığı gibi çaymız da berrak oluyor. Bu tarif sinir bozacak kadar kolay: Bir 1.5 lt'lik su şişesine 810 poşet istediğiniz aromalı çayı koyun. Ertesi güne hazır. Bir başka tarif ise daha klasik: 1/2 bardak kuru siyah çaya 1 bardak su hesap ederek sürahiyi doldurun ve bir gece buzdolabmda bekletin. Bu şekilde bol buz ilavesi ile dengelenen oldukça koyu bir çayınız olacak. f Konuşabilmek... Aylin Kotil RUZGAR £S£R HAKANÇELİK fhakancelik@mynet.com ÇıRAK AyAjcLA 00USiCAK ; S usulur bazen, sözcüklerin etkisinden korkulduğu için belki. Ya da dönüşü olmayan yollara girebilme ihtimalinden... Bazen de konuşursam kavga edeceğim, en iyisi konuşmayayım daha iyi deriz. Oysa en büyük çıkmaz sokaklar suskunluklarm birikiminde çıkar karşımıza. Duvar öyle büyümüştür ki konuşmaya konuşmaya, önünde durup da kafamızı kaldırdığımızda bakari2 ki neredeyse gökle birleşmiş. Konuşmaktan kaçmanın bir nedeni de güven eksikliği belki de. Hem kendimize, hem de karşımızdakine olan güven eksikliği. Çünkü güvensek çekinmeyiz, konuşunca kavga ederim diye. Ne varsa içimizde dökeriz ortaya. Hissettiklerimizi ya da düşüncelerimizi karşımızdakine söyleyemiyorsak ve bu dostluk da olsa, aşk da olsa yaralı sayılmaz mı o ilişki? Söylersem gider, söylersem kırılır, söylersem kavga ederiz, düşüncesi ilişkiye görünmeyen, ama derin yaralar açmaz mı? Ona kızdığımda söyleyemeyeceksem dost mudur gerçekten dost dediğim? Gider diye korkarak kavga etmeyeceksem benim olmuş mudur hiç o sevgili? Halbuki konuşamadıklanmız daha tehlikeli değil midir? Susulup da konuşmayan? Kavga ettiğimizin en azmdan fikrini biliriz. Peki konuşmayanın? Ne hisseder? Sever mi? Sevmez mi? Belki de bir kaşık suda boğmak istiyordur bizi! Ama bilemeyiz, konuşmaz çünkü. Bu mu daha güvenli bir dosduktur? Yoksa içimizdekileri döktükten sonra kaldığımız yerden devam edilebilenler mi daha sağlıklıdır? Peki ilişkilerde? Konuşulmadan geçilen sorunlar öfkeyle dolmamıza sebep olmaz mı? Ne kadar örtülebilir ki rahatsızlıklar? Hadi örttük bir süreliğine diyelim, riyakârlık değil midir bir şey yokmuş gibi davranmak? Fikrini bildiğimizle mi kendimizi daha iyi hissederiz, bilmediğimizle mi? Karşımızdakinin bizimle ilgili düşünceleri olumlu değilse ve dile getirmişse en azından bunu bilir ve ona göre davranmz. Gerektiğinde uzak bile dururuz. Ancak konuşmuyorsa, fikirlerini bilmiyorsak ne yaparız? Bebek büyütürken bile bir konuşmaya başlasa da ağladığında sıkıntısını anlasak demez miyiz? Her şey bir yana düşüncelerimizi söyleyebilmek, karşı düşüncelerle karşılaşmak, bazen de örtüşmek başkalarıyla, keyif vermez mi insana? Hele de karşı fikirle ortak paydalar bulabilmek konuştukça... Farklı fikir zenginliklerinin tadına varabilmek... Konuşmak anlaşabilmek için değil midir yoksa? • aylin@kotilsarigul.com M. SAJ4Yc*Z< ~~f LA hiA.'.MA.'. iMSAM pfieoçm Mi?. <*> h M /HHes&A^ATLAKlKİ £M HiZLI Y L , , , r ^»y ?6KU'Me OoRYHALA j 6öiC£ AMAAT YÜRftK,, &TM6K J M\~? ^>^x~l . L HA L 6ÇJL 0U0NA SASiCA (4)SMA AYMI YAlÎDAkrı AY/AKLAI^MI AYAİI Al WA 4 4 OLUR »A€^6U4. ATARSAN Bf D £ T l R l S V $ txıU£erc€ v//ıc if }*T YC&J / HPİf Tl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle