22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 ŞUBAT 2005 / SAYI 988 YÜZDE 82'NİN İÇİNDEN BİRİ YAZDI: Amerika'yı sevmiyoruz, çünkü... Bekir Tarık BC'nin 21 ülkede yaptığı bir ankette ABD'yi sevmeyenlerin en yüksek oranda bulunduğu ülke olarak Türkiye'nin çıkması müttefikimizin yöneticilerini çok iizmüş. "Ya beni sevin ya da sonucuna katlanın" mealinden, tehditkâr ifadelere kadar uzanan bir alınganlık süreci halen devam ediyor; sonumuz hayrola. Aslında biz Amerika'yı seviyorduk. Hem dc ncredeyse şimdi sevmeyenlerin oranı kadar yüksek bir oranla... NATO'ya iiyelik yıllarında başlayan, dönemin başbakanının Tiirkiye'yi "küçük" bir lan, pragmatik olmak yetmiyor; Amerika'yı anlamak için Amerika olmak gerekiyor... Biz Amerika'yı neden sevelim? Hemen her şehirde, "Koreli" lakabı ve birer de gazi madalyasıyla ya kahvehane ya meyhane işleten, hiç bilmedikleri bir ülkede, hiç alakaları olmayan bir dava uğruna hayatlarını heba ettirdiğı binlerce insanımız için mi? Aynı insanlardan yüzlerce . sini o uzak topraklara gömdürdüğü için mi? Marshall yardımı adı altında gönderdiği montaj sanayii, üsler ve süt tozu için mi? O süt tozu ki, koca bir kuşağı sütten nefret ettirmişti. Vietnamlı yaşıtları ise napalmla tanıştılar. Çünkü özgür bir ülke yaratmak için devrim yapan Vietnam'ı emperyalist amaçları için işgal eden Fransa'nın beceremediği işi, şaibeli bir cinayetle öldürüldükten sonra "demokrasi" sembolü ilan ettikleri efsane başkanları Kennedy tamamlamaya çalışmıştı. Elbetteki Türkiye de dahil, pek çok ülkenin gençleri bu tarihi Amerikan filmlerinde izledikleri kadar; kahraman Amerikan askerleri ile vahşi Vietkong'ların savaşı olarak hatırlar. Aynı gençler 1991'deki Bağdat bombardımanını CNN'de Peter Arnett'in "havai fişek gösterisi"ne benzettiği görüntülerle izlediler... Şimdi Amerika'yı sevmeyen yüzde 82'nin içinde onlar da var... 'ARKA BAHÇE'Yİ UNUTMADIK! Dışişleri Bakanı Rice'm "Halkınızı bızimle barıştırın" uyarısına eklemeler yapan The Wall Street Journal'in yazarlarından Robert L. Pollack şöyle diyor: "Türkiye'de îslamcılık ve solculuk yan yana gelince Amerikan karşıtlığı delilik düzeyine ulaştı". Islamcıların karşıthğını . çoğunlukla "Müslüman" bir ülkeyi işgali tetikliyor olabilir, ama solcuların çok daha köklü, sınırları, dini de aşan birgerekçesi var... "Arka bahçesi" Latin Amerika'nın hemen her ülkesinde CIA aracılığıyla düzenlediği onlarca darbe Türkiyeli solcuya uzak ve yabancı değil. Iran, Nikaragua, Panama, Granada, Kolombiya, Etiyopya vb. onlarca ülkeyi işgal etmesi de. Ne Ailende'ye duyulan saygı eksildi bizlerden, ne Pinochet'ye duyulan öfke. Arjantin'deki 40 bin kaybın akıbetinin ne olduğunu şimdi daha iyi büiyoruz, çünkü bizim de yüzlerce kayıbımız var. Ve her ülkenin de kayıplarının failleri aynı merkezde, yani CIA'da eğitildi... Elbette 12 Mart ve 12 Eylül'ü de unutmamalı. Kimse Amerika'yı 12 Mart'ta iiç genç ve devrimci insanın, 12 Eylül'de 50 kişinin idamından, binlerce kişinin işkence görmesinden muaf tutamaz. Çünkü darbe sabahı başkanın adamları birbirlerine şöyle müjde verdiler: "Bizim çocuklar başardı"... Bütün bunlarunutulup 11 Eylül'de yaşadığı büyük acı bölüşülebilirdi belki. Ama olmadı. Çünkü ABD adını bile duymamış Afgan köylülerinin tepesine bombalar indirdi, onlarmış gibi 11 Eylül'ün sebebi... Sonra da Irak'a girdi. On yıilık ambargo altında ilaçsız ölüme terk ettiği binlerce Iraklı çocukmuş gibi 11 Eylül'ün sebebi, kalan son canlarını da almaktan çekinmedi. Şimdi de tran'ı tehdit ediyor... IMF'nin ve Dunya Bankası'nın aracılığıyla "yetmiş sente muhtaç" hale getirdiği ekonomileri de anımsamalı, her türlü zararlı üretimle altüst ettiği iklim dengesini de... Antonio Negri veMichael Hardt "tmparatorluk" adını verdi Amerika'ya, zamanın Roma'sına benzeterek... Tarihin ders alınacak yanları için iyi bir analojiyi de hatırlamalı; Roma'yı yıkan Neron değil, dünyaya yaşattığı büyük zulümdü. Amerika'yı yıkacak olan da Bush'lar değil hepirnize yaşattığı bunca zulüm olacak. • Vietnam 1968 B 1948'de yapılan Marshall yardımının içinde süt tozu da vardı... versiyonu yapacağı iddiasıyla pekişen bir sevgiydi bu. Oysa aynı yıllarda Amerika karakollara, cezaevlerine sızıvermişti. TKP'liler bunun tanığıydı, 1944 tevkifatında kaba dayak yemişler, ama 51 'de ilk kez elektrik işkencesini yaşamışlardı. Yine aynı yıllarda Amerikan filmleri ile onlardan aşırılmış konularıyla Tiirk filmleri bir düş ülke yarattılar. Amerika Türkiyelilerin de gençlik hayallerini süslemeye başladı. Tıpkı Murathan Mungan'ın "Avara" isimli şiirinde anlattığı gibi: "anımsıyor musun?/bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah AtlaıVısmarlama serserilikler yaşardık/(...)Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı/ herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar"... Oysa içerden biri, bir Anıerikalı, büyük şair Allen Ginsberg şöyle soruyordu: Söyle bana Amerika, ne zaman melekleşeceksin sen? KIZILDERİLİLER VE FELLUCE... Amerika başlı başına bir kıyım tarihinin yazıcısı sanki... Kızılderilileri altın için yurtlanndan sürüp, direnenleri öldürüp, topraklarındaki altını bitirdıkten sonra tekrar geri çağırışını hatırlayan kalmamıştır belki... Aynı topraklarda on yirmi yıl sonra petrol bulduğunda kendi verdiği tapuları bir anda geçersiz ilan edip, o insanlara aynı trajediyi ikinci kez yaşatmasını da "Kalbimi Vatanıma Gömün" gibi kitapları okuyanlar dışında bilen yoktur herhalde. Ama Felluce'de yurdarını savunan insanların direnişinı araya soktuğu işbirlikçileriyle sozde ateşkesle sona erdirmesini, direnışçiler silahlarını teslim edince de çoluk çocuk, kadın ihtiyar ayırmadan katlcdışini unutturacak kadar zaman geçmedi... Yüreği körelmemiş herkesin belleğinde, olanca şiddetiyle, o zulmün görııntüleri.. Amerika insanhk tarihının en zalım dö nemlerinden ikinci Dünya Savaşı boyunca barış adına çabaladığım ders kitaplarında çocuklarına övünçle anlatıyor. Bir yanıyla bakınca haklı da belki, Avrupa'daki elli milyon ölü onun eseri değildi, ama o ölümlerin sorumlusu Hider'e iş işten geçmeden bir kez bile dur dememenin hesabını vermeyi, hiç denemedi. O kadar incesine girmeyelim evet, ama aynı savaşın sonunda Almanya çoktan teslim olmuş, ordusu dağılmış haldeyken Dresden'i günler boyunca bombalayıp, üç yüz bin insanla birlikte toprağa gömmesınin sebcbıni de hiç açıklamadı... 1 liroşima için kendince "haklı" gerekçeleri vardı, [aponya'yı ancak o denli büyük bir tepkıyle durdurabilirdi. tlk atom bombasını tımsah gözyaşları dökerek attı. Peki, her şey bitmiş, Japon hükümeti restine boyun eğmişken, Nagazaki'ye attığı atom bombasına ne demeli? Anlaşı Vietnam'da tutuklular soyulup gözleri bağlanıyordu. Felluce'de ise başlarına çuval geçiriliyor... r Amerikalı şahinler, 12 Eylül'ün müjdesini birbirlerine şöyle verdiler: Bizim çocuklar başardı! PAZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Kurtlar öldürülmemeli! S on karda kurtların bazı kentlerimizin varoşlarında göründüklerini okuduk. Kurt ınen mahallelerden çoğunda tüfekler kapıldı, bu davetsiz misafirler öldürüldü. Az sayıda insanımız ise başka yola başvurdu: Mesela Çekmece'nin Veteriner Işleri Müdürü, dış mahallelere et bırakarak, aç kalan yabani hayvanların bunlarla doyup yerleşim böigelerine girmemelerini sağlamaya çalıştı. Kurt, soyu tükenmekte olan bir yaratık olduğundan çok mecbur kalınmadıkça öldürülmemelidir. Kurtların kentlere varmaları olayı sadece burada değil evrensel boyutta dikkati çeken bir artış göstermektedir. Ormanlar yok edildiğinden, buralarda ve kırsal alanlarda yaşayan ve doğal olarak kurtlara yem olan yara tıklar tükendikçe kurtlar önce varoşlara kadar inip yiyecek aramaktadırlar. Kurtlar acaba zamanla eskiden köpekler ve şimdi Avrupa'nın bazı kentlerindeki tilkiler gibi sokaklarda gezen sıradan hayvanlar arasına mi gıreceklerdir? Dağda buldukları yavru kurdarı evcilleştirdiğini ileri süren tek tük ademin bilinmesine rağmen zoologlar, kurtların dizginlenebilen hayvanlardan olmadıklarını söylemektedirler: Bunların yavrularını evcilleştirmeye kalkanlar, kurt eniklerinin, masa bacaklarını, duvarları, çitleri vb. ne bulurlarsa kemirdikleri, bahçede 2.5 metre derinliğinde çukurlar eşeledikleri ve evin her odasına işeyip buraların kendilerine ait olduğunu belirledikleri için bir süre sonra bu sevdalarından vazgeçmektedirler. Son yıllarda çoğalan kurtlar en çok ABD'li ve Norveçli çiftçilerle doğaseverler arasında ciddi gerginliklere hatta dalaşmalara yol açmaktadır: Norveç'te yaklaşık seksen yıldır kurt görülmediğinden çiftçiler sürülerini ozellikle ilkyaz geldiğinde yaylalara salmakta, bunlar da gönüllerince otlayıp gece çiftliklere dönmekteydiler. Son yıllarda yeniden ortaya çıkan kurtlar yaylaya çıkmış koyunları, kuzuları kapmaya başlamışlar. Şimdi çiftçiler, kurtları vurmaya kalkmakta, Norveç'in Doğal Yaşam Örgütü de bu giderek soyu tükenmekte olan hayvanın öldürülmesine karşı çıkmakta ve kavga giderek büyümektedir. Bu alandaki gerilim, köylüleri kentlilerle karşı karşıya getirmektedir. Norveç'te mesela Osterdalen'de "kurttan nefret etmek", kurtsever kentlilere karşı koymak, köylüyü birleştiren, o toplumu tanımlayan bir nitelik olmuştur. Kurtlar Ergenekon Efsanesi'nde düşman baskınından sonra ortada kalmış bir çocuğu besleyerek Göktürklerin yeniden doğuş larını sağlamamışlar mıydı? Oğuz Kağan destanında da kutsal kurt yani "GökBörü" değil midir Türklere yol gösteren, onlara başarının yolunu açan? Bugün yeryüzünün başka yerlerinde "kurtlardan nefret" köylüleri kentliden ayıran, kimliğini tanımlayan bir nitelik olmak tadır. Bu, güçlü bir nefretin, bir topluluğun birliğine yol açmasının ilk ve son örneği değildir: Sırbistan'da Türklerden nefret, 1389'da I. Murat'ın Kosova zaferinden bu yana Murat'ın bir Sırp askeri tarafından öldürülmesinin anılışı, yüzyıllardır Sırp'ın kimliğini belirten en kutsal olgudur. Aradan bunca yüzyıl geçmesine rağmen Sırpların Türk diye belledikleri Kosovalıya, Bosnalıya bu kadar zulüm çektırmelerinin asıl nedeni de budur. Oyleyse, soylarının tükenmekte olması yanında Göktürkler zamanında kutsamış olduğumuz, bugün de alınyazısını bir açıdan paylaştığımız bu yaratığı köşebaşında görünce tüfeğe davranmamalı, derdine başka çareler aramalıyız! 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle