Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Caz yapan kadınlar... Billie Holiday, Sarah Vaughan gibi cazcıların yaşamları zor ve ağırdı. Sonra bir imaj bombardımanı başladı, vücutlarını cömertçe sergileyenler liste başı oldu. Şimdi sıra ilk kuşağa öykünen, onlardan esinlenen kadın cazcılarda... >. " »r» Dinna Krali H Murat Beşer B ir an Archie Shepp'in sahnedeki teatral bileşenlerini ya da Ornette Coleman'ın çalarken bıyık altından gülümsemesini düşünün. Ayrıntı gibi gözüken, ama sanatçi hakkında fikir yürütürken insanı oldukça ctkileyen bu tip özellikler, imajın en az sanatçının miiziğı kadar önemli olduğunu gösteriyor; onun nasıl göründüğünü, algılandığını ve sınıflandırıkhğını tanımlıyor. Hangisinin kişisel tarz, politik duruş, hangisinin gerçek ya da imaj unsuru olarak hesaba kaulacağını söylemek zor, çünkü eğer imaja dönük bir müzisyenseniz, sahnede iken üzerinizde duran elbisenin, bir daha değiştirilmemek üzere giyildiğini 1yi bilirsiniz. Örneğin bir kez özgür caz yaptıysanız, artık münzevi biri olarak görülmekten kaçmanız olanaksızdır. Caz, çıkış gerekçeleri açısından tam bir sanattı; bir yanıyla bugün de öyle, ama öte yandan büyük bir sektör. Yani her şeyin para ile ahnıp satıldığı bir dünya. O nedenle satılık mallar rafinda imaj çok önemli. Videolarda, vücudunu cömertçe sergileyen kadınlar ve birçok kadını olan erkekler liste başını tutan imajlar. Pop kaynaklı bu imaj formatı, son 10 yılda caz müziğini dc oldukça yakından ilgilendiriyor. Büyük plak şirketleri içinde bulundukları kriz ortamını aşabilmek için, pop müziğinin kullandığı pazarlama tekniklerini ilk önce kadın cazcılar üzerinde uygulamayı denedi. ilk dikkati çeken isim de altın plak ödülünü aksesuvar olarak boynuna takmış caz piyanisti ve solisti Diana Krall idi. Krall yaşça yolun yarısını geçmiş biri olmasına karşın, mini etek ve dekolte gıysileriyle genç yetenekler kategorisinde yarıştırıldı. Kendini güzel ses ve görüntüye endeksleyerek bar cazı yapmaya şirket yöneticileri tarafından ikna edilen Krall, kariyerinin saygın geçmişini, işe daha dün başlamış biri gibi davranma riskiyle sürdürdü. Hatırlanacağı üzere Krall, yıllar önce de cılkı çıkmış isimlerin cirit attığı Yıldızlı Geceler kapsamın da Rumcli Hısan'nda konser vermışti. Devrim diye lanse edilerek atılmış bu ticari adımın sonraki örneklerinden biri yine caz piyanisti olan Patricia Barber ol du. O biraz daha entelektüeldi, ayrıca lezbiyendi. Popülizmden ıızak durmaya, müziğine 18. yi'uyıl şairlerınden esintiler taşımaya çalışmasına ve postmodern oyunlar sergilemesine rağmen o da, içeriğinden ziyade cazıbeli göıüntüsü ile yüksek satış rakamlarına ulaştı. The Lost Wandering Blues & Jazz adlı bir topluluğa katılmış ve Paris'in tarihin küfunü bir parfüm gibi taşıyan sokaklarında sokak şarkıcılığı yapmış. Yani müzik işine "business" kafasıyla değil, duygu yoğunluğu ve heyecanı nedeniyle gönül vermiş; ki bu ruhu hiç bir zaman yitirmemeye gayret göstermiş. Onu ayakta tutan şey Edith Piaf'dan Amerikan caz tarihinin köşe taşlarını oluşturmasına karşın yaşamlarını yoksulluğun pençesınde sürdürmeye çalışan bar şarkıcılannın yaşam hikâyeleri olmuş. Peyroux'un ilk albümü "Dreamland" ile yenisi arasında tam sekiz yıl var. Sırf bu bile ticari kaygının onun için geri planda kaldığının göstergesi. Eğer Peyroux arzu etseydi bu ilk albüm ile sektör pompası Norah Jones vejoss Stone'u bile kıskandırabilirdi, çünkü içinde genç kuşağın en yetenekli müzisyenleriden gitarcı Vernon Reid'ten piyanist Cyrus Chesnut ve saksofoncu James Carter'a kadar uzanan büyük yıldızların eşliği söz konusuydu. Aynı şekilde Peyroux'un yeni albümü de benzer cazibelere sahip. Basit swing melodilerinden, standartlara uzanan kompozisyonlarda, Bob Dylan ve Leonard Cohen'e parmak ısırtacak güzellikle folkcaz şarkıları var. Bu onun sıradan bir singersongwriter olarak tanınmasına neden olduysa da zaman bazı değerleri teslim edecek gibi görünüyor. yıldızlara benzetilmekten onur duyamayacak kadar da mütevazı. Çünkü o her fırsatta ne benzetildiği sanatçıları, ne de Nina Simone ya da Billie Holiday gibi isimleri yalayıp yutmadığını dile getiriyor. Yine aynı şekilde, örneğin bir caz klasiği olan '(There is) No Great Love', eski Billie Holiday kayıtlarını andırıyor olsa da, yine de bugünün dirimselliğini dile getiriyor. Henüz öğrenciyken pop müzikten hoşlanan, yani sıra hiphop ve soul dinleyen Frank Sinatra hayranı (albümün adı "Frank") Winehouse, kişisel çabaları ile kendini yetiştiren biri. Kim ne derse desin, yukarıda iki örneği verilen iki caz sanatçısının dahil olduğu kuşağın modellerini, cazın sokak kadınlarıyla doğrudan ilişkisini kabul ettiren Billie Holiday, cazı güzel sanatlar olarak gören Sarah Vaughan ve cazın ilericidevrimci olduğuna vurgu yapan Abbey Lincoln, gibi zengin açılı isimler oluşturuyor. • Cazın kadın müzisyenleri plak şirketlerinin kendilerine yüklediği pop imajını hızla terkediyor. Yeni dönem müzisyenlerin amacı cazın klasik isımleriyJe aralarında güçlü bir köprü kurmak... X VEAMYWİNEHOUSE... Joss Stone'un üzerine oynanan pazarlama oyunları bile, Amy Winehouse'ın parlamasına gölge düşüremedi. îkisi îngiliz yeni soul müziğinin genç isimleri olduklanndan aynı kulvarlardaydılar. Stapel'li 20 yaşındaki leydinin, dudakJarını arasından dökülen ilk notalar bile onun ne aseptik bir R&B bebeği ne de nota sportmeni olmadığını ortaya koyuyor. Winehouse'da tıpkı Peyroux gibi kanlı canlı hakiki sokaktaki insan. Bu yanıyla ona îngiltere'nin Jill Scott ve Erykah Badu'ya yanıtı demek yanlış olmaz. R&B kategorisi kaliteli albüm birkaç yılda bir çıkıyor. Winehouse'ın "Frank" adlı albüm çalışması, gerçekten de son yılların en iyi R&B caz albümü. "Franz" sahip olduğu derinlik ve soul ruhu ile son yılların en güzel sürprizi. Ani çıkışına karşın, Badu kadar deneyimli, Scott kadar özgüven sahibi ve Lauryn Hill gibi otoriter görünmesi çok şaşırtıcı. Seksi çağrışımlarla dolu şarkı sözleri, bu konuda at oynatan herhangi bir yıldızdan çok daha derinlikli. O her ne kadar yukarıda sayılan meziyetlere gerçekten sahip olsa da, büyük' Cazın en genç yıldızı, Amerikalı Jane Monheit ise, tam bir seksi kulüp şarkıcısı imajı ile çıktı piyasaya. Yeni Diana Krall olma yolunda ışe başlayan Monheit, dindar bir aileden gelmesine, hatta kendisinin de muhafazakâr olmasına karşın dekolte elbiseleri ve dar eteklerin içinde kıvranan kalçaları ve güzelfiziğiile çakıldı dinleyicilerin hafızasına. İKİ CESUR YENİ YÜZ Cazda yaklaşık 10 yılı dolduran bu kadın imajı, biraz sektörel biraz da değişen toplumsal durum nedeniyle yolun sonuna gelmiş gibi görünüyor. Genç kuşak cazcı kadınlar, bu imajı değiştirmek için şimdi bu imaja duydukları tepkiyi kullanıyor ve daha eskilere cazın sokaklarda yaşadığı günlere giderek, eski değerleri ve mirası sahipleniyorlar. Bu kapıyı 70'li yıllarda Joni Mitchell zorlamış; hatta biraz aralamış, ancak tam olarak açamamıştı. 30 yaşındaki caz şarkıcısı Madeleine Peyroux, özel yaşamında oldukça mutlu biri. Yaşamına özenle dahil ettiği her şey onunla birÜkte gülüyor. Odasına astığı eski kabare yıldızlarının posterleri ve demode kahve fincanları, yaşammı bir parçası olarak dünya görüşünü çok iyi özetliyor. Bu dünyanın içinde mutlulukla karışık büyük ölçüde melankoli ve geçmişe özlem var. Peyroux'un yeni albümü "Careless Love", bu münzevi, biraz da sinik yaşamın ta içinden ürediği için, içindeki şarkıların tamamı da yarı felsefi monologlardan oluşuyor. Georgia'da doğan ve Ameıika'nın ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde yaşayarak büyüyen Peyroux, daha 16 yaşında iken Madeleine Peyroux