Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MART 2005 / SAYI 989 CATE BLANCHETT BÜTÜN Ü Ü ROLLERİN KADINI ate Blanchett'i 1998 yılında, Shekhar Kapur'un Elizabcth'inde inanılmaz bir çekicilikle Ingiltere tahtında otururken keşfettik. Buradaki oyunculuğu ona Altın Küre'yi kazandırdı. Beş yıl sonra, yükselişin kurduğu tuzaklardan uzak dururken aynı zamanda birçok seçeneği de değerlendirdi: Yetenekli Bay Ripley, Çete, Cennet, Veronica Guerin, Yüzüklerin Efendisi... Bunun yanında gerçek bir karakter gücüyle, bağımsız ve savaşçı kadın rolleriyle saygı görmeyi başardı. Şimdi The Aviator'le karşımıza çıkan Cate Blanchett ile konuştuk: Kadınları genelde gerçek bir karakter gücüyle yorumluyorsunuz. Evet. Ama bunun benim kışilığim ıle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki statüsü giderek değışiyor, sinema da doğal olarak bu değişimi yansıtıyor. Bir rolü seçtiğimdebilinçaltının büyük bir kısmı oyunun içinde oluyor. Her seferinde nedenler farklı ve genellikle sizden kaçıyorlar. Bir projeyi size kabul ettiren ya da reddettiren şey nedir? C f Birçok neden var. Öncelikle önemli olan yönetmen ile ilişkı. Onunla konuşurken, isterse sizi uzaklara götürebileceğini hemen anlarsınız. Joel Schumacher ile "Veronica GuerinEjderın Peşinde"yi yapmaya karar verdiğimde, ilk görüşmemizden itibaren bu deneyimin acı ve zorlu geçeceğini biliyordum. Bana uyuşturucu ortamının kıyısında giden Irlandalı gazetecinin hikâyesinı anlattığında, bakışında reddetmemin imkânsız olduğu bir büyü gördüm. Yüzüklerin Efendisi için ise durum farklı. Projenin kendisi beni ikna etmeye yetti. Yeni Zelanda'dan başlayarak bu müthiş dekorların içinde oynamak gerçekten büyüleyiciydı. Her seferinde sizin ısteğinizi tutuşturacak bir kıvılcım bulnıayı deneriz. O gelmediği zaman yanlış nedenler aramak gereksizdir. Ara sıra zirvede kalamama korkusu hissediyor musunuz? Her zaman. Her kabul ettiğim projede kocama diyorum ki "Bunu yapacak gücüm yok". Kocam bana her zaman gerekli güveni verir. Sizi etkileyen bir senaryoyu okuduğunuzda ona saldırırsınız. Sonra görevin zorluğunun bilıncine varırsınız. Bu her zaman korku verir. Bu Martin Scorsese'in daha yapım aşamasında olan The Aviator'da oynamayı kabul ettiğinizde duyduğunuz heyecan gibi mi? Kesinlikle. îlk hayranlığınız geçtikten sonra, aniden dünyanın en iyi yönetmenlerinden birinin yönetimi altında olduğunuzu anhyorsunuz. Tam bir panik halindeydim. Onu da korkularıma ortak ettim. Fakat o, onun da deneyimine rağmen, her filmden önce delice bir korku duyduğundan emin olmamı sağladı. Scorsese'nin ağzından gelen böyle bir söz sizi her şeye karşı korur. En iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü The Aviator filmindeki rolüyle Cate Blanchett'in oldu. Blanchett hem Aviator ve hem de The Llfe Aquatic Steve Zissou (Steve Zissou İle Suda Yaşam) filmleriyle sinemalarda... Onunla çalışmak bir rüya tnı? Tersini söyleyemem Buna rağmen, Scorsese ıle ne pahasına olursa olsun çakşırım diyc durmadan ajansımı aramadım. Katherine Hepburn'ü yorumlamam için beni istediğinde, çok yürekli ve delice sevinçliydim. Martin gerçek bir sinema ansiklopedisi. Her şeyi biliyor; yönetmenleri, onların değişik tarzlarını, metotlarını... Bu bilgelik onun hep uzağa gitmesinı sağlıyor. Sahnenin gerçekleştirilmesinde bir şüphe varsa gerektiği kadar zaman harcamaktan çekınmeyen, platoda gerçekten açık ve kesin biri. Sürekli bir coşkunluk içersinde ve çok enerjik. Etkilendiğiniz başka birileri var mı? Yönetmenler arasında Ang Lee, Peter Weir veya Ingmar Bergman ile çalışmaya bayılıyorum. Diğer alanlarda ise Pina Bausch'un kareografisi beni büyüler, müzikte ise Sehubert veya Sonic Youth. Eleştirilere duyarlı mısınız? Dört yıl oluyor onları okumayı bıraktım. Avustralya'da bir piyeste oynamıştım, ertesi gün gazetelerde her şeyi ve tam tersini buldum, hiçbirisi objektif veya yapıcı değildi. Çevremdeki insanların fikirlerini duymayı tercih ediyorum. •Bugün uluslararası bir yıldız konumundasınız, bu ün sizin yaşam şeklinizi değiştiriyor mu? Bu size biraz kendini beğenmişlik gibi görünebilir, ama ben üne şöhrete hiç önem vermiyorum. Esas olan aileye ve yakınlara aynı uzaklıkta kalmaktır. Onların bakışı dünyanın bütün hazinesine bedel. Ayrıca, arkadaşlarımın büyük bir kısmı sinema dünyasına ait değil. Bu ayaklarımı yerde tutmak ve beni korumak için iyi bir yol. Işim ve imajım ortada, fakat kendi başıma kaldığımda diğerleri gibi bir eş ve bir anneyım. The Aviator'dan başka sizi Jim Jarmusch'un Coffe and Cigarettes'de ve Wes Anderson'un The Life Aquatic With Steve Zissou'da görüyoruz... Evet çok çalışıyorum, öyle değil mi? Bir iş için zaman bana sorun çıkartmaz. Oğlum henüz küçük olduğundan, kuçük ailemi yanımda sürüklüyorum. Ama hamilelik döneminde kendimi bir süreliğine durdurmak zorunda kaldım. Roman Woods'un Little Fısh'de ve Mike Nichols'un Closer'da oynamayı reddetmek zorunda kaldım. Fakat hiç pişmanlık duymuyorum, bir çocuğa hayat vermek ten daha güzel hiçbir şey tanımıyorum.# Studio'dan çeviren: EMRE ŞAN Cate Blanchett Aviator'da Scorsese ile çalışmaktan çok hoşnut... En beğendiği yönetmenler listesinde Ang Lee, Peter Weir ve tngmar Bergman da var... STEVE ZİSSOU İLE SUDA YAŞAM... Farklı bir Kaptan Cousto hikâyesi... Ali Deniz Uslu Y önetmenliğini Wes Anderson'un yaptığı "The Life Aquatic With Steve ZissouSteve Zissou ile Suda Yaşam" önümüzdeki hafta gösterime girecek bir macera filmi Filmin başrolünde geçen yıl "Lost ın TranslationBir Konuşabilse" ile Oscar'a aday olan başarılı doğaçlama oyuncusu Bill Murry var. Biraz gerilere gidersek yönetmen Wes Anderson ve Bill Murry'nin ilk beraberliklen "RushmoreÇılgın Liseliler" ile büyük bir başarı yakaladıklarını hatırlayabilirız. Ayrıca filmin kadrosunda The Aviator filmindeki rolüyle bu seneki Oscar ödüllerinde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alan "Cate Blanchett"de bulunuyor. Bir okyanus macerası olan "The Life Aquatıc" birTouchstoneAmerican Empirical Picture ortak yapımı. Filmdeki di ğer önemli oyuncular ise Owen Wilson, Angelica Huston, Willem Dafoe, Jeff Goldblum. Berlin'de altın ayı adayı film, keşif ve macera ruhunu ön plana çıkartan havası, zaman zaman da dokunaklı sahneleri ile seyirciyi saran iyi bir deneme. Murry filmdeki deniz bılimcisini canlandırmak için uzun bir süre Italya kıyılarında inzivaya çekilip kendini rolüne hazırladı. Bir ayrıntı da fılnıın sualtı sahnelerinden; filmde sualtı canlıları geleneksel stopmotion animasyon tekniği kullanılarak yaratılnıış. Diğer görüntülerde de doğallık ön planda. ESKİPARLAKGÜNLER... Filmin konusuna gelince "Belafonte" ısimli gemisi ve mürettebatı ile okyanusu keşfeden ve belgesel çeken deniz bilimci Steve Zissou (Bill Murry) bir çekim sırasında çok s>evdiği dostu Esteban'ı bir köpekbahğına kurban verir. Bunun acısını yaşarken kendine güvenıni de yitirmeye başlar. Bütün bunlar yetmezmış gibi karşısına oğlu olduğunu söyleyen bir genç (Owen Wilson) çıkar. Bunun üzerine Steve eskı parlak gunlerıne donmek ve dostunun intikamını almak üzere yeni bir yolculuğa çıkma kararı alır. Bu yol culuğu öykülemek ve onu tekrar başanlı bir bilim adamı yapabilmek için yolculuğa 5 aylık hamile gazeteci "Jane WinslettRichardson" (CateBlanchett) katılır. Ve oğlu olduğunu söyleyen genç, hamile gazeteci ve Zissou takımı, güçlü rakibi deniz bılımci Alistair Hennessey (Jeff Goldblum) gölgesinde süprizlerle dolu yolculuklarına başlar. Tüm bu yolculuk sırasında Steve Zissou'nun denizci ekibinden Pele'nin unutulmaz David Bowie şarkılarını gitarıyla Portekizce söylemesı filme ayrı bir hava katıyor. Sonuç olarak Bill Murry'yi seviyor ve denize tutkunsanız "Steve Zissou ile Suda Yaşam" sinema salonundan elinizi boş göndermeyecek.. . • Steve Zissou ile Suda Yaşam'm oyuncuları Bill Murry, Cate Blanchett ve Owen Wilson...